Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/44 E. 2023/799 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/44 Esas – 2023/799
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/44
KARAR NO : 2023/799

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ: 05/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 12/07/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Tarafların, … şirketinin ortakları olduğu dönemde, şirketin ödeme güçlüğü yaşadığı bir dönemde davacı … sosyal çevresinden 50.915 Amerikan doları tutarında borç para alarak şirket ödemelerinin yapılmasını sağladığını ve şirket ortakları arasında imzalanan sözleşmenin 2. ve 3. Maddelerinde belirtildiği gibi üç ortağın eşit şekilde ödeneceğini ve … şirket için aldığı borçları ödeyeceğini, daha sonra şirket ortakları ortaklıklarını da bitirdiklerini, ancak davalı …ın bu sözleşme gereği ödemesi gereken 16.971 USD‘yi ödemeye yanaşmamış şifahi tüm talepleri geri çevirdiğini, dava şartı arabulucu görüşmesinde de uzlaşmaya ikna olmadığını beyanla, 31.05.2018 tarihli sözleşme gereğince 16.971,00 USD’‘nin güncel karşılığı olarak hesaplanan 263.000TL‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça ileri sürülen tüm beyan iddialar gerçeğe tamamen aykırı olduğunu. Davacı taraf 31/05/2018 tarihinde yapılan protokolü ileri sürerek davaya konu taleplerde bulunduğunu. Bahse konu protokolden daha sonra 29/11/2018 tarihinde, davacının … Tic.Ltd.Şti’deki 32120 adet hissesinin devri ve … Şirketine haksız rekabet oluşturacak şekilde eylem ve işlemlerde bulunmama konusunda 29.11.2018 tarihinde protokol düzenlenmiş olduğunu. Davacının geçerli olduğunu iddia ettiği 31/05/2018 tarihli protokoldeki konuları da içerir yeni bir protokol olduğu, davacının tüm hak ve alacaklarının işbu protokol kapsamında düzenlendiğinin görüleceğini. Davacının kötüniyetli olarak bahse konu taleplerde bulunduğunu. 29/11/2018 tarihli protokol, davacıya yapılan kısmi ödemeler ve kendi üzerine düşen edimlerinin müvekkil tarafından
e-imza e-imza e-imza e-imza

yerine getirilmesi sebebiyle, taraflar arasında hukuki uyuşmazlığa sebep olduğunu. Bu kapsamda taraflarınca açılan menfi tespit dosyasının Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/71 E. Numarası ile derdest olduğunu. Bu dosyaya delil olarak dayandıklarını. Yine 29/11/2018 tarihli protokol kapsamında davacıya teslim edilen senet bedelleri, açılan menfi tespit davası sonrasında davacı tarafından icraya konu edilmiş ve derdest olan dava henüz sonuçlanmadığı için müvekkil tarafından ödenmek durumunda kalınmıştır. Her iki protokol de incelendiğinde, davacı …’ın … ve …’dan olan alacak/borç hususlarının düzenlendiği, …ın ikamet ettiği taşınmaza ilişkin ipotek ile, … İli … İlçesi’ndeki taşınmaza ilişkin mülkiyet konularının düzenlendiği görüleceğini, her iki protokolün birbirinden bağımsız protokoller olsa idi bu durumda, ilk protokolde düzenlenen konular yeniden ikinci protokolde düzenlenmeyeceğini. Açıklanan sebeplerle, haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve kötüniyetli olarak açılan davanın reddinin savunmuştur.
GEREKÇE :Dava, Şirket Ortaklarının Üyelik İlişkileri sırasında düzenledikleri Protokol sözleşmesi kapsamında açılan alacak davasına ilişkindir.
Yürürlük tarihi 01/01/2019 olan 7155 sayılı yasa ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde; ” 1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. ” denilmek suretiyle, 01/01/2019 tarihi itibariyle ticari davalarda arabuluculuğa başvuru, dava şartı haline getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasında “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmada/ dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bir ticari davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olabilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre; öncelikle konusu, bir miktar paranın ödenmesi olmalı, sonra dava konusu olan bir miktar paranın ödenmesi için yapılan talep, bir alacak veya tazminat talebi olarak ileri sürülmelidir. Bu koşulların bulunması halinde dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olacaktır. Bu koşulların gerçekleşmediği ticari davalarda davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak kabul edilmeyecektir. Kanun maddesinin metni ve gerekçesi açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir.
Alacak talepli iş bu dava 16/05/2022 tarihinde açılmıştır. Davanın, tarafların şirket ortaklıkları sırasında düzenledikleri protokol kapsamında toplam 16.971,00 USD güncel karşılığı olan 263.000,00TL alacağın davalıdan talep edip edemeyeceği, ikinci protokol yapıldığı belirtildiğinden bu birinci protokolün geçerli olup olamayacağı, davacının davalından bir alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarının protokol sözleşmesi kapsamında ne kadar olduğunun tespitine ilişkin olduğu, bu itibarla davanın niteliği gereği mutlak ticari dava olduğu, bu tür davaların zorunlu arabulucuya tabi olduğu görülmektedir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Ancak dosya incelendiğinde davacı tarafın arabulucuya başvururken dava konusu alacaktan ziyade icra dosyasına yapılan itirazın iptali istemiyle başvurduğu, ancak arabuluculuk yoluna başvurulan uyuşmazlıkla ilgili dava açılabileceği dolayısıyla bu haliyle usulüne uygun arabuluculuk yoluna başvurulduğu kabul edilemeyeceğinden davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın usulüne uygun arabuluculuk yoluna başvurulmadığından USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 4.491,39TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.311,49TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 39.820,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/07/2023

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza