Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/924 E. 2023/1161 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/924 Esas – 2023/1161
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/924 Esas
KARAR NO : 2023/1161

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/09/2022
KARAR TARİHİ: 07/11/2023
K. YAZIM TARİHİ: 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin inşaat yapı malzemeleri alım- satım ve mantolama işi ile uğraştığını, malzeme alımı noktasında davalı taraf ile sözlü olarak anlaştığını ve bedelini davalıya ödediğini, ancak davalının teslim etmesi gereken malları teslim etmediği gibi bedelini de iade etmediğini, bu alacaklarının tahsili amacıyla davalı aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu beyan ederek, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, müvekkili şirketten inşaat malzemesi almak için müvekkiline 99.468,09 TL. ödemede bulunduğunu ve müvekkili şirketin malları teslim etmediğini iddia etmiş ise de, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, davacı tarafın 99.468,09 TLlik bir ödemesi de bulunmadığını, defter kayıtları incelendiğinde 99.468,09 TL nin kayıtlarında halen 30.06.2022 kapanış tasdiki tarihi itibari ile davalı şirkete borcu bulunduğunu, davacının, icra takibine dayanak olarak sunduğu muavin defteri kaydının taraflarınca kabul edildiğini, bu kaydın hatalı olduğunu, müvekkili şirketin muhasebe departmanı tarafından tutulan kayıtlarda, davacı tarafın borçları karşılığı vermiş olduğu her biri 30.000,00 TL. miktarlı üç adet senet (Toplam 90.000,00 TL.) tahsilat olarak kayda girildikten sonra, bu senetler vadelerinde tahsil edildiğinde yeniden muhasebe kayıtlarına tahsilat girilmesi sebebi ile bir hata oluştuğunu, davanın bu durumu bilmesine rağmen kötüniyetli olarak huzurdaki davayı açtığını, müvekkili şirketin ve davacının ticari defterleri ile banka kayıtları incelendiğinde davacı tarafından müvekkiline yapılan en son ödemenin tarihinin 26.04.2022 olduğunun görüleceğini, bu kayıtlardan da anlaşılacağı üzere davacı tarafın bu tarihte bakiye borcunu kapatmak için 6.000,00 TL. müvekkili şirketin … Bankası hesabına ödeme yaptığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi 99.468,09 TL. miktarında bir alacağı olması halinde böyle bir ödemenin yapılmayacağını, davacı tarafından tüm ödemelerin yapılmasından sonra da, faturaların tamamlandığını ve davacıya e-fatura olarak gönderilen bu faturaya karşı herhangi bir itiraz da olmadığını, inşaat sektöründe, fazla alınan ürünlerlerin geri iadesi durumu söz konusu olduğundan, alıcı firmanın iadesi olmadığını beyan etmesi üzerine en son faturanın 03.06.2022 tarihinde düzenlendiğini, sonuç olarak davacının iddia ettiği gibi bir alacağı olmadığını, sadece senetler ile senet tahsilatlarının mükerrer kaydından kaynaklı bir hesap hatası olduğunu, davacının da bu hususu bilmesine rağmen kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını beyan ederek davanın reddine, ve %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, vergi dairesi kayıtları, BA-BS formları, banka hesap özetleri, tarafların ticari defter ve kayıtları, fatura suretleri, 10/03/2023 ve 17/07/2023 tarihli bilirkişi raporları, yemin ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, sözleşmeden kaynaklı cari hesap alacağına yönelik başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacının tacir sıfatının tespiti amacıyla dosyaya kazandırılan Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 09/09/2022 tarihli cevabi yazısı ile, davacının “…” ünvanı ile 20/10/2017 tarihinden itibaren, … sicil numarasına kayden tacir kaydının bulunduğu, halen aktif olduğu ; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 12/09/2022 tarihli cevabi yazısı ile de davacının 17/10/2017 tarihinde “Isı, Ses veya Titreşim Yalıtımı ile Diğer İnşaat Tesisatı İşleri” faaliyetinden dolayı mükellefiyet tesis ettirdiği, 01/03/2019 tarihinden itibaren “Lif ve Çimento Karışımlı Ürünlerin İmalatı” nı faaliyetine dahil ettiği, açılışından itibaren bilanço esasına göre defter tuttuğu, dolayısıyla tacir olduğu bildirilmiştir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının bir sureti dosya arasına alınmış, incelenmesinde; Davacı (alacaklı) vekili tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 06/06/2022 tarihli ödeme emri ile 99.468,09TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 08/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 10/06/2022 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu, eldeki davanın 05/09/2022 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı, icra takibine de konu ettiği cari hesaptan kaynaklanan toplam 99.468,09TL bakiye alacağının davalı tarafından ödenmediğini iddia etmekte, davalı şirket ise takip dosyasına sunduğu dilekçeyle davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunmaktadır.
Taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla dosyaya kazandırılan 10/03/2023 ve 17/07/2023 tarihli bilirkişi raporlarında özetle; “…Taraflar arasında ticari bir ilişkinin meydana geldiği hususunda dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler ile taraflara ait BA-BS formları ve ticari defter kayıtlarıyla sabit olduğu, taraflara ait ticari defter kayıtlarına göre, davacı tarafça Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhinde başlatılan icra takibinin takip tarihi olan 06.06.2022 tarihi itibariyle davacının davalı şirketten alacağının olmadığı, bununla birlikte, taraflara ait banka hesap hareketlerinde görünen davacı tarafından davalıya yapılan ödemeler hususunda nihai takdir ve değerlendirmenin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacı sözlü satım sözleşmesi kapsamında davalıya bir kısım mallar sattığını ancak bedelini alamadığını iddia etmekte, davalı taraf ise borcu bulunmadığını, ödemelerini yaptığını savunmaktadır.
TBK.nun 207/2. maddesi uyarınca, “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Anılan yasa hükmüne göre aslolan peşin satıştır. Peşin satışta mal ile bedelin aynı anda verildiğinin kabulü gerekir. Bu kuralın aksini iddia eden davacının iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekmektedir. Başka bir anlatımla somut olayda ispat külfeti davacıdadır. (Yargıtay 19.HD. 2010/970 esas, 2011/4891 karar) Bu nedenle ticari ilişki konusunda ihtilafın olmadığı somut olayda davacı taraf teslim ettiği malların bedelini almadığını ispat etmek durumundadır.
Davacı tarafın söz konusu ticari ilişkiye ilişkin defter kayıtlarında alacağı olmadığı gibi yukarıda açıklandığı gibi ispat yükü üzerinde olan davacı edimlerini aynı anda ifa etmediklerini yazılı delille ispatlayamamıştır.
Davacı yanın yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından, yemin delili hatırlatılmış, verilen kesin süre içerisinde davacı vekilince yemin metni sunulmuş ve davalı yana yemini yaptırılmıştır. Davalı şirket yetkilisi … tarafından, “Bana bahsetmiş olduğunuz ticari ilişki kapsamında davacı ile sözlü anlaşma gereği inşaat malzemesi satımı konusunda anlaştık. Sözleşmeye konu bedelin büyük bir kısmı karşı tarafça bir kısmı senet bir kısmı nakit olmak üzere ödenmiştir. Sözleşmeye konu malların tamamı tarafımızca eksiksiz teslim edilmiştir. Dava konusu ticari ilişki nedeniyle davacı tarafa herhangi bir borcum bulunmamaktadır ” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı ile kayıt ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere davanın sübutuna yarayacak herhangi bir yazılı delilin dosyaya sunulmadığı, davalı tarafın davacının iddiasının aksi yönde yemin eda ettiği, hal böyle iken davacının davasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek ve davacının kötüniyetle takip başlattığına ilişkin dosyada herhangi bir emare bulunmadığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalının kötüniyet tazminatı talebi değerlendirildiğinde ise kötüniyet tazminatı takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan, ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi açıkça takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğreti ve Yargıtay uygulamasına göre alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde icra takibine girişen alacaklı kötüniyetli kabul edilir. Bu nedenle davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilme şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 269,85TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.201,33TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 931,48TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.295,58TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 17.900,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/11/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza