Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/754 E. 2023/1166 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/754 Esas – 2023/1166
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/754 Esas
KARAR NO : 2023/1166

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/07/2023
KARAR TARİHİ: 07/11/2023
K. YAZIM TARİHİ: 29/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın, borçlu şirkete fatura içeriklerine göre araç sprey kiralama hizmetleri karşılığı 13.08.2021 tarihli 1652 USD miktarlı faturanın 652 USD bakiyesi, 24.08.2021 tarihli 5782 USD miktarlı fatura, 02.09.2021 tarihli 3717 USD miktarlı fatura ve 06.09.2021 tarihli 2076,80 USD miktarlı fatura alacağının takip amaçlı müvekkili şirket yetkilisinin defalarca görüşmesi akabinde sonuç alamayınca 26.10.2021 tarihinde …/… noterliğinin … yevmiye nolu ihtarı ile karşı taraf borçlu şirkete ihtarname keşide ettiğini, ihtarnamenin 03.11.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak sonuç alınamadığını, akabinde Ankara Batı icra müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak davalının yasal süresi içinde itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, bunun üzerine mahkememize açılan …e…. k. Sayılı itirazın iptali talepli dava açıldığını ve lehlerine karar verilmesi üzerine Ankara Batı icra müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden haricen 20.01.2023 tarihinde 100.000.00 TL, 21.02.2023 Tarihinde 100.000.00 TL, 28.04.2023 tarihinde 30.000.00 TL ve 02.06.2023 tarihinde 74.324.84 TL olmak üzere toplam 304.324.84 TL tahsil edildiğini, bu tahsilat içinde icra inkar tazminatı, işlemiş faiz, yargılama giderleri bakiye harç ilam ve icra vekalet ücreti ile icra masraflarının bulunduğunu, toplam 12.227,80 USD alacağı için Ankara Batı icra müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası icra takibine geçildiği tarihte 1 amerikan doları 13.72 TL iken TL üzerinden takibe geçildiği ve tahsil edildiği ancak dosyanın kapatılması tarihinde 1(bir) Amerikan doları 22,40 TL de işlem gördüğünden ve faturaların USD olarak kesilmesi nedeniyle TL olarak takibe geçilerek borcun tahsil edilmesi nedeniyle müvekkilinin faizle karşılanmayan zararı oluştuğunu beyan ederek, davalının ödemede temerrüdü nedeniyle döviz kuru farkı nedeniyle oluşan ve ödenmeyen bakiye alacağının munzam zarar kapsamında ilerde artırmak ve eksilmek kaydı ile belirsiz alacak olarak şimdilik 20.000.00TL’nin ödeme tarihi dikkate alınarak ticari faizi ile tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda davacının bir kısım alacakları için icra takibi başlattığı, müvekkilince takibe itiraz edilmesi üzerine açılan davada itirazın iptaline, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedildiğini, ayrıca davacının icra takibi başlattığı sırada ilgili mevzuat ile kendisine tanınan tercih hakkını kullanarak, döviz cinsinden alacağı için takip tarihindeki kur üzerinden icra takibi başlattığını, bu durumda davacının temerrüt faizi yanında ayrıca icra inkar tazminatı aldığının ve bu haliyle bir zararının bulunmadığının kabulü gerektiğini, zira bu tazminata (icra inkar) hükmedilmiş olması ile birlikte müvekkilinin bir de munzam zarar adı altında bir tazminatı ödemek zorunda bırakılması halinde bu durumun ölçüsüz ve hakkaniyete aykırı bir durum yaratacağını, öte yandan davacının salt yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki artışı ileri sürerek munzam zarar talep edebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, zira davacının oluşan zararını somut delillerle ortaya koyması gerektiğini, ancak açılan davada davacının yalnız kur farkı ve yüksek enflasyon ortamını işaret ettiğini ve fakat uğradığı zararı somut bir şekilde ortaya koyamadığını, dolayısıyla davanın, hukuki dayanaktan yoksun olduğu kabul edilerek reddine karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki yüksek enflasyon ortamı ve döviz kurlarındaki dalgalanmaların yalnız davacı değil tüm ülkede ekonomik problemler doğurduğunu, bu durumun müsebbibinin müvekkilinin olmadığını, ayrıca davacının her ne kadar bir kısım haklarını saklı tutarak takip ve dava açtığını ileri sürse de yerel mahkeme kararından sonra davacıya haricen dosya borcunun tamamının ödendiğini, davacının da bu ödemeleri itirazi bir kayıt ileri sürmeksizin kabul ettiğini, neticeten ilgili icra dosyasının haricen tahsil nedeniyle kapandığını, başka bir deyişle davacının tahsilat yaparken munzam zarar iddiasını ileri sürmediğini ve fakat takip tarihindeki kur üzerinden TL cinsi ödemeleri itirazsız bir şekilde kabul ederek dosyanın kapanmasına icazet verdiğini, hal böyleyken davacının huzurdaki davayı açmakta kötüniyetli olduğu değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ticaret sicil kayıtları, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Mahkememizin 2022/121 esas sayılı dava dosyası ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, icra takibi ile talep edilen alacağın kur farkından kaynaklı karşılanmayan munzam zararın tazmini talebine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının bir sureti dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizin 2022/121-1036 E-K.sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı ve davalısının aynı olduğu, davacı tarafça fatura alacağına yönelik olarak, davalı aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, yapılan yargılama sonucunda “davanın kısmen kabul kısmen reddine; Davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibe itirazının 167.665,15TL asıl alacak ve 2.385,21TL faizi olmak üzere toplam 170.050,36TL üzerinden iptaline, fazlaya dair istemin reddine, asıl alacın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” dair karar verildiği, kararın halen istinaf incelemesinde olduğu, söz konusu karardaki faizle karşılanmayan munzam zararın talep edildiği anlaşılmıştır.
Aşkın (munzam) zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerindedir. Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, 6098 sayılı Kanun’un 122 nci maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır. Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla, alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, 6098 sayılı Kanun’un 122 nci maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla 6098 sayılı Kanun’un 122 nci maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu kapsamda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz. Örneğin; alacağını zamanında tahsil edememekten ötürü, başkasına olan borcunu ödemek için daha yüksek oranda faizle borç aldığını veya alacaklı olduğu parayı zamanında alsa idi, yabancı para ile ödemek durumunda olduğu borcunu, geçen süre içinde geçekleşen kur farkı sebebiyle daha yüksek miktardan ödemek zorunda kalmayacağı gibi olguları kanıtlamak durumundadır. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle paranın döviz karşısında hızlı değer kaybı, yüksek enflasyon gibi genel, afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen umumi ekonomik konjonktürel olgular TBK’nın 105. maddesinde sözü edilen munzam zararın varlığını göstermez. İstikrar bulmuş Yargıtay uygulamasına göre, davacı faizi aşan (munzam) zararını yukarıda açıklanan şekilde ispat etmeden bu yöndeki talebin kabul edilmesi mümkün değildir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Davacı, dava dilekçesi ile …’ye bağlı alacağının geç tahsil edilmesi ve bu nedenle döviz kurundaki aşırı artış nedeniyle parasının eridiğini, bu nedenle kredi çektiğini ileri sürmüştür. Kredi çekilmesi ticari hayatın bir gerekliliği olup tek başına eldeki davaya konu alacağın geç ödenmesi nedeniyle çekildiğine ve somut bir maddi zarara uğradığını ispat edemeyeceğinden ve parasını geç tahsil ettiği için temerrüt faizini aşan somut bir maddi zarara uğradığı Yargıtay içtihatlarında belirtildiği şekilde mahkememizce kabul görmeyeceğinden ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (güncel tarihli Yargıtay HGK 2021/11-938 esas, 2022/401 karar sayılı ilamı, Yargıtay 11.HD 2022/874 esas, 2023/3446 karar, 2021/6204 esas, 2023/1610 karar sayılı ilamları, Yargıtay 3.HD 2022/691 esas, 2022/2136 karar sayılı ilamı ve Ankara BAM 4.HD 2021/2976 esas, 2023/915 karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 269,85TL karar ve ilam harcının peşin alınan 341,55TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 71,70TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 2.353,22TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 17.900,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/11/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza