Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/245 E. 2023/591 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/245 Esas – 2023/591
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/245 Esas
KARAR NO : 2023/591

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 21/06/2017
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
K. YAZIM TARİHİ: 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili; müvekkili şirketin, maddi olay kapsamında dava dışı … ile 04.11.2016-04.11.2017 tarihlî … numaralı … Plus Sigorta Poliçesini düzenlendiğini, sigorta poliçesinden anlaşılacağı üzere dava dışı …’in hem sigortalı hem de sigorta ettiren sıfatını haiz olduğunu, sigortalı …’in 13.02.2016 tarihinde ikamet ettiği … adresindeki evinde banyodaki su ve rögar giderinde meydana gelen taşmadan dolayı 63 m2 olan evinin tüm kullanım alanını kirli su bastığını, poliçe kapsamında maddi zararının karşılanmasını talep ettiği 15.02.2016 tarihli yazılı beyanı üzerine, hasarın meydana geldiği konutta … Şti. tarafından yapılan ekspertiz incelemesinde; 13.02.2016 tarihinde bina rögarının tıkanması sonucu, sigortalı konutun banyo/WC bolümü giderlerinden geri tepen pis suların, konut içerisine yayılarak, muhtelif hasarlara sebebiyet verdiği, yapılan incelemelerde, banyo ve WC zemininden ilerleyen pis suların, antreden mutfak, 2 oda ve salona kadar ulaştığı, kısımlara göre yapılan incelemelerde, banyo, WC, ve mutfak zemin fayans yüzeylerinde pis su teması kaynaklı derz kirlenmelerinin oluştuğu, salon bölümünün laminant parke kaplamaları ile duvar kağıtlarının etkilendiği, 2 odanın duvar boyalan ile parke kaplamaları ile antre kısmının duvar kağıtlarında da pis su teması sonrası muhtelif hasarların oluştuğu, zeminde serili olan halı, yolluk ve paspaslar ile koltuk, kanepe ve çeşitli mobilya, baza/ayaklannın pis su temasından kaynaklı zarar gördüğü, konutun zemin yüzeylerinde biriken pis su kalıntılarının temizlenmesi için konutta genel amaçlı temizlik ve ilaçlama çalışmalarının yapılması gerektiği, hasarın oluşum şekli itibari ile ‘Yangın Sigortası Genel Şartlan Dahili Su Klozu yağışlar nedeniyle meydana gelmediği takdirde kanalizasyon ve fosseptik çukurlarından geri tepen pis suların doğrudan sebep olacağı zararlar’ maddesi gereğince teminat kapsamında olduğu hususlarının belirtildiğini, ekspertiz raporu ışığında toplam tazminat miktarı olarak hesaplanan 4.824,00 TL’nin 10.03.2016 tarihinde Sigortalı sıfatını haiz dava dışı …’e ödendiğini, ilgili tutarın, zarar sorumluları müteahhit … Şti. tarafından, müvekkili Sigorta Şirketi’ne rücuen tazmini gerektiğini, bu nedenle davalılar aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından davalılara 19.12.2016 tarihinde ödeme emri gönderildiğini, davalıların 28.03.2017 tarihinde takibe itiraz ettiklerini, 29.03.2017 tarihinde takibin durdurulduğunu, sigortalısının zararını aralarındaki sigorta sözleşmesi kapsamında karşılayan müvekkilinin TTK 1472 kapsamında sahip olduğu dava hakkına halef olduğunu ve ödenen meblağların davalılardan talep edildiğini beyan ederek, Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın İptaline ve takibin devamı ile davalılar tarafından takibe karşı haksız ve kötü niyetli itiraz sebebi ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili; davaya dayanak olan İcra takibinin Ankara … İcra Müdürlüğünde açıldığını, bu nedenle davanın Ankara Ticaret Mahkemelerinde açılmasının gerektiğini, davacı şirket tarafından yaptırılan ekspertiz raporunun delil niteliğinin bulunmadığını, bir an için ekspertiz raporunun delil sayılacağı kabul edilse bile raporun objektif kriterler taşımadığını, oluşan zararın nedeninin mantık dairesinde açıklanmadığını, söz konusu raporun hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, raporda binada tek kişinin bulunduğunun, binanın yönetiminin oluşmadığının ve rögarın tıkanması nedeniyle pis suların daire içerisine aktığının belirtildiğini, binanın yeni olması ve henüz yönetiminin oluşmamış olması ile rögarın tıkanması arasında hiçbir şekilde korelasyon kurulamayacağını, ekspertiz raporunda hasarın nedeninin somut olgularla delillendirilmediğini, tamamen muğlak ifadelerle sorumluluğun müvekkillerine yüklenildiğini, bu nedenle mahkemeden hasarın nasıl oluştuğunun tespitinin yapılmasını, hasara neyin sebebiyet verdiği hususlarının araştırılmasını, bu hususların özellikle hasarı tamir eden firmaya sorularak anlaşılacağını, ilgili firmanın ve çalışanlarının davacı tarafından bilindiğini, bu nedenle tamiri yapan firma ve çalışanlarının tanık olarak dinlenilmesi gerektiğini, müvekkillerinin yaklaşık on senedir müteahhitlik yaptıklarını, davaya konu hasara ilişkin dairenin bulunduğu inşaat dahil bugüne kadar hiçbir inşaatta kendilerinden kaynaklı bir hata veya kusurun olmadığını, davaya konu inşaatın fen kurallarına ve mevzuata uygun olarak ve yapı kullanma izni alınarak bitirildiğini, rögar ve kanalların da tamamen mevzuata ve binanın özelliğine göre yapıldığını, bu güne kadar davalının sigortalısı haricinde herhangi bir daire sahibinden bir ayıp ya da kusur olduğu yönünde bildirim gelmediğini söz konusu zararlardan müvekkilinin kusurlu olmadığını, bu nedenlerle öncelikle mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi gerektiğini beyan ederek, haksız davanın reddine, davacının talep edilen alacağının %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, davalı şirkete ait ticaret sicil kaydı, dava konusu taşınmaza ilişkin yapı ve iskan ruhsatı ile yapı dosyası ve projesi, mahallinde yapılan keşif, bilirkişi kurulu raporu, tapu kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, TTK m 1472 uyarınca dava dışı sigortalıya ödenen tazminatın davalılardan rücuen tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı, davalılar hakkında ilamsız icra takibi başlatmış olup; ödeme emrinin 24/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emrine 7 günlük yasal süresi içinde 28/03/2017 tarihinde itiraz edildiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İş bu dava yasal hak düşürücü süresi içinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
Mahkememizce … esas … karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne dair karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 01/03/2023 tarih, 2019/586 esas 2023/403 karar sayılı ilamı ile özetle;”Davacı sigorta şirketinin haklarına halef olduğu sigortalı … gerçek kişi olup, sigorta poliçesi ile konutu sigortalanmıştır. Sigorta Poliçesinin başlığı “… Plus Sigorta Poliçesi”dir.
Mahkemece öncelikle, dava dışı sigortalı …’in maliki olduğu dairenin, davalı yüklenicilerden mi yoksa arsa sahibinden mi satın alındığının araştırılıp, sonucuna göre görevli mahkemenin tespit edilerek bu konuda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamış, HMK’nın 353/(1)-a.3. ve 355. maddesi uyarınca esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.” denmekle mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıdaki esasa kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” hükmü bulunmaktadır. Kanun’un tanım başlıklı 3. maddesinin (1) bendi, “Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (k) bendi, “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (1) bendi “Tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklindedir. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir. Açıklanan hususlar gözetildiğinde satım sözleşmesi ilişkisinin de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer yanın ise satıcı/sağlayıcı olması gerekir. Bu koşulların bulunması halinde tüketici işleminden ve sonuçta da görevli mahkemenin “tüketici mahkemesi” olduğundan söz edilebilecektir.
Somut olay bu açıklamalar ışığında ele alındığında, dava dışı … ile davalı arasında taşınmaz satışına ilişkin bir sözleşmesel ilişki bulunmamakla birlikte, aralarındaki hukuksal ilişki yeterince dosyaya yansıtılamamıştır. Şöyleki, davacının dava konusu taşınmazı tapu kayıtları incelendiğinde davalı müteahhit ve yüklenici satın almadığı biliniyor olmasına karşın, davacıya taşınmaz devrini yapan kişi veya kişilerin davalı müteahhitle ne tür bir ilişki içerisinde oldukları tespit edilmemiştir. Dava dışı … taşınmazı devraldığı kişi veya kişilerin haklarına sahip olacağından ve böyle bir temlik silsilesi karşısında ilk satış işlemi tüketici işlemi mahiyetinde olacağından artık eldeki davada tüketici mahkemeleri görevli olacağı şüphesizdir.
Tapu kayıtları incelendiğinde dava dışı sigortalı …’in maliki olduğu daire arsa sahiplerinden satın alındığı davalıların mütahit-yüklenici olduğu bu kapsamda 6502 sayılı Yasa kapsamında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden sağlayacağı,dava dışı sigortalı …’in ise, ticari ve mesleki amaçla hareket etmediği taşınmazın konut olarak satın aldığı anlaşıldığından, tüketici sıfatıyla hareket ettiği göz önüne alındığında, davaya bakmaya tüketici mahkemeleri görevlidir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup; yargılamanın her aşamasında resen nazara alınacağından, Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK’un 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
5-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri İlgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi. 18/05/2023

Katip Hakim
E-İmzalı E-İmzalı