Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/848 E. 2023/156 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/848 Esas – 2023/156
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/848 Esas
KARAR NO : 2023/156

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali(Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/08/2022
KARAR TARİHİ: 07/02/2023
K.YAZIM TARİHİ: 03/03/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; borçlu hakkında Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. dosya numarası ile açılmış olan icra takibine, borçlu vekili tarafından 07/06/2022 tarihli dilekçeyle itiraz edildiğini, Ankara Batı İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, borçlunun yapmış olduğu itirazın haksız olduğunu, Borçlu şirketin, müvekkilinin firması olan … – … tarafından kesilen … seri numaralı, 31/05/2017 tarihli ve 118.000,00TL bedelli fatura borcunu süresi içerisinde ödemediğini, bunun üzerine borçlu aleyhine 20/05/2022 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu vekilinin borca itirazı üzerine işbu Ankara Batı İcra Müdürlüğü … Sayılı dosyasında icra takibinin durduğunu, Ankara Batı İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibine başlandıktan sonra, takibe konu edilen 2 faturadan diğeri olan … seri numaralı 29/06/2017 tarihli 59.000,00TL tutarlı faturanın davalı firma tarafından ödendiğini, sehven icra takibine konu edildiği anlaşılmış olduğundan bu faturayı dava konusu yapmadıklarını, itirazın iptali davasına konu … seri numaralı, 31/05/2017 tarihli ve 118.000,00TL bedelli fatura, müvekkili tarafından yapılan 5 Mayıs 2017 tarihli zırhlı araç nakliyesi işinden kaynaklı olup davalı tarafından bu fatura bedeli ödenmediği gibi faturaya karşı yapılmış bir itiraz da bulunmadığını, davalı yan ile müvekkili arasında nakliye hizmetinden kaynaklanan işlerden kaynaklı olarak davalı yana birçok fatura kesildiğini, fatura borçlarının davalı yanca müvekkili …in … A.Ş. … – … şubesinde bulunan … IBAN nolu hesabına ödendiğini, ancak … seri numaralı, 31/05/2017 tarihli ve 118.000,00TL bedelli fatura borcunun müvekkiline ödenmediğini, borçlunun sırf icra takibini durdurmak ve süreci uzatabilmek adına ödeme emrine, borca, takibe, faiz oranına, faize, işlemiş faize ve takibin ferilerine itiraz ettiğini, arabuluculuk görüşmesinde tarafların anlaşma sağlayamadığını, davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın … seri numaralı, 31/05/2022 tarihli ve 118.000,00TL bedelli fatura yönünden başlatmış olduğu 118.000,00TL asıl alacak ve 87.606,92TL işlemiş faiz ve ferileri yönünden iptalini sağlamak adına işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu beyan ederek, davalının yapmış olduğu itirazın 118.000,00TL asıl alacak ve 87.606,92TL işlemiş faiz ve ferileri üzerinden iptaline, takibin devamına, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; davacının iki adet fatura ve bu iki adet faturaya işlettiği faizi Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından takibe koyduğunu, bu faturalardan birinin aslında ödenmiş olduğunu, sehven icra takibine konu edildiğini anlayarak diğer fatura için itirazın iptali davası açıldığını, huzurdaki davanın 118.000,00TL bedelli faturayla ona işlemiş 87.606,92TL faize olan itirazın iptali davası olduğunu, taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki mevcut olduğunu, davacı tarafça müvekkili şirkete pek çok fatura kesildiği, bu faturaların bedellerinin davacıya ödendiğini, taraflar arasında süregelen bir ticaret olduğundan cari hesap ilişkisi kurulduğunu, taraflar alacaklarını ayrı ayrı istemek yerine bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek bakiyeyi talep ettiğini, cari hesabın en önemli işlevi taraflar arasındaki ödeme ve ödemeye bağlı bilumum işlemleri ortadan kaldırması ve bu suretle iş kolaylığı sağlaması olduğunu, muhasebe uygulamaları açısından cari hesap ilişkisi herhangi bir yazılı sözleşmenin varlığına bağlı olmadığını, diğer bir ifadeyle ticari hayatta ve muhasebe uygulamalarında cari hesap daha çok karşılıklı güven unsuruna dayalı olarak işleyen bir müessese olduğunu, davacı her ne kadar 118.000,00TL’lik fatura alacağının ödenmediğini iddia etse de karşı tarafın ve müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde müvekkilinin gerçekten de böyle bir borcu olmadığının ortaya çıkacağını, tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ettiğini, defterler incelendiğinde davanın haksızlığının anlaşılacağını, ayrıca davacının, müvekkilinin davacıdan nakliye hizmeti aldığını dava konusu faturanın da buna istinaden düzenlendiğini iddia ettiğini, bu nedenle müvekkilinin ve karşı tarafın düzenlediği Ba/Bs formlarının gözden geçirilmesi gerektiğini, davacı 118.000,00TL’lik fatura alacağı için 87.606,92TL işlemiş faizi takibe koyduğunu, Bu faizi ve oranını kabul etmediğini, muaccel hale gelmiş bir alacağın borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceğini, temerrüt için borcun talep edilebilir hale gelmesi ve ihtar şartları bulunduğunu, alacaklının müvekkiline temerrüde düşürecek herhangi bir ihtarda bulunmadığını, TTK m.18’e göre tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye ilişkin ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağını, davacının bu yollardan hiçbirine başvurmadığını, doğrudan icra takibi yolunu seçtiğini, faiz alacağını kabul anlamına gelmemekle beraber ancak ve ancak icra takibiyle doğduğunu, işlemiş faiz alacağı bulunmadığını, taraflar arasında tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğundan davacının müvekkiline borcun ifa edilmesi için uygun bir süre vermiş olması da gerektiğini, ticari defterler, kayıtlar ve Ba Bs formları incelendiğinde böyle bir alacağın olmadığının anlaşılacağını, kabul anlamına gelmemekle beraber davanın kabulü halinde dahi alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, zaman aşımı defini ileri sürdüğünü beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, davalının ticaret sicil kaydı, tarafların 2017 yılına ait BA-BS formları, dava dışı banka kayıtları, davacının ticaret sicil kaydı ve vergi dairesi kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları, 13/12/2022 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava; taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi kapsamında faturalara dayalı alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla faturalara dayalı icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 02.06.2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 07.06.2022 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu dava hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki davada; uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi kapsamında tanzim edilen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın haksız olup olmadığı ve iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkindir. Mahkememizce, ilgili vergi dairesi ile yapılan yazışma sonucunda davacının dava tarihi itibariyle mükellefiyet kaydının bulunmadığı, ticaret sicil müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucunda davacının tacir sıfatının bulunmadığı, tüm bunlara göre dava tarihi itibariyle davacının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Eldeki dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi genel mahkemeler olan Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.07/02/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı