Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/292 E. 2023/350 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/292 Esas – 2023/350
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2023/292 Esas
KARAR NO : 2023/350

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/04/2019
KARAR TARİHİ: 20/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/03/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı-borçlu arasındaki ticari ilişki kapsamında, müvekkilince üç ayrı fatura bedeli ile ilgili olarak toplam 15.095,51 TL üzerinden Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe konulan faturaların toplam bedelinin 15.741,62 TL olduğunu, davalı yanca takipten önce 1.000,00 TL ödeme yapılması nedeniyle takibe 14.741,62 TL asıl alacak üzerinden devam olunduğunu, takipten haberdar olan davalı/borçlunun müvekkilinin zaten takip başlatırken düşülen 1.000,00 TL yi ayrı bir ödeme gibi göstermek suretiyle 890,00 TL lik asıl alacak kısmı ile bu alacağa tekabül eden feri alacakları kabul ettiğini, bunun dışındaki tüm alacaklara ve icra takibine itiraz ettiğini bildirmesi üzerine itiraz edilen kısımlar için takibin durdurulduğunu, davalı/borçlunun bilahare itiraz etmediği kısmı icra dosyasına ödediğini, yine davalı borçlunun itiraz tarihinden sonra davaya konu fatura borçlarına mahsuben davacı müvekkilinin … Bankası … Şubesi hesabına 15/01/2019 tarihinde “cari ödeme” notuyla 2.000,00 TL daha ödeme yaptığını, bu ödemenin de takibe konulan diğer fatura bedellerine ilişkin olduğunu ve davalı/borçlunun bu ödemeyi yapmasının diğer fatura borçlarını da kabul ettiği anlamına geldiğini, dolayısıyla davalı/borçlunun takibin diğer kısmına yaptığı itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan ederek, davalının Ankara Batı … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının yaptığı ödemeler düşüldükten sonra kalan 12.741,62 TL lik kısmı için iptali ile takibin devamına ve alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirket merkezinin …’da bulunduğundan Ankara Batı Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu,müvekkili şirketin inşaat yapım işi kapsamında ilave iş makinesine ihtiyaç duyduğunu ve bu kapsamda davacı ile anlaştığını, ticari teamül gereği iş makinesi çalıştırılması adına hizmet veren kişiye saatlik ücret ödendiğini ve bu tutarın piyasa rayicine göre saatlik maksimum 150-200 TL olduğunu, müvekkilinin inşaat yapım sahasında iş makinesi çalıştırması karşılığında davacıya 1.890TL borcu bulunup bu bedelin ödendiğini, takibe konu diğer faturalara dair bilgileri bulunmadığını, bu faturaların hiçbir şekilde müvekkili şirkete iletilmediğini, bunlardan doğan bir ticari ilişki bulunmadığını belirterek davanın reddini ve %20’ den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, ticaret sicil kayıtları, tarafların 2018 yılına ait BA-BS formları, banka hesap dökümleri, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme sonucu aldırılan (Kadirli … AHM … Tal.) 08/10/2020 tarihli bilirkişi raporu, davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme sonucu aldırılan (… AHM … Tal.) 11/01/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce 25/02/2021 tarih, 2019/638 esas 2021/117 karar sayılı kararı ile davanın dkısmen kabulüne karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 02/03/2023 tarih … esas … karar sayılı ilamı ile özetle; ” 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
6102 sayılı TTK’nın 12. maddesinde; “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Kanun’un 11. maddesinde; “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de;”İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır.5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3’üncü maddesinde ise; esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ek onomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulunca 18/06/2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21/07/2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, … sayılı Bakanlar Kurulu kararında esnaf – tacir ayrımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve sanatkar kollarına dahil olup da ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr,
2- Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden, Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 20.09.200 tarih 2022/4860E. 2022/6779K.sayılı kararı)
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde: davanın mutlak ya da nispi ticari dava niteliğinde olması halinde davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. Somut olayda davacı, davalıya aralarındaki sözleşme kapsamında hizmet verdiğini iddia ederek başlattığı icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiş, davalı ise, borcu bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, davacının tacir olup olmadığı, uyuşmazlığın ticari nitelikte bulunup bulunmadığı hususunda yeterli bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. O halde, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak, davacının faaliyetinin esnaf faaliyeti olup olmadığı, işin hacmi itibariyle ticari muhasebeyi gerektirip gerektirmediği, ticari faaliyet boyutuna erişip erişmediği değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığı belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan bu nedenlerle; HMK’nın 353/1/a/6. bendi gereğince, ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına, yargılamanın yeniden yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine, davacının istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denmekle mahkememiz kararı kaldırılmış dosya yeni esasa kaydedilmiştir.
Bu durumda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. İş bu sebeple asıl uyuşmazlık konusunun hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı kanaatine varılarak görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava dilekçesinin usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kesin olmak üzere karar verildi.20/03/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.