Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/468 E. 2022/419 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BAM 13. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2022
NUMARASI :……
TALEP : Yargı Yerinin Belirlenmesi
KARAR TARİHİ : 17.03.2022

Taraflar arasındaki davada Eskişehir Tüketici ve Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Eskişehir Tüketici Mahkemesince; taraflar arasında tüketici işlemi bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi ise; taraflar arasında tüketici işlemi bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
TTK’nın 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472.maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 T. ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 E./9 K. Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”
Somut olayda; davacı vekili, müvekkili şirket tarafından, dava dışı sigortalı… adına kayıtlı konutun 31/05/2018-31/05/2019 tarihleri arasında …. numaralı … Poliçesi ile sigortalandığını, ilgili poliçe kapsamında sigortalının riziko adresinde oluşacak zararların teminat altığına alındığını, 15/09/2018 tarihinde sigortalı dairenin mutfak bölümünde bulunan davlumbazın patlaması nedeniyle yangın meydana geldiğini, yangının konut içerisinde ikamet eden kiracı … … ve … tarafından söndürüldüğünü, yangın sonrasında meydana gelen hasarın dava dışı sigortalı konut sahibi…’e bildirildiğini, …’in müvekkili sigorta şirketine hasarın tazmini için başvuru yaptığını, müvekkili şirket tarafından hasarın niteliğinin ve miktarının tespiti için ekspertiz incelemesi yapıldığını, rücuya ilişkin olarak ekspertiz raporunda; söz konusu yangın hadisesinin davlumbazdan kaynaklı olarak meydana gelen bir arıza sonucunda başlamış olduğu ve sigortalı konuta ve konut içerisindeki eşyalara zarar verdiğini yönünde görüş beyan edildiğini, ekspertiz raporunda hasarın miktarına ilişkin tespitlere istinaden de müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya 4.142,00 TL hasar ödemesi yapıldığını, sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek yapılan itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Buna göre, davacı sigorta şirketinin sigortalısının tacir olmadığı, sigortalanan evin konut olduğu, sigortalının halefi olan davacı sigorta şirketi, davalının kusuru nedeniyle oluşan zararın rücuen tahsilini talep etmekte olup, uyuşmazlığın haksız fiil hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.
Her ne kadar görev uyuşmazlığı Tüketici ve Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında çıkmış ise de, mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, 6100 sayılı HMK’nın 22/2. maddesinde görev ya da yetki uyuşmazlığı halinde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, “görevli veya yetkili” mahkemenin belirleneceği açıklandığından, uyuşmazlığın Eskişehir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22.maddeleri gereğince Eskişehir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemesine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile 17.03.2022 tarihinde karar verildi.
Gerekçeli Kararın Yazıldığı Tarihi : 29/03/2022
……

Bu döküman 5070 Sayılı Yasa Hükümleri gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.