Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1136 E. 2021/1219 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 15. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2020
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

Asliye Ticaret Mahkemesince yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasında verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla; dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, taraflar arasında 20.02.2017 tarihinde imzalanan ….. adresindeki alçı taşı ocağında alçı taşı üretimi sözleşmesine göre taşeron konumundaki müvekkilinin kendi iş makineleri ile sahada çalışma yaparak alçı taşı üretimi yapmayı, işveren konumundaki davalının ise ocak sahasının işletilmesi ile ilgili tüm yasal izinleri almayı, patlayıcı kullanım miktarını ve izinlerini temin etmeyi,ocak saha sınırlarını genişleterek üretime uygun hale getirmeyi ve yılda minimum 100.000 ton alçı taşı almayı taahhüt ettiğini,ancak davalının sözleşmede üstlendiği edimleri yerine getirmediğini,bunun üzerine sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini belirterek uğranılan zarar karşılığı şimdilik 10.000,00 TL tazminat ile cari hesaptan kaynaklanan bakiye 5.043,42 TL alacağın sözleşmenin feshedildiği 16.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesi ibraz etmemiş olup duruşmalardaki beyanında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin hasılat kirası mahiyetindeki rödovans sözleşmesi olduğundan bahisle sulh hukuk mahkemesi görevli olduğundan dava şartı yokluğundan davanın usülden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili; ilk derece mahkemesinin dava konusu uyuşmazlığı hatalı şekilde “rödovans sözleşmesinden kaynaklanan zararların tazmini” olarak değerlendirdiğini, oysaki müvekkili ile davalı şirket arasındaki sözleşmelerin konusunun agrega / alçı taşı üretimi işi olduğunu, dolayısıyla dava konusu uyuşmazlığın üretim işinden kaynaklanan zararlara ilişkin olduğunu, dosyada mübrez sözleşmelerde de yapılan işin konusunun “…alçı taşı ocağında alçı taşı üretimi işidir.” ve “… maden sahasında tras madeni üretimi, dolgu malzemesi üretimi ve konkasör tesisinde inşaat agrega malzemesi üretimi işidir.” denilerek ortaya konulduğunu, dava konusu yapılan 20/02/2017 tarihli alçı taşı üretimine ilişkin sözleşmede davalı şirketin işveren konumunda, müvekkili şirketin ise taşeron konumunda olup taşeron olarak üretim yapma işinin üstlenildiğini,nitekim sözleşmenin 4.2 maddesi “Taşeron… birim fiyat üzerinden üretim yapmayı kabul ve taahhüt etmiştir.” ve sözleşmenin 5.3 maddesi “İşveren bu sözleşme hükümlerine uygun olarak yılda minumum 100.000 ton alçı taşı almayı kabul ve taahhüt etmiştir.” hükümleri dikkate alındığında sözleşme konusunun üretim işi olduğunun kolaylıkla anlaşıldığını, rödovans sözleşmesindeki hak ve borçlar genel olarak ruhsat sahibi açısından “rödovans bedelini talep etme; rödovans verene, maden sahasında maden işletmesi için gerekli ortamı sağlama” şeklinde ve rödovans veren açısından ise “verdiği bedel karşılığında sözleşme konusu maden sahasının özgülendiği amaca uygun şekilde kendisine teslim edilmesini talep etme; sözleşmede kararlaştırılan rödovans bedelini ruhsat sahibine ödeme” şeklinde düzenlendiğini, uyuşmazlık konusunu oluşturan sözleşmelerin görüldüğü üzere rödovans sözleşmesinin niteliğine ve şekline uymadığını, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında “taraflar arasındaki uyuşmazlık; rödovans hakkı davalıda olan… maden ocağından davacı tarafından alçı taşı üretimi ve yine rödovans hakkı davalıda olan… maden ocağından davacı tarafından trans maden, dolgu malzemesi ve konkasör malzemesi üretimi işine ilişkindir.” tespitini yapmasına rağmen tarafların sözleşme ile üstlendikleri edimleri ve uyuşmazlığın temelini hatalı şekilde yorumladığını,zira müvekkili şirketin taşeron olarak üretim yapmayı üstlendiğini, davalının ise üretilen ürünleri almayı taahhüt ettiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin “rödovans sözleşmesinin niteliğini oluşturan” maden sahasını işletme gibi bir hakkı veya üretilen madenlerin mülkiyetini kazanmasının söz konusu olmadığını,taraflar arasındaki mevcut sözleşmeler ve uyuşmazlık dikkate alındığında ortada ticari ilişkinin olduğu ve davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığının görüldüğünü, ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ve cari hesap ilişkisini hatalı şekilde değerlendirerek görevsizlik kararı vermesinin hatalı olduğunu,yargılamaya ticaret mahkemesinde devam edilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dava, taraflar arasında düzenlenen alçı taşı üretimi ve satışına ilişkin sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Sözleşme ile davacı ruhsatı davalıda olan sahada alçı taşı vs üretmeyi,davalı da üretilenleri satın almayı üstlenmiştir.Sözleşme rödovans sözleşmesi mahiyetinde değildir.Tarafların tacir oldukları da gözetildiğinde davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine aittir.. Görev dava şartı olup yargılamanın her aşamasında resen gözönüne alınması gerekir. Uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmadığına göre görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olup, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. O nedenle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın yeniden karar verilmesi için mahkemesine İADESİNE,
İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
İstinaf peşin harcının istek halinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacıya iadesine,
HMK’nun 27. maddesi gereğince tarafların hukuki dinlenilme hakkı nedeniyle ve 04/08/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı yasanın 27. Maddesi ile HMK’ nun 302. Maddesine eklenen 5. fıkrası uyarınca hükmün ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 26/05/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2021