Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/1058 E. 2023/1040 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/1058 Esas – 2023/1040
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/1058 Esas
KARAR NO : 2023/1040

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : 1-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
: 3-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/05/2021

BİRLEŞEN DAVA (Mahkememiz 2022/111 E. sayılı dosyası)
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/01/2022
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
K.YAZIM TARİHİ : 11/10/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçi … tarafından Ankara Batı … İş Mahkemesinin … sayılı dosyası ile Belediye aleyhine dava açıldığını, davada dava dışı işçinin 2014-2019 yılları arasında çalıştığı belirtilerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının davalı belediyeden tahsilinin talep edildiği davanın kabulüne dair verilen kararın Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına belediye tarafından 24.017,79TL ödendiğini, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 35 maddesinde, davalı şirketlerin dava dışı personelin işçilik alacaklarından sorumlu olduğu hususunun düzenlendiği, dava açılmadan önce arabulucuduk başvurusunda bulunulduğu ancak anlaşma sağlanamadığı belirlilerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, dava dışı işçi …’a ödenen 24.017,39TL’nin ödeme tarihinden itbaren işleyecek yasal faizi ve 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalıların sorumluluk sınırları belirlenmek suretiyle rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili davalı … Şirketi Aleyhinde Mahkememizin 2022/111 Esasında Ayrı Bir Dava Açmış, dava dışı işçi … tarafından Ankara Batı … İş Mahkemesinin … sayılı dosyası ile Belediye aleyhine dava açıldığını, davada dava dışı işçinin 2014-2019 yılları arasında çalıştığı belirtilerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının davalı belediyeden tahsilinin talep edildiği davanın kabulüne dair verilen kararın Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına belediye tarafından 24.017,79TL ödendiğini, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 35 maddesinde, davalı şirketlerin dava dışı personelin işçilik alacaklarından sorumlu olduğu hususunun düzenlendiği, dava açılmadan önce arabulucuduk başvurusunda bulunulduğu ancak anlaşma sağlanamadığı belirlilerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, dava dışı işçi …’a ödenen 24.017,39TL’nin ödeme tarihinden itbaren işleyecek yasal faizi ve 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalının sorumluluk sınırları belirlenmek suretiyle rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir, aradaki bağlantı nedeniyle işbu dava dosyası ana dosyayla birleştirilmiştir.
Davalı, … Tic.Ltd.Şti mahkeme kararı ile unvanı terkin edilen … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idare rücu davasına konu etmiş olduğu alacağı müvekkil şirketten, teminat mektubunu nakde çevirmek suretiyle tahsil etmiş olduğunu, ödeme def’i niteliğindeki itirazlarının dikkate alınmasını, Davacı idare ile müvekkil şirket arasında akdedilen ilk hizmet alımı sözleşmesi, müvekkil şirketin dahil olduğu ortak girişim ile akdedildiğini, yani hizmet alımı sözleşmesinin tarafı müvekkil şirketin dahil olduğu adi ortaklık olduğunu, söz konusu hizmet alımı sözleşmesi kapsamında, taraflar arasında düzenlenen adi ortaklık sözleşmesini ek de sunduklarını, adi ortaklık sözleşmesinden de görüleceği üzere; müvekkil şirket %60 hisse oranına sahip olduğunu, bu nedenle hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluklarının hesabında bu oranın göz önünde bulundurulması gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava ve birleşen dava, dava dışı işçiye ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu davacının dava dışı işçi …’a yaptığı ödemeden davalı şirketlerin sorumlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Mahkememizce 02/06/2022 tarih, 2021/416 esas 2022/516 karar sayılı kararı ile asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 20/09/2023 tarih 2022/3038 esas 2023/2307 karar sayılı ilamı ile özetle; “5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, asıl işveren ve alt işverenler arasındaki akdi ilişkiden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, davalılar ticaret şirketi olup, tacir iseler de davacının tacir sıfatını haiz olmadığı, dolayısıyla olayda nispi ticari dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olup olmadığının incelenmesine gelince;
Her ne kadar mahkemece, dava konusu sözleşmenin taşıma ve hizmet edimlerini içeren karma sözleşmeden kaynaklandığı ve taşıma sözleşmesinin de TTK’nun 4. kitabında yer alması nedeniyle olayda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “evsel atıkların toplanması, nakli, cadde, sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makina marifeti ile süpürülmesi işi” olup, asıl edimin, davalı kurumun, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince görevi kapsamında olan (ve yine aynı Kanun gereğince ihale ve sözleşme yoluyla üçüncü şahıslara da yaptırabileceği) temizlik hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Temizlik hizmetinin ifası sırasında toplanan çöp ve atıkların başka yere taşınması, temizlik işinin gereği olup, sadece bu durum sözleşmenin “taşıma” sözleşmesi olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de 09/05/2022 tarihli, 2021/2610 esas ve 2022/2541 karar sayılı kararında, “taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin, Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğunu” belirterek, sözleşmenin “taşıma” değil, “hizmet sözleşmesi” olduğunu kabul etmiştir.
O halde, taraflar arasındaki sözleşmede, “evsel atıkların … nakli” konusunda bir taşıma edimi olsa da, baskın olan edim, Belediyenin asli işi olan temizlik hizmet alımına ilişkin olmakla, somut olayda, TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşme türlerinden olan “taşıma” değil, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” bulunduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denmekle mahkememiz kararı kaldırılmış dosya yeni esasa kaydedilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, evsel atıkların toplanması, nakli, cadde, sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makina marifeti ile süpürülmesi işi olup, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. İş bu sebeple asıl uyuşmazlık konusunun hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı kanaatine varılarak görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kesin olmak üzere karar verildi.11/10/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.