Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/11 E. 2023/3 K. 04.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/11 Esas – 2023/3
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

ESAS NO : 2023/11 Esas
KARAR NO : 2023/3

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2023
KARAR TARİHİ: 04/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllardan beridir Türkiye’de ikamet ettiğini, çok sayıda kitap yazdığını ve akademik çalışmalarda bulunmuş, doktora eğitimi almış bir kişi olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda … ve … arasında ticari işler yapan, iki ülke arasındaki ticaretin ve iş birliğinin gelişmesine katkı sağlayan bir iş adamı ve akademisyen olduğunu, Türkiye’de edindiği tecrübelerini ve deneyimlerini aktarabilmek amacıyla şirketler kurduğunu, eğitim alanında faaliyet sürdürdüğünü, müvekkilinin kurmuş olduğu şirketler ve kendisi bireysel olarak … öğrencilerin Türkiye’ye gelmesi ve Türkiye’de üniversite eğitimi görmesi konusunda faaliyet gösterdiğini, bu neticede müvekkilinin davalı ile tanıştığını, müvekkilinin … isimli öğrencisini Türkiye’de 2022 yılına kadar fizyoterapi alanında kaydının yapılması hususunda davalıya yönlendirerek sözleşme yapıldığını, söz konusu sözleşmenin 27/09/2021 tarihinde imzalandığını ve ayrıca davalının söz konusu kağıda davacıdan 4.500,00 USD aldığını da beyan ettiğini, aradan geçen süre zarfında davalının borcunu gereği gibi ifa etmediğini, … isimli öğrencinin fizyoterapi bölümüne yerleştirilmesi için herhangi bir danışmanlık vermediğini beyan ederek itirazın iptaline karar verilmesini, İİK gereği davalının %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini harç ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını dava ve talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itiraz iptali talebine ilişkindir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 03/01/2023 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. Eldeki davada uyuşmazlık, mutlak veya nispi ticari dava niteliğinde bulunmayıp dosya kapsamında herhangi bir komisyon sözleşmesi de bulunmamaktadır. Bu durumda ihtilafın TBK’da düzenlenen hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Yine dosya kapsamından ve dava dilekçesi içeriğinden tarafların tacir olmadığı hususunda da bir tereddüt bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamı, yukarıda açıklanan yasal mevzuat ve yerleşik Yargıtay uygulamaları birlikte değerlendirilerek; taraflar arasındaki temel ihtilafın TTK’da düzenlenmediği, tarafların tacir olmadığı ve dolayısıyla ticari işletmelerini ilgilendirmediği, mutlak veya nispi bir ticari dava sayılacak bir durumun da bulunmadığı, bu itibarla 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve Asliye Ticaret Mahkemesini görevli kabul etmenin mümkün olmadığı, ihtilafın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, görev hususunun davanın her aşamasında dikkate alınabileceği sonuç ve kanaatiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Ankara BAM …HD’nin … esas, … karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
5-Davacı vekilinin ihtayati haciz, ihtiyati tedbir ve geçici ödeme taleplerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi.04/01/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.