Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1422 E. 2021/1395 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BAM 13. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2021
NUMARASI ……
TALEP : Yargı Yeri Belirlenmesi
KARAR TARİHİ : 10.11.2021

Taraflar arasındaki davada Ankara Batı 1. Tüketici ve Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Ankara Batı 1. Tüketici Mahkemesince; davacının tüketici sıfatı bulunmadığı, taraflar arasında tüketici işlemi bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince ise; davanın İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davası olduğu, İhbarnamenin gönderildiği takibin, davalı alacaklı tarafından dava dışı borçlu … …’ye tüketici kredisinin ödenmemesi nedeniyle yapılmış bir icra takibi olduğu, Bu itibarla, tüketici işlemi niteliğindeki takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiştir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1.maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1.maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan yada hizmet sunanın adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici ise; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade etmektedir. Aynı Kanunun 3. maddesinde de tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
6502 sayılı yasanın 73.maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Ancak bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda; davacı vekili,; borçlu … …’nin müvekkil şirketin güvenlik personeli olarak çalıştığını, borçlunun müvekkil şirkette çalışmaya başlamasından önce davalı bankadan tüketici kredisi kullandığı, ödeme sıkıntısı nedeni ile davalı tarafından borçlu hakkında … İcra Dairesi’nin ……Esas sayılı icra dosyası ile takip ve neticeten haciz işlemi başlatıldığını, borçlunun beyanına göre müvekkil şirkette işe başladığı tarihe kadar hacze kabil malı olmaması nedeni ile borcun kendisi tarafından ödenmediğini, işe başladıktan sonra icra dosyasından kaynaklı borç için müvekkil şirkete maaş haczi yazısı gönderildiğini, müvekkil şirket tarafından borçlunun maaşından 1/4 oranında kesinti yapılarak icra dosyasına gönderildiğini, davacı müvekkil şirkete borçlu işçinin maaş haczinden ayrı olmak üzere borçlu işçinin tüm borçlarının icra dosyasına ödenmesi ihtarı içeren 3. haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkil şirketin haciz ihbarnamelerinde belirtilen tutarı ödemek zorunda kalmaması ve bu nedenle zarara uğramaması için dava açılması gerektiğini, birinci ve ikinci haciz ihbarnamesinin şirket yetkilisi tarafından tebellüğ edilmemiş olmasına rağmen üçüncü haciz ihbarnamesi gelmesi durumunun kendilerinde kuşku uyandırdığını, yapılan araştırmada 1. ve 2. ihbarnamenin şirketin temizlik çalışanı tarafından alındığı ve şirket yetkililerine itiraz süresinden sonra haber verildiğinin tespit edildiğini, borçlu işçinin davacı müvekkil şirket nezdinde muaccel hale gelmiş ayni ya da nakdi likit herhangi bir hakkı, alacağı, tazminatı bulunmadığını, 3. haciz ihbarnamesinde belirtilen borca istinaden borçlu işçinin müvekkil davacı şirketten alacağının söz konusu olmadığını, böyle bir alacağın doğmadığını belirterek davacı müvekkil şirketin bizzat davalıya ödenmesi gereken bir borcunun olmadığının tespitine, icra dosyasının müvekkil şirket yönünden cebri icra işlemlerinin durdurulmasına, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapmış olması nedeni ile dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dosya kapsamından, davanın İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davası olduğu, ihbarnamenin gönderildiği takibin, davalı alacaklı tarafından dava dışı borçlu … …’ye tüketici kredisinin ödenmemesi nedeniyle yapılmış bir icra takibi olduğu, tüketici işlemi niteliğindeki takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22.maddeleri gereğince Mahkemesinin Ankara Batı 1.Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemesine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile 10.11.2021 tarihinde karar verildi.
Gerekçeli Kararın Yazıldığı Tarihi : 16/11/2021

……

Bu döküman 5070 Sayılı Yasa Hükümleri gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.