Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/318 E. 2023/659 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/318 Esas – 2023/659
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/318 Esas
KARAR NO : 2023/659

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2023
KARAR TARİHİ: 06/06/2023
K. YAZIM TARİHİ: 05/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin müteahhitlik yaptığını, davalının da … proje adı altında faaliyet gösteren bir firma olduğunu, müvekkilinin … ili … ilçesi … ada … parsel sayılı yer üzerine yapmakta olduğu inşaatın iç mekan+dış mekan görselleri ve animasyon+maket+katalog hazırlanması işlerini davalının yapması hususunda taraflar arasında anlaşma yapıldığını, bu sözleşmenin 4. Maddesi kapsamında davalının davacıya 1000 adet 29×40 cm ebadında 32 sayfa 250 gr kuşe kağıda trigonomi basılı sıvama kapak, mat selefonlu kapaktaki logo laklı olacak şekilde katalog üretip teslim edeceğini, ancak davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalının birkaç numune hazırladığını ancak bu numuneler ayıplı olduğu ve çeşitli yazım hataları olduğu için taraflarınca kabul edilmeyip düzeltilmesinin istenildiğini, bu hususta davalıya noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini, davalının da katalogların kendi elinde olmayan sebeplerle teslim edilmediği ve ürünlerin haksız yere teslim alınmadığını savunan cevabi ihtarname gönderdiklerini, taraflar arasındaki sözleşmenin toplam bedeli 85.000,00 tl olup bunun 35.000,00 tl sının dava konusu katalog işine ilişkin olduğunu, müvekkilinin davalıya sözleşmede yazılı ödemeler kapsamında toplam 60.000,00 tl ödeme yaptığını, sadece iş tesliminde ödenecek olan 25.000,00 tl’nin ödenmediğini, yapılan 60.000,00 tl ödemenin 10.000,00 tl sinin katalog bedeline ilişkin olduğunu, ancak davalı yanca müvekkiline herhangi bir katalog teslimi olmadığından, ödenen 10.000,00 tl’yi iade etmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmede işin geciktirilmesi durumunda 1.500,00 tl günlük gecikme cezası ödeneceğinin kararlaştırıldığını, buna göre de davalının 70.000,00 tl cezai şart bedelini ödemesi gerektiğini, yine davalının sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle müvekkilinin yaklaşık 50 milyon tl harcama yaptığı inşaatının tanıtımını yapamadığını ve bu sebeple maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, müvekkilinin uğradığı manevi zarar için de 20.000,00 tl manevi tazminat talepleri olduğunu beyan ederek, her türlü fazlaya ve bu davada ileri sürülmeyen hususlara dair hakları saklı kalmak kaydı ile; 10.000,00 tl bedel iadesi, 70.000,00 tl gecikme cezası ve 20.000,00 tl manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00 tl alacağın, ihtar tarihi olan 02.02.2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı şirket arasında akdedilen sözleşmenin hukuki niteliği itibariyle bir eser sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin 6. Maddesinden sonraki genel hükümlerin açıklandığı kısımda “ihtilaf vukuunda Ankara mahkemeleri ve icra daireleri yetkilidir.” ibaresi bulunduğunu, ancak bu hükmün tarafların her ikisinin tacir olmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, tacir sıfatını haiz olmayan müvekkils ile davacı arasında akdedilen sözleşmede yetki sözleşmesi mahiyetinde hüküm bulunmasının, müvekkilinin aleyhine bir düzenleme olduğunu ve ilgili yasa hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle somut olayda genel yetki hükümleri uygulanacağını, buna göre de yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yeri olan Ankara Mahkemeleri olduğunu beyan ederek davanın öncelikle yetki kurallarına aykırılık nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; Davaya konu eser sözleşmesinin ihtilaf konusu olan 4. Maddesine göre müvekkinin 1000 adet 29×40 cm ebadında 32 sayfa 250 gr kuşe kağıda trigonomi basılı sıvama kapak, mat selefonlu kapaktaki logo laklı olacak şekilde katalog üretip 10.10.2021 tarihinde teslim etme borcu altına girdiğini, teslim edilmesi gereken 1000 adet ürünün alt yüklenici … Tic. Limited Şirketi’ne yaptırıldığını ve davacıya ürünleri teslim alması için bildirimde bulunulduğunu, ne müvekkili ne de alt yüklenici tarafından yapılan işlemlerde ve edimin ifasında sözleşmeye aykırılık bulunmadığını, ancak yine de kabul anlamına gelmemek kaydı ile davanın kabulü halinde müvekkilinin … Tic. Limited Şirketi’ne rücu hakkı doğacağından davanın adı geçen şirkete ihbarını talep ettiklerini, davacı tarafa ürünlerin teslim alınması için yapılan ihbara rağmen davacı tarafça iyi niyetli olmayan bir şekilde ürünlerin teslim alınmasından kaçınıldığını, kendisinin yerleşim yerinde teslim edilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin de ifa yerine ilişkin hükümlere aykırı olan bu teklifi reddettiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede ifa yeri belirlenmediğini, bu durumda ifa yeri konusunda genel hükümlerin uygulanması gerektiğini, 6098 sayılı TBK m. 89/b.2 hükmüne göre “Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde ifa edilir.” hükmü gereğince Müvekkilinin akdedilen sözleşme ile verme yükümlülüğü altına girdiği eşya, parça borcunun konusu olup bu nedenle somut olayda TBK m. 89/b.2 hükmünün uygulanması gerektiğini, Bu bakımdan ifa yerinin, teslim borcunun aranılacak borç olması nedeniyle müvekkilinin yerleşim yeri olduğunun kabulü gerektiğini, Davacı tarafın müvekkili tarafından sözleşmeye konu eserin ayıplı bir şekilde meydana getirildiği ve bu nedenle eserin teslim alınmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ayrıca davacının usulüne uygun bir ayıp ihbarı bulunmadığını ve bu nedenle cezai şart talebinin yerinde olmadığını, davacı tarafın, müvekkili tarafından kendisine Eylül 2022 tarihinde usulüne uygun bir şekilde yapılan ifa teklifini reddederek eseri teslim almaktan kaçındığını, bu nedenle davacının, alacaklının temerrüdüne düştüğünü ve müspet 10.000,00 TL bedelin iade edilmesi talebinin hukuki bir dayanağı bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili tarafından meydana getirilen eserleri kabul ettiğini ve çeşitli ticari faaliyetlerinde kullandığını, bu nedenle eser iş sahibi tarafından kabul edildiğinden ayıplı ifa iddiasının kabul edilemez olduğunu, meydana getirilen eserde herhangi bir ayıp bulunmadığını, davacının sözleşmeye dayanarak ceza bedeli talebinin de koşulları oluşmadığından dolayı hukuka aykırı olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre tüzel kişinin manevi zarara uğradığının kabul edilebilmesi için yazılı, sözlü veya görüntülü beyanlar ile tüzel kişinin ticari ve toplumsal itibarına yönelik bir saldırı gerçekleştirilmesi gerektiğini, ancak bunun dışında hukuki ihtilaflardan kaynaklanan ve sözleşmeye aykırılık iddiaları ile öne sürülen manevi tazminat taleplerinin kabul edilmez olduğunu ve haksız kazanç elde etmeye yönelik olduğundan reddi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bedel iadesi, gecikme cezası ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı vekili süresi içerisinde sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile yetki ilk itirazında bulunmuş, yetkili mahkemenin ise Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan etmiştir. Davanın esasına girilmeden önce davalı yanın yetki ilk itirazı öncelikli olarak incelenmiştir. Somut uyuşmazlığın çözümü için HMK madde 6 ve 10. Maddeleri değerlendirilerek alacaklının kendi ikamet yerinde dava açma yetkisinin bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri ile ilgili düzenlemeyi içeren ve kamu düzenine ilişkin olmayan özel yetki kuralı niteliğinde bulunan 6100 sayılı HMK’nın 10. maddesinde; “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” düzenlemesi bulunmaktadır. Sözleşmenin ifa edileceği yerin taraflarca açık veya zımni olarak belirlenmediği durumlarda, şayet borç bir para borcu ise, sözleşmenin ifa edileceği yer 6098 Sayılı TBK.89 maddesine göre belirlenecektir.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun (TBK) 89.maddesinde; “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1.Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2.Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3.Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir .” şeklinde düzenlemeyi içermektedir.
Sözleşme kapsamı incelendiğinde, sözleşme konu borcun katalog düzenleme borcu olduğu, bu itibarle parça borcu niteliği taşıdığı, söz konusu ürünlerin de sözleşme kurulduğu sırada bulunduğu yerin üretici olan davalının uhdesinde bulunduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla HMK 10. Maddesine göre yetkili mahkemenin …-… mahkemeleri olduğu anlaşılmıştır. Davalının yerleişm yeri de Ankara mahkemeleri olduğundan HMK md.6’ya göre de yetkili mahkeme Ankara mahkemeleridir.
Bu itibarla davalı cevap dilekçesinde seçimlik haklarından HMK madde 6’ya göre yetki itirazında bulunmuş, yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu beyan ettiğinden davalının yetki ilk itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, yasal sürede başvurulması halinde dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/06/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza