Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/846 E. 2022/176 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 15. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2019
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : Yargılamanın Yenilenmesi

Yerel mahkemesince yukarıda tarih ve numarası yazılı yargılamanın yenilenmesi davasında verilen karara yönelik, yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan kiraya veren … vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı Kiracı vekili; Davalı kiraya veren … ile müvekkili … arasında düzenlenen 01.01.2004 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca davalıya ait kiralanan taşınmazdaki her türlü alt yapı ve menkulün müvekkiline ait olduğunun kabul edildiğini, müvekkili kiracı şirketin kiralanan taşınmaz üzerinde kurulan verici anteni kendisi veya 3. şahıs … kuruluşlarına kullandırılabileceğinin kararlaştırıldığını, davalının sözleşmeye aykırı olarak 06/09/2006 tarihinde başka kuruluşlara ait vericilerin yerleştirilmesi amacıyla TV verici direğine bağlı olan …’ye ait bir kısım verici çubuklarını söktüğünü, tüm ikazlara rağmen davalının söküm çalışmalarına devam ettiğini, tüm bu hususların Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/56 D.İş sayılı dosyasıyla yapılan tespit sonucu bilirkişi raporuyla belirlendiğim, davalının haksız olarak müvekkiline ait 60 metre yüksekliğindeki direğe el koyduğunu, el konulan bu anten direğinin bedeline mahsuben 3.000,00 TL sözleşme uyarınca 1 yıllık kira bedelinin davalı kiraya verene peşin olarak ödendiğinden Eylül 2006 tarihinden itibaren başlayarak davalı tarafından TV anten direğini kullanmaktan müvekkili men edildiğinden 4 aylık kira bedelinin haksız olarak tahsil edildiğini, kira alacağına mahsuben 3.000,00 TL’nin 01/01/2004 başlangıç tarihli kıra sözleşmesinin 2. sayfasındaki cezai şart başlıklı maddesinde yıllık kira bedelinin 10 katının cezai şart olarak ödenmesinin öngörülmesi nedeniyle 10 yıllık kira bedeli karşılığı olan 54.000,00 TL cezai şart bedeli olmak üzere toplam (54.000,00 TL + 3.000,00 TL + 3.000,00 TL)=60.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı kiraya veren vekili; taraflar arasındaki kira sözleşmesi gereği davacı kiracı şirket tarafından sadece müvekkiline ait arsanın kullanımının kararlaştırıldığını, müvekkilinin arsası üzerinde daha önce kurulan başka bir şirketten 11/01/2004 tarihli fatura ile satın alınan … kule ve bu kulede bulunan antenlerin davacı tarafından kiraya veren müvekkilinin rızası olmaksızın kullanılmaya başlanıldığını, bu konuda davacıya noter aracılığı ile 10.08.2006 tarihinde ihtarname gönderildiğini, bu kullanım nedeniyle yeni bir sözleşme imzalanmasının talep edildiğini, sözleşme yapılmaması halinde müvekkilinin kendisine ait kule ve antenlerden davacının yararlandırılmayacağını ihtar ettiğini, müvekkili tarafından davacıya ait verici çubukların sökülmesi söz konusu olmadığını, kira sözleşmesinin müvekkilince feshedilmediğini, bizzat davacı şirket tarafından haksız ve yersiz otarak feshedildiğini, davacı şirkete iade edilecek bir kira bedelinin bulunmadığını, dava konusu kulenin de mülkiyetinin müvekkiline ait olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne peşin ödenen kira bedelinden 1.748,53 TL bedelin iadesi gerektiğinden ve 27.000,00 TL cezai şart olmak üzere, 28.743,53 TL bedelin kiraya verenden alınarak davacı kiracı şirkete verilmesine ve halen mülkiyeti davacı şirket … … A.Ş, de olan TV verici direğinden dolayı bedel isteminde bulunulamayacağından bu bedelin ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Karar taraf vekillerince süresinde temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 25.03.2010 tarih 2009/13317 esas 2010/4005 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Kiraya veren … tarafından Ankara 24.Asliye Hukuk Mahkemesinde … İle … A.Ş. hasım gösterilerek tespit istemli dava açılmıştır. Mahkemece 18.06.2015 tarihinde 2012/283 esas 2015/339 karar sayılı kararı ile anten verici direğinin mülkiyetinin % 50 oranı ile … adına diğer % 50 yarısı ise … adına olduğunun tespitine karar verilmiştir. Bu karar … vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 11.10.2018 tarihinde 2018/1348 esas 2018/9915 karar sayılı ilamı ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
Kiraya veren …, Ankara 24.Asliye Hukuk Mahkemesinin tespit kararının kesinleşmesi üzerine, Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinden 27.05.2009 tarih 2007/337 esas 2009/232 karar sayılı ilamının yargılamanın yenilenmesi sonucu kararın ortadan kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Kiracı … … vekili istemin reddi gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, temyiz yolu açık olmak üzere yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Talepte bulunan … vekili, tasarrufu …’a ait, … adresinde bulunan arsa niteliğindeki taşınmazı kiraladıktan sonra, … A.Ş. Tarafından 60 metre yüksekliğinde metal bir TV verici anten direği, Jeneratör ve … TV yansıtıcılar yapıldığını, bu TV anten direğinin mülkiyeti arzdan ayrı olarak değerlendirilmiş ve üzerindeki müştemilatı ile birlikte anten direği denen 60 metrelik … direğin de %50’si sözleşme ile, 17.09.1993 tarihli … A.Ş.’ne devir ve teslim edildiğini, 10 yıllık kira süresi geçince, daha sonra … A.Ş. bedel ödemek yerine Anten direğinin (… TV kulesinin) %50 sinin mülkiyetinin kendine ait olduğunu gösterir fatura ile … A.Ş. den alacaklarına karşılık …’a 11.02.2004 tarihli sözleşme ile devrettiğini, direğin %50 sinin …’a ait olduğu şu cevap ihtarı ile … A.Ş. tarafından da kabul edilmiştir. İstanbul 13. Noterliği 16.03.2004 tarih ve 5031 yevmiyeli … kule %50-%50 ve üzerindeki teçhizat … A.Ş.’ne ait olduğu beyan ve kabul edildiğini, arsa Sahibi … ile … TV anten kulesinin %50 sine ve yayın teçhizatına sahip … A.Ş. arasında 01.04.2004 tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, buna göre, … verici ve anten direğinin bulunduğu arsa 10 yıl süre ve 5.400.000.000 TL bedelle … A.Ş. ne kiralandığını, arsa kiralama sözleşmesinin üzerindeki her seyi kapsadığını, … sözleşmenin arsa kiralanması ile ilgili olduğunu, üzerinde bulunan 60 metrelik anten direğini kapsamadığını belirterek anten direğinin kendisine ait %50 payının da kiralanması gerektiğini 10.8.2006 tarihli ihtarla istediğini, … şirketi cevaben 18.08.2006 tarihinde arsa ve üzerindeki müştemilatla birlikte tümünü kiraladıklarını belirtildiğini, …, anten direğinin mülkiyetinin tespiti için dava açtığını, Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi 18.06.2015 tarih ve 2012/283 esas 2015/339 karar sayılı ilamı ve temyiz üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2018/1348 esas 2018/9915 karar sayılı ile onama kararı verildiğini, buna göre 60 metrelik … kulenin yarısının … A.Ş. ve diğer yarısının da …’a ait olacağı tespit edildiğini, bu tespitin 2018 yılında kesinleştiğini, … A.Ş. 12.06.2007 tarihli dava ile …’dan 01.04.2004 tarihli kira sözleşmesine aykırı davranış nedeni ile burada yazılı yıllık kiranın 10 katı olan 54.000,00 TL cezai şart ve 4 aylık kira bedeli talep edildiğini, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen dava sonunda; bu kira sözleşmesine göre, arsa ve … kulenin tamamını … A.Ş. ye ait kabul etmiş ve sözleşmenin ihlal edildiğinden bahisle, 27.000,00 TL cezai şart ve 1.748,00 TL kira bedelinin ödenmesine karar verildiğini, bu kararın yanlış olduğunu, kesinleşen kararın yargılamanın yenilenmesi sureti ile kaldırılarak yeni bir hüküm verilmesini talep ederek bu yargılamanın yenilenmesi istemli davasını açmıştır.
Yargılamanın iadesi sebepleri 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Bu sebeplerin kıyas yolu ile genişletilmesi söz konusu değildir. (Baki Kuru – Hukuk Muhakemeleri Usulü-6.Baskı- Cilt 5-sayfa 5156-5164,5171)
Yargılamanın iadesi davası üç safhada (aşamada) incelenir;
a) Mahkeme, ilk önce yargılamanın iadesi davasının mesmu olup olmadığını resen (kendiliğinden) araştırır. Mahkeme, burada genel dava şartlarından başka, yargılamanın iadesi davacısının davayı süresi içinde açıp açmadığını, teminat gösterip göstermediğini ve kanunda (HMK 375 ) yazılı bir yargılamanın iadesi sebebine dayanıp dayanmadığını resen inceler. Mahkeme bu şartlardan birinin mevcut olmadığı kanısına varırsa, yargılamanın iadesi davasını (esasa girmeden) mesmu olmadığından dolayı reddeder. Mahkeme, bu halde, yargılamanın iadesini isteyen tarafı para cezasına mahkum eder.
b) Mahkeme, (birinci aşamada) yargılamanın iadesi davasının mesmu olduğu kanısına varırsa, esasa girerek, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru (varit) olup olmadığını araştırır.
Mahkeme, tarafların ikrar veya kabulü ile bağlı olmaksızın, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin varit olup olmadığını re’sen araştırır. Yargılamanın iadesi sebebinin varlığını ispat yükü, davacıya aittir. Bu araştırma sonucunda, mahkeme, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru olmadığı kanısına varırsa, yargılamanın iadesi davasını reddeder.
c) Mahkeme, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru olduğu kanısına varırsa, yargılamanın iadesi talebini kabul ederek, asıl dava hakkında yeni bir karar verir.
Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, ön inceleme yapmak amacıyla tarafları davet edip dinledikten sonra, talebin kanuni süre içerisinde yapılmış olup olmadığını, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilip verilmediğini ya da kesinleşip kesinleşmediğini, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceler. (6100 sayılı HMK 379,1) Bu koşullardan biri eksikse, hakim davayı esasa girmeden reddeder. (HMK 379/2) Bu sebeplerin varlığını davacı ispat edemezse dava reddedilir. İnceleme sonunda, dayanılan yargılamanın iadesi sebebi sabit görülürse, yeniden yargılama yapılarak ortaya çıkacak duruma göre verilmiş olan karar onanır veya kısmen yahut tamamen değiştirilir. (Baki Kuru- Ramazan Arslan- Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 24.baskı, sayfa 608,609)
Bu itibarla davaya bakan hâkimin yargılamanın yenilenmesi davasında her şeyden önce davanın dinlenilebilirlik (=mesmu) şartlarının var olup olmadığını kendiliğinden araştırması gerekir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan, davanın her aşamasında hakim tarafından resen gözetilmelidir. Hakimin daha önce bu koşulları denetlemeyi ihmal etmesi davacı lehine kazanılmış hak oluşturmaz.
Bu hükümler ortaya koymaktadır ki, kesin verilen veya kesinleşmiş olan kararlar hakkında sayılan sebeplerle yargılamanın yenilenmesi istenebilir. Önemle vurgulanmalıdır ki, ilke olarak, kesin hükme bağlanmış bir davaya yeniden bakılamaz. Bunun en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur.
Yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarında ve yanlışlıklarından dolayı, maddi anlamda kesinleşen hükmün ortadan kaldırılmasını ve daha önce kesin hükme bağlanan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur.
Yargılamanın iadesi, sadece kesinleşmiş olan esasa ilişkin son kararlara karşı başvurulabilecek bir kanun yoludur. Maddi anlamda kesin hüküm gücü bulunmayan kararlara karşı (örneğin çekişmesiz yargıda verilen son kararlar) yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamaz. Yargılamanın yenilenmesi davasının konusunu ise, yargılamasının yenilenmesi istenen dava teşkil eder. Davanın açıklanan özelliği gereği bu davalar yönünden husumetin kimlere yöneltileceğinin tespitinde de bu kuralların göz önüne alınması gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, yargılamanın yenilenmesi davasının konusu, yargılamasının yenilenmesi istenen dava olduğuna göre, davada hasım olarak gösterilecek kişiler de yine bu davanın tarafları olacaktır. Yargılamanın yenilenmesi yoluna, ancak kesin hükmün tarafları veya tarafın halefleri yada alacaklıları başvurabilir. Taraflar dışındaki kişiler, ilke olarak kesin hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvuramaz. Kural bu olmakla birlikte, bazı özel durumların gerektirdiği istisnai hallerde bu kuralın dışına da çıkılabilmekte, örneğin, tarafı olmadığı bir ortaklığın giderilmesi davası sonucunda, gerçek hak sahibi olduğu elbirliği mülkiyetine konu taşınmaz malların satışına karar verilmekle hakkı haleldar edilen de, buna neden olan hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurabilmektedir.
Bu davada husumetin, mutlaka yargılamasının yenilenmesi istenen davanın taraflarına yönetilmesi gerektiği de önemle vurgulanmalıdır.
Yargılamanın iadesinin sebepleri başlıklı 6100 sayılı HMK.nun 375.maddesinde;

(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.

c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.

f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.

ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.

h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.

i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması (Ek ibare:7145-25.7.2018/ m.19) “veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucu düşme kararı verilmesi”
2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.
Yargılamanın iadesi istemli bu dava, davalı kiraya veren … tarafından, davacı kiracı …’ne karşı açılan alacak davasının kesinleşmesi üzerine açılan bir davadır. Bu davanın temelini oluşturan dava, Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.05.2009 tarihli, 2007/337 Esas 2009/232 Karar sayılı kararı ile verilen ve temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 25.03.2010 tarih 2009/13317 esas 2010/4005 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. Yargılamanın yenilenmesi talep edilebilmesi için; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375.maddesinde sayılan sebeplerden en az bir tanesinin bulunması gerekir. Davacının dayandığı sebep, Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılamada, TV anten verici direğinin tamamının kiracı … … şirketine ait olduğundan bahisle davanın kısmen kabulüne kiracı şirket tarafından peşin ödenen kira bedelinden 1.748,53 TL bedelin iadesi ve 27.000,00 TL cezai şart olmak üzere 28.743,53 TL bedelin kiraya veren …’dan alınarak davacı kiracı şirket … Habere verilmesine ve halen mülkiyeti davacı şirket … … A.Ş, de olan TV verici direğinden dolayı bedel isteminde bulunulamayacağından bu bedelin ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiğini, Ankara 24.Asliye Hukuk Mahkemesinin tespit kararında da TV anten verici direğinin % 50 oranı ile kendisine % 50 oranı ile kiracı … … şirketine ait olduğunun tespitine karar verildiğini, bu kararın da kesinleştiğini ve TV anten verici direğin yarısının kendisine ait olması nedeni ile bu oran kadar kira iadesi ve cezai şart bedelinin ödenmemesi gerektiğini bildirerek bu miktarlar kadar indirim yapılması istemine ilişkindir. Davanın temelini oluşturan anten verici direğinin kime ait olup olmadığı yargılama aşamasında araştırılarak karar verilmiş ve karar Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin incelemesinden geçerek onanmasına karar verilerek kesinleşmiş ve yargılama sonlandırılmıştır.
Yargılamanın iadesi talebi 6100 sayılı HMK’nun 374. ve devamı maddelerinde açıkça belirtildiği üzere, hukuki niteliği itibari ile bağımsız bir dava olup yargılamanın iadesine konu kesinleşmiş hükmün taraflarının bu davada yer alması ve yargılamanın mutlaka duruşma açılarak yapılması gerekir. Öncelikle yargılamanın iadesi davasının mesmu olup olmadığı incelenir. Bu aşamada genel dava koşullarından ayrı olarak yargılamanın iadesi davasının süresinde açılıp açılmadığı, teminat gösterilip gösterilmediği ve yasada sayılan yargılamanın yenilenmesi sebeplerine dayanılıp dayanılmadığının incelenmesi gerekir.
Yargılamanın yenilenmesi davasında süre bakımından;
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olduğunun öğrenildiği,
b) 375. maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörülen hâllerde, kararın davalıya veya gerçek vekil veya temsilciye tebliğ edildiği; alacaklı veya davalı yerine geçenlerin karardan usulen haberdar olduğu,
c) Yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı,
ç) 375.maddenin birinci fıkrasının (d), (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde, ceza mahkûmiyetine ilişkin hükmün kesinleştiği veya ceza kovuşturmasına başlanamadığı yahut soruşturmanın sonuçsuz kaldığı,
d) Karara esas alınan ilamın bozularak kesin hüküm şeklinde tamamen ortadan kalkmasından haberdar olunduğu,
e) 375. maddenin birinci fıkrasının (i) bendinde yazılı sebepten dolayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay ve her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır.
(2) 375. maddenin birinci fıkrasının (ı) bendinde yazılan sebepten dolayı yargılamanın yenilenmesi süresi ilama ilişkin zamanaşımı süresi kadardır.
Bu koşullardan birinin mevcut olmadığı sonucuna varılması halinde istem reddedilir. Mahkemece birinci aşamada yargılamanın yenilenmesi davasının dinlenmeye değer olduğu sonucuna varılırsa ikinci aşamada esasa girilerek taraflarca ileri sürülen yargılamanın iadesi sebeplerinin doğru olup olmadığı araştırılır. Dava dilekçesinde ileri sürülen sebep veya sebeplerin gerçek olduğu kanısına varılması halinde ise istem kabul edilerek asıl dava hakkında yeni bir karar verilir. Yargılamanın iadesi istemi üzerine mahkemece 23.05.1956 tarih ve 8/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince işlem yapılarak, 6100 Sayılı HMK’nun 26.maddesinde öngörülen yöntemine uygun biçimde tarafların iddia ve savunması dinlenmiş olup, 3 aylık süresi içerisinde dava açıldığı da kanıtlanamadığından ilk mahkeme kararının eda davası olması, 2.davanın ise tespit davası olması da dikkate alındığında yerel mahkemece yazılı şekilde, taraflar arasında birbiri ile çelişen iki ayrı mahkeme kararı bulunmadığından yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunduğundan, bu nedenle davalı kiraya veren … vekilinin istinaf kanun yolu başvuru isteminin esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Dosya kapsamına, toplanan delillere, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2019 tarih 2019/417 Esas- 2019/875 Karar sayılı hükmünde mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirme bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre talepte bulunan … vekilinin istinaf kanun yolu başvuru isteminin 6100 Sayılı HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL esastan ret harcından peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın talepte bulunan taraftan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
HMK 27. maddesi gereğince tarafların dinlenme hakkı nedeniyle, 04/08/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı Yasanın 27. maddesi ile HMK 302. maddesine eklenen 5.fıkrası uyarınca hükmün ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 03/02/2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/02/2022

….