Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/591 E. 2023/656 K. 05.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/591 Esas – 2023/656
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/591 Esas
KARAR NO : 2023/656

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 2-
3-

VEKİLİ :
DAVALI : 4-
VEKİLİ :
DAVALI : 5-

DAVALILAR : 6-
7-

8-
9-
TASFİYE MEMURU:

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/08/ 2021
KARAR TARİHİ: 05/06/2023
K.YAZIM TARİHİ: 05/06/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı işçi … tarafından Ankara Batı … İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ve Ankara Batı … İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile Belediye aleyhine dava açıldığı, davada dava dışı işçinin 2010-2018 yılları arasında çalıştığı belirtilerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının davalı belediyeden tahsilinin talep edildiği, davanın kabulüne dair verilen kararların Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takibe konulması üzerine icra dosyasına davacı belediye tarafından 93.558,21-TL ödendiği, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 38. maddesinde, davalı şirketlerin dava dışı personelin işçilik alacaklarından sorumlu olduğu hususunun düzenlendiği, dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu ancak anlaşma sağlanamadığı belirtilerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, dava dışı için ödenen 93.558,21-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalıların sorumluluk sınırları belirlenmek suretiyle rucüen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Şti vekili tarafından verilen 17.09.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 6552 sayılı Kanun hükümlerine göre kıdem tazminatlarından kamu kurum ve kuruluşlarının sorumlu olduğu, taraflar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğu, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2018/3066 esas 2018/7520 Karar sayılı ve 02.07.2018 tarihli kararının da bu yönde olduğu, dava dışı işçiye davalı şirket tarafından 3.549,92-TL ödendiği, davalı şirketin yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatından bir sorumluluğunun bulunmadığı, davalı şirketin kıdem tazminatından sorumluluğunun dava dışı işçiyi çalıştırdığı süre ve devir tarihindeki ücret düzeyi ile sınırlı olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılardan … Şirketi (Eski unvanı: … A.Ş.) vekili tarafından verilen 19.08.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığı, dava dışı işçinin davalı şirkette 2 ay süre ile çalıştığı, kıdem tazminatına hak kazanılması için en az 1 yıl süre ile çalışmanın gerektiği, işyerinin devri halinde sorumluluğun 2 yıllık süre ile sınırlı olduğu, sözleşme maddelerinin genel işlem koşulu içerdiği, 6552 sayılı Kanun hükümlerine göre kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünün davacı belediyeye ait olduğu, faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği, belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılardan … Şti. vekili tarafından verilen 01.11.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; … Şirketi-… Şti ortak girişimi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.01.2013-30.09.2013 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığı, hizmet alım sözleşmesi kapsamında istihdam edilip, kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş akitleri sona eren işçilerin tazminat ve ücretlerinin ortak girişim tarafından ödendiği, … Şirketi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.10.2014-30.09.2017 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığı, … Şirketi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.10.2014-30.09.2017 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşme sona erdikten sonra davalı belediye tarafından teminat mektuplarının iade edilmediği, personellerin kıdem tazminatlarını ödeme gerekçesiyle nakde çevrildiği, bu kapsama adi ortaklık döneminin de dahil edildiği, dava dışı işçi … yönünden kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti olarak 10.736,60-TL’nin davacı belediye uhdesinde tutulduğu, esasen davalı belediyenin yapmış olduğu bu uygulama nedeniyle Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/395 esas sayılı dosyası ile dava açıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılardan … Şirketi vekili tarafından verilen 01.11.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; … Şirketi- … Şti. ortak girişimi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.01.2013-30.09.2014 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığı ve … Şirketi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.10.2014-30.09.2017 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığı, bu sözleşme kapsamında teminat mektubunun nakde çevrilerek iade edilmediği, davacı belediye … İşleri Müdürlüğü tarafından Başkanlık Makamına gönderilen 11.04.2018 tarih ve … sayılı yazıda teminat mektuplarının nakde çevrilmesi hususunun onaya sunulduğu ve teminat mektubu bedellerinin emanet hesaba aktarıldığının belirtildiği, toplam 3.450.000,00-TL’lik teminat mektubunun nakde çevrildiği açıklamalarına yer verildiği, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/395 Esas sayılı dosyası ile teminat mektubu bedellerinin tahsiline yönelik dava açıldığı, bu davanın müspet sonuçlanması halinde, davacı belediyenin mükerrer tahsilat yapmış olacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taşıma ve hizmet edimlerini bir arada içeren karma nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 08/09/2022 tarih, 2021/621 esas 2022/721 karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 17/05/2023 tarih 2022/3366 esas 2023/1517 karar sayılı ilamı ile özetle; “5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, asıl işveren ve alt işverenler arasındaki akdi ilişkiden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, davalılar ticaret şirketi olup, tacir iseler de, davacının tacir sıfatına haiz olmadığı, dolayısıyla olayda nispi ticari dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olup olmadığının incelenmesine gelince;
Her ne kadar mahkemece, dava konusu sözleşmenin taşıma ve hizmet edimlerini içeren karma sözleşmeden kaynaklandığı ve taşıma sözleşmesinin de TTK’nun 4. kitabında yer alması nedeniyle olayda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “evsel atıkların toplanması, nakli, cadde, sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makina marifeti ile süpürülmesi işi” olup, asıl edimin, davalı kurumun, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince görevi kapsamında olan (ve yine aynı Kanun gereğince ihale ve sözleşme yoluyla üçüncü şahıslara da yaptırabileceği) temizlik hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Temizlik hizmetinin ifası sırasında toplanan çöp ve atıkların başka yere taşınması, temizlik işinin gereği olup, sadece bu durum sözleşmenin “taşıma” sözleşmesi olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de 09/05/2022 tarihli, 2021/2610 esas ve 2022/2541 karar sayılı kararında, “taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin, Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğunu” belirterek, sözleşmenin “taşıma” değil, “hizmet sözleşmesi” olduğunu kabul etmiştir.
O halde taraflar arasındaki sözleşmede, “evsel atıkların… nakli” konusunda bir taşıma edimi olsa da, baskın olan edim, Belediyenin asli işi olan temizlik hizmet alımına ilişkin olmakla, somut olayda, TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşme türlerinden olan “taşıma” değil, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” bulunduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denmekle mahkememiz kararı kaldırılmış dosya yeni esasa kaydedilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “katı atıkların toplanması, nakli, cadde ve sokakların el ve makine ile süpürülmesi ve yıkanması işi” olup, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. İş bu sebeple asıl uyuşmazlık konusunun hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı kanaatine varılarak görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kesin olmak üzere karar verildi.05/06/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.