Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 15. HUKUK DAİRESİ ,,,,
T.C.
ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15. HUKUK DAİRESİ
,,,
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
,,,,
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2021
NUMARASI ,,,
DAVANIN KONUSU : Alacak
Mahalli Mahkemesince yukarıda tarih ve numarası yazılı davada verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla; dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile aralarında 14.12.2007 tarihinde imzalanan açık alan kira sözleşmesi yapıldığını, söz konusu sözleşmenin 12. maddesinde belirtildiği üzere sözleşmenin yenilenmesi halinde sözleşmenin sona erme tarihinden bir önceki ay … tarafından yayınlanan üretici fiyat endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde değişim oranında veya taşınmazın çevresindeki gelişmeler dikkate alınarak tespit edilen rayiç bedel üzerinden artışı yapılır hükmü doğrultusunda yeni kira bedelinin belirlenmesi gerektiğini, ek sözleşmeler incelendiğinde 2009-2019 yılları arasında kira bedellerindeki yıllık artışın 12. madde kapsamında … tarafından açıklanan … (bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde değişim) oranı esas alınarak yapıldığının görüldüğü, 2019 yılı kira bedeli de bu doğrultuda 300.990TL olarak belirlendiğini, fakat bu yıl ülkemizde enflasyonla mücadele programı çerçevesinde bu bedelde indirime gidilerek 270.000TL olarak kayıt altına alındığını, 2019 yılının bitimine gelindiğinde 14.11.2019 tarihinde … tarafından 2020 kira bedelinin 315.387TL olduğunu bildirildiği, sözleşme ve bu sözleşme çerçevesinde 10 yıldan fazla süredir uygulanan teamüle göre 2020 kira bedelinin belirlenmesi esnasında 2019 yılında yayınlanan … verileri baz alınarak Kasım ayı … değişim oranı da artış yapılması gerekirken, 270.000TL’ye 2019 yılı için yüzde 4,26 Kasım ayı … oranında artış uygulanmak suretiyle 281.502TL olması gerekirken 315.387TL olarak belirlenmesine 27.11.2019 tarihli yazı ile itiraz edildiğini, 18.01.2019 tarihli Türk Borçlar Kanununun 344. maddesinin 1, 2 ve 3’üncü fıkralarında yer alan üretici fiyat endeksindeki artış ibaresinin tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim şeklinde değiştirildiği gerekçesi ile 315.387TL olarak belirlendiğinin bildirildiği, Ekim ayı … oranı olan yüzde 16,81 oranında zam yapıldığını, … tarafından istenen 315.387TL’nin ilgili banka hesabına yatırıldığını, … tarafından yüzde 16,81’lik artış için öne sürülen gerekçelerin isabetsiz olduğunu, her şeyden evvel çevresel gelişmeler ve rayiç bedellerin göz önüne alındığı iddiasının soyut bir iddia olduğunu, taşınmazın bulunduğu çevrede meydana gelen değişimlere ilişkin herhangi bir araştırma yapılıp yapılmadığı ve bu araştırmanın sonuçları hakkında herhangi bir bilgi ve belge olmadığı gibi artış oranının direkt 2019 yılı Ekim ayı … oranı olan yüzde 16,81 üzerinden yapılmasının çevresel gelişmeler ve rayiç bedellerin dikkate alınmadığının göstergesi olduğu, bunun yanında Türk Borçlar Kanununun 344. maddesindeki fıkralardaki değişimlere bakıldığında ilgili hükmün taraflarca aksine bir anlaşma hükmü olmaması durumunda devreye gireceğini, dolayısıyla 16,81 oranındaki artışın sözleşmeye aykırı olduğunu, bu oran üzerinden fazla ödenen 39.984,30TL’nin iadesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı kurumla aralarında davaya konu taşınmaza ilişkin 27.02.2002 tarihli kira sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmenin 12. maddesinin ikinci fıkrasında sözleşmenin sona erme tarihinden bir önceki ay … tarafından yayınlanan … oranında veya taşınmazın çevresindeki gelişmeler dikkate alınarak tespit edilen rayiç bedel üzerinden artış yapılır denildiğini, 15.12.2017 tarihli ek sözleşmenin 3.4 maddesinde her yıl kira bedeli .,,,,,.. oranı ve çevresel rayice göre belirlenecektir şeklinde ifade edildiğini, bu hükümleri uyarınca kiralanan taşınmaza ilişkin kira bedelinin çevresel gelişmeler dikkate alınarak artış yapıldığını, bu hususun davacı kuruma bildirildiğini, davacı kuruma bildirilen 2020 yılına ilişkin kira bedelinin kabul edildiğini ve ödeme yaparak kiracılık ilişkisinin devamını sağlandığını, zira davacı kurumun söz konusu bedeli kabul etmeyip ödemeseydi 27.02.2002 tarihli sözleşmenin 11 ve 12. madde hükümleri gereğince sözleşme feshi ve kiralanan taşınmazın tahliye etmek zorunda kalacağından bu nedenle davacı kurum hem sözleşmedeki kira artışına ilişkin hükmü hem de fesih ve tasfiye tahliyeye ilişkin hükümleri ve bunların sonuçlarını bilerek basiretli bir tacir sıfatıyla sözleşme imzaladığını, sözleşme serbestisi gereğince sözleşmeye konulan kira bedeli hükmüne dayanılarak yapılan kira artışında herhangi bir itirazın söz konusu olamayacağını, normalde olması gereken 2019 yılının kira bedelinin 300.990 liradan sonra 2020 yılına ilişkin çevresel gelişmelerde değerlendirilerek 315.387 lira olarak belirlendiğini ve davacı kuruma bildirildiğini davacı tarafından da bu bedelin kabul edilerek ödeme yapılmış olduğundan kira bedelinin fazla ödendiğine ilişkin haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddi gerektiğini, ayrıca bu davada işin esasına bakıldığında kira bedelinin tespitine yönelik bir talebin söz konusu olduğunu ve bu hususun fazla ödenen kira bedeli alacağı olarak gösterildiğini ancak önce kabul edilip ödenen kira bedelinin daha sonra fazla ödendi iddiasının kabul edilebilir bir tarafı olmadığından davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 33.885TL + KDV fazla tahsil edilen alacağın ödeme tarihi olan 30/12/2019 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili; dava dilekçesinde talep edilen miktar olan 39.984,30TL KDV dahil bedel olup, mahkemece verilen kararda ise 33.855TL ye yüzde on sekiz KDV eklenmesi halinde 33.855TL +6.093,90 %18 KDV =39.948,90TL olduğunu, bu nedenle kısmen kabul kararı ve buna bağlı olarak davalı yana verilen vekalet ücreti ile yargılama giderlerininden sorumluluk oranlarının da hatalı olduğunu, ayrıca dava dilekçesinde 2019 yılı kira iadesi taleplerinin 20.08.2020 tarihli dilekçe ile 2020 yılı olarak düzeltildiğini,10.12.2020 tarihli duruşmada ve 08.04.2021 tarihli duruşmada bu konuda beyanda bulunduğunu, gerekçeli kararın deliller ve gerekçe kısmında yer alan 2019 yılı ifadelerinin de 2020 yılı olarak tashih edilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili; her ne kadar alacak davası olarak açılmış olsa da özü itibariyle kira sözleşmesine dayanan kira bedelinin tespitine ilişkin olan işbu davanın sulh hukuk mahkemelerinde görülmesi gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesinde görüldüğünü, davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, kiralanan taşınmaza ilişkin kira bedeline çevresel gelişmeler dikkate alınarak artış yapıldığını, bu hususun yapılan yazışmalar ile de davacı Kuruma bildirildiğini, davacı Kurumun bildirilen 2020 yılına ilişkin kira bedelini kabul ederek ödeme yaptığını ve kiracılık ilişkisinin devamını sağladığını, zira davacı Kurumun söz konusu bedeli kabul etmeyip ödemeseydi 27.02.2002 tarihli Sözleşmenin 11. ve 12. madde hükümleri uyarınca sözleşmenin feshi ile kiralanan taşınmazı tahliye etmek durumunda kalacağını bildiğini, bu nedenle davacı Kurum, hem sözleşmedeki kira artışına ilişkin hükmü hem de fesih ve tahliyeye ilişkin hükümleri ve bunların sonuçlarını bilerek basiretli bir tacir sıfatıyla müvekkil ile sözleşme akdetmiş olduğundan sözleşme serbestisi gereği sözleşmeye konulan kira bedeli artış hükmüne dayanılarak yapılan kira artışına herhangi bir itirazı söz konusu olamayacağını, davacı tarafından da bu bedel kabul edilerek ödeme yapılmış olduğundan yukarıdaki açıklamalarımız üzerine kira bedelinin fazla ödendiğine ilişkin olarak haksız ve mesnetsiz olarak açılan işbu davanın reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olduğunu ayrıca davanın kira bedelinin tespitine yönelik bir talep söz konusu olduğundan ve bu husus fazla ödenen kira bedeli alacağı olarak gösterildiğini, ancak önce kabul edilip ödenen kira bedelinin daha sonra fazla ödendiği iddiasının kabul edilebilir olduğunu, bu uyuşmazlık ancak kira bedelinin tespitine ilişkin bir dava ile çözülebileceğini belirterek istinaf incelemesi sonucu hukuka aykırı olduğunu bildirerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı ile davalı arasında 14.12.2017 tarihli açık alan kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava, davacı kiracı tarafından davalıya fazla ödenen kira bedelinin istirdatına ilişkin olduğuna göre HMK 4/1-a maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Görev dava şartı olup yargılamanın her aşamasında resen gözönüne alınması gerekir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davacı ve davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Taraf vekillerinin istinaf kanun yolu başvuru isteminin KABULÜ ile, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/04/2021 Tarih…. Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a.4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın yeniden bir karar verilmesi için yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
İstinaf peşin harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvuran taraflara iadesine,
HMK’nun 27. maddesi gereği, tarafların hukuki dinlenilme hakkı nedeniyle 04/08/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı yasanın 27. Maddesi ile HMK’ nun 302.maddesine eklenen 5. fıkrası uyarınca hükmün ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 02/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2021
M.A./B.D./Y.İ.M.