Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/991 E. 2023/253 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/991 Esas – 2023/253
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/991 Esas
KARAR NO : 2023/253

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2022
KARAR TARİHİ: 28/02/2023
K. YAZIM TARİHİ: 06/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, takibin konusunun kambiyo senedi olduğunu, takip konusu senedin alacaklısı olarak …’ın görüldüğünü, 28.02.2020 vadeli senedin tutarının 12.000 TL olduğunu, teminat amaçlı olarak verilen bononun vade tarihinden sonradan doldurularak icra takibi yapılmasının hukuka kanuna ve ahlaka aykırı olduğunu, müvekkilinin bonoya konu borcunun henüz muaccel olmadığını, davalı tarafın müteahhitlik yaptığını, davalı taraftan müvekkilinin … Mahallesi … Ada … Parsel … Blok … Kat Daire No: … … …’da bulunan … taşınmazı 28.01.2020 tarihinde bedelini ödeyerek satın aldığını, davalı tarafın müteahhitliğini yaptığı ve kendi adına taşınmazında bulunduğu yapıların henüz kat mülkiyetine geçmediğini, müvekkili ve davalı taraf arasında kat irtifakından kat mülkiyetine geçerken bütün masrafların davalı satıcı tarafa ait olacağının kararlaştırıldığını, taşınmazın kat mülkiyetine geçtiğinde müvekkili tarafından 12.000,00 TL’nin davalı tarafa ödeneceği ve buna ilişkin olarak da bono verildiğinin sözleşmeye açıkça yazıldığını, müvekkilinin sözleşmeye dayalı bonodan dolayı borcunun da henüz muaccel olmadığını, buna rağmen sözleşmede belirtilen bono üzerine vade tarihi yazılarak icra takibi yapıldığını, takip alacaklısı davalının takip dayanağı senedin kambiyo senedi olması ve illetten mücerret olması niteliğine güvenerek hakkı olmayan bir parayı müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını ileri sürerek, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi ve takip dayanağı 12.000,00TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığımızın tespitine, Ankara Batı İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava sonunda icra takibinin iptaline, davalı aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, icra takibinin illetten mücerret bir borç senedine dayandığını, takibe dayanak senedin teminat senedi olmadığını, ihtiyati tedbirin yasal şartlarının oluşmadığını, tanık dinletilmesine muvafakatlarının olmadığını ileri sürerek davanın reddine, borçlunun %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
Taraflar arasında imzalanan 28/01/2020 tarihli “Sözleşmedir” başlıklı belge, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, tapu kayıtları, yemin ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu 12.000,00 TL bedelli bonodan dolayı menfi tespit talebine ilişkindir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk mahkemesinin 16/06/2022 tarih …-… E.-K.sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek gönderilen dava dosyası mahkememiz esasının yukarıdaki sırasına kaydedilmiştir.
Davacı taraf davalıya dava dilekçesi ekinde sunduğu protokolden kaynaklı teminat senedi sunduğu, bu protokol gereğince protokol konusu taşınmaz kat mülkiyetine geçince senedin muaccel olacağını ancak taşınmazın henüz kat mülkiyetine geçmediğini beyan etmiş, bedelsizlik definde bulunarak bu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise senedin teminat olarak verilmediğini, illetten mücerret olduğunu beyan ederek iddiaları reddetmiştir.
Kıymetli evrak, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır (bonoların düzenlendiği 27.01.2004 günü yürürlükte bulunan 6762 s. TTK m.557, 6102 s. TTK m.645 ve Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2.b., Ankara 1997, s.975; Kınacıoğlu, N.: Kıymetli Evrak Hukuku, 5.b., Ankara 1999, s.247). Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (Öztan, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.b., İstanbul 2001, s.25). Türk hukuk öğretisinde kambiyo senetlerinin içerdiği hakkın doğumu konusundaki baskın görüş sözleşme teorisi ile açıklanmakta bu da güven ilkesi ile desteklenmektedir. Bu teoriye göre kambiyo senedinin düzenlenmesi ile içerdiği hak derhal vücut bulmaz, borcun doğumu için ayrıca senedin borç altına girmek kastıyla lehdara da verilmesi yani teslime ilişkin bir de ayni sözleşmenin mevcudiyeti gerekir (Bozer, A./Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.b., Ankara 2017, s.21; Yılmaz, A.L.: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.51; Öztan, s.106; Kınacıoğlu, s.30 vd.). Bu sözleşmenin kurulması Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereği karşılıklı ve aynı yöndeki iradelerin açıklanması ile mümkündür. İradelerin açıklanması ve sakatlanması konusunda da aynı Kanunun hükümleri dikkate alınır.
Bonoyu düzenleyen borçlunun ödeme vaadini içeren bir tür kambiyo senedi olan bonoda taraflar 688. maddede belirtilen şekli koşulların yanında bononun ihdas nedeni (malen/nakden ya da teminat kaydı ile alındığını), uyuşmazlık durumunda aralarındaki anlaşmaya göre yetkili olacak mahkeme, faiz gibi bononun geçerliliğine etki etmeyecek ihtiyari unsurları belirleyerek senede ekleyebilirler.
Somut olayda davacı tarafından davalıya verilen bononun malen veya nakden kısmının boş bırakıldığı, 28.01.2020 tarihli 28.02.2020 vadeli 12.000,00 TL bedelli senedin soyut borç ikrarını içerdiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere bu senedin teminat senedi olduğu ve bir protokole bağlı olduğu, eş söyleyişle soyut borç ikrarı içermediğini ispat yükü davacıya aittir.
Davacı bu kapsamda sözleşme sunmuş ve sözleşmenin incelenmesinde, ”Verilen 12.000 TL karşılığı senet alınacaktır. Kat mülkiyetine döndüğünde senet iade alınacaktır. Senet bu işler dışında başka yerde kullanılamaz” ibaresi bulunmaktadır. Davalı iş bu sözleşmeye itiraz etmemiş olup, davalı asil de duruşmada alınan beyanda sözleşmeyi ve altındaki imzayı kabul etmiştir. Bundan dolayı taraflar arasında sözleşmenin geçerliliği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay 11.HD 2020/3237 esas, 2021/5787 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; taraflar arasında imzalanan sözleşmede, takibe konu bonoya açık atıfta bulunulması veya bono üzerinde teminat için verildiğine dair bir açıklamanın bulunması gerekmektedir. Burada açık atıftan anlaşılması gereken senet bilgilerinin vade tarihi, düzenleme tarihi ve bedelinin açıkça yazılmış olmasıdır. Yukarıda belirtildiği şekilde sadece 12.000 TL bedelli senet yazılması ve somutlaştırılmaması, tek başına sözleşmede bahsedilen bononun teminat senedi yani bu sözleşme kapsamında belirtilen senet olduğunu tek başına ispatlayamayacaktır. Bononun üzerinde buna ilişkin bir ibarede yoktur. (Ankara BAM 22.HD 2018/1762 esas, 2021/673 karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
Yine davacı taraf dava konusu senedin vade kısmının sonradan doldurulduğunu iddia etmiştir.
TTK’nun 778.maddesi atfıyla bonolarda da uygulanması gerekli TTK’nun 680.maddesi gereğince; “(1)Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.” açık poliçe düzenlemesi mümkündür. Ancak tedavüle çıkarılırken eksik kısımların doldurulmasına yasal bir engel olmayıp ihtilaf konusu bono tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmuş olduğundan kambiyo senedi vasfını taşımaktadır. Bu nedenle vade kısmının sonradan doldurulmuş olması senedin geçerliliğini etkilemeyeceğinden davacı tarafın senedin geçersizliğine ilişkin bu iddiası da kanıtlanamamıştır. İstanbul BAM 16.HD’nin 2017/2923 esas 2019/2356 karar sayılı ilamı ve Ankara BAM 22.HD’nin ve 2018/620 esas, 2018/1247 karar sayılı ilamları da aynı doğrultudadır.
Davacı yanın yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından, yemin delili hatırlatılmış, verilen kesin süre içerisinde davacı vekilince yemin metni sunulmuş ve davalı yana yemini yaptırılmıştır. Davalı tarafından, “Benim davacı tarafla aramda taşınmaz satışından dolayı bir ilişki vardır. Bu taşınmazı devrettiğimde davacının bana borcu vardı. Bu borcuna karşılık 12.000,00 TL tutarında senet aldım. Bu senedi taşınmaz kat mülkiyetine geçince muaccel olacağına yönelik almadığıma ve bu senedin vade kısmını sonradan doldurmadığıma ve senedi aldığımda davacının bana o anda muaccel olmuş 12.000,00 TL borcu olduğuna yemin ederim.” şeklinde beyanda bulunulmuştur. Bu haliyle de davalı yan senedin teminat senedi olmadığına ve sözleşme kapsamındaki senedin dava konusu senet olmadığına yönelik kesin delil niteliğinde yemin etmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile kayıt ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere davacının dava konusu senedin bedelsiz ve teminat senedi olduğuna yönelik iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine, veznedeki paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik verilen ihtiyati tedbir kararının infaz edildiğinin 21/12/2022 tarihli gelen cevabi yazıdan anlaşılması karşısında İİK 72. Maddesi kapsamında takip çıkış miktarının %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK nın 72/6 maddesine göre 18.742,47 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında tazminatın davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 129,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 50,59 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davalı asilin ve taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/02/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza