Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2266 E. 2022/1839 K. 06.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 15. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2266 – 2022/1839
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2266
KARAR NO : 2022/1839

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2021
NUMARASI : 2021/309 Esas – 2021/692 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak

Asliye Ticaret Mahkemesince, yukarıda tarih ve numarası yazılı Alacak davasında verilen karara yönelik, davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; GSM şirketleriyle kurumları arasında verici istasyonlarının alt yapılarının kullanımına yönelik GSM protokolü imzalandığını ve Yönetim Kurulunca belirlenen ücret tarifesinin uygulandığını, söz konusu protokoller çerçevesinde altyapı kullanımı, enerji tahsisi bedeli, işletme bakım ücreti ve enerji katkı payı ödediklerini, bahse konu protokoller verici istasyonu bazında imzalanmakla birlikte, eki ücret tarifesi çerçevesinde belirlenen ve hesaplanan ücret aylık bazda tüm kullanım yapılan istasyonlar kapsamında total üzerinden hesaplandığını, bu kapsamda kurumlarının … Dairesi Başkanlığı tarafından her ay için kullanımlara karşılık protokol ve eki tarife çerçevesinde hesaplanarak düzenlenen faturalar GSM firmalarına gönderildiğini, kurumlarınca inşası yapılan TV verici istasyonlarının alt yapılarının protokoller kapsamında, bedelsiz ya da bedeli karşılığı üçüncü şahıslara kullandırılmasındaki amaç, ülkenin milli kaynaklarının maksimum seviyede kullanılmasını sağlamak, gereksiz yatırımlara izin vermemek, telekomünikasyon cihazlarının tek merkezde toplanmasını sağlamak ve görüntü kirliliğine engel olmak olduğunu, Protokollerde görüleceği üzere, davalı dahil diğer GSM Şirketleri, Kurum mülkiyetinde olmayan alanlarda kurulu verici istasyonlarındaki mevcut kule, direk, anten, konteyner, yol, bina, güvenlik, enerji kablosu, uzak radyo birimi ve bunların altyapı unsurlarını kullanıldığını, Protokoller uyarınca, GSM Şirketleri Kuruma, altyapı ve enerji tahsisi bedeli, işletme bakım ücreti ve enerji katkı payı ödemekte; yıllık yer kullanım bedeli ödemediğini, Bu nedenle, konusu “yer kullanımı” olmayan ve “yıllık yer kullanım bedeli” alınmayan protokollerde, 3194 sayılı Kanun’un Ek Madde 9/7. Fıkrasının uygulanamayacağını, neticede 3194 sayılı Kanun’un Ek Madde 9/7. fıkrası kapsamında düzenlenen yer kullandırılmasından bahsedilemeyeceğinden, bu nedenle de yer seçim belgesi alınması ve yer seçim belgesi ücreti ödenmesinin de söz konusu olmaması nedeniyle, davalı firmanın Kasım 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 154.313,27-TL (KDV Hariç) ve Aralık 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 322.572,29-TL (KDV Hariç) olmak üzere toplam 476.885,56-TL (KDV Hariç) miktarın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine huzurdaki işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak üzere; davalarının kabulüyle, davalı firmanın Kasım 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 154.313,27-TL (KDV Hariç) ve Aralık 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 322.572,29-TL (KDV Hariç) olmak üzere KDV Hariç toplam 476.885,56-TL’nin vade tarihlerinden tahsil tarihlerine kadar işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı kurum, müvekkili şirketin söz konusu bedelleri iade ederken, 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 26.maddesi ile, 3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen “Elektronik Haberleşme altyapılarında yapı ruhsatı alınması” kenar başlıklı “Ek Madde 9” hükmüne dayandırdığını; ancak bu düzenlemenin somut olaya uygulanamayacağını iddia ettiğini, davacı kurum dava dilekçesinde, mezkûr kanunî düzenlemenin yer kullanımına ilişkin olaylar için düzenlediğini, kurumları ile müvekkili şirket arasında yer kullanımına ilişkin değil, altyapı kullanımına ilişkin sözleşme olduğunu iddia edildiğini, davacı kurum taraflar arasında yer kullanımında bahsedilemeyeceği iddiasına ilişkin savunmalarını, davanın esasına ilişkin cevapları arasında değinmeye çalışacaklarını, müvekkili şirket ile davacı kurum arasında, bir kısım taşınmazın kullanılması için protokol/ sözleşmeler imzalandığını, her bir taşınmaz için ayrı ayrı imzalanan bu sözleşmelerin içeriği ve niteliği aynı olduğunu, dava dosyasında davacı kurum, dava konusu ettiği sözleşmelerin tamamını dava dosyasına sunmadığını ve yalnızca 1 (bir) adet sözleşmeyi ibraz ettiğini, söz konusu sözleşmelerin aynı amaca matuf olduğunun bir diğer göstergesi, tüm sözleşmelere ilişkin bedeller (kira, enerji, bakım gibi) tek fatura ile faturalandırıldığını, bu durumun davacı kurumun da kabulünde olduğunu, ayrıca davada yetki itirazlarının karara bağlanabilmesi açısından, tüm sözleşmelerin davacı kurum tarafından dosyaya kazandırılmasının sağlanması gerektiğini, bu halde hangi sözleşmeler için hangi Mahkemelerin yetkili olduğu eksiksiz bir şekilde tespit edileceğini, davacı kurumun iddiası, tüm sözleşmelerin aynı içerik ve mahiyette olmadığı yönünde ise; her bir sözleşme için ayrı ayrı inceleme ve değerlendirme yapılması gerekeceğinden, davacı kurumun bu davaları birlikte açmasının hukuka aykırı olduğunu, bu durumda, HMK m. 167 kapsamında sayısı belirtilmeyen sözleşmelerin davacı kurumca sayılarının belirtilip onaylı örneklerinin dosyaya sunularak, her bir sözleşmeye konu ihtilaf için, birlikte açılmış davaların ayrılmasına karar verildiğini, tüm bu nedenlerle, öncelikle görev itirazının karara bağlanmasını, Mahkeme tarafından görev itirazı reddedilirse, yetki itirazının değerlendirilmesini, Mahkeme yetkili olduğu yönünde bir karar verirse, dosyaların ayrılması taleplerinin karara bağlamasını, işin esasına girilmesi halinde ise, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı kurum vekili; verici istasyonlarının yıllar geçtikçe artan bir işletme ve bakım maliyetine sahip olacağı ortada olduğunu ve davanın her iki tarafının da tacir olduğunu, ticari işletmelerine ait uyuşmazlık bulunduğunu, kurum verici istasyonlarından maktu bir ücret karşılığında hizmet alınabileceğini düşünmenin her iki tarafın da tacir olduğu uyuşmazlıkta basiretli tacir ilkesi ile bağdaşmadığını, protokollerde görüleceği üzere, davalı dahil diğer GSM şirketleri, kurumun mülkiyetinde olmayan alanlarda kurulu verici istasyonlarındaki mevcut kule, direk, anten, konteyner, yol, bina, güvenlik, enerji kablosu, uzak radyo birimi ve bunların altyapı unsurlarını kullandığını, protokoller uyarınca, GSM şirketleri, kuruma, altyapı ve enerji tahsisi bedeli, işletme bakım ücreti ve enerji katkı payı ödemekte; yıllık yer kullanım bedeli ödemediğini, bu nedenle, konusu “yer kullanımı” olmayan ve “yıllık yer kullanım bedeli” alınmayan protokollerde, 3194 sayılı Kanun’un Ek Madde 9/7.fıkrasının uygulanamayacağı, bedellerin yer seçim belgesi için belirlenen ücrete göre yeniden belirlenemeyeceği; Geçici Madde 24 düzenlemesinin ise GSM Şirketlerinin talepleriyle ilgisinin bulunmadığı ve davada Sulh Hukuk Mahkemelerinin değil Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu, neticede 3194 sayılı Kanun’un Ek Madde 9/7.fıkrası kapsamında düzenlenen yer kullandırılmasından bahsedilemeyeceğinden, bu nedenle de yer seçim belgesi alınması ve yer seçim belgesi ücreti ödenmesinin de söz konusu olmaması nedeniyle, davalı firmanın Kasım 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 154.313,27 TL (KDV Hariç) ve Aralık 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 322.572,29 TL (KDV Hariç) olmak üzere toplam 476.885,56 TL (KDV Hariç) miktarın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine açılan davada verilen Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 04.10.2021 tarihli, E.2021/309, K.20217692 sayılı kararının kaldırılması için istinaf kanun yolu başvuru isteminde bulunmuştur.
Dava; … Genel Müdürlüğü Tesislerinde GSM Sistemleri İçin Altyapı ve Enerji Tahsisine ilişkin düzenlenen sözleşmeye dayanılarak talep edilen alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 8.5.maddesinde sabit ödemeler yanında aylık bazda sürekli ödemeler olduğu için sözleşmenin kira sözleşmesi olduğunun kabulü gerekir. Kira sözleşmelerinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıklarda HMK 4/1-a maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Görev dava şartı olup yargılamanın her aşamasında resen gözönüne alınması gerekir. Dava kira sözleşmesi ve kira ilişkisinden kaynaklandığına göre, görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olup, Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmesinde bir usulsüzlük buluınmadığından bu nedenle davacı kurum vekilinin istinaf kanun yolu başvuru isteminin esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Dosya kapsamına, toplanan delillere, Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/10/2021 tarih 2021/309 Esas – 2021/692 Karar
sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirme bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru isteminin 6100 Sayılı HMK.nun 353/1.b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL esastan ret harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
HMK 27. maddesi gereğince tarafların dinlenme hakkı nedeniyle, 04/08/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı Yasanın 27. maddesi ile HMK 302. maddesine eklenen 5.fıkrası uyarınca hükmün ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oybirliği ile 06/09/2022 tarihinde kesin olarak karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 08/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

E.T./T.U./Y.İ.M.