Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/834 E. 2023/1035 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/834 Esas – 2023/1035
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/834 Esas
KARAR NO : 2023/1035

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 03/08/2022
KARAR TARİHİ: 10/10/2023
K. YAZIM TARİHİ: 23/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müflis şirket hakkında Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin Batı Ticaret Mahkemesince 04.12.2019 tarih ve 2019/40 E. Sayılı dosyası ile verilen iflas kararının kaldırılarak 24.09.2020 tarih 2020/145 E. sayılı dosyasıyla yeniden iflas kararı verildiğini, kararın kesinleştiğini, Müflis şirketin iflas tasfiye işlemlerinin yürütüldüğü Ankara Batı İflas Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yapılan alacak başvurusunun kısmen reddedildiğini, sıra cetvelinin 20.07.2020 tarihinde taraflarına tebliğ edildiğini, Müflis şirket hakkında iflas kararının verilmesi ile beraber iflas tasfiye dosyasına Veraset ve Harçlar Dairesi Müdürlüğüne toplam 11.018,84TL alacak için başvuru yapıldığını, bu alacağın 11.199,84 TL’lik kısmının ödendiği varsayılarak gerekçesiyle reddedildiğini, alacağın kaynağının Kamu alacağı olan vergi alacağından ibaret olduğunu, iflas idaresine alacağın belgelerinin sunulduğunu, kamu idaresinin düzenlemiş olduğu belgelere dayanan alacak taleplerinin iflas idaresince red yetkisinin bulunmadığını, mezkur alacak aleyhine ancak müflis şirket yetkilileri tarafından davâ açılmasının mümkün olduğunu, bu yolun da kullanılmadığını, red gerekçesi, kayıt talebine konu vergi alacağının Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığının 28.06.2022 tarih ve …sayılı yazısına dayandırılmakla birlikte, mezkur alacağın vergilendirme dönemi esas alınarak düzenlendiğini, vergilendirme dönemi ile vade döneminin farklı olduğunu, verginin tarhı ile tahsil aşamasına kadar geçen süreç boyunca alacağın tahsil işlemlerinin yapılmadığını, dolayısıyla vadesi gelmiş/geçmiş borç olarak kayıtlara işlenmediğini, red gerekçesinin hukuki gerekçe ve yorumdan yoksun olduğunu, bu yazıya dayanarak alacağın ödendiğinin varsayılmasının açıklanmaya muhtaç olduğunu beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket iflas idare memuru … cevap dilekçesinde özetle; Sermaye Piyasası Kurulunun 28.06.2022 tarih … sayılı yazısında açıklandığı üzere, … A.Ş.’nin tedrici tasfiye aşamasındaki tüm kamu borçlarının faizi ile birlikte ödendiğini, davacı idarenin alacak talebinin tedrici tasfiye aşamasındaki dönemlere ilişkin olduğunu, Sermaye Piyasası Kurulunun yazısı esas alınarak, tedrici tasfiye dönemlerine ilişkin alacak taleplerinin reddedildiğini, bu nedenle dava konusu ihtilafın çözülmesinde öncelikle iki kamu kuruluşu arasındaki çelişkinin giderilmesinin büyük önem arz ettiğini, Sermaye Piyasası Kuruluna müzekkere yazılarak, … A.Ş.’nin tedrici tasfiye aşamasında davacı idareye olan borçlarının ödenip ödenmediği, ödenmedi ise tutarı hakkında bilgi verilmesini, tedrici tasfiye döneminde bir borcun çıkması halinde alacak kayıt talebinin kabulüne, herhangi bir borcun olmadığı açıklandığında ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mahkememizin 2019/40 Esas sayılı iflas dosyası, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyası, … A.Ş’nin 09/03/2023 tarih … sayılı cevabi yazısı, 21/08/2023 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, vergi borcundan kaynaklı alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne ilişkindir.
Mahkememizin 04/12/2019 tarih 2019/40-775 E-K. Sayılı ilamı ile davalı şirket hakkında iflas kararı verilmiş, verilen karar istinaf ve temyiz kanun yolu incelemesinden geçerek 10/03/2022 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkememizce, davacı yanın iflas tarihi itibariyle varsa dava konusu bakiye alacağının tespiti ve hesaplanması bakımından dosya bilirkişiye tevdii edilmiş, düzenlenen 21/08/2023 tarihli raporda özetle; “…Dava dosyası ve Ankara Batı Adliyesi İflas Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyasında yer alan dosya ve eklerinin incelenmesi neticesinde, hukuki takdiri mahkemeye ait olmak üzere, Müflis şirketin ticari defterlerinde dava konusu alacak tutarı ile ilgili herhangi bir kaydın yer almadığı, İflas masasının davacı alacağının reddedilen tutarına ilişkin gerekçesinin T.C. Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı’nın 28.06.2022 tarih ve … sayı ile Ankara … İcra Hukuk Mahkemesine göndermiş olduğu yazısı olduğu, ilgili yazıda 28.06.2018 tarihinden önceki tüm kamu borçlarının ödendiğinin belirtildiği, dosya kapsamındaki ilgili kurum müzekkere cevabında da kamu alacakları da dahil 28.06.2018 tarihinden önceki tüm borçların faizi ile birlikte ödendiği beyanlarının yer aldığı, dosya kapsamı kül halinde değerlendirildiğinde, Davacının talebi olan 7.010,38 TL anapara alacağının dayanağının Ankara … İş Mahkemesi’nin … E. ve … K. sayılı dosyasına ilişkin karar ve ilam harcı olduğu, söz konusu kararın temyiz incelemesi sonucunda dosya kapsamında yer alan Yargıtay 9. H.D.’nin 2020/3649 E. 2021/1066 K. sayılı 14.01.2021 tarihli kararı ile “Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına” kararı verilerek Ankara … İş Mahkemesi’nin kararının düzeltilerek onandığı ve kararın kesinleştiği, kesinleşen bu karar kapsamında davacının davalıdan 7.010,38 TL tutarında anapara alacağının bulunmadığı, Davacının talebi olan 4.008,46 TL gecikme zammı açısından Ankara … Vergi Mahkemesince davalının 02.12.2011 tarihinden itibaren uygulanan gecikme zammının iptaline karar verildiği, ancak Ankara Bölge İdare Mahkemesi … Kurul’un … E. … K. sayılı 05.11.2014 tarihli kararı ile “Ankara … Vergi Mahkemesi’nin 30.04.2014 gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, davanın kesin ve yürütülmesi gerekli işlem yokluğundan reddine” kararı verildiği, bu karar kapsamında davacının davalıdan 4.008,46 TL zammı alacağının bulunduğu…” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacı tarafından kayıt ve kabulü talep edilen 11.018.84 TL’nin 7.018,84 TL’si ana para alacağı, 4.008,46 TL’nin ise gecikme zammı alacağı olduğu görülmüştür.
Davacının talebi olan 7.010,38 TL anapara tutarına ilişkin yapılan değerlendirmede; Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Veraset ve İntikal Dairesi Müdürlüğü’nün borç cetvelinin 6. Sırasında yer alan … tahakkuk fiş numarasına sahip, vade tarihi 06.03.2018 olan 7.010,38 TL’lik borcun dayanağının Ankara … İş Mahkemesi’nin … E. ve … K. sayılı dosyasına ilişkin karar ve ilam hârcı olduğu, söz konusu kararın temyiz incelemesi sonucunda dosya kapsamında yer alan Yargıtay 9. H.D.’nin 2020/3649 E. 2021/1066 K. sayılı 14.01.2021 tarihli kararında; “Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına” kararı verilerek Ankara … İş Mahkemesi’nin kararı düzeltilerek onanmış ve karar kesinleşmiştir. Yargıtay ilamı ve kesinleşme şerhi dikkate alındığında davacının ilgili davadan kaynaklı 7.010,38 TL tutarında bir anapara borcunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça ilgili mahkeme tarafından harç tahsil müzekkeresi yazılmadığı belirtilmişse de, kesinleşen mahkeme ilamından davalının tahakkuk eden harç yönünden bir alacağının kalmadığı, eldeki davada alacağın bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusu olduğundan ilgili mahkemenin harç tahsil müzekkeresinin iadesini istememesinin bir önemi bulunmamaktadır. Bu nedenlerle söz konusu alacak yönünden kayıt kabul isteminin reddi gerekmiştir.
Davacının talebi olan 4.008,46 TL gecikme zammı tutarına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; Ankara … Vergi Mahkemesince davalı aleyhine 02.12.2011 tarihinden itibaren uygulanan gecikme zammının iptaline karar verildiği, dosya kapsamındaki Ankara Bölge İdare Mahkemesi … Kurul’un … E. … K. sayılı 05.11.2014 tarihli kararında; “.. davacı kurum tarafından davalı idareden, tasfiye halinde olduklarından vergi borçlarının tasfiye dönemi içinde gecikme zammı işletilmeden bildirilmesinin istenmesi üzerine davalı idarece tasfiye dönemi içinde gecikme zammı işletilerek borçların bildirildiği, bunun üzerine söz konusu gecikme zamlarının kaldırılması istemiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Olayda, davalı idarece davacının hukukunu etkileyecek yeni bir işlem yapılmamış, yani davacıdan yukarıda örnekleri verilen kesin ve yürütülmesi gerekli işlemlerle vergi alacağı istenmemiş, davacının bilgi istemi üzerine başvuru tarihi itibariyle vergi borçları gecikme zammı olarak bildirilmiştir. Bu durumda, olaydaki davalı idare yazısının, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem niteliğinde olmayıp, davacının bilgi istemine cevaben verilen bilgi mahiyetinde olduğu anlaşıldığından, inceleme olanağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı itiraz isteminin kabulü ile Ankara … Vergi Mahkemesi’nin 30.04.2014 gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, davanın kesin ve yürütülmesi gerekli işlem yokluğundan reddine” kararı verilmiştir.
Görüldüğü üzere Bölge İdare Mahkemesi tarafından dava konusu gecikme zammına ilişkin esastan bir inceleme yapılmamış, davanın kesin ve yürütülmesi gerekli işlem yokluğundan reddine karar varilmiştir Hal böyle iken alacağın varlığına ilişkin kesin bir mahkeme kararından bahsedilemeyeceğinden mahkememizce alacağa ilişkin değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda, Merkezi Kayıt Kuruluşunun 09.03.2023 tarihli müzekkere cevabında belirtildiği üzere davalı müflis şirketin tedrici tasfiyeye girdiği sabit olup taraflar arasında bu konuda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Nitekim dosya kapsamında bulunan SPK’nın 28/06/2022 tarihli cevabi yazıda da davalının 02.12.2011 tarih ve … sayılı kararıyla faaliyetlerinin sürekli durdurulduğu ve tedrici tasfiye sürecine başlandığı, 04.07.2018 tarihinde de tasfiyenin kapatıldığı, bu süreçte herhangi bir anapara, faiz ve aidat borcunun kalmadığı bildirilmiştir.
Davalı şirketin söz konusu gecikme zamlarının vadelerinin 05/11/2013 ile 15/06/2017 tarihinde olduğu görüldüğünden söz konusu gecikme zamlarının tedrici tasfiye dönemi içinde tahakkuk ettirildiği anlaşılmıştır. Danıştay …Dairesinin … esas, … karar ve … esas, … karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere Sermaye Piyasası Kurulu tarafından tedirci tasfiye kararı alınıp faaliyetleri durdurulan şirketin aciz halinde olduğunun kabulü gerekeceğinden bu tarihler arasında gecikme zammı işletilemeyeceği anlaşıldığından tasfiye dönemi içinde olduğu sabit olan dava konusu gecikme zamlarına ilişkin Bölge İdare Mahkemesince esastan inceleme yapılmadığı ve SPK’nın 28/06/2022 tarihli yazısı da gözetilerek davacının belirtilen dönemlerde gecikme zammı talep edemeyeceği sonuç ve kanaatine varılarak gecikme zamları yönünden de kayıt kabul isteminin reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 11.018,84TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı iflas idare memurunun yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 10/10/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza