Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/648 E. 2023/1062 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/648 Esas – 2023/1062
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/648 Esas
KARAR NO : 2023/1062

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2023
KARAR TARİHİ: 17/10/2023
K.YAZIM TARİHİ: 03/11/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkili şirketin; şirket bünyesinde kullanılmak üzere … plakalı, … model yılı , … marka araç satın aldığını ve söz konusu aracın 31.08.2022 tarihinde … Şirketi (Eski Ticaret Unvanı: … A.Ş.) üzerine tescili gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin söz konusu aracı aktif bir şekilde kullanmaya başlamasının akabinde araçta görülen bazı arızalar sebebiyle daha büyük arızalara ve sıkıntılara mahal vermemek adına aracı … – … servisine götürdüğünü, akabinde aracın gerekli kontrollerinin, bakımının ve tamiratının yapıldığı bilgisi üzerine aracın müvekkili şirket tarafından servisten alındığını, müvekkili şirketin; aracı davalı servisten almasının akabinde aracı kullanmaya başlamasıyla birlikte aracın arıza ve sıkıntılarının giderilmesi bir yana araçta daha fazla arıza ve problem olduğunu fark ettiğini, bu durum karşısında müvekkili şirketin, aracı tekrardan servise verme gereksinimi duymuş ve aracı tekrar Davalı … – … Servisine götürdüğünü, … Servis; tekrardan yapmış olduğu inceleme neticesinde araçta yeniden birçok parça değişimi ve işçilik durumu söz konusu olduğunu, işbu dilekçemiz ekinde sunulan … – … Servis Araç Kabul ve … de görüleceği üzere servise ilk bırakıldığı tarih olan 05.11.2022 tarihinde ve akabinde çok bir süre geçmeden 24.11.2022 tarihinde müvekkili şirkete birçok yedek parça ve işçilik masrafı hesaplaması çıkarıldığını, tüm bunlarla birlikte müvekkil; aracını … Servisine ( … – … Servisi) bırakıp akabinde servisten aldıktan sonra kullanmaya başlamasıyla beraber araçtaki tamir edildiği söylenen arızaların devam ettiğini, bu arızalara ek olarak başka sorunlar da tespit edildiğini, müvekkilinin, davalı tarafın hatalı ve ayıplı hizmeti dolayısıyla ortaya çıkan eksik ve ayıplı hizmetlerin giderilmesi adına aracını daha sonra … Servisine götürdüğünü, araçtaki gerekli bakım, onarım, tamirat … Servisi tarafından yapıldığını, yeni götürülen serviste davalı tarafın yapmış olduğu tamiratın hatalı yapıldığı, eski arızanın devam ettiği ve hatta bu arızadan kaynaklı olarak yeni arızalar meydana geldiği, motorun komple yapılması gerektiği söylendiğini ve gerekli onarımlar yapıldığını beyan ederek, müvekkilinin uğradığı zararın tazmini amacıyla dava tarihi itibariyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00TL zararın ticari faizi ile birlikte davalı taraftan tazmin edilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; müvekkilinin, … Sanayi Sitesinde oto tamir işiyle uğraştığını, müvekkilinin atölyesinde tek başına çalışmakta olup, çalışanı bulunmadığını, bu nedenle ancak kendi hayatını idame ettirebilecek şekilde kazandığını, davacı şirkete ait … plakalı, … model … marka aracın, müvekkiline ait işyerine getirildiğini ve arızalı olduğu belirtilerek tamir edilmesi hususunda anlaşıldığını, müvekkilinin, ekte sunulan araç kabul ve iş emri formunda belirtildiği gibi aracın tamirini yaptığını ve teslim ettiğini, fakat aracın tekrar başka bir arıza yaptığının belirtilmesi üzerine arızalarının tamiri gerçekleştirildiğini ve davacıya teslim edildiğini, müvekkilinin aracın tamirini işin niteliğine uygun olarak gerçekleştirmiş olup, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin sunduğu tamir hizmetinde herhangi bir ayıp söz konusu olmadığını, müvekkiline ait araç kabul ve iş emirleri ve faturalarda görüldüğü gibi müvekkilinin aracın arızalarını giderdiğini ve bu şekilde teslim ettiğini, davacının teslim alınan aracı ayıplı aldığı yönünde bir ihtarı bildirimi veya ihtirazi kaydı olmadığını, oto tamir sözleşmeleri eser sözleşmesi olup, ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi derhal durumu yükleniciye bildirmek zorunda olduğunu, aksi halde ayıbı kabullenmiş sayılacağını, müvekkiline herhangi bir ayıp bildiriminde bulunmayan davacının, teslim edilen malı kabullenmiş bulunduğunu, davacı tarafından aracın tekrar arıza yaptığına ilişkin … Servis’in işlem fişi sunulmuş olup başkaca bir bilgi veya belge sunulmadığını, işlem fişinde ise müşteri talimatları yazdığını, dolayısıyla bu evraktan aracın gerçekten böyle bir arızasının olup olmadığının, müvekkilinin sunduğu hizmetin ayıplı olup olmadığının veya ne şekilde ve hangi işlemlerin ayıplı olduğunun, hangi parçalarda arıza olduğunun, hangi işlemlerin ayıp nedeniyle yapıldığının, yazan işlemlerin yapılıp yapılmadığının, işlem yapılmışsa bu işlemlerin gerekli olup olmadığının veya müvekkilinin yaptığı işlemlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığına ilişkin hiçbir bilgiye erişilemediğini, ayrıca işin yapıldığına ilişkin fatura veya paranın ödendiğine ilişkin belge dahi sunulmadığını, müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için sunduğu hizmetin ayıplı olması ve ayıp nedeniyle bir zarar doğmuşsa ayıplı hizmetten doğduğunun ve arada illiyet bağının ispatı gerektiğini, müvekkilinin sunduğu hizmetin ayıplı olduğuna ve bu ayıplı hizmet nedeniyle başkaca zararların doğduğuna ilişkin illiyet bağını kuran herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Davacı şirketin ticaret sicil kaydı, davalının ticaret sicil ve vergi dairesi kayıtları, dava konusu aracın oto servis kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, davacının aracında servis ve bakım sonrası meydana geldiği iddia edilen arıza nedeniyle uğradığı zararın tazmini talebine ilişkindir.
Dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup davacı yan işbu dava ile ayıplı araç onarımı sebebiyle oluşan zararının tazminini talep etmektedir. Oluşan zararının … Servisince tanzim edilen fatura kadar olduğunu iddia etmiş ancak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 100,00TL’nin tahsilini talep etmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (1086 sayılı HUMK) yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde yer alan; “1-Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.2-Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. 3-Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” şeklindeki hüküm ile belirsiz alacak davası düzenlenmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır.
Bu kriterler, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin;
1-Davacının kendisinden beklenememesi,
2-Bunun olanaksız olması,
3-Açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması olarak belirtilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı yan işbu dava ile ayıplı araç onarımı sebebiyle oluşan zararının tazminini talep etmekte, oluşan zararını ise açıkça … Servisine ödediği servis formunda yazılı miktar olarak belirtmektedir. Dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulu bulunan …’nun tanzim ettiği … Fişi isimli belgede açıkça işçilik ve parça bedeli yazılıdır. Bu itibarla davacının oluşan zararını yani davalıdan talep ettiği tutarı kesin ve net bir biçimde belirleyebildiği görülmektedir. Somut olay bakımından davacının dava açarken dava konusu alacağın miktarını belirleyebilmesi için uhdesinde gerekli veri ve bilgilerin bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Hâl böyle olunca dava konusu edilen alacağın belirsiz alacak olmadığı açıktır.
Bu alacağın belirsiz alacak olmadığı kabul edildikten sonra, uyuşmazlık konusu alacağın belirli olduğu hâlde belirsiz alacak davasına konu edilmesi karşısında, davacının bu şekilde dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususunda doktrinde farklı görüşler bulunmakta olup Mahkememizin de katıldığı görüşe göre; koşulları oluşmadan açılmış olan bir belirsiz alacak davasının mahkemece kendiliğinden tam eda davası olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp ayrıca belirli bir alacak için açılmış olan böyle bir davaya kısmi davanın koşullarını taşımayacağı için, kısmi dava olarak da devam edilemez. HMK m. 107 hükmünde belirtilen koşulları taşımadığı hâlde belirsiz alacak davası şeklinde dava açılmasında davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar m.114 hükmüne göre dava şartı teşkil etmektedir. Dava şartı olan hukuki yararın m. 115/2 hükmüne göre mahkemece süre verilerek tamamlanması da mümkün değildir. Bu nedenle, koşulları oluşmadan belirsiz alacak davası şeklinde açılan davanın, dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK madde 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca hukuki yarar yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85TL karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 3.120,00TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 uyarınca 100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.17/10/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı