Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/1037 E. 2023/1240 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/1037 Esas – 2023/1240
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2023/1037 Esas
KARAR NO : 2023/1240

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 09/11/2021
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
K. YAZIM TARİHİ: 01/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Müvekkili şirkete … no’lu … Blok Nakliyat Sigorta Poliçesi ile müşterek sigortalı bulunan … A.Ş. tarafından … Tic. Ltd. Şti. isimli firmaya satılan 4.527 koli / 108.642 adet / 8.413,566 kg muhtelif gıda emtiası emtiasının taşınması işinin davalı fiili taşıyıcı … Ltd. Şti. Sorumluluğunda … – … plakalı tır ile gerçekleştirilmek üzere 10.02.2020 tarihinde anlaşıldığını, 10.02.2020 tarihinde, söz konusu emtiaların … Depodan dava dışı … idaresindeki … – … plakalı tıra ile yüklendiğini, dava dışı … A.Ş. tarafından bu araç ile …’dan – … + …’a yapılacak nakliye ile ilgili olarak, ekli Taşıma İrsaliyesi, … Şti. ile … arasında …’dan … + …’a yapılacak nakliye ile ilgili olarak ekli Yük Sözleşmesi ve Taşıma İrsaliyesi düzenlendiğini, 12.02.2020 tarihinde, araç sürücüsünün kusuru nedeniyle nakliye aracının yoldan çıkarak devrildiğini, Trafik Kazası Tespit Tutanağı düzenlendiğini, dava dışı …’ın kural ihlali yaptığının belirlendiği, araç sürücüsü …’ın alkolsüz olduğunu, söz konusu emtiaların davalı şirket sorumluluğundayken nakliye sürecinde hasarlandığını, hasarın 18.03.2020 tarihinde müvekkili şirkete ihbar edildiğini, nakliyat hasar ekspertiz raporuna göre söz konusu hasarın sevkiyatın gerçekleştirildiği aracın sürücünün kusuru nedeniyle nakliye aracının yoldan çıkarak devrilmesi sonucu oluştuğunu, hasar nedeninin poliçe teminatı kapsamında değerlendirildiğini, söz konusu nakliyat esnasında meydana gelen hasar dolayısı ile sigorta şirketlerinin müşterek poliçenin %12 oranı ile paydaşı olduğundan sigortalısı … A.Ş.’ye 14.04.2020 tarihinde , ”… … NOLU HASAR ÖDEMESI:… SIGORTA …” açıklamasıyla 1.427,75 Euro sigorta tazminatı ödemesinde bulunduğunu, hasardan sorumlu olan taşıyıcı şirket … Şti.’den ve bu şirketin … Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile sigortacısı olan … A.Ş. ‘den, müvekkili şirketçe ödenen (Fazlaya İlişkin Hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik) 1.427,75 Euro maddi tazminat tutarının ve bu tutara ödeme tarihinden itibaren işleyecek yabancı para alacaklarına ilişkin 3095 sayılı Kanun 4/a hükmü gereğince Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi oranı uygulanmak suretiyle belirlenecek faiz tutarının fiili ödeme günündeki rayiç bedelin Türk lirası karşılığı ile mahkeme masrafları ve vekalet ücreti ve arabuluculuk ücreti dahil tüm ferilerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, rücuen tahsilini talep ettiklerini, sigorta konusu malların bir kısmının taşıma esnasında hasarlanması neticesinde müvekkili şirket tarafından ödenen 1.427,75 Euro bakımından, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472. Maddesi gereği zarara uğrayan sigortalının haklarına halef olunduğunu, müvekkili Şirketin , her ne kadar davalılardan … Şti. ‘ye 12 Ağustos 2020 tarihinde rücu talebinde bulunmuşsa da herhangi bir geri dönüş alamadığını, bunun üzerine arabuluculuk sürecine başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.427,75 Euro maddi tazminat tutarının ve bu tutara 14.04.2020 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi oranı uygulanmak suretiyle belirlenecek faiz tutarının fiili ödeme günündeki rayiç bedelin Türk lirası karşılığı ile mahkeme masrafları , Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanmasından ve arabuluculuk sürecinin vekaleten taraflarınca yürütülmesinden dolayı maktu arabuluculuk vekalet ücretinin ve mahkeme vekalet ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Şti. Vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafından ikame edilmiş, yasal dayanaktan yoksun beyanları içeren, zaman aşımına uğramış ve hak düşürücü sürelerin geçirilmiş olduğu davayı kabul etmediklerini, bu nedenle huzurdaki usul ve esas şartlarından yoksun, zaman aşımına uğramış davanın esastan reddini talep ettiklerini, davacı yanın davaya konu ettiği miktarın tahsilinin sağlanması bakımından davacı sigorta şirketi ile müvekkilinin bizzat irtibata geçmiş ve kendilerine hasar dosyası ile ilgili bütün evrakları mail yolu ile gönderdiğini, bu hususta davacı şirket bünyesinde … kayıt numarası ile dosya açıldığını, davacı şirkete müvekkilinin sigortasını yapan diğer davalı … Sigorta ile iletişime geçilerek başvuru yapılması gerektiği hatırlatılmış, ancak davacı yan tarafından adı geçen sigorta şirketine herhangi bir başvuruda bulunulmadığını, müvekkilinin bahse konu olaydan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı yanın ödeme ile ilgili bir başvurusu olmadığını, başvuruda bulunulmaması nedeni ile durduk yerde ödeme yapılamayacağından diğer davalı sigorta şirketi de herhangi bir ödemede bulunmadığını, alacağını almak için başvuru yapmayıp tüm hatırlatmaları görmezden gelen, kendilerine ulaştırılan bilgilere istinaden dosya açmasına rağmen işlemlerin devamını getirmeyenin davacı sigorta şirketi olduğunu, sonrasında bu usulü işlemlerden sanki müvekkilinin sorumlu imiş gibi müvekkili aleyhine dava ikame edilmesinin de ayrıca hakkın kötüye kullanımı olduğunu, bu nedenle haksız ve dayanaksız olarak ikame edilmiş, zaman aşımına uğramış, hak düşürücü sürelerin geçirilmiş olduğu huzurdaki davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesinden kaynaklanan sigortacının sigortalısına ödediği bedelin rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Dava mahkememizin 2021/913 esas sayılı dosyasının 01/02/2022 tarihli duruşmasında verilen ara karar ile … yönünden zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımından reddine, bu davalı yönünden ilgili dosyadan tefrikine, mahkememizin ayrı bir esasına kaydına dair karar verilmiş, tefrikle 2022/129 esasa kayıt edilmiştir.
Mahkememizin 01/02/2022 tarih 2022/129 esas 2022/115 karar sayılı kararı ile özetle, “Davalı … Şirketi yönünden zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımından REDDİNE” karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesinin 2023/1377 esas 2023/989 karar sayılı ilamı ile özetle; “Zira mahkemece ilk yapılması gereken iş, anılan Yönetmelik’in 219. maddesi uyarınca davaların ayrılmasının sağlanması, bu cümleden olarak davacıdan ayrılan davalar bakımından yeniden karar ve ilâm harcı alınıp alınmayacağının değerlendirilmesi, ancak her halükarda ayrılıp yeni esas numarası alan her dava için yeni bir başvuru harcının alınmasıdır.
Bu itibarla mahkemece, ayrılan dava için gereken harçları yatırmak üzere davacıya kesin süre verilmesi, aksi halde sonucuna göre bir hüküm kurulması, davacı tarafça gerekli işlemler yapıldıktan ve harçlar yatırıldıktan sonra, ayrılan dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu işlemler tamamlanmadan, diğer bir deyişle davacı tarafça tefrik işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmayacağı belli olmadan, ayrılan dava hakkında hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Ayrıca bir davada önce davalılardan sadece birisi hakkında karar verilip yargılamanın bitirilmesi, sonrasında diğer davalı yönünden davaya devam edilebilmesi mümkün olmadığından, mahkemece davalılardan birisi hakkındaki davanın ayrılmasına ve devamında da reddine karar verilmesi gerektiği düşünülüyorsa yapılması gereken iş, önce o davalı yönünden tefrik kararının verilmesi, ardından tefrik işlemlerinin davacıya tamamlattırılıp, ayrılan davanın mahkemenin yeni bir esas numarasına kaydının yapılması ve daha sonra anılan davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesidir.
Bu durumda somut uyuşmazlıkta mahkemece, yukarıda açıklanan usule aykırı şekilde, önce aynı davada başka bir davalı daha varken, davalı …. Şti. yönünden zaman aşımı def’inin kabulü ile davanın zaman aşımından reddine karar verilerek, anılan davalı hakkındaki davanın sonuçlandırılması, sonrasında anılan davalı hakkındaki davanın tefrikine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, tüm bu kararların davacı tarafından henüz ayırma işlemlerinin yukarıda açıklanan şekilde tamamlanıp tamamlanmayacağı, dolayısıyla ayrılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerekip gerekmediği belli olmadan verilmesi de doğru olmamıştır.
Yine somut uyuşmazlıkta mahkemece, yukarıda açıklanan Yönetmelik hükümleri uyarınca ayrılan dava dosyası, ilk dosyada bu kısımlara ait yazıların tamamının onaylı suretleri konularak yeniden oluşturulmadığından veya Uyap kayıtlarında da bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmadığından, Dairemizce ayrılan dosyada da bulunması gereken suretlerin hiçbirisi incelenememiş ve sonuçta davalı … Şti. hakkında verilen, davanın zaman aşımından reddine dair ilk derece mahkemesi kararı konusunda herhangi bir değerlendirme de yapılamamıştır.
Ayrıca her ne kadar 6100 sayılı HMK’nın 167. maddesi uyarınca ayrılan dava, asıl davanın devamı ise de tefrik edilerek mahkemenin ayrı bir esasına kaydedilmekle asıl davadan ayrı bir hukuki nitelik kazanmaktadır. Somut uyuşmazlıkta da tefrik edilip mahkemenin 2022/129 Esas numarasına kaydedilen dava, 2021/913 Esas numaralı asıl davadan ayrı bir dava hüviyetindedir. Bu itibarla mahkemece, 2022/129 Esas numarasına kaydedilen davada, esasen dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda bir karar verildiği halde, gerekçeli kararda “kararın taraf vekillerinin yüzlerine karşı verildiğinin” belirtilmesi suretiyle, 2021/913 Esas numaralı dosyada yapılan 01.02.2022 tarihli ön inceleme duruşmasının, 2022/129 Esas numaralı dosyasında yapılan yargılamanın son duruşmasıymış gibi hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.” denilmekle mahkememiz kararı kaldırılmış mahkememiz dosyası yukarıda belirtilen esasa kaydedilmiştir.
Mahkememizce eksik harçların ve gider avansının tamamlanması bakımından davacı vekiline 2 hafta kesin süre verilmiş, davacı vekili belirtilen sürede eksik harçları tamamlamış, davanın esasına girilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuştur.
Bu durumda, alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığının değerlendirilmesi gerekir.
Yük ve yolcu taşımacılığına ilişkin hükümler TTK’nın 850 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olaydaki taşıma … no’lu Yurtiçi Blok Nakliyat Sigorta Poliçesi ile müşterek sigortalı bulunan … A.Ş. tarafından … Şti. isimli firmaya satılan 4.527 koli / 108.642 adet / 8.413,566 kg muhtelif gıda emtiası emtiasının …’dan – … +…’a yapılacak ilişkin olup, TTK’nın taşımaya ilişkin 850 ve devamı maddelerinin uygulanacağı tartışmasızdır.
TTK’nın 885.maddesinde; ” (1) Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zaman aşımına uğrar.
(2) Bu süre, eşya taşımasında, eşyanın gönderilene teslimi; yolcu taşımasında, yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden başlar. Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış ise, zaman aşımı süresi, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Rücu haklarına ilişkin zaman aşımı, rücu alacaklısının, zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren, üç ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartıyla; rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hâllerde ise, rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar.” düzenlemesi bulunmaktadır. Anılan hükme göre, eşya taşımasına ilişkin talepler bir yıllık zaman aşımına tabidir. Bu süre, eşya taşımasında eşyanın gönderilene teslimi, eşya zayi olmuş ise eşyanın ulaşması gereken tarihten başlar.
Davacı yan, 14.04.2020 tarihinde hasar bedelini ödemiş, rücu mektubunun 12.08.2020 tarihinde gönderildiği , davalı yanın 09.11.2021 tarihinde eldeki davayı açmıştır. Ödeme tarihi ile dava tarihi arasında TBK’nın 153.maddesinde düzenlenen zaman aşımının durması veya aynı Yasanın 154. maddesinde düzenlenen zaman aşımının kesilmesi nedenleri bulunduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Davada, davalının taşıyan sıfatına dayanılarak talepte bulunulduğuna göre TTK’nın 855.maddesinde düzenlenen zaman aşımı süresinin uygulanmıştır. Tartışılması gerekli bir diğer husus da taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı söz konusu kazanın meydana gelip gelmediği noktasındadır. Ne var ki bir davranışın pervasız olarak nitelendirilebilmesi için taşıyanın sözleşmenin ifasında özen gösterme yükümlülüğünü düşüncesizce, sonucuna aldırmaksızın, yoğun ve ağır bir şekilde ihlal etmiş olması gerekir.Somut olayda taşıyanın dikkatsiz ve tedbirsiz davranışı neticesinde meydana gelen bir trafik kazası söz konusu olup, kaldı ki taşıyanın kendisinin de zarar görme ihtimalinin bulunduğu bir kazayı öngördüğü halde söz konusu bilinçle hareket ettiğini söylemek mümkün görülmemiştir. İş bu sebeple Sürücünün TTK’nın 855/5.maddesinde düzenlenen kasıt veya pervasızca davranış olarak değerlendirilemeyeceğinden, somut olayda üç yıllık zaman aşımının da uygulanamayacağı sonucuna varılmıştır.Taşıma sözleşmesi sigortalı ile davalı arasında düzenlenmiş olup, davacı yanca sigorta poliçesi kapsamında hasar bedeli ödenmekle sigortalının haklarına halef olunmuştur. Bu durumda, sigortalının taşıma sözleşmesinden kaynaklanan taşıyıcıya karşı ileri sürülebilecek tüm hakları davacı tarafından kullanılabilecektir. Başka bir anlatımla, taşıma sözleşmesinde sigortalının, davalı taşıyıcı karşı sahip olduğu haklar davacıya geçmiştir. Sigortalı hangi hükümlere göre alacak talep edecekse, sigortacı halef olarak ancak bu hükümlere göre hak sahibi olur. Yurt içi eşya taşımasının düzenlediği TTK’nın 850 ve devamı maddelerinde taşıyan ve taşıtanın tüm hak ve yükümlülükleri düzenlenmiş olup, bu kapsamda bu tür uyuşmazlıklarda hasarın oluşması halinde dava zaman aşımı özel olarak düzenlenmiş olup, zaman aşımının oluşup oluşmadığı TTK’nın 855.maddesindeki özel düzenlenmeye göre belirlenmelidir. Somut olayda, taşıyana karşı bu sıfatıyla dava açılması nedeniyle yasada düzenlenen özel düzenleme nedeniyle 2918 sayılı Kanun’un 109.maddesinde belirlenen zaman aşımı süresinin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle Davalı … Şirketi yönünden zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımından REDDİNE,
2-Dava nedeni ile alınması gereken 269,85 TL harcın, davacı tarafça yatırılan 275,13 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 5,28 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 16.110,87 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.23/11/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı