Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2280 E. 2023/154 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 15. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15. HUKUK DAİRESİ
(2. HEYET)

DOSYA NO : 2022/2280
KARAR NO : 2023/154

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI : 2015/214 Esas 2019/684 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
TEMSİLCİ
DAVANIN KONUSU : Yargılamanın Yenilenmesi

Asliye Ticaret Mahkemesince yukarıda tarih ve numarası yazılı yargılamanın iadesi davasında verilen karara yönelik, kiraya veren … vekili ve yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunan … tarafından süresinde ayrı, ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü.
Talepte bulunan … talep dilekçesinde özetle; tek yetkilisi olduğu …. Şti. aleyhine açılan ve mahkemenin 2005/587 E – 2007/377 Karar sayılı dosyasında (Yargıtay bozması sonrası 2009/387 E – 3009/390 Karar ) dosyasında gıyabında yargılama yapıldığını, tebligatların usulsüz olduğunu, anılan dava dosyasında vekil sıfatıyla yer alan Av. …’un, kendisi tarafından daha önce azledilmesine rağmen yetkisiz olarak yargılamaya katıldığını ileri sürerek yargılanmanın yenilenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşamı yönünden ve Yargıtay onaması nedeni ile talebin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı şirket yetkilisinin talep dilekçesindeki aynı gerekçelerle Yargıtay ilgili hukuk dairesinde karar düzeltme yoluna başvurması gerekirken, yargılamanın yenilenmesi davasını açmasında hukuki yararı bulunmadığından bahisle, davalı şirket temsilcisinin yargılanmanın yenilenmesi talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
… vekili özetle; dosya içerisinde ki tespitlerden görüleceği üzere talepte bulunan tarafın 10/02/2011 tarihinde mahkemeye bizzat müracaat ederek fotokopi almak suretiyle dava dosyasına muttali olduğunu, aradan uzun zaman geçtikten sonra yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğunu, yerel mahkemenin bu husus nazara alınmadan karar düzeltme aşamasının usulüne uygun biçimde tamamlanmadığı şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğunu, kararın bu nedenlerle bozulması gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Talepte bulunan İsmail İkizoğlu özetle; davacının yetki konusunda çelişkiye düştüğünü, şirketin adresinin Ticaret Odası yazısı ile Ankara olduğu ve adresinin … olduğu kayıtlardan ve davacıya gönderilen Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/35 D.İş tespit dosyasına ait rapor tebliği ile davacının cevabının yazısından belli olduğunu, Ankara Ticaret Odasının bildirdiği adres yazısındaki şirket adı davalı şirkete ait olmadığını, müvekkilinin 4.000 m2 yer işgal etmediğini, ihale sonucunda müvekkil şirkete teslim edilen yerin 280 m2 yer olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, bu miktar yerin teslimi belgesinin sahte olduğunu, sahte imzalara dayalı olarak idare tarafından belirlendiğini, normal bir arazi için ecrimisil talebi tarla vasfına göre değerlendirilerek yapılması gerektiğini, davaya konu yerin bir arazi olduğunu, bina olmadığını, dava dilekçesinin usulsüz tebliğinden dolayı taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Talep, 6100 Sayılı HMK.nun 375.maddesi gereğince, davalı …. Şti. temsilcisi olduğunu beyan eden … tarafından, kiraya veren … karşı, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2005/587 esas 2007/377 karar sayılı kararı, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin bozma kararı sonrası 2009/387 esas 2009/390 karar sayılı kira, elektrik su telefon alacaklarının tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davasında yapılan yargılamada gönderilen tebligatların, Kanunun 35. maddesi kapsamında usulsüz olarak yapıldığından duruşmalara katılamadığından yargılamanın yenilenmesi sonucu Yargıtay tarafından onanan kararın ortadan kaldırılması gerektiği için ilk kararın yargılamasının iadesi istemine ilişkindir.
Talep, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Kural olarak, kesin hükme bağlanmış davaya yeniden bakılamaz. Bunun en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur. Yargılamanın iadesi bazı ağır yargılama hataları ve yanlışlıklarından dolayı, maddi anlamda kesinleşen hükmün ortadan kaldırılmasını ve daha önce kesin hükme bağlanan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir yasa yoludur. Yargılamanın yenilenmesi, sadece kesinleşmiş olan esasa ilişkin son kararlara karşı başvurulabilecek bir yasa yoludur.
Yargılamanın iadesi sebepleri 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Bu sebeplerin kıyas yolu ile genişletilmesi söz konusu değildir. (Baki Kuru – Hukuk Muhakemeleri Usulü-6.Baskı- Cilt 5-sayfa 5156-5164,5171)
Yargılamanın iadesi davası üç safhada (aşamada) incelenir;
a) Mahkeme, ilk önce yargılamanın iadesi davasının mesmu olup olmadığını resen (kendiliğinden) araştırır. Mahkeme, burada genel dava şartlarından başka, yargılamanın iadesi davacısının davayı süresi içinde açıp açmadığını, teminat gösterip göstermediğini ve kanunda (HMK 375 ) yazılı bir yargılamanın iadesi sebebine dayanıp dayanmadığını resen inceler. Mahkeme bu şartlardan birinin mevcut olmadığı kanısına varırsa, yargılamanın iadesi davasını (esasa girmeden) mesmu olmadığından dolayı reddeder. Mahkeme, bu halde, yargılamanın iadesini isteyen tarafı para cezasına mahkum eder.
b) Mahkeme, (birinci aşamada) yargılamanın iadesi davasının mesmu olduğu kanısına varırsa, esasa girerek, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru (varit) olup olmadığını araştırır.
Mahkeme, tarafların ikrar veya kabulü ile bağlı olmaksızın, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin varit olup olmadığını re’sen araştırır. Yargılamanın iadesi sebebinin varlığını ispat yükü, davacıya aittir. Bu araştırma sonucunda, mahkeme, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru olmadığı kanısına varırsa, yargılamanın iadesi davasını reddeder.
c) Mahkeme ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru olduğu kanısına varırsa yargılamanın iadesi talebini kabul ederek, asıl dava hakkında yeni bir karar verir.
Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, ön inceleme yapmak amacıyla tarafları davet edip dinledikten sonra, talebin kanuni süre içerisinde yapılmış olup olmadığını, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilip verilmediğini ya da kesinleşip kesinleşmediğini, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceler. (6100 sayılı HMK 379,1)
Bu koşullardan biri eksikse, hakim davayı esasa girmeden reddeder. (HMK 379/2) Bu sebeplerin varlığını davacı ispat edemezse dava reddedilir. İnceleme sonunda, dayanılan yargılamanın iadesi sebebi sabit görülürse, yeniden yargılama yapılarak ortaya çıkacak duruma göre verilmiş olan karar onanır veya kısmen yahut tamamen değiştirilir. (Baki Kuru- Ramazan Arslan- Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 24.baskı, sayfa 608,609)
Bu itibarla davaya bakan hâkimin yargılamanın yenilenmesi davasında her şeyden önce davanın dinlenilebilirlik (=mesmu) şartlarının var olup olmadığını kendiliğinden araştırması gerekir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan, davanın her aşamasında hakim tarafından resen gözetilmelidir. Hakimin daha önce bu koşulları denetlemeyi ihmal etmesi davacı lehine kazanılmış hak oluşturmaz.

Yargılamanın iadesi yoluna, ancak kesin hükmün tarafları veya tarafın halefleri yada alacaklıları başvurabilir. Taraflar dışındaki kişiler, ilke olarak kesin hükme karşı yargılamanın iadesine başvuramaz.
Kural bu olmakla birlikte, bazı özel durumların gerektirdiği istisnai hallerde bu kuralın dışına da çıkılabilmekte, örneğin, tarafı olmadığı bir ortaklığın giderilmesi davası sonucunda, gerçek hak sahibi olduğu paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınmaz malların satışına karar verilmekle hakkı haleldar edilen kimse de, buna neden olan hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurabilmektedir.
Dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir. HMK’nun 374.maddesi gereğince yargılamanın iadesi kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir. Yargılamanın iadesi talebinde bulunan …, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/587 Esas 2007/377 Karar sayılı dava dosyasında, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiyenin tebliğ edilmediği ve duruşmalara da katılmadığından bahisle yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu bu karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından incelenerek onanmıştır.
Yerel mahkemeye ait 2005/587 Esas 2007/377 Karar sayılı dosyasında (bozmadan sonra 2009/387 Esas-3009/390 Karar) davacı…vekili, davalı …. Şti. aleyhine açılan dava ile; taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesine göre, davalı kiracıdan kira alacağı, elektrik, su, telefon gibi giderlerin tahsil edilemediğini, alacağın tahsili için tahliye talepli başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap verilmediğini bu nedenle yargılamaya davalı şirketin katılımı olmaksızın ve tebligatların ise Tebligat Kanununun 35.maddesi uyarınca yapılarak yargılamaya devam olunduğunu, yargılama sonucu, davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının 60.015.95 TL asıl alacak, 10.354.55 TL işlemiş faiz ve bu faizin %18 KDV’si üzerinden iptaline, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren 6183 sayılı yasa uyarınca gecikme faizi ile bu faize %18 KDV uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen alacağın %40’ı üzerinden hesaplanan 28.148.20 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm davacı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 27.02.2009 tarih ve 2008/5468 Esas ve 2009/1534 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozması sonrası mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 17.01.2009 Tarih ve 2009/387 Esas – 3009/390 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar davacı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 20.04.2010 tarih ve 2010/2555 Esas ve 2010/4770 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. Dosya içerisinde bulunan Av. … imzalı 01/07/2010 tarihli dilekçe ile …. Şti. adına sunulan 23.12.2004 tarihli vekaletname uyarınca tebligatların adreslerine yapılması gerektiği belirtilerek, onama ilamının tebliğini istemiştir. Taraflarca ayrı, ayrı karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından gerçekleştirilen karar düzeltme incelemesinde 08/11/2010 tarih 2010/9430 Esas sayılı karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir. Karar düzeltme talebinin reddine dair karar davalı vekili sıfatı ile Av. …’a 10/02/2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı asil tarafından 11/03/2011 tarihinde mahkemeye bizzat müracaat ile dosyadaki tebliğlere ait fotokopilerin kendi tarafına verilmesini talep etmiştir. Bu tarihten sonra 11/12/2014 tarihli dilekçesi ile mahkemeye müracaat ederek yargılamanın yenilenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece verilen süre içerisinde davalı şirket temsilcisi tarafından dosyaya sunulan belgeye göre, Av. …’un Antalya 5.Noterliği’ne ait 01/06/2005 tarihli azilname ile azledilmiş olduğu, bu azilnamenin 06/06/2005 tarihinde Av. …’a tebliğ edildiği, buna göre, mahkemeye ait 2009/387 Esas sayılı dava dosyasında Yargıtay onama ilamının vekaletten azledilen vekile tebliğ edilmiş olduğu ve karar düzeltme yoluna bu avukat tarafından müracaat edilmesi neticesinde kararın usule aykırı olarak kesinleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamı, Antalya 5. Noterliği’ne ait 01/06/2005 tarihli azilname birlikte değerlendirildiğinde; mahkemeye ait 2009/387 Esas-3009/390 Karar sayılı dava dosyasında, gerekçeli kararın şeklen kesinleşmiş olduğu anlaşılmakla birlikte, davalı şirket temsilcisi tarafından dosya içerisine sunulan belge içeriklerine göre, Av. …’un Antalya 5. Noterliği’ne ait 01/06/2005 tarihli azilname ile azledilmiş olduğu ve azilnamenin de 06/06/2005 tarihinde Av. …’a tebliğ edildiği anlaşıldığından yerel mahkemenin gerekçeli kararı vekalet yetkisi bulunmadığı anlaşılan Av. …’a tebliğ yapılmak suretiyle usule aykırı olarak kesinleştirilmiş olduğu, yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunan … şirket temsilcisinin, yerel mahkemeye ait 2009/387 E – 2009/390 Karar sayılı dava dosyasında talep dilekçesinde yer alan hususları belirtmek sureti ile karar düzeltme yoluna müracaat hakkını kullanması gerekirken, yerel mahkemede yargılamanın iadesi istemi ile bu davayı açmış olmasında hukuki yararının bulunmadığı, kaldı ki; 6100 Sayılı HMK’nin 375. maddesinin 1/c bendinde “Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması”, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden olarak sayılmış; aynı Kanun’un 377. maddesinde de hak düşürücü sürenin, 375. maddenin 1/c bendinde öngörülen hâllerde, kararın davalıya veya gerçek vekil veya temsilciye tebliğ edildiği, alacaklı veya davalı yerine geçenlerin karardan usulen haberdar olduğu, tarihten itibaren üç ay ve her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıl olduğu hüküm altına alınmış olup, davacı asil tarafından 11/03/2011 tarihinde mahkemeye bizzat müracaat ile dosyadaki tebliğlere ait fotokopilerin kendi tarafına verilmesini talep etmiş olup, 11/12/2014 tarihli dilekçesi ile mahkemeye müracaat ederek yargılamanın yenilenmesini talep ettiği bu, durumda 3 aylık hak düşürücü sürenin hitamından çok sonra talepte bulunduğu anlaşıldığından, yargılamanın iadesi isteminin reddine ilişkin olarak yerel mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan, bu nedenlerle … vekili ile … şirket yetkilisi …’nun istinaf kanun yolu başvuru istemlerinin ayrı, ayrı reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Dosya kapsamına, toplanan delillere, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarih ve 2015/214 Esas 2019/684 Karar sayılı hükmünde mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirme bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre talepte bulunan … vekili ile … şirket temsilcisi …’nun istinaf kanun yolu başvuru istemlerinin 6100 Sayılı HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı, ayrı ESASTAN REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90 TL esastan ret harcından peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın talepte bulunan …’nden tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90 TL esastan ret harcından peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın talepte bulunan … şirket temsilcisi …’ndan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 19/01/2023 tarihinde kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/01/2023


Başkan


Üye


Üye


Katip