Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/595 E. 2023/652 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/595 Esas – 2023/652
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/595 Esas
KARAR NO : 2023/652

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
VEKİLİ :
3-
VEKİLİ :
4-
VEKİLİ :
5-
6-
7-
8-
9-
10-

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/09/2016

(BİRLEŞEN ANKARA BATI … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN
… ESAS- … KARAR SAYILI DAVA DOSYASI)
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1
2-
3-
4-
5-
6-
7-
8-
9-

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/09/2016
KARAR TARİHİ: 01/06/2023
K.YAZIM TARİHİ: 01/06/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; dava dışı … tarafından Ankara Batı İş Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyasında müvekkili aleyhine ikame edilen davada, davacının 13.04.2005-03.04.2014 tarihleri arasında … Belediye Başkanlığı bünyesinde ve taşeron şirketleri nezdinde işçi olarak çalıştığını beyan ederek ödenmeyen işçilik alacaklarının belediyeden tahsiline karar verilmesini talep etliği, yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında belediye aleyhine başlatılan icra takibi dolayısıyla müvekkili belediyenin icra dosyasına 26,985,03 TL ödeme yaptığını, gerekçeli kararda ve karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda belirlendiği, dosyaya ibraz edilen sözleşme ve şarinamelerden açıkça anlaşılacağı üzere, davalı şirketlerin hizmet alımı amacıyla gerçekleştirilen ihaleler kapsamında müvekkili belediye ile farklı tarihlerde sözleşme imzalayan yükleniciler olduğunu, belediyenin işçilik alacaklarından üst işveren olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğunu, ancak gerçekte işveren sıfatının davalı şirketlere ait olduğunu, bu çerçevede Ankara Batı … İş Mahkemesinin … Esas. … Karar sayılı ilamına istinaden Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra tehdidi altında ödenen 26.985,03 TL’nin ödeme tarihinden itibaren 6183 Sayılı kanuna göre hesaplanacak faizi ile birlikle sorumluluk sınırlarıda belirlenmek suretiyle, müştereken tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı şirketlere tahviline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili; davalar arasında HMK md. 166 uyarınca sıkı bir bağlantının bulunması ve ikisinin de derdest olması nedeniyle iş bu dava ile Ankara Batı …Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere hizmet alım sözleşme ve şartname hükümleri doğrultusunda Yargıtay bozma ilamı sonrasında 25/12/2019 tarihinde davacı belediye tarafından bakiye ubgt ücreti, faizi , yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olarak dava dışı … vekili adına Ankara … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yatırılan 2.302,87 TL nin dava dışı işçiye ödeme tarihinden işleyecek faizleri ile birlikte ve davalıların tespit edilecek sorumlulukları oranında rücuen tahsili ile davacı belediyeye ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Şti. vekili; davanın dayanağı İş Mahkemesi kararının temyiz aşamasında olduğunu, davanın dayanağı İş Mahkemesi kararıyla işçi lehine hüküm altına alınan alacakların bir kısmının müvekkili şirket dönemine ait olmadığını, kıdem tazminatının kendi dönemlerinde ödendiğini, yıllık ücretli izninin kullanıldığını, fazla mesai ve UBGT alacağı yönünden davanın reddedilmesi gerektiği, her ne kadar teknik şartnamenin 10. Maddesinde yüklenici çalıştırdığı personelin iş kanunundan doğan her türlü hak ve alacaklarından sorumludur şeklinde düzenleme yapılmış ise de, bu sorumluluğun işçilik haklarıyla sınırlı olduğunu, hizmel alım sözleşmesi eklerinde dava dışı işçinin UBGT ve hafta tatilinde çalıştırılmayacağı ve fazla mesai yaptırılmayacağı düşünülerek bu kalemler içinde ödenek ayrılmadığı, hizmetten fiilen faydalanınış olması nedeniyle hizmet alım sözleşmesinde yer almamış olsa dahi işçiye haklarının üst işverence iş ödenmesinde herhangi bir hukuksuzluk ve haksızlık bulunmadığını beyanla ihale bedelinin tespitinde yer almayan hiçbir ödemeden müvekkilinin sorumlu olmayacağını, üst işverence dava dışı işçiye yapılan ödemede yasal faiz uygulandığını, bu nedenle bu davada da 6183 Sayılı Yasada belirtilen oranların uygulanamayacağını, ayrıca alt işverenlerin talep edilen alacaklardan sorumlu olsa dahi aralarında müşterek ve müteselsilen borç ilişkisi bulunmadığı, bir borç varsa dahi her alt işverenin kendi dönemine tekabül eden işçilik alacaklarından sorumlu tutulabileceğini, sonuçta davanın reddine, masrafların ve vekâler ücretininde davacıdan tahsiline karar verilmesini, ödenen kıdem tazminatından dolayı istirdat davası açma haklarının saklı olduğunu beyan ve talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili; davanın hukuka, kanunlara ve hukuki mesnetlere aykırılık teşkil etmesi sebebiyle davanın reddinin gerektiğini, davacının istediği alacakların zamanaşımına uğradığını, dava dışı işçinin belediye başkanlığının hizmet alım sözleşmesi ile işe başladığını ve birçok firmada çalıştığım, müvekkilinin sadece aracı konumunda olduğunu, kıdem tazminatının kendilerine rücu edilemeyeceği konusunda hüküm bulunduğunu, müvekkil firmadan rücuen alacak talep edilebilmesi için hesaplanabilir alacağın olması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini, yargılama ücreti ve vekâlet ücretinin davacıya yüklelilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şi. vekili; yetki ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının dayanak aldığı İş Mahkemesi kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerektiğini, son işveren olmayan müvekkilinin yıllık izin ücretinden sorumlu olmayacağını, dava dışı işçinin müvekkil şirket nezdinde 01.01.2013-31.03.2013 tarihleri arasında çalıştığını beyanla haksız ve hukuka aykırı olan davanın tümden reddine, yargılama ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … Şti vekili; yetki ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkil şirketin rücu davasının dayanağı olan Ankara Batı … İs Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasının tarafı olmadığını, rücu davası açma şartlarının oluşmadığını, müvekkili şirket ile davacı belediye arasında ihale sözleşmesinin 01.01.2009-31.12.2009 dönemini kapsadığını, dava dışı işçinin önceden beri belediyede çalıştığını, işçinin çalışma koşullarını davacının belirlediğini, işçilerin davacının işçileri olduğunu, davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen sözleşme maddeleri ile kamu ihale kanunundaki hükümlerin çeliştiğini, müvekkilinin son işveren olmadığı için sorumlu olmadığını beyanla davanın usulden reddini, bu olmadığı halde esastan reddini, ayrıca yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taral üzerine bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili; davacının alacaklarına ilişkin husumet ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkil şirket tarafından işçiye bütün ödemelerin yapıldığını, kıdem tazminatı bakımından sadece kendi dönemleri ile sınırlı sorumluluğunun bulunabileceğini, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti bakımından rücu hakkının bulunmadığını, fazla mesai, genel tatil ücreti ve diğer alacaklar bakımından alt taşeronun sorumluluğunun iş yeri devri gerçekleştikten 2. yıl sonuna kadar devam edeceğini, bu sorumluluk süresinde dolduğunu, davacının müşterek, müteselsil olarak işçinin tüm tazminat ve alacaklarından sorumlu olması nedeniyle icra dosyasından ödediği tutarın ve rücu edebileceği tutarların ancak %50’si, yani yarısını, diğer alt taşeronlardan talep edebileceğini, tamamı üzerinden açılan davanın hatalı olduğunu, bu dosyada yapılacak hesaplarda belirtilen hususların göz önünde bulundurulması gerektiğini beyanla haksız ve dayanakları yoksun davanın reddine, yargılama, harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taşıma ve hizmet edimlerini bir arada içeren karma nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 31/05/2022 tarih, 2021/1073 esas 2022/497 karar sayılı kararı ile asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 17/05/2023 tarih 2022/3006 esas 2023/1535 karar sayılı ilamı ile özetle; ” 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, asıl işveren ve alt işveren arasındaki akdi ilişkiden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, davacının tacir sıfatına haiz olmadığı, taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı, dolayısıyla olayda nispi ticari dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan sayılan bir sözleşme ilişkisi olup olmadığının incelenmesine gelince;
Her ne kadar mahkemece, dava konusu sözleşmenin “çöp toplama ve taşıma” hizmetinden dolayı uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinden kaynaklandığı ve taşıma sözleşmesinin de TTK’nun 4. kitabında yer aldığı belirtilerek, olayda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “katı atıkların toplanması, nakli, cadde ve sokakların el ve makine ile süpürülmesi ve yıkanması işi” olup, asıl edimin, davalı kurumun, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince görevi kapsamında olan (ve yine aynı Kanun gereğince ihale ve sözleşme yoluyla üçüncü şahıslara da yaptırabileceği) temizlik hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Temizlik hizmetinin ifası sırasında toplanan çöp ve atıkların başka yere taşınması, temizlik işinin gereği olup, sadece bu durum sözleşmenin “taşıma” sözleşmesi olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de 09/05/2022 tarihli, 2021/2610 esas ve 2022/2541 karar sayılı kararında, “taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin, Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğunu” belirterek, sözleşmenin “taşıma” değil, “hizmet sözleşmesi” olduğunu kabul etmiştir.
O halde taraflar arasındaki sözleşmede, “çöplerin nakli” konusunda bir taşıma edimi olsa da, baskın olan edim, Belediyenin asli işi olan temizlik hizmet alımına ilişkin olmakla, somut olayda, TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşme türlerinden olan “taşıma” değil, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” bulunduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olup, mahkemece görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın, Asliye Hukuk mahkemesinde yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” denmekle mahkememiz kararı kaldırılmış dosya yeni esasa kaydedilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “katı atıkların toplanması, nakli, cadde ve sokakların el ve makine ile süpürülmesi ve yıkanması işi” olup, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. İş bu sebeple asıl uyuşmazlık konusunun hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı kanaatine varılarak görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kesin olmak üzere karar verildi.01/06/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.