Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/312 E. 2021/574 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2020
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Elatmanın Önlenmesi, Yıkım, Ecrimisil

Ankara 9. Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesinin 05/10/2020 tarihli,…. Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi.
KARAR

Davacı Şirket, tapuda adına kayıtlı taşınmaz üzerinde, davalıların hiç bir hukuki nedene dayanmaksızın menhol yaptıklarını ve fiilen kullanmaya devam ettiklerini, bu nedenle taşınmaza inşaat yapamadıklarını ileri sürerek haksız elatmanın önlenmesi ve gideri davalılara ait olmak üzere menholün kaldırılmasına, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık kullanım bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan…, davacının işbu davasında davalı sıfatları bulunmadığını, taşınmaz üzerindeki yapının diğer davalıya ait olduğunu bu nedenle haklarındaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesine konu edilen menholün, davacıya ait taşınmaz için inşaat ruhsatı alınmasından uzun yıllar önce yapıldığını ve kendilerine ait yapının taşınmazda inşaat yapılmasına engel oluşturmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taraflar tacir ise de uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin olmadığı, esasen dava dilekçesinde de bu yönde bir iddiaya yer verilmediği, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, asliye ticaret mahkemelerinin uzmanlık gerektiren ticari davalara bakmakla görevli özel nitelikli mahkemeler olduğu, eldeki davada ise uyuşmazlığın TMK’nin 683 ve devamı maddeler uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulacağı, taraflar arasında TTK hükümleri veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlık bulunmadığı hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde davada genel mahkemelerin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği, TTK’nin 5/3. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişkin görev ilişkisi olduğu hükmü ve asliye hukuk mahkemesince verilen görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği, Mahkemece verilen görevsizlik kararı da yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşir ise iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkacağı için dava dosyasının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilip, görevli yargı yerinin belirlenmesi, istinaf yoluna başvurulur ise verilecek kararın sonucuna göre işlem yapılması gerektiği kabul edilip, davanın HMK m.114/1-c, 115/2 uyarınca göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olarak nitelendirildiğini, davadaki tarafların ticaret şirketi olup tacir sıfatını haiz oldukları ve davalı tarafların arazi üzerindeki menholün ticari faaliyetlerini yürütmek için inşa edildiği konusunda herhangi bir tereddütün bulunmadığını, davacının da bir ticaret şirketi olup kâr elde etmek amacıyla inşaat alanında ticari faaliyet yürütmekte olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde yapılacak olan inşaatın da şirketin faaliyet alanına dahil olup kar elde etmek amacıyla yapacağı ticari amaçlı bir iş olduğunu, TTK 4. madde hükmü gereğince her iki tarafı tacir olan ve her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan işbu davanın, nispi ticari dava niteliğini haiz olduğunu ve bu dava açısından görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu ve hal böyle iken yerel Mahkemenin davayı görevsizlik nedeni ile usulden reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.
Dava mülkiyet hakkından kaynaklanan el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan deliller dikkate alındığında, eldeki dava, davalıların, mülkiyet hakkı davacı Şirkete ait olan çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiği iddiası ile açıldığına göre anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/1. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu benimsenmek suretiyle Mahkemece yazılı olduğu şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca Mahkemenin hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığından davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir .
H
Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/10/2020 tarihli,… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf harcı peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının 6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi uyarınca istek halinde ilgilisine iadesine,
5-6100 sayılı HMK’nin 359/3. maddesi uyarınca Dairemiz kararının tebliği ve harç tahsili işlemlerinin ilk derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı Kanun ile değişik 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/03/2021

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/03/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip