Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/532 E. 2023/964 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/532 Esas – 2023/964
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/532 Esas
KARAR NO : 2023/964

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2023
KARAR TARİHİ: 26/09/2023
K.YAZIM TARİHİ: 09/10/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkilinin tam tarihini hatırlamamakla beraber Mart 2017 tarihinde davalının … ili … ilçesi … Caddesinde bulunan … adlı işyerinden araç kiraladığını, daha sonra iki sefer 3-4 gün süreyle kiralama süresinin uzatıldığını, son olarak müvekkilinin 1.000,00TL araç kira borcu olduğu gerekçesiyle aracı getirip teslim etmesinin istendiğini, bunun üzerine müvekkili ile kuzeni olan …’ın birlikte davalının işyerine giderek aracı davalıya teslim ettiğini, müvekkilinin, o an için üzerinde para olmamasından dolayı birkaç gün sonra ödeme yapacağını davalıya ifade ettiğini, ancak davalı tarafın önce müvekkili ve kuzeninin dükkandan çıkmasına izin vermediğini ve daha sonra ise müvekkilinin ehliyeti ile kimliğine el koyarak “ehliyetini ve kimliğini parayı getirirsen alırsın” diyerek müvekkili ve kuzenini bıraktığını, ayrıca müvekkilinden boş senede imza atması istendiğini, bunun bir prosedür gereği olduğunu, araç kiralama işlerinde alınan bir evrak olduğunun söylendiğini, müvekkilinin, 1.000,00TL olan kiralama borcunu denkleştirmeye çalışırken o esnada davalının, müvekkilinin rızası hilafına imzalatmış olduğu bononun alacak kısmını 8.000,00TL olarak doldurduğunu, akabinde davalının, müvekkiline karşı Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası kapsamında 8.000,00TL miktarlı 03/03/2017 tanzim tarihli,15/03/2017 vade tarihli bono ile icra takibi başlattığını, ödeme emrinin müvekkiline ulaştıktan sonra kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu kapsamında başlatılan icra takiplerine karşı icra mahkemelerine itiraz edilmesi gerektiğini bilmeyen müvekkilinin, söz konusu icra dosyasına itiraz dilekçesi sunduğunu, fakat söz konusu itirazın icra müdürlüğü tarafından reddedildiğini ve takibin kesinleştiğini, davalı tarafından müvekkilinin ehliyet ve kimliğine el koyularak icra takibi başlatılmasının açıkça davalının kötü niyetli hareket ettiğini gösterdiğini, bu duruma müvekkilinin daha sonradan ehliyet ve kimliğini kayıp ilanı vererek yenilemesi durumu açıkça delil teşkil etmekte olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin ve daha başka her türlü hukuksal hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe konu bononun iptaline, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi kapsamında müvekkil davacının borçlu olmadığının tespitine, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla hükmedilecek kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkili davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; zaman aşımı ve görev itirazında bulunduklarını belirterek, davacının müvekkili davalıya kira borcunu ödemediğini, ayrıca, davacının kiraladığı bu araca zararlar verdiğini ancak bu zararları da müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin oto kiralama işi yaptığını, davacı tarafın müvekkili davalıdan … plakalı aracı 03.03.2017 tarihinde 18 – 20 günlüğüne kiraladığını, davacı tarafın bu kiralama işlemini dava dilekçesinde kabul ettiğini, davacı taraf bu aracı kiralayıp bu sürede kullanmasına rağmen kira borcunu ödemediğini, davacı tarafın iddia ve beyanlarının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın herhangi bir kimlik veya belgesine müvekkili tarafından el konulmadığını, dava konusu bononun geçerli bir bono olduğunu, davacı tarafın bu bonoyu ödediğine ilişkin yazılı belge sunamadığını, kambiyo senedinin kayıtsız şartsız bir borç ikrarı olduğunu, bonodaki imzanın davacıya ait olduğunu, kambiyo senedinin illetten mücerret olduğunu, kambiyo senedinin temel ilişkiden bağımsız olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, 03/03/2017 tanzim tarihli, 15/03/2017 vade tarihli, 8.000,00TL bedelli bono sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mevcut dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 18/05/2023 tarihinde açılmıştır. Öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6100 Sayılı HMK.nun 4/1-a maddesinde, “Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen araç kiralanma sözleşmesi kapsamında verildiği iddia edilen bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ilişkinin araç kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı her iki tarafın da kabulünde olup bononun bu ilişki kapsamında düzenlendiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, araç kiralama sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davanın açıldığı 18/05/2023 tarihinde yürürlükte olan HMK.nun 4/1-a maddesi gereğince dava değerine, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. Buna göre, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.26/09/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı