Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/190 E. 2023/247 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/190 Esas – 2023/247
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/190 Esas
KARAR NO : 2023/247

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
2-
3-
4-
5-
6-
7-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/07/2022
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
K. YAZIM TARİHİ: 24/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Belediye Başkanlığınin, 16.08.2016 tarihinde Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından davacılara ait … … Mh … parselin kamulaştırılması için bedel tespit ve tapu tescil davası açtığını, Ankara Batı …Asliye Hukuk Mahkemesince kamulaştırma bedelinin üçer aylık vadeli mevduat hesabında nemalandırılması koşulu ile davalı bankada vadeli hesap açılmasına karar verildiğini, davalı yanın bankaya bloke edilen kamulaştırma bedellerine, hem yasal 9’un altında mevduat faizi uygulamış, hem de ödeme tarihine kadar faiz işletmemiş olduğunu, ödeme talebi sırasında eğer üç aylık vade dönemi dolmamışsa, geriye dönük olarak vadeyi bozmuş ve faiz tahakkuk ettirmemiş olduğunu, 3095 Sayılı Faiz Kanunu emredici hükümler içerdiğini, dolayısı ile %9 yasal faiz hükmü de emredici nitelikte olduğundan davalı yanın, kamulaştırma bedellerinin kendisine tevdi edildiği tarihte resmi olarak uyguladığı mevduat faiz oranının %9’un altında olduğunu ileri sürerek, kamulaştırma bedellerine %9’dan daha düşük bir faiz oranı uygulayamayacağını, diğer yandan, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre, bankaya bloke edilen kamulaştırma bedeline, hak sahibine ödemenin yapıldığı güne kadar faiz işletilmesi gerektiğini aksi düşüncenin, A.Y.46.maddesindeki gerçek bedelin ödenmesi ilkesine ve dolayısı ile A.Y.35.maddesindeki mülkiyet hakkına aykırılık teşkil edeceğini, dolayısı ile davalının üçer aylık vade döneminin ortasında ödeme talebinde bulunan hak sahibine ödeme yaparken, vadeli hesabı bozması ve eksik faiz tutarı tahakkuk ettirmesi doğru olmadığını belirterek, 6100 Sayılı Yasanın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre alacağın belirlenmesi kaydı ile şimdilik her bir davacı için 5,00 TL olmak üzere toplam 535,00 TL belirsiz faiz farkı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
6102 sayılı TTK’nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 7155 sayılı yasanın 20. maddesiyle eklenen ve 01/01/2019 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 5/A maddesine göre, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasında “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Eldeki dava, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tazminat talebini içeren ticari davadır. Dolayısıyla dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu noktasında tereddüt bulunmamaktadır.
Mahkememizin 2022/1258 esas sayılı dosyasının 02/02/2023 tarihli duruşmasının 2 nolu ara kararı davacı vekiline, davacılar …, …, …, …, …, …, … yönünden arabuluculuk tutanağının sunulmadığı anlaşıldığından, 6102 Sayılı TTK’nun 5/A-1 maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edildiğinden; davacı/vekiline, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin belirtilen bu davacılar yönünden son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini bir haftalık kesin süre içerisinde mahkememize sunması, aksi taktirde bu davacılar yönünden davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edilmesine rağmen davacı vekili tarafından kesin süre içerisinde bu davacılar yönünden arabuluculuk toplantı tutanağının sunulmadığı, davacı vekilinin 21/02/2023 tarihli dilekçesi ile bu davacılar yönünden arabulucuya başvurma yetkisini haiz vekaletnameler temin edilemediğinden dava şartını sağladıktan sonra dava açmak hakkı saklı kalmak kaydı ile anılan kişilerin davacı konumundan çıkarılmasını talep ettiği, bu davacılar yönünden tefrik kararı verilmesine karar verildiği, bu davacılar yönünden davanın tefrik edilerek yukarıdaki esasa kayıt edildiği görüldü.
Davacı vekiline mahkememizin 2022/1258 esas sayılı dosyasının 02/02/2023 tarihli duruşmasının 2 nolu ara kararı ile, davacılar …, …, …, …, … …, … yönünden arabuluculuk tutanağının sunulmadığı anlaşıldığından, 6102 Sayılı TTK’nun 5/A-1 maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edildiğinden; davacı/vekiline, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin belirtilen bu davacılar yönünden son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini bir haftalık kesin süre içerisinde mahkememize sunması, aksi taktirde bu davacılar yönünden davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edilmesine rağmen davacı vekili tarafından kesin süre içerisinde bu davacılar yönünden arabuluculuk toplantı tutanağının sunulmadığı, davacı vekilinin 21/02/2023 tarihli dilekçesi ile bu davacılar yönünden arabulucuya başvurma yetkisini haiz vekaletnameler temin edilemediğinden dava şartını sağladıktan sonra dava açmak hakkı saklı kalmak kaydı ile anılan kişilerin davacı konumundan çıkarılmasını talep ettiği, bu davacılar yönünden tefrik kararı verilmesine karar verildiği, bu davacılar yönünden davanın tefrik edilerek yukarıdaki esasa kayıt edilmiştir.
Hal böyle olunca, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması nedeniyle herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 114/2, 115/2 ve TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden Reddine,
2-Dava nedeni ile alınması gereken 179,90 TL başvuru harcı ve 179,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 359,80 TL bakiye harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 535,00 TL vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.23/02/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.