Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1952 E. 2022/222 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2021
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali

Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/06/2021 tarihli,… Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi.

KARAR

Davacı, davalılardan …’tan ….. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/410 Esas sayılı dosyası kapsamında alacaklı olduğunu, davalı …’in, adına kayıtlı Ankara ili, … ilçesi,….numaralı taşınmazı muvazaalı şekilde icra kanalı ile sattırmak için meslektaşı, patronu olan ve aynı apartmanda oturan diğer davalı … ile 19/07/2006 tanzim ve 22/11/2006 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli bono düzenlediklerini, bononun ödenmediği gerekçesiyle Ankara 22. İcra Dairesinin 2007/216 sayılı dosyası ile taşınmazın icraen satış sürecinin başlatıldığını, bononun geçmiş tarihli ve muvazaalı olarak düzenlendiğini, 200.000,00 TL’nin hakkında devam eden davalar bulunan bir kimseye verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu borçlandırıcı işlemin … hakkında devam eden tazminat davasının olumsuz sonuçlanacağının farkedilmesi sebebiyle ve alacaklarını tahsil edebilme olanağını ortadan kaldırmak için yapıldığını ileri sürerek BK’nin 18. maddesi gereğince muvazaalı düzenlenmiş olan 19/07/2006 tanzim ve 22/11/2006 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli bononun iptaline ve davalı …’in taşınmazı elinden çıkarması durumunda elde edeceği değere taalluk eden değerin davalılardan müştereken ve müteselsilen faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davacı hakkında Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını ve davanın derdest olduğunu, davaya konu yaşanan trafik kazasında anne ve babasının vefatı sonrasında yalnız kaldığında diğer davalının kendisine sahip çıktığını, maddi ve manevi yardımlarda bulunduğunu, diğer davalının … Merkezinin sahibi olduğunu, 2002 yılından itibaren elden aldığı bedellerin dışında, kurs ücretleri, vergi borçları, açılan davaların masrafları, taşıma ücretleri, anneannesinin huzur evine taşınması, bakım, eşya taksitleri dahil banka kredi kefalet ücretlerini karşıladığını, bu karşılık tüm giderleri karşılamasa da 200.000,00 TL bono düzenleyerek diğer davalıya verdiğini, bono bedelinin anneannesinin ölümünden kalacak malvarlığı ile karşılayacağının varsayıldığını ancak olmadığını, davacının evine gelerek tüm eşyalarını haczettirdiğini, davacının ileri sürdüğü gibi bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, bononun borç karşılığı verildiğini ve halen de diğer davalıya borçlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, sağlıklı yaşam, estetik ve güzellik merkezi sahibi olduğunu ve yanında 4-5 kişi istihdam ettiğini, diğer davalı ile ilişkileri nedeni ile 19/07/2006 düzenleme ve 22/11/2006 ödeme tarihli 200.000,00 TL bedelli bono verildiğini, bedeli ödenmediğinden diğer davalı hakkında Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2006/14184 sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, davalının taşınmazının üzerine haciz konularak 04/09/2007 tarihide satışının gerçekleştiğini ve satış bedelinin dosyaya yatırıldığını, diğer davalının anne ve babasının kazada ölmesi ve yalnız kalması, sosyal yapısı nedeniyle harcamaları karşılamasının o dönem itibari ile mümkün olmadığını, bu aşamada her türlü desteği sağladığını ve diğer davalının başka yerlere de borçlandığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalıların, söz konusu bononun davalı …’ın 2002 yılında anne ve babasını kaybetmesinden sonra yalnız kalması nedeniyle diğer davalı … tarafından kurs ücretleri, vergi borçları, açılan davalar nedeniyle harç ve masraflarla avukatlık ücretleri, taşınma ücretleri gibi birtakım harcamaların karşılığı olarak verildiğini ve borcun gerçek olduğunu ileri sürdükleri, davalı … tarafından sunulan belgelerden bir kısmının her zaman düzenlenmesi mümkün belgeler olduğu, bir kısmında ödemenin gerçekte kim tarafından yapıldığının tespit edilememesi nedeniyle bu belgelere itibar edilmediği, davalı …’in diğer davalıya borç verdiği hususunu usulünce ispatlayamadığı, davalıların önceden beri tanıştıkları, 2006 yılında birlikte şirket kurdukları, davalı …’in davalı … hakkındaki tazminat davasını bilecek durumda olduğu, buna göre bononun muvaazaalı olduğu kanaatine varıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı …, yerel Mahkemece verilen kararın yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, anneannesinin vefatından sonra, kendisine kalan malvarlığı ile karşılayabileceği düşüncesi ile diğer davalıya olan borcunu karşılamaya dahi yetmeyen 200.000,00 TL’lik bono düzenlendiğini, anneannesinin ölümüyle kalan malvarlığı bononun ödenmesine dahi yeterli olmadığından adına kayıtlı …numaralı taşınmazı mal beyanı olarak sunduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hükmün hatalı olduğunu, kendisi yönünden kurulan bir hüküm yokken yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek istinaf incelemesi talebinde bulunmuştur.

Davalı …, öncelikle davalı … ile aralarında hiçbir akrabalık bağının bulunmadığını, yerel Mahkemenin diğer davalı … ile bononun verildiği sırada bir şirketin ortakları olduklarının tümüyle göz ardı edildiğini, muvazaanın iddia eden tarafından her türlü delil ve tanıkla, şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlanması gerektiğini, davalıya ait olan tüm borçları ödediğini, aralarında önceki yıllardan gelen bir tanışıklık ve bir dönem ortaklık olduğunu, devam eden süreçte bu ortaklığın son bulduğunu ve borcun tasfiye ve ödenmesi için lehine senet verildiğini, yerel Mahkemenin hem eksik inceleme hem de hatalı değerlendirmeye dayalı hüküm tesis ettiğini ileri sürerek istinaf incelemesi talebinde bulunmuştur.
Davacı, yerel Mahkemenin kararında faize hükmedilmesi ve vekalet ücreti ve yargılama giderinin iki davalıdan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacak şekilde alınmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf incelemesi talebinde bulunmuştur.
Dava, TBK’nin 19. maddesi gereğince açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Belirtmek gerekir ki iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK’nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası, borçlunun yaptığı tasarruf işlemlerinin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK’nin 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkân verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK’nin 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın araçların aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK’nin 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının araçların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Yukarıda açıklanan ilke ve kanun hükmü çerçevesinde tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2014/274 E. 2015/282 K. sayılı dosyasında, 05.08.2000 tarihinde yaşanan trafik kazası nedeniyle davacı yararına ve davalı borçlu … aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmolunduğu ve hükmün 12.11.2015 tarihinde kesinleştiği, davacının bu kararda hükmolunan alacağını Antalya 1. İcra Müdürlüğünün 2015/5531 E. ve 2015/5529 E. sayılı dosyaları ile takibe koyduğu, 04.06.2007 tarihinde yargılama sırasında alınan ihtiyati haciz kapsamında davalı borçlu … adresinde yapılan hacizde, borçlunun, “borcu ödeyecek durumu olmadığını” belirttiği ve bu hacizde 2.500 TL civarında menkul haczinin yapıldığı, bu haciz ile davacının alacağının karşılanmadığı, davalı borçlunun, diğer davalı … lehine 19.07.2006 keşide tarihli ve 200.000,00 TL bedelli bonoyu düzenlediği ve davalı …’in, davalı borçlu … aleyhine Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2006/4184 E. sayılı takip dosyasında 28.11.2006 tarihinde başlatığı takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, davalı borçluya ait Ankara ili, … ilçesi, … sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 20 numaralı bağımsız bölümün, 04.09.2007 tarihinde alacağına mahsuben davalı …’e ihale edildiği, 28.09.2007 tarihinde ise taşınmazın davalı … adına tescil edilmesi üzerine, aynı gün davalı …’in taşınmazı dava dışı …’e temlik ettiği, ihale bedelinden bakiye kalan 29.036,09 TL’nin sıra cetveline istinaden davacının alacağına ödendiği, bu ödemenin de davacının alacağını karşılamaya yetmediği, davalıların iş ortağı ve tanıdık olduklarının davalı ve tanık beyanları, ticaret sicil kayıtları ile sabit olduğu, muvazaalı düzenlendiği iddia edilen 19.07.2006 keşide tarihli ve 200.000,00 TL bedelli bononun, her zaman düzenlenebilen belgelerden olduğu ve hangi borca karşılık verildiğinin davalılar tarafından ispat edilemediği, davalı …’in, davalı borçlu … alacaklısından mal kaçırma kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun ispatlandığı, davalılar arasındaki muvazaalı işlemin, davacının alacağının doğumundan sonra yapıldığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetlidir.
Ne var ki aynı isabetin hükmün kuruluş biçiminde var olduğu söylenemez. Zira Mahkemece, davalılar arasında yapılan ve muvazaalı olduğu ispat edilen bono düzenlenmesine ilişkin tasarrufun iptali ile davalı …’in muvazaalı olarak yaptığı takipte tahsil ettiği/edeceği paralar üzerinde davacıya tahsil yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken, 19.07.2006 keşide tarihli ve 200.000,00 TL bedelli bononun iptaline ve davalı …’den bedel tahsiline karar verilmesi ve tasarrufun iptali davalarında davacının icra takibine konu ettiği alacağı ile tasarrufa konu mal varlığının tasarruf tarihindeki değerinden hangisi az ise o miktar üzerinden nispi harcın tamamlattırılması gerekirken başlangıçta yatırılan harçla davanın görülüp sonlandırılması doğru olmamıştır.
Hâl böyle olunca yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca hükmün kuruluş biçimi düzeltilerek davanın kabulüne ilişkin yeniden hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A- Davalılar … ve …’ın İstinaf Başvurusu Bakımından:
1-Davalıların Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/06/2021 tarihli, 2007/323 Esas 2021/472 Karar sayılı sayılı kararına yönelik istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 13.662,00 TL istinaf harcından peşin alınan 1.407,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 12.255,00 TL’nin davalı davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının 6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi uyarınca ilgililerine iadesine,
B- Davacı …’un İstinaf Başvurusu Bakımından :
1- Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/06/2021 tarihli, 2007/323 Esas 2021/472 Karar sayılı sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-
a) Davanın KABULÜNE,
Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2006/14184 Esas sayılı icra takip dosyasının dayanağı olan 19/07/2006 tanzim tarihli, 200.000,00 TL bedelli bononun düzenlenmesine ilişkin TASARRUFUN İPTALİNE
b) Davacıya, Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2006/14184 Esas sayılı icra takip dosyasında tahsil edilen ya da tahsil edilecek paralar yönünden, Antalya 1. İcra Müdürlüğünün 2015/5531 E. ve 2015/5529 E. sayılı icra takip dosyalarındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olacak şekilde cebri tahsil yetkisi verilmesine,
c) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken (iptal edilen tasarruf değeri 200.000 TL daha az olduğundan) 13.662,00 TL harçtan, peşin alınan 1.111,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.550,10 TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
d) Davacı, davada vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, harcı tamamlanan dava değeri üzerinden takdir olunan 11.506,57 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
e) Davacı tarafından yatırılan 13,10 TL başvurma harcı, 1.111,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.125,00 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
f) Davacı tarafından yapılan 467,55 TL posta masrafı, 750,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.217,55 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafın istinaf kanun yoluna başvurusu kabul edildiğinden peşin yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avanslarının 6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi uyarınca ilgilisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı Kanun ile değişik 361. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 (iki) haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/02/2022

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2022