Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/863 E. 2022/1150 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/863 Esas – 2022/1150
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/863 Esas
KARAR NO : 2022/1150

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2022
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
K. YAZIM TARİHİ: 15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı/borçlu şirket yetkilisi …’ın 2018 yılında tanıştıklarını, Müvekkili ile davalı şirket … Şirketinin … Belediyesi’ne ait … adet spor salonunun bakımı, salondaki cihazların arıza durumunda arızalarının giderilmesi ve yedek parça onarım ve değişimleri için müvekkili şirket ile anlaştıklarını, davalı/borçlu şirketin müvekkiline güven verdiğini ve her iş bitiminde kendilerine gönderilecek fatura ödemelerini, müvekkilinin banka hesabına yatıracaklarını temin ettiğini, buna istinaden müvekkili şirketçe verdikleri hizmete karşılık 2018 Haziran ayından itibaren fatura kesilmeye başlandığını, Davalı/borçlu şirketin ilk aylarda fatura bedellerini müvekkilinin banka hesabına havale ettiğini fakat daha sonraları çeşitli bahanelerle ödeme yapmamaya başladığını, müvekkilince verilen hizmetin karşılığı olarak ödenecek olan faturaların tutarının 67.582,97 TL olduğunu, davalıyla yapılan tüm görüşmelere rağmen alacaklarını tahsil edemediklerini, bu nedenle davalı aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ancak davalı yanın haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı/borçlunun Ankara … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, dava sonuçlanıncaya kadar alacaklarının karşılıksız kalmaması için teminatsız olarak davalı şirketin banka hesapları üzerine ve bankalarda bulunan hesapları üzerine ve şirket adına kayıtlı araçlar ve taşınır taşınmaz malların borca yeter miktarı üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının başka bir kişinin düzenlediği faturaları dayanak göstererek takibe giriştiğini ve dava açtığını, iş bu sebeple aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, takip dayanağı olarak gösterilen faturaları düzenleyenin … Vergi Dairesine bağlı … Vergi numaralı kişi iken, takibi başlatan davacının Vergi numarasının … olduğunu, Davacının takip talebinde takip dayanağı faturalardaki alacakları usulune ve yasaya uygun şekilde temlik ya da devir aldığını gösteren herhangi bir belge de ibraz etmediğini, dolayısıyla takip ve dava dışı bir kişi tarafından düzenlenen faturalar ile alacaklı sıfatı ile takibe girişen ve dava açan davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, nitekim davacının 07.09.2022 tarihli beyan dilekçesinde “faturayı düzenlendiği dönem şahıs işletmesi sahibi olan gerçek kişi …, tür değiştirmek ve limited şirket sözleşmesini tescil ettirmek üzere ticaret sicil müdürlüğüne başvurduğunu” söyleyerek davacı şirketin fatura düzenleyen şahsın haklarına halef olduklarını iddia etmiş ise de, bu durumun hukukla bağdaşmadığı gibi, gerçeklerle de alakası olmadığını, zira TTK anlamında adi şirket vasfında bulunan gerçek kişinin, davacının beyanının aksine TTK anlamında şahıs şirketi sayılmadığından şirket türü değişikliği ancak TTK 194 gereğince gerekli koşulları sağlayan işletmelerin yazılı sözleşmeye dayanan devri ile mümkün olduğunu, bu devrin tescil ve ilanının da zorunlu olduğunu, Davacı tarafın iddia ettiği şekilde bir devir gerçekleşmediğini ve ticaret sicilde de ilan edilmediğini, Nitekim davacı şirketin ticaret sicil gazetesindeki ilanlarında 20.08.2020 tarihli kuruluş ilanı dışında herhangi bir bilgi bulunmadığı gibi, fatura düzenleyen vergi mükellefi …’nin de bağlı bulunduğu vergi dairesinde aktif kaydının halen devam ettiğini, itirazın iptali davasının yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılan takibe dayandığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını kabul edip sözlü olarak akdi ilişki kurulduğunu iddia ettiğinden, davacının iddiasını müddeabihin miktarına göre HMK 200 md. gereğince senetle ispat etme yükümlülüğünü yerine getiremediğini, davacının iddia ettiği akdi ilişkiyi ve mal ve hizmet teslimi olgusunu ispat hukukuna uygun yazılı ve kesin delil ile ispat edemediğini beyan ederek, müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının usul ve esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, kötüniyetle takip başlatan ve dava açan karşı tarafın HMK 329 gereğince idari para cezasına ve yargılama giderinden ayrı olmak üzere müvekkilinin vekalet sözleşmesi gereğince yüklendiği giderlere mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, tarafların ticaret sicil kayıtları, … Vergi Dairesinin 28/11/2022 ve 02/12/2022 tarihli cevabi yazıları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
… Vergi Dairesinin 28/11/2022 tarihli cevabi yazısı ile; … vergi kimlik numaralı mükellefi …nin “… Mah. … Cad. No:… …/…” adresinde 06/01/2015-31/12/2018 tarihleri arasında ‘Evde kullanılan elektrikli cihazların onarımı’ faaliyeti nedeniyle basit usulden, 01/01/2019-31/12/2020 tarihleri arasında yine ‘Evde kullanılan elektrikli cihazların onarımı’ ve ‘Jimnastik ve atletizm eşyaları ile form tutma salonlarına ait eşya ve ekipmanların imalatı’ faaliyetinden işletme hesabı usulüne göre defter tuttuğu ve 31.12.2020 tarihi itibariyle terk ettiği, Daha sonra 25/07/2022 tarihinde ‘… Mah. … Cad. No:…/… …/…’ adresinde ‘Sürücüsü ile birlikte diğer özel araç (otomobil, limuzin, vb. dahil, minibüs, otobüs vb. hariç) kiralama faaliyeti’ nedeniyle yeniden mükellefiyet tesis ettirdiği, mükellefiyet kaydının devam ettiği ve işletme usulüne göre defter tuttuğu bildirilmiştir.
Yine … Vergi Dairesinin 02/12/2022 tarihli cevabi yazısı ile; … vergi kimlik numaralı mükellefi … ŞİRKETİ’nin ‘… Mah. … Cad. No:… …/…’ adresinde 19/08/2020 tarihi itibariye ‘Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda jimnastik ve atletizm eşya ve ekipmanları ile form tutma merkezlerine ait eşya ve ekipmanların perakende ticareti (halter, yürüme bantları, vb.), jimnastik ve atletizm eşyaları ile form tutma salonlarına ait eşya ve ekipmanların imalatı (atlama beygiri, dambıl ve halterler, kürek çekme ve bisiklete binme aletleri, ciritler, çekiçler; boks çalışma topları, boks veya güreş için ringler vb.)’ faaliyetleri ile mükellefiyet kaydının devam ettiği, şirket müdürünün … T.C. Kimlik numaralı … olduğu, ayrıca herhangi bir şahıs şirketinden veya başka bir şirketten dönüşerek, ünvan değişikliği yaptığına dair herhangi bir bilgiye rastlanmadığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile celp edilen kayıt ve belgeler birlikte değerlendirilerek;
Bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü kişinin kimler olduğu, eş söyleyişle bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Dolayısıyla, bir sübjektif hakka ilişkin davada davacı olma sıfatı o hakkın sahibine (aktif husumet) ait olup, bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi o hakka uymakla yükümlü olan kişidir (pasif husumet). Taraf sıfatının (husumetin) usul hukukunu ilgilendiren yönü ise, taraflardan birinin taraf sıfatına sahip olmaması durumunda mahkemece dava konusu hakkın esasına ilişkin inceleme yapılıp karar verilememesi ve davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi yönünde verilen kararın, şüphesiz o davada taraf olarak gösterilmiş bulunan kişiler arasında kesin hüküm teşkil etmesidir.
Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. (15.H.D. 2016/5078 Esas, 2018/227 Karar) Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’i değil itiraz niteliğinde olması Taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğinde olup, HMK. Madde 116’da yer alan ilk itirazlardan olmadığından, 6100 sayılı HMK’nun 114. maddesi uyarınca, aktif husumet ehliyeti dava şartı olup, aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca, dava şartı noksanlığını taraflar her zaman ileri sürebilecekleri gibi, mahkemelerin de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığını araştırması gerekir.
Somut olayda, dava konusu faturaları düzenleyen kişinin … vergi numaralı … isimli kişi iken, davayı açan davacının … vergi numaralı davacı şirket olduğunun anlaşılması üzerine, vergi dairelerine müzekkere yazılmış, gelen cevabi yazıda faturaları düzenleyen …nin mükellefiyet kaydının devam ettiği, davacı şirketin de herhangi bir şahıs şirketinden veya başka bir şirketten dönüşerek, ünvan değişikliği yaptığına dair herhangi bir bilgiye rastlanmadığı bildirilmiştir. Yine dosya kapsamında da faturalardaki alacakların davacı şirkete temlik veya devredildiğine dair bir belge de bulunmamaktadır. Dava, itirazın iptali davası olup takip ile sıkı sıkıya bağlıdır. Anılan nedenlerle davacının dava konusu faturalarda isminin yer almadığı, bu nedenle icra takibi yapmakta ve itirazın iptali davası açmakta sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. (Yargıtay 15.HD 2015/3162 esas, 2015/15239 karar sayılı ilamı)
Bu nedenle somut dosyamızda davacının, davada sıfatı bulunmadığı, bu nedenle davacının dava açma yetkisi olmadığı sabit olmakla mahkemece husumet yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıda gösterilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.154,15 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.073,45 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.295,58 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/12/2022

Katip Hakim
e-imza e-imza