Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1301 E. 2021/572 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : ….
….
DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali

Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/02/2020 tarih, …. sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi.

KARAR

Davacı, borçlu …. aleyhine Ankara 13. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, senede dayalı olarak 150.000,00 TL asıl alacak talebiyle ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlunun itirazının Ankara 16. İcra Hakimliğinin 31.03.2009 tarih ve …..sayılı ilamıyla kaldırıldığını, bunun üzerine borçlu firma adresinde haciz yapıldığını, ancak borçlu adresinde herhangi bir mal olmadığına dair aciz vesikası anlamında zabıt tutulduğunu, buna karşılık ….nin alacaklarının icra takiplerini sonuçsuz bırakmak için çeşitli kurum ve kuruluşlardaki kendi alacaklarını üçüncü kişilere temlik ettiğini, bu kapsamda ….nin alacaklarından 6.000,000,00 TL’lik kısmının, 20.10.2008 tarihli temlikname ile …., bunun dışındaki 1.000,000,00 TL’lik kısmını ise 04.07.2008 tarihli temlikname ile davalılardan ….ne temlik edildiğini, böylelikle ….nin mevcudunu eksiltme ve alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket ettiğini,…. davalı firmaların mal kaçırma eylemlerine ortak olduğunu, bankaya yapılan temlikin ….nin “kullandığı ve kullanacağı” krediler için verildiğini, halbuki Bankanın sadece ….nin kredilerini güvenceye almak için hareket etmediğini belirterek alacak ve ferilerin tahsiline yetecek miktardaki tasarrufların iptaline ve alacağın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ, haciz tutanağının İİK’nin 105. maddesindeki “muvakkat aciz vesikası” niteliğini taşımdığından dava koşulunun oluşmadığını, tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için “aciz belgesinin” varlığının davanın bir ön şartı olduğunu, haciz tutanağının ise ancak borçlunun taşınmaz mallarına, bankalardaki mevduatına rastlanamaması ve borçluya ait çeşitli adreslerdeki hacizlerde borcunu karşılayacak taşınır malının bulunmadığının saptanması halinde “muvakkat aciz vesikası” sayıldığını, davacı tarafından sırf “muvakkat aciz vesikası” oluşturmak amacıyla Ankara 13. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla yapılan haciz işlemi neticesinde düzenlenen haciz tutanağının “muvakkat aciz vesikası” niteliğini taşımadığını, Banka ile temlik eden …. arasında imzalanan temlik sözleşmesinin, temlik borçlusu üçüncü kişi olan….. temlikten kaynaklanan işlerin hak edişlerinin Bankaya ödeneceğine dair yazılı taahhüdü uyarınca tamamladığını ve kredi müşterisi ….ne kredi kullandırıldığını, dolayısıyla Banka açısından yapılan temlikin geçersiz olduğunu ileri sürmenin Türk Borçlar Kanunu’nun 162 ve devamı maddeleri uyarınca dayanaksız olduğunu, muvazaa iddiasının da işlemin mahiyeti itibariyle kabul edilmediğini, Banka ile lehine temlik verilen …. arasında temlik sözleşmesinden önceki tarihe dayanan kredi ilişkisinin bulunduğunu, davacı … AŞ tarafından iptali talep edilen temlik sözleşmesi ile temlik edilen tutarın davalılardan ….nin Bankadan kullandığı ve kullanacağı kredilerin teminatı olduğunu, Bankanın …şubesince 26.03.2007 tarihli ve 300.000,00 TL, 28.06.2007 ve 240.000,00 TL, 09.11.2007 tarih ve 240.000,00 TL ile 09.03.2009 tarih ve 2.400,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden ….ne krediler kullandırıldığını, bu kredi ilişkisinin temlik sözleşmesi ile başlayıp bu sözleşme etrafında gelişen bir ilişki olmadığını, banka-kredi müşterisi ilişkisi olduğunu, Bankanın kredinin geri dönüşünü güvence altına almak amacıyla hareket ettiğini, bankaya yasal zorunluluklarla krediye teminat aldığı için kusur yüklenemeyeceğini, bu nedenle alınan temlik’in iptalinin istenilemeyeceğini, Bankanın iyi niyetli olduğunu ve İİK’nin 280. maddesi anlamında davacının zararına birlikte hareket edildiği iddiasının Bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini, davacıyla herhangi bir ilişkisinin olmadığı gibi diğer davalı … Ltd. Şti. ile de temlik sözleşmesi dışında bir ilişkisinin bulunmadığını, Borçlu ….nin alacaklı …’yi zarara uğratma amacıyla yaptığı hileli tasarrufların iptali için gerekli şartlardan herhangi birinin veya borçlunun zarar verme kastının Banka tarafından bilinmesi halinde iptali davasının dinlenebileceğini, Bankanın böyle bir durumu bilmemesi halinde ise davanın dinlenemeyeceğini, davacı … AŞ ile temlik veren …. arasında gerçekleşen ticari ilişkisinden doğduğu ileri sürülen alacağın gerçek bir ticari ilişkiden kaynaklanıp kaynaklanmadığının da tespiti gerektiğini, davada delil olarak gösterilen kambiyo senedinin kim tarafından imzalandığının, imzalayanın yetkili temsilci olup olmadığının, alacak tutarının nasıl oluştuğunun ve hangi ticari ilişkiden kaynaklandığının da araştırılmasının gerekli olduğunu, iptali talep edilen işlemin gerçekleşme tarihi ile aciz vesikası tarihi dikkate alındığında davanın 1 yıllık zamanaşımına uğradığını, bir kamu bankası olan bireysel çıkarlara aracılık yapmayacak kadar kamu kültürü ile donatıldığını, temlik alanın temlik verenin üçüncü şahıslara olan borçlarını araştırması gibi yükümlülüğünün de bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar borçlu …. ve kredi müşterisi …. ile …. davaya cevap vermemiştir.
Davalı ….nin sicilden terk olunduğu anlaşılmakla hakkında açılan ihya davası sonuçlandıktan sonra yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemece, davalı … ….müşterisi olduğu ancak kredi kullanmadığından kredi sözleşmesi ve teminatının bulunmadığının bildirildiği, bu şekilde temlik tarihi olan 20/10/2008 tarihinde ….nin hal ve durumu hakkında davalı Banka elinde bilgi bulunduğu, bu halde mali durumunu ve aciz halinde olup olmadığını bilmediği yönündeki beyanının doğru olarak kabulünün mümkün olmadığı ayrıca dava dışı ….nin hakim ortağının …. olması, her iki şirketi fiilen yönetenin ….nin kurucu ortağı… olması, ….nin merkez adresi olan …. bulunan adresinin bu Şirketin merkezini İzmir iline nakletmesinden sonra 12/11/2008 tarihi itibarı ile dava dışı …. tarafından merkez olarak kullanılması birlikte değerlendirildiğinde şirketler arasında organik bağın olması, haklarında 2008 yılı ikinci yarısından itibaren hacizlerin tatbik edilmeye başlaması nedenleri ile de davalı … Bankasının aciz durumunu bildiği, bu nedenle davalı Bankanın İİK.nin 279/III maddesinden faydalanamayacağı, davalı … Hizmetler San. Tic. Ltd. Şti.nin 28/10/2008 tarih ve 6.000.000,00 TL lik alacağın temliki kapsamında davalı … Şubesine gelen hak ediş tutarının 1.979.248,55 TL olduğu, 199.000 TL’sinin davalı borçlu …. ve bu Şirket ile organik bağı yukarıda açıklanan …. ile bu firmalarla doğrudan bağlantılı olan …ya ödendiği ya da transfer edildiği, kalan 1.780,428,55 TL’sinin ise davalı ….nin belirlediği kişilere ödendiği ya da EFT yolu ile başka bankalara gönderildiği, ileri sürüldüğünün aksine krediler için teminata alınmadığı ve kredi teminatı olarak risk tahsilinde ve tasfiyesinde kullanılmadığı, dava dışı ….nin 13/10/2008 tarih ve 20.000.000,00 TL’lik alacağının temliki kapsamında … davalı … şubesine gelen hak ediş tutarı olan 8.364,500,59 TL’nin, 707.800,78 TL’sinin doğrudan …. ile organik bağı bulunan …. ile bu şirketlerle organik bağı bulunan …ya ödendiği veya transfer edildiği, kalan 7.656,699,81 TL’sinin davalı ….nin belirlediği kişilere ödendiği ya da EFT yolu ile başka bankalara gönderildiği, ileri sürüldüğünün aksine krediler için teminata alınmadığı ve kredi teminatı olarak risk tahsilinde ve tasfiyesinde kullanılmadığı, bu durumların davalı … ve dava dışı …. ile davalı ….nin birlikte hareket ettiklerini gösterdiği, yukarıda da belirtildiği üzere davalı Banka tarafından 09/03/2009 tarihinden sonra davalı ….ne hak ediş tutarına paralel bir iş günü vadeli açılıp kapanan kaydi kredi hesapları oluşturulduğu, Banka kaynağından fiilen kredi kullandırılmadığı, kredi hesabının kapatılmasının da ….nin kaynaklarından yapılmadığı, davalı Bankanın iyiniyetli olduğundan bahsedilemeyeceği zira yüksek miktarlı temliklerle anılan hak ediş tutarlarını serbestçe davalı şirketlere aktarılmasının sağlanmasında dağıtım görevi yaptığı, yüksek tutarlı temlikler için olmayan bir kredinin gerekçe gösterilmesinin ve daha sonrasında da kredi hesabı açma kapama işlemlerinin yapılmasının alacaklılara zarar verme kastının varlığını ortaya koyduğu gerekçesiyle davalı ……. Ankara 15. Noterliğinden 20/10/2008 tarih ve …. yevmiye numaralı davalı … Bankasına alacağın temliki sözleşmesi ile yapılan ve davalı … Hizmetler San. Tic. Ltd. Şti.nin Ankara 62. Noterliğinin 04/07/2008 tarih ve…. yevmiye numaralı davalı ….ye alacağın temliki sözleşmesi ile yapılan tasarrufların iptaline, Ankara 13. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında borç ve ferileri kapsayacak oranda haciz ve satış yetkisi verilmesine, davalı ….nin Ankara 62. Noterliğinin 24/02/2009 tarih ve …yevmiye numaralı davalı ….ye yaptığı temlik sözleşmesine ilişkin olarak tasarrufun iptaline ilişkin açılan davanın ise açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davalı … AŞ, yerel Mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırı olup bozulması gerektiğini, haciz tutanağının içerik olarak İİK 105 maddesi anlamında muvakkat aciz vesikası niteliği taşımadığından dava koşulunun oluşmadığını, aciz vesikası alınmaksızın tasarrufun iptali davasının dinlenmemesi gerektiğini, Banka olarak geçerli bir temlik sözleşmesine istinaden temlik borçlusu tarafından hak edişlerin ödeneceği teyidi üzerine basiretli bir tacir gibi kredi kullandırılmış olduğunu, Banka olarak iyi niyetli olup, İİK 280. maddesi anlamında davacının zararına birlikte hareket edilmesinin söz konusu olmadığını, takibin kesinleşmesine davalı borçlunun davayı takip etmeyerek katkıda bulunmasının Bankanın davalı borçlu ile davacı arasında bir gizli ittifak bulunduğuna kanıt olabileceğinin bilirkişiler tarafından göz ardı edildiğini, yerel Mahkeme tarafından temlik işlemi sonrasında diğer davalı … tarafından …’ye mal ve hizmet teslim edilmesi hususlarının göz ardı edilerek, başlatıldığı varsayılan ve muvazaalı olduğu düşünülen bir takip esas alınarak sonuca ulaşılmasının hukuka aykırı olduğunu, tacirler arasında meydana gelen uyuşmazlıklarda en önemli hususun defterlerin ibrazı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın ortadan kaldırılması olduğunu diğer davalıların defterlerine ulaşılmadığını, davacının ise ticaretine devam eden bir firma olduğunu ve davalılardan olan alacağının defter kayıtlarını ibraz ederek kanıtlaması talep edilmesine rağmen Mahkemeye ibraz edilmediğini, Banka olarak hükme esas alınan bilirkişi raporlarında iddia edilenin aksine kredi kullandırımından elde ettiği komisyon oranlarının yanı sıra temlik nedeniyle gelen tüm tutarlardan fazla bir zarar oluşumuna neden olduğunu ve böyle bir durumda Bankanın bilerek ve isteyerek gelmesinin mümkün olmadığını ve bilirkişilerin Bankanın davacı alacaklıya bilerek zarar verdiği yönündeki kesin yargılarının da geçerli olmadığının göstergesi olduğunu da ileri sürerek istinaf incelemesi talebinde bulunmuşlardır.
Dava, İİK’nin 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK’nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK’nin 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK’nin 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir.
Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi ve diğer iptal nedenleri araştırılmalıdır. Keza İİK’nin 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir.
Öte yandan İİK’nin 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. İİK’nin 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nin 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, davacı tarafından, davalı … Hizmetler San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine 19.06.2008 tarihinde başlatılan icra takibinin kesinleştiği, alacağın gerçek olmadığına ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmadığı, davalı … Hizmetler San. Tic. Ltd. Şti.nin,…. olan hak ediş alacağının 6.000.000,00 TL’lik kısmını 20.10.2008 tarihinde davalı … Bankasına, 1.000.00TL’lik kısmını ise 04.07.2008 tarihinde davalı ….ne temlik ettiği, davalı Bankaya yapılan temlikin, davalı ….nin, bu Bankadan kullandığı ve kullanacağı kredilerin teminatı kapsamında yapıldığının savunulduğu ancak Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, Banka tarafından, davalı …. lehine hak ediş tutarına paralel olarak bir iş günü vadeli açılıp kapanan kaydi kredi hesapları oluşturulduğunun, Banka kaynağından fiilen kredi kullandırılmadığının, kredi hesabının kapatılmasınında ….nin kaynaklarından yapılmadığının, Bankaya yapılan alacağın temliki kapsamında davalı … Şubesine gelen hak ediş tutarının 1.979.248,55 TL olduğunun, bunun 199.000,00 TL’sinin davalı borçlu …. ve bu Şirket ile organik bağı olan …. ile bu firmalarla doğrudan bağlantılı olan …ya ödendiğinin, kalan 1.780,428,55 TL’sinin ise davalı ….nin belirlediği kişilere ödendiğinin ya da EFT yolu ile başka bankalara gönderildiğinin tespit edildiği, davalı … Hizmetler San. Tic. Ltd. Şti.nin, davalı Bankanın müşterisi olduğu ve Şirketin mali durumu hakkında bankanın bilgisi bulunduğu, davalı Bankanın diğer davalılarla birlikte hareket ettiği, davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu (İİK. 280/I-II), davalı … Hizmetler San. Tic. Ltd. Şti.nin, Ankara ve İzmir’deki merkezlerinde yapılan hacizlerde davalı borçlu Şirketin adres bırakmadan ayrıldığının tespit edildiği ve borçlu şirkete ait araçların kayıtlarında birçok haciz bulunduğu da dikkate alındığında, borçlunun malvarlığının davacının alacağını karşılamaya yetmediği, alacağın tahsil edilememesi üzerine davalılar aleyhine eldeki tasarrufun iptali davasının açıldığı anlaşılmakla Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Hal böyle olunca Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı … AŞ’nin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/02/2020 tarih, … usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalılardan … A.Ş tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 10.246,50 TL istinaf harcından peşin alınan 2.561,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.684,87 TL harcın davalı … AŞ’den alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … AŞ yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının 6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi uyarınca istek halinde ilgilisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı Kanun ile değişik 361. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 (iki) haftalık süre içinde Yargıtayda temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/03/2021

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip