Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/463 E. 2023/533 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/463 Esas – 2023/533
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/463 Esas
KARAR NO : 2023/533

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2023
KARAR TARİHİ: 05/05/2023
K.YAZIM TARİHİ: 25/05/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; 22.10.2022 tarihinde davalı tarafından … Poliçe, … Acente numarasıyla sigorta kapsamında bulunan, … adına kayıtlı … Plaka sayılı aracın, … İli … İlçesi … Belediyesi … Meydanı ve Çocuk Trafik Eğitim Alanı üzerinde seyretmekte olan müvekkiline ait … Plakalı araca, park yerinden çıkarken yandan çarpmak suretiyle hasar görmesine sebep olduğunu, meydana gelen kazada, tümüyle davalı tarafından sigorta kapsamında bulunan araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kaza mahallinde tutulan tutanak üzerine Sigortalar Birliği tarafından yapılan tespitte de … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu tespiti yapıldığını, davalı tarafından sigorta kapsamında bulunan araç sürücüsünün kusuru neticesinde müvekkilinin aracında ağır hasar meydana geldiğini, her ne kadar araçtaki hasarlar giderilmişse de aracın ikinci el değeri bir hayli düştüğünü, müvekkilinin hayli zarara uğradığını, ekspertiz raporundan da görülebileceği üzere, müvekkilinin aracında toplam 20.000,00TL değer kaybı bulunduğunu ve ikame araç bedelinin 5.000,00TL olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin aracında meydana gelen zararın tazmini için davalı sigorta şirketine 02.12.2022 tarihinde iadeli taahhütlü posta yoluyla başvurulduğunu, başvurunun usulüne uygun tebliğ edildiğini, ancak davalı tarafça müvekkilinin zararının giderilmediğini beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; müvekkilinin aracında oluşan değer kaybı nedeniyle 100,00TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, ikame araç bedeli için 50,00TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, müvekkili tarafından alınan ekspertiz hizmeti nedeniyle ödenen ve makbuzu ibraz ettiğimiz 450,00TL’nin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; dava konusu talepler bakımından dava şartı gerçekleşmemiş olup müvekkili şirkete dava öncesi usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, davacının gerçek zararının tespiti için dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilmesini, bilirkişi incelemesinde dava konusu araçta meydana gelen zararın tespitinde, 04.12.2021 tarihinde yürürlüğe giren güncel Trafik Sigortası Genel Şartları A.5. kapsama giren teminat türleri maddesi doğrultusunda Trafik Sigortası Genel Şartları Ek-1’de yer alan hesaplama yönteminin esas alınması gerektiğini, 19.06.2021 tarihli resmi gazete ile yürürlüğe giren 7327 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun’un 18. ve 19. maddeleri ile Karayolları Trafik Kanunun’nda yapılan değişiklikler gözetilerek karar verilmesi gerektiğini, araç mahrumiyet talebinin teminat dışı olduğundan davanın reddi gerektiğini, ekspertiz ücreti bakımından müvekkili şirketin bir sorumluluğu bulunmadığını, kabul manasında olmamak üzere, Trafik Sigortası Genel Şartları’nın A.6.B maddesinde de belirtildiği üzere hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminatları teminat dışında kalan hallerden olduğunu, bu sebeple kusur oranlarının tespiti için dosyanın adli tıp trafik ihtisas kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, bakiye tazminat hesaplansa dahi, müvekkili şirketin poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili aleyhine faize hükmedilmesi halinde, hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, trafik tescil kayıtları, davacıya ait aracın tramer kaydı ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ikame araç bedelinden oluşan maddi tazminat talebine ilişkindir.
Dava, mahkememizin 2023/218 Esas sayılı dosyasında devam etmekteyken davacı yanın araç değer kaybı talebi yönünden arabuluculuğa başvurusunun bulunduğu, ikame araç bedeli yönünden dava şartı olan arabuluculuğa başvurusunun bulunmadığı görülerek ikame araç bedeli talebi yönünden tefrik kararı verilmiş ve talep işbu esasa kaydedilmiştir.
Yürürlük tarihi 01/01/2019 olan 7155 sayılı yasa ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde; ” 1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. ” denilmek suretiyle, 01/01/2019 tarihi itibariyle ticari davalarda arabuluculuğa başvuru, dava şartı haline getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasında “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmada/ dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bir ticari davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olabilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre; öncelikle konusu, bir miktar paranın ödenmesi olmalı, sonra dava konusu olan bir miktar paranın ödenmesi için yapılan talep, bir alacak veya tazminat talebi olarak ileri sürülmelidir. Bu koşulların bulunması halinde dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olacaktır. Bu koşulların gerçekleşmediği ticari davalarda davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak kabul edilmeyecektir. Kanun maddesinin metni ve gerekçesi açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir.
İkame araç bedeli tazminatı talepli iş bu dava 28/02/2023 tarihinde açılmıştır. Davanın meydana gelen kaza neticesinde davacının maliki olduğu araçta oluşan hasarın onarım süresi boyunca araçtan yoksun kalınan günler için ikame araç bedeli tazminatı istemine ilişkin olduğu, davanın niteliği gereği mutlak ticari dava olduğu, bu tür davaların zorunlu arabulucuya tabi olduğu, davacının dava dilekçesi ekinde arabuluculuk anlaşamama tutanağını sunmadığı gibi deliller kısmında da bu husustan bahsetmediği, davacı vekili duruşmadaki beyanında ikame araç bedeli yönünden bir başvurularının bulunmadığını beyan ettiği ve başvurmak için süre talep ettiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası birlikte değerlendirildiğinde, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dahi tek başına yeterli olmayıp, arabuluculuk faaliyetinin sonuçlanması ve anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekmektedir. Somut olayda arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması nedeniyle herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 114/2, 115/2 ve TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden Reddine,
2-Alınması gereken 179,90TL karar ve ilam harcı ile 179,90TL başvurma harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 uyarınca 50,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.05/05/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı