Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/54 E. 2023/365 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/54 Esas – 2023/365
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/54 Esas
KARAR NO : 2023/365

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2016
KARAR TARİHİ: 21/03/2023
K.YAZIM TARİHİ: 18/04/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkili firma ile … Başkanlığı arasında 07/08/2015 tarihinde, hizmet sözleşmesi imza altına alındığını, sözleşmenin bedelinin toplam 35.105,00TL olarak kararlaştırıldığını ve iş bu sözleşmenin taraflar arasında imza altına alındığını, müvekkilinin yüklenici firma olarak sözleşme koşullarını eksiksiz yerine getirdiğini, fakat idare tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili firma tarafıdan … Başkanlığı aleyhine, hizmet bedeline ilişkin düzenlenen faturanın tahsili amaçlı, Kazan İcra Müdürlüğü nün … esas sayılı takip dosyası ile, ilamsız icra takibi başlatıldığını, ilgili idarenin borcun 22.715,00TL’lik kısmını kabul ettiğini, geri kalan 12.390,00TL’lik bakiye için, kısmi itirazda bulunduğunu, davalı tarafından kabul edilen kısmın henüz kendilerine ödenmediğini, haksız ve kötüniyetli olarak yapılan kısmi itiraz neticesinde takibin 12.390,00TL’lik kısmının durdurulmasına karar verildiğini beyan ederek, borçlunun kısmi itirazının iptaline, itiraz edilen tutar yönünden takibin devamına, borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli kısmi itirazı nedeni ile itiraz ettiği kısım olan 12.390,00TL üzerinden %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; davaya konu 23/06/2016 tarihli faturanın gerçeği yansıtmadığını, dağıtımı yapılan kömürün 550 ton olduğu halde, 850 ton kömür dağıtılmış gibi fatura düzenlendiğini, kömür dağıtımının durdurulmasından çok uzun zaman sonra düzenlenen ve yasal süresi içinde düzenlenmeyen faturaya itibar edilmemesi gerektiğini, davacıyla sözleşme yapıldığını ve kömür dağıtımının bir kısmı yapıldıktan sonra, dağıtımın yapılmamasına karar verildiğini, dağıtım yapılırken bir kısım evlerin doğalgaz kullandığı, kömür yardımının gereksiz olduğu, kamu sağlığı açısından sakıncalı olduğu ortaya çıktığını, bu kararın kamu yararı ve güvenliği açısından alındığını, sözleşmenin konusuz kaldığını, dağıtımın iptal edilmesinin müvekkilinden değil, nesnel koşullardan kaynaklandığını, davacının dağıttığı kömürün 550 ton olduğunu, ancak sözleşmede belirtilen 850 tonun tamamını dağıtmış gibi talepte bulunduğunu, dağıtımı yaılan kömürden dolayı davacının ücretinin icra dosyasına ferileriyle birlikte ödendiğini, davacının herhangi bir alacağının kalmadığını, yerine getirmediği dağıtım hizmeti bedelinin davacıya ödenmesine karar verilecek olursa, bu durumun sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını beyan ederek, haksız ve dayanaksız davanın reddine, davacının icra tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Kahramankazan İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, ticaret sicil kayıtları, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve ilgili ödeme belgeleri, SGK kayıtları, tanık beyanları, 22/06/2018 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi raporunda, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile belirlenen miktar üzerinden ödenmesi halinde; davacının, 12.390,00TL alacak bakiyesinin olacağı, fiili taşıma miktarı esas alındığında, 3.465,00TL fazla ödemenin yapılmış olduğu, davalı tarafından, 28.10.2016 tarihli makbuzu ile, 2.773,06TL vekalet ücreti ve 44,50TL masraf ödeme mevcut olup, tahsil aşamasında dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava; taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için açılan Kahramankazan İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı, taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesi nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla faturaya dayalı icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 21.09.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 26.09.2016 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu dava hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
Kahramankazan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E-…K sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Davacı taraf, davalı ile aralarındaki dağıtım sözleşmesi kapsamında 850 ton kömürün ton başına 35,00TL’den dağıtılması konusunda tarafların anlaştığını, sözleşme bedelinin 29.750,00TL + %18 KDV (KDV’si 5.355,00TL) olmak üzere toplam 35.105,00TL olduğunu, sözleşmeye istinaden 23/06/2016 tarihli 35.105,00TL bedelli faturanın keşide edildiğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında icra takibi başlattığını, ancak davalının takibe haksız ve kısmi olarak itiraz ettiğini iddia ederek haksız itirazın iptali talep etmiştir. Davalı taraf ise; davacı ile 850 ton kömür dağıtımı üzerinden anlaşıldığını ancak dağıtım yapılacak bir kısım evlerin doğalgaz kullandığının tespit edilmesi üzerine bu evlere dağıtımın yapılmadığını, davacının yaklaşık 550 ton kömür dağıttığını, bunun da bedelinin icra dosyası ile kendisine ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlgili icra dosyası incelendiğinde de davalının, borcun 12.390,00TL’lik kısmına itiraz ettiği, geri kalan miktar için takibin devam ettiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla taraflar arasındaki uyuşmazlığın, dağıtımı yapılamayan 300 ton kömür yönnüden dağıtım bedelinin davalıdan talep edilip edilemeyeceği hususundadır.
HMK m.33 uyarınca hakim Türk hukukunu re’sen uygular. Tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; davalının TBK m.30 vd. düzenlenen yanılma haline dayandığı anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde edinilen bilgilere göre; 07/08/2015 tarihli sözleşmede, tonu 35,00TL’den 850 ton kömür dağıtım bedeli artı kdv için anlaşıldığı, ancak davalı vakfın 14/10/2015 tarihli yönetim kurulu toplantı tutanağının 15 numaralı gündem maddesi gereği; kömür teslimatı için yardım yapılacak ailelerin evlerine gidildiğinde oturdukları binada/konutta doğalgaz bağlantısı olduğu ve doğalgaz kullanıldığının tespit edilmesi sebebiyle kömür yardımına ihtiyacı olmayan ailelere kömür dağıtımının iptal edilmesi konusu görüşülmüş, söz konusu toplantı tutanağının eklerinde ihtiyaç sahibi olmayan aileler tek tek belirlenmiş ve görüşülen kararın kabulü ile ihtiyaç sahibi olmayanlara yapılacak kömür yardımı kararı iptali edilmiştir. Bu nedenle davalı vakıf; TBK m.31/1-5 bendi gereği yanıldığını anlamış ve bu nedenle de yalnız 550 ton kömürün dağıtım bedelini ve KDV’sini ilgili icra dosyasıyla kabul etmiş, kalan tutara itiraz etmiştir. Mahkememiz; davalı vakfın, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için iradesini açıkladığı kanaatine varmıştır. Ancak davalı vakıf; TBK m.35 uyarınca kusurlu bulunmuştur. Çünkü; davalı, sözleşme akdetmeden evvel, dağıtım yapılacak aileleri belirlemeden anlaşma yaparak davacının zararına sebebiyet vermiştir.
Yine TBK m.35’e göre; yanılanın kusurlu bulunması durumunda karşı taraf ancak menfi zararlarının tazminini isteyebilecektir. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacı menfi zararlarını değil, aynen ifayı talep etmiştir. Menfi zarar ise; sözleşmenin hükümsüz hale gelmesinden kaynaklanan ve sözleşme hiç yapılmasaydı tazminat talep edenin bulunacağı durum ile sözleşmenin yapılmasından sonra tazminat talep edenin sözleşmenin hükümsüz kaldığı tarihte bulunduğu durum arasındaki farktır. Burada amaç; tazminat talep edeni sözleşme yapılmadan önceki durumuna getirmektir. Yani; tazminat talep eden, sözleşmenin hükümsüz kaldığı tarihte, sözleşmenin yapıldığı tarihe göre malvarlığı itibariyle eksidedir.
Takip talebi incelendiğinde; davacı alacaklı, sözleşmenin aynen ifasını talep ettiği, menfi zararlarını talep etmediği, TBK m.35 uyarınca davacı alacaklının ancak menfi zararlarını talep edebileceği hususları gözetildiğinde, davacının talebi yerinde görülmediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı yan kötüniyet tazminatı talep etmemiş olduğundan ve icra inkar tazminatının da yalnızca alacaklı tarafından talep edilebileceğinden talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 179,90TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20TL harcın mahsubu ile bakiye 150,70TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.21/03/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı