Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/102 E. 2023/112 K. 30.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/102 Esas – 2023/112
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

ESAS NO : 2023/102 Esas
KARAR NO : 2023/112

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 2-
3-
VEKİLİ :
DAVALI : 4-

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/03/2019
KARAR TARİHİ: 30/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH: 30/01/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı firmalardan ihale yoluyla hizmet alımı yapıldığını, dava dışı … tarafından Ankara Batı … İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açılan davada davacının 2010-2014 yılları arasında Belediye Başkanlığı bünyesinde taşeron şirketler nezdinde işçi olarak çalıştığı belirtilerek ödenmeyen işçilik alacaklarının belediyeden tahsilinin talep edildiğini, davada husumetin belediye başkanlığı ile davalılardan … A.Ş.’ye yöneltildiğini, ancak, diğer davalılarında işveren konumunda bulunduğunu, yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, davacı belediye tarafından icra dosyasına 26.687,79 TL ödendiğini, mahkeme kararında davacı belediyenin üst işveren olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğunu, ancak işveren sıfatının dava dışı işçiyi istihdam ettikleri sürelerle sınırlı olmak üzere davalı şirketlere ait olduğu belirtilerek dava dışı işçi …’na ödenen 12.687,79 TL’nin şimdilik 200,00 TL’sinin ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre işleyecek faizi ile birlikte 50,00-TL’sinin … Şti., 50,00-TL’sinin … Şti., 50,00-TL’sinin … A.Ş., 50,00-TL’sinin … Şirketinden dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemlere göre ilam ve icra takibinden kaynaklanan ödeme kalemlerine ilişkin ise davalıların eşit oranda sorumluluklarının belirlenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile özetle; ıslah talepleri doğrultusunda Ankara Batı … İş Mahkemesinin … esas sayılı ilamında belirtilen, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca, dava dışı işçi …’ye ödenen 12.687,79 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle ve 6183 sayılı Kanun’a göre hesaplanacak faizi ile birlikte rücuen tahsiline, davalıların sorumluluk miktarlarının belirlenmesinde işçilik alacakları yönünden dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemlere göre ilam ve icra takibinden kaynaklanan ödeme kalemlerine ilişkin ise davalıların eşit oranda sorumluluklarının belirlenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılardan … Şti. vekili tarafından verilen 24.04.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığını, dava dışı işçi … tarafından Ankara Batı … İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, 6552 sayılı Kanun hükümlerine göre davacı belediyenin rücu hakkının bulunmadığı, davacı belediye ile davalılar arasında müteselsil sorumluluk hükümlerinin geçerli olduğunu, davacı kurumun asıl işveren konumunda bulunduğunu, Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı ve 02.07.2018 tarihli kararının da bu yönde olduğunu, davalı şirket tarafından dava dışı işçinin çalıştığı döneme ilişkin olarak kıdem tazminatına hak kazanamadığından işçiye herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle davalı şirket tarafından dava dışı işçiye ödenmesi gereken bir kıdem tazminatının bulunmadığını, dava dışı işçinin yıllık izin alacaklarına ilişkin talebinin davalı şirkete yöneltilmesinin hatalı olduğunu, yıllık izin ücreti alacaklarından sorumluluğunun son işverene ait bulunduğunu, Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar ve 19.10.2017 tarihli kararının da bu yönde olduğunu, yargılama giderlerinden davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirketin işçilik tazminat ve alacaklarına ilişkin davada taraf olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … Şirketi ve … A.Ş. vekili tarafından verilen 10/06/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı belediye ile şirketlerin oluşturduğu adi ortaklık arasında … ihale kayıt numaralı sözleşme imzalandığını, süre bitiminde sözleşmenin sona erdiğini, sözleşme süresince ortaklığı tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, teminat mektubunun da ortak girişime iade edildiğini, sözleşme döneminde kıdem tazminatına hak kazanan personellerin kıdem tazminatının ortak girişim tarafından ödendiğini, dava dışı işçinin iş ortaklığının üstlendiği işin sona ermesinden sonra … A.Ş.’de çalışmaya devam ettiğini, davacı belediye ile … A.Ş. arasında … ihale kayıt numaralı sözleşme imzalandığını, davacı belediyeye verilen teminat mektuplarının işin bitiminde iade edilmediğini, personellerin kıdem tazminatlarını ödeme gerekçesiyle nakde çevrildiğini, kıdem tazminatı hesaplanırken ortak girişimin hizmet süresinin de dikkate alındığını, nakde çevrilen teminat mektuplarının tahsili için Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, 7166 sayılı Kanunun 11. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 112. maddesine eklenen fıkra gereğince kıdem tazminatı ödemelerinden dolayı sözleşmede alt işverene rücu edileceğine dair düzenleme bulunması zorunluluğunun getirildiğini, sözleşmede bu yönde hüküm bulunmadığını belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı … İş Mahkemesinin … E. sayılı dosyası, Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosya sureti, hizmet alım sözleşmeleri ve teknik şartnameler, bilirkişi raporu.
GEREKÇE :
Dava, taşıma ve hizmet edimlerini bir arada içeren karma nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 25/05/2021 tarih, … esas … karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … tarih … esas … karar sayılı ilamı ile özetle; “5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, asıl işveren ve alt işverenler arasındaki akdi ilişkiden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, davalılar ticaret şirketi olup, tacir iseler de, davacının tacir sıfatına haiz olmadığı, dolayısıyla olayda nispi ticari dava bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olup olmadığının incelenmesine gelince;
Her ne kadar mahkemece, dava konusu sözleşmenin taşıma ve hizmet edimlerini içeren karma sözleşmeden kaynaklandığı ve taşıma sözleşmesinin de TTK’nun 4. kitabında yer alması nedeniyle olayda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “evsel atıkların toplanması, nakli, cadde, sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makina marifeti ile süpürülmesi işi” olup, asıl edimin, davalı kurumun, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince görevi kapsamında olan (ve yine aynı Kanun gereğince ihale ve sözleşme yoluyla üçüncü şahıslara da yaptırabileceği) temizlik hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Temizlik hizmetinin ifası sırasında toplanan çöp ve atıkların başka yere taşınması, temizlik işinin gereği olup, sadece bu durum sözleşmenin “taşıma” sözleşmesi olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de 09/05/2022 tarihli, 2021/2610 esas ve 2022/2541 karar sayılı kararında, “taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin, Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğunu” belirterek, sözleşmenin “taşıma” değil, “hizmet sözleşmesi” olduğunu kabul etmiştir. O halde taraflar arasındaki sözleşmede, “evsel atıkların… nakli” konusunda bir taşıma edimi olsa da, baskın olan edim, Belediyenin asli işi olan temizlik hizmet alımına ilişkin olmakla, somut olayda, TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşme türlerinden olan “taşıma” değil, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” bulunduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” denmekle mahkememiz kararı kaldırılmış dosya yeni esasa kaydedilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “evsel atıkların toplanması, nakli, cadde, sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makina marifeti ile süpürülmesi işi” olup, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. İş bu sebeple asıl uyuşmazlık konusunun hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı kanaatine varılarak görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin ilgili kararı dikkate alınarak kesin olmak üzere karar verildi.30/01/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.