Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/278 E. 2023/609 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/278 Esas – 2023/609
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/278 Esas
KARAR NO : 2023/609

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 2-
3-
DAVA İHBAR OLUNAN: 1-
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNANLAR: 2-
3-
4-

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2023
KARAR TARİHİ: 23/05/2023
K. YAZIM TARİHİ: Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden 2021-2022 yılına ait BA-BS formları HMK m.221 uyarınca resen celp edilmiştir.

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, yürüttüğü ticari faaliyet kapsamında müşterilerinden ödeme olarak almış olduğu 9 (dokuz) adet çeki uzun yıllardır hammadde tedarik ettiği … adresinde faaliyet gösteren dava dışı … ŞİRKETİ’ne (Vergi No: …) kargo ile göndermek için müvekkili şirket yetkilisi … tarafından cirolanıp müşteriye teslim edilmek üzere … Kargo … Şubesi çalışanına teslim edildiğini ancak alıcı firmaya ulaşmadan çalındığını, taraflarınca bu durumun öğrenilmesi akabinde hemen karakola şikayette bulunulduğunu, çalıntı çek şikayeti için yürütülen soruşturmanın Kahramankazan CBS … nolu dosyası üzerinden derdest olduğunu, çalınan çeklerin icraya konması suretiyle nitelikli dolandırıcılık şikayeti için yürütülen soruşturmanın da Kahramankazan CBS … nolu dosya üzerinden derdest olduğunu, karakol şikayetinden sonra taraflarınca söz konusu çeklerin iptali ve ödeme yasağı konulması talepli olarak 05.12.2022 tarihinde Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1304 esası üzerinden dava ikame edildiğini, dava konusu çeklerle ilgili ödeme yasağı kararı verildiğini ve dosyanın halen derdest olduğunu, anlaşılacağı üzere davalı cirantaların takip konusu çeki iktisap ettiklerinde bu çeklerin çalıntı olduğunu bilmemelerinin mümkün olmadığını, kaldı ki bugüne kadar çalınan çeklerden vadesi gelip de bankaya ibraz olunan çeklerden takibe konu edilenler de olduğunu, taraflarınca bunlarla ilgili menfi tespit ve çek istirdadı davaları ikame edildiğini, bu aşamadan sonra davalı cirantalar açısından çeklerin çalıntı olduğunu bilmediklerine ve iyiniyete dair savunmalarının bir kıymet-i harbiyesi kalmadığını, İşbu çalınan çeklerden; … A.Ş’ye ait … çek nolu 24.12.2022 vadeli 15.727,60-TL meblağlı keşide yeri … olan … ŞTİ. keşideli çekin, 26.12.2022 tarihinde … A.Ş. … ŞUBESİ’nde dava dışı … ŞTİ. (… V.D. – …) -ki bu firmanın yetkilisi olan … aynı zamanda huzurdaki davanın davalısı ciranta … A.Ş.’nin de (… V.D. – …) yetkilisi olup her iki şirkette aynı adreste faaliyet göstermektedir.- tarafından ibraz edilmiş olup banka şubesi, çekle ilgili mahkemece ödeme yasağı konulduğuna dair şerh düşerek çeki ibraz eden şahsa iade ettiğini,
Çeki ibraz eden dava dışı … ŞTİ. işbu çek ile ilgili açılan çek iptali davasından haberdar olmasına rağmen Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’ne çekin kendisinde olduğuna dair bir başvuruda bulunmayarak çekle ilgili doğrudan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün E: … sayılı dosyası üzerinden kötüniyetle icra takibi başlattığını, işbu takibe dair taraflarınca menfi tespit ve çek istirdadı talepli olarak İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E: 2023/36 sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını ve halen derdest olduğunu,
Sonrasında işbu çalınan çeklerden; dava dışı … ŞTİ. keşideli … A.Ş’ye ait … çek nolu 15.01.2023 vadeli 6.293,00-TL meblağlı keşide yeri … olan çekin, 16.01.2023 tarihinde … A.Ş. … ŞUBESİ’nde davalı ciranta … A.Ş. (… V.D. – …) tarafından ibraz edilmiş olup banka şubesi, çekle ilgili mahkemece ödeme yasağı konulduğuna dair şerh düşerek çeki ibraz eden şahsa iade ettiğini,
Çeki ibraz eden davalı ciranta … A.Ş., işbu çek ile ilgili açılan çek iptali davasından haberdar olmasına rağmen Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’ne çekin kendisinde olduğuna dair bir başvuruda bulunmayarak çekle ilgili doğrudan Ankara … İcra Müdürlüğü’nün E: … sayılı dosyası üzerinden kötüniyetle icra takibi başlattığını, işbu takibe dair taraflarınca menfi tespit ve çek istirdadı talepli olarak Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E: 2023/122 sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını ve halen derdest olduğunu,
Yine çalınan çeklerden; dava dışı … ŞİRKETİ keşideli … A.Ş’ye ait … çek nolu 31.01.2023 vadeli 21.532,00-TL meblağlı keşide yeri … olan çekin, 31.01.2023 tarihinde … A.Ş. … ŞUBESİ’nden davalı ciranta … A.Ş. (… V.D. – …) tarafından ibraz edilmiş olup banka şubesi, çekle ilgili mahkemece ödeme yasağı konulduğuna dair şerh düşerek çeki ibraz eden şahsa iade ettiğini, Çeki ibraz eden davalı … A.Ş., işbu çek ile ilgili doğrudan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün E: … sayılı dosyası üzerinden kötüniyetle icra takibi başlattığını, işbu takibe dair taraflarınca menfi tespit ve çek istirdadı talepli olarak Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E: 2023/122 sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını ve halen derdest olduğunu,
Yine çalınan çeklerden; dava dışı … ŞTİ. keşideli … A.Ş’ye ait … çek nolu 28.02.2023 vadeli 58.340,42-TL meblağlı keşide yeri … olan çekin, 28.02.2023 tarihinde … A.Ş. … ŞUBESİ’nden davalı ciranta … A.Ş. (… V.D. – …) tarafından ibraz edilmiş olup banka şubesi, çekle ilgili mahkemece ödeme yasağı konulduğuna dair şerh düşerek çeki ibraz eden şahsa iade ettiğini,
Çeki ibraz eden davalı … A.Ş., işbu çek ile ilgili doğrudan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün E: … sayılı dosyası üzerinden kötüniyetle icra takibi başlattığını, işbu takibe dair taraflarınca menfi tespit ve çek istirdadı talepli olarak İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E: 2023/188 sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını ve halen derdest olduğunu,
Davaya konu çeklerin aşağıdaki gibi olduğunu;
ÇEK NO BANKA VADE MİKTAR KEŞİDE YERİ KEŞİDECİ MUHATAP

… … A.Ş. 30.01.2023 6.336,60-TL … … A.Ş. … ŞTİ.

… … A.Ş. 14.03.2023 100.000,00-TL … … ŞTİ. … A.Ş.

… … A.Ş. 07.03.2023 130.000,00-TL … … ŞTİ. … ŞTİ.

… … A.Ş. 21.03.2023 100.000,00-TL … …. ŞTİ. … A.Ş.

… … A.Ş. 31.03.2023 79.145,00-TL … … ŞTİ. … ŞTİ.

Görüleceği üzere işbu çeklerin hiçbir alacağa dayanmayan gerçek dışı aynı ciro silsilesi ile şirket yetkilileri aynı, faaliyet adresleri aynı, avukatları aynı olan aynı şahıs tarafından kısa süre önce devralınarak sanal ofis şeklinde faaliyet gösteren şirketler üzerinden bir bir bankaya ibraz edildiğini, vadesi gelip de bankalara ibraz olunan tüm çeklerin ekteki suretleri incelendiğinde; davacı şirketin cirosundan sonra çekin arkasında dört adet daha ciro bulunduğu, bu şekilde son cirantanın iyi niyetli hamil gibi çeki icraya koymakta haklı olduğunu ispata çalışıldığının anlaşılacağını, ancak vadesi gelip de ibraz olunan çeklerin …/…’ya gitmesi gerekirken kargoda çalınarak bir kısmı davacı şirket ile hiç bir ticari münasebeti bulunmayan ve …/… adresinde faaliyet gösteren dava dışı … Şirketi ve bir kısmı da …/… adresinde faaliyet gösteren davalı ciranta … Şirketi tarafından ele geçirildikten sonra bu firmalar tarafından iyiniyet yaratma çabası ile …/… adresinde faaliyet gösteren davalı … ŞİRKETİ’ne cirolandığıır, sonrasında bu firma tarafından yine iyiniyetle iktisap edilmiş gibi gösterilme çabası ile …/… adresinde faaliyet gösteren davalı … ŞİRKETİ’ne cirolandığı ve bu firma tarafından da bir kısım çeklerin davalı … ŞİRKETİ ile çeklerin çalındığı tarihe kadar aynı adresi kullanan ancak çekler çalındıktan hemen sonra adres ve unvan değişikliği yapan dava dışı … ŞTİ.’ne ve bir kısmının da bu şirket ile an itibariyle aynı adreste faaliyet gösteren ve şirket ortak ve yetkilileri ile avukatları aynı kişi olan davalı … ŞİRKETİ’ne geri cirolandığını ve yine çeklerin çalındığı 29.11.2022 tarihinden sonra …’ın yetkilisi olduğu son cirocu şirketlerin (davalı … ve dava dışı … firması kastedilmektedir.) kısa süreler önce bu şahıs tarafından devralındığını ve adres ve unvan değişiklikleri yapıldığını, ayrıca …’ın yetkilisi olduğu davalı şirketler (davalı … ve dava dışı … firması kastedilmektedir.) ile diğer cirocu şirketler arasında işbu çeklerin cirolanmasını gerektirecek herhangi bir ticari münasebetin bulunmadığının, taraflarınca ikame edilen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E:2023/36 sayılı dosyası kapsamında elde edilen belgelerle tespit edildiğini, işbu çeklerin, hiçbir alacağa dayanmayan gerçek dışı aynı ciro silsilesi ile şirket yetkilileri aynı, faaliyet adresleri aynı, avukatları aynı olan ve aynı kişi tarafından kısa süre önce devralınarak sanal ofis şeklinde faaliyet gösteren şirketler tarafından icraya konulmasının iyiniyet kapsamında değerlendirilemeyeceğini, kaldı ki davaya konu çeklerden önce vadesi gelip de bankaya ibraz olunan çeklerin suretleri incelendiğinde müvekkilinden sonraki ciro değişmekle birlikte sonraki ciroların hep aynı olduğunu, bu cirocu firmalar arasında çek alıp vermeyi gerektirecek bu kadar tesadüfi bir ticari münasebetten bahsetmenin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davalıların evveliyatları ile birlikte ticaret sicil gazete suretlerinin celp edilmesini ve de emniyet tarafından adresleri itibariyle birbirleriyle bağlantılı olup olmadıklarının araştırılmasını talep ettiklerini, ayrıca gerekli görülmesi halinde müvekkili şirket ile davalı şirketlerin ticari defter ve kayıtları karşılıklı olarak incelendiğinde; müvekkili şirketin, kendisinden sonraki cirantalarla ve diğer davalılar ile işbu çek karşılığı ödeme yapılmasını gerektiren hiçbir ticari münasebetinin olmadığı gibi müvekkilinden sonraki cirantaların da birbirlerine işbu çek karşılığı ödeme yapılmasını gerektirecek bir ticari münasebetlerinin olmadığının da anlaşılacağını beyan ederek, davanın kabulü ile, işbu dava sonucunda verilecek karar keşidecileri yakından ilgilendirdiğinden huzurdaki işbu davanın 6100 sayılı HMK m. 61. v.d. maddeleri uyarınca keşidecilere ihbarına, davaya konu çekler için henüz icra takip evrakları müvekkili şirkete tebliğ edilmediğinden bugüne kadar işleme konmuş olan evraklardaki ciro silsilesi dikkate alınarak davalılara husumet yöneltildiğinden, ibraz olunan çeklerde müvekkili şirketten sonra cirosu bulunan cirantayı ve takip alacaklısının davalılar haricinde üçüncü bir kişi olması halinde son cirantayı dahili davalı olarak davaya dahil etme haklarının saklı tutulmasına, yine dava konusu 5 adet çek takibe konduktan sonra İİK m. 72 uyarınca ihtiyati tedbir talep etme haklarının saklı tutulmasına, yine davaya konu 5 adet çekin takibe konu edilmesi halinde asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere hükmedilecek kötüniyet tazminatı talep haklarının saklı tutulmasına, davanın kabulü ile müvekkili şirketin müşterisine göndermek üzere kargoya verdiği ancak kargodan çalınarak arkası hiçbir alacağa dayanmayan gerçek dışı aynı ciro silsilesi ile şirket yetkilileri aynı, faaliyet adresleri aynı, avukatları aynı olan sanal ofis şeklinde faaliyet gösteren şirketler eline geçmiş olan çeklerden dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine ve işbu davaya konu 5 adet çekin istirdadına, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, zira İİK 72/8. Maddesine göre menfi tespit ve istirdat davasında yetkili mahkemenin genel hükümler saklı kalmak kaydı ile davalının yerleşim yeri mahkemesi veya takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi olduğunun açıkça belirtildiğini, dolayısıyla davalı müvekkilinin ticaret merkezinin ve icra takibinin başlatıldığı yerin İstanbul Adliyesi yetki alanı içine kaldığı dikkate alındığında işbu dava hakkında öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin dava konusu çekin meşru hamili olduğunu, ilgili çekin aralarında ticari ilişki bulunan bir üst ciranta tarafından müvekkili şirkete, şirketten satın alınan mal ve hizmet bedelinin ifası amacıyla ciro edildiğini, müvekkilinin, çekleri kendisine ciro eden şirket dışındaki diğer cirantaları, lehtarı ve keşideciyi de tanımadığını, davacı taraf her ne kadar dava konusu çekin meşru hamili olduğunu, çekin kargoya verilmesinin ardından kargoda gerçekleşen bir hırsızlık olayı sonucu çalındığını ve konu ile ilgili Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1304 Esas sayılı dosyasından çek iptali davasını açtığını beyan etse de müvekkili şirketin davacı tarafından ileri sürülen söz konusu hususları bilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin olağan ticari faaliyetinin bir sonucu olarak ilgili çeki iktisap ettiğini ve ardından çekin tahsili yoluna gittiğini, davacı tarafın dava konusu çekteki imzasını ikrar ettiğini, dava konusu çeki ciro edip üçüncü bir kişiye gönderdiğini beyan eden davacı tarafın hem çekteki imzasını hem de çekteki borç ilişkisini kabul etmiş olduğunu, bu nedenle de davacı tarafın müvekkiline karşı kambiyo hukukundan doğan bir borcu bulunduğunun kesin olduğunu, Müvekkilinin çekte ödeme yasağı bulunması nedeniyle çek bedelini tahsil edemediğini ve bu nedenle de büyük bir mağduriyet yaşadığını, hatta çeki kendisine veren şirket ve yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ve soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyasıyla devam ettiğini, müvekkilinin somut olayda hiçbir kötü niyeti bulunmayıp bizzat suçun mağduru olduğunu, TTK’nın 792. maddesinin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin, çeki iktisapta kötü niyetli veya ağır kusurlu olması halinde çeki geri vermekle yükümlü olduğunu hükme bağladığını, kötü niyetin ve ağır kusurun bulunması gereken zamanın ise çekin bankaya ibraz anı değil, çekin iktisap anı olduğunu, Davacının, bu maddeye göre müvekkilinin kötü niyetli olduğunu yani iktisap anında çekin çalıntı olduğunu bile bile bu çeki iktisap ettiğini somut delillerle ispat etmesi gerektiğini, ayrıca çekin rıza dışı elden çıktığının iddia edilmesi halinde ispat yükünün, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olduğunu, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerektiğini, ancak kargoyla taşıma esnasında kaybolduğu ileri sürülen gönderinin dava konusu çek olduğuna dair hiçbir ibare yer almadığını, çek iptali davası açması ve şikayette bulunmasının çekin rızası dışında elinden çıktığını göstermeyeceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.
Davalı vekili süresi içerisinde sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile yetki ilk itirazında bulunmuş, yetkili mahkemenin ise İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan etmiştir.
Davanın esasına girilmeden önce davalı yanın yetki ilk itirazı öncelikli olarak incelenmiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 6. Maddesinde “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü düzenlenmiştir.
İİK 72/8. Maddesinde de “Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyaya kazandırılan ticaret sicil gazetesi suretleri incelendiğinde; dosyamız davalılarından … AŞ’nin adresinin “… olduğu ; davalı … AŞ’nin adresinin “…” olduğu ; davalı … Şti’nin adresinin “…” olduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi içeriğinden, dava konusu çeklerden bir kısmının ibraz edildiği, muhatap bankalarca çeklerle ilgili mahkemece ödeme yasağı konulduğuna dair şerh düşerek çekin ibraz eden şahıslara iade edildiği, bunun üzerine çeki ibraz eden şirketlerce kötü niyetli olarak icra takipleri başlatıldığı ve bu takiplerin İstanbul İcra Dairelerinde yürütüldüğü anlaşılmıştır.
Eldeki davada, yetkili mahkemenin dava tarihine göre belirlenmesi gerekir. Davalıların yerleşim yerinin dava tarihi itibariyle İstanbul Adliyesi yetki alanı içinde kaldığı, dava konusu çeklerle ilgili icra takiplerinin de İstanbul İcra Dairelerinde başlatıldığı, davalının süresinde ve 6100 sayılı HMK’nun 116. maddesine uygun şekilde cevap dilekçesiyle yetki ilk itirazında bulunduğu ve yetkili mahkemeyi de gösterdiği, bu durumda yetkili mahkemenin İİK’nın 72/8.maddesi ve 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesi gereğince davalı tarafın seçimlik hakkı da gözetilerek davalının yerleşim yeri (muamele merkezi) olan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, mahkememizin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili olduğu belirlenen İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın yetkili Nöbetçi İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı … AŞ vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/05/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza