Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/816 E. 2022/1012 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/816 Esas – 2022/1012
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/816 Esas
KARAR NO : 2022/1012

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2022
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
K.YAZIM TARİHİ: 14/11/2022

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; davalı alacaklı ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirketin, işbu ticari ilişkiden kaynaklı olarak doğan 300.000,00TL tutarında borcuna karşılık davalıya …’nın … Şubesi’nin … IBAN numaralı hesabı üzerinden keşide edilen … çek numaralı 80.000,00TL tutarındaki 30.11.2019 tarihli çeki, …nın … Şubesi’nin … IBAN numaralı hesabı üzerinden keşide edilen … çek numaralı 80.000,00TL tutarındaki 31.12.2019 tarihli çeki, …’nın … Şubesi’nin … IBAN numaralı hesabı üzerinden keşide edilen … çek numaralı 80.000,00TL tutarındaki 31.10.2019 tarihli çeki ve yine …’nın … Şubesi’nin … IBAN numaralı hesabı üzerinden keşide edilen … çek numaralı 60.000,00TL tutarındaki 30.09.2019 tarihli çeki verdiğini, akabinde müvekkili ile davalı yanın müvekkilinin borcuna karşılık olarak vermiş olduğu 4 adet toplam 300.000,00TL tutarında olan çeklerin vadelerini ileri tarihe taşımak maksadıyla yine aynı borca istinaden (300.000,00TL tutarında) işbu çeklerin iade edilmesi koşulu ile ileri vadeli 2 adet yeni çek verilmesi hususunda anlaştıklarını, işbu anlaşmaya istinaden müvekkili şirketin yine aynı borca karşılık olarak davalı yana …’nın … Şubesi’nin … IBAN numaralı hesabı üzerinden keşide edilen … çek numaralı 200.000,00TL tutarındaki 31.12.2020 tarihli çeki ile …’nın … Şubesi’nin … IBAN numaralı hesabı üzerinden keşide edilen … çek numaralı 200.000,00TL tutarındaki 30.11.2020 tarihli çeki teslim ettiğini, yine tarafların anlaşması üzerine müvekkili şirket ile davalı yanın ticari ilişkilerinin devam etmesi dolayısıyla müvekkilinin vermiş olduğu 2 adet toplam 400.000,00TL tutarındaki çeklerin 300.000,00TL’si ile borcun tamamı karşılanacak, kalan bakiye olan 100.000,00TL ile ise ticari ilişkiden doğan yeni borçların mahsup edileceğini, anlaşmada görüleceği üzere müvekkilinin üzerine düşeni yapmış, davalıya …’nın … Şubesi’nin … IBAN numaralı hesabı üzerinden keşide edilen ve çek numaraları …, … olan toplam 400.000,00TL tutarındaki 2 adet çeki verdiğini, daha sonra müvekkilinin, anlaşmaya göre ilk verilmiş olan, 2019 tarihli, …’nın … Şubesi’nin … IBAN numaralı hesabı üzerinden keşide edilen ve çek numaraları …, …, …, … olan 4 adet çeki istediğinde; çeklerin merkezde olduğunu, merkezden çeklerin gelmesini talep ettiklerini ve geldiğinde derhal teslim edeceklerini iletmek suretiyle çekleri teslim etmediklerini, davalı yanın kötü niyetli olarak müvekkiline iade etmesi gerekttiği eski tarihli çekler ile yine aynı borca istinaden verilmiş olan ileri vadeli çeklere dayanarak … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine kambiyo senedine mahsus icra takibi başlattığını, haksız ve dayanaksız olarak tanzim olunan ödeme emrine dolayısı ile müvekkilinin borcu olmadığı halde davalı yan ile 18.03.2022 tarihli protokolü yapmak suretiyle haricen tahsil şeklinde davalı yana toplam 873.000TL işbu dosya borcunu haciz tehdidi altında ödediğini, davalının, davacı müvekkilinden sözde alacağını bu yolla tahsil ettiğini beyan ederek, müvekkili şirketin davalı alacaklıya bilirkişi marifetiyle tespit edilecek tutar miktarınca borçlu bulunmadığının tespitine, müvekkilinin borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000TL bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile istirdadına, alacak kötü niyetli olarak tahsil edildiğinden dolayı fazla tahsil edilen tutar üzerinden %20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; huzurdaki davanın arabuluculuk görüşmelerinin dava açıldıktan sonra yapıldığını, halbuki, huzurdaki istirdat davası gibi, konusu bir miktar paranın iadesinin talep edildiği ticari davalarda, dava öncesi arabuluculuk görüşmelerinin yapılması ve anlaşmama şeklinde tamamlandıktan sonra dava açılması gerektiğini, davacı yanın bu şartı, dava ikame ettikten sonra yerine getirdiğinden, davanın usulden reddi gerektiğini, dava konusu edilen çeklerin, tanzimine sebep olan asıl borç ilişkisinin senetten anlaşılmasına imkan bulunmayan kıymetli evrak niteliğinde olduğunu, mücerret senetle, söz konusu hukuki münasebet arasında bir bağ kurulmadığını, davacının da dava dilekçesinde belirttiği 18/03/2022 tarihli protokol, davacının borç ikrarını da ihtiva eden karşılıklı sulh ve ibra niteliğinde bir belge olduğunu, davacı tarafın bu protokolü sulh ve ibra yetkili vekili aracılığıyla imzaladığını, taraflar bu sulh ve ibra protokolünün 4ncü maddesinde belirtilen şekilde 873,000.00 TL ödemenin yapılması halinde birbirlerinden alacak-verecek talepleri olmayacağını, birbirlerini bu şekilde ibra ettiklerini, 5nci maddesinde de tarafların bu şekilde sulh olduğu, anlaşılan toplam ödeme miktarı ( 873.000,00 TL) ödenmesiyle gayrıkabilirucu olarak birbirlerinden alacak-verecekleri kalmayacağı beyan edildiğini, davacının da dava dilekçesinde belirttiği üzere, protokol doğrultusunda 873.000,00 TL ödenerek dosyanın kapatıldığını, kambiyo evrakının mücerretliği ilkesi yanında bu sulh ve ibra protokolünün de davanın hukuki dayanağının olmadığı ve reddi gerektiğini ortaya koyduğunu, sulh sözleşmesinin kurulması ile birlikte, taraflar arasındaki ihtilaflı hukukî ilişki ortadan kalkmakta ve yerini uzlaşmaya dayanan, bağlayıcı bir sözleşmeye bıraktığını, tüm bu durum, davacının huzurdaki davayı açmakta kötü niyetli olduğunun açık göstergesi olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Kahramankazan İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası, tarafların ticaret sicil kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, davacının davalı alacaklıya borçlu olmadığı iddiasına yönelik icra dosyasına icra tehdidi altında yapılan ödemelerin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile istirdadı istemine ilişkindir. Her ne kadar davacı yan menfi tespit ve istirdat talep etmişse de, iddianın ileri sürülüş şeklinden davacının takip konusu borcu icra tehdidi altında ödedikten sonra işbu davayı açtığı ve ödenen bedelin istirdatını talep ettiği, istirdat hükmü kurulurken alacak-borç durumu da tartışılacağından menfi tespit yönünden bir hüküm kurulmaksızın yalnızca istirdat yönünden hüküm kurulacağından dava, istirdat davası olarak nitelendirilerek inceleme yapılmıştır.
Yürürlük tarihi 01/01/2019 olan 7155 sayılı yasa ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde; ” 1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. ” denilmek suretiyle, 01/01/2019 tarihi itibariyle ticari davalarda arabuluculuğa başvuru, dava şartı haline getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasında “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bir ticari davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olabilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre; öncelikle konusu, bir miktar paranın ödenmesi olmalı, sonra dava konusu olan bir miktar paranın ödenmesi için yapılan talep, bir alacak veya tazminat talebi olarak ileri sürülmelidir. Bu koşulların bulunması halinde dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olacaktır. Bu koşulların gerçekleşmediği ticari davalarda davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak kabul edilmeyecektir. Kanun maddesinin metni ve gerekçesi açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir.
İstirdat talepli iş bu dava 29/07/2022 tarihinde açılmıştır.
Yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında, tarafların tacir olduğu ve uyuşmazlığın ticari işlerinden kaynaklandığı, uyuşmazlık konusunun icra tehdidi altında yapılan ödemenin davalıdan istirdatı istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar iş bu davada davacının davalıya borçlu olmadığı iddiasına yönelik icra dosyasına icra tehdidi altında yapılan ödemelerin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile istirdadı talep edilmişse de; dava konusu miktar, davalı yönünden para alacağı niteliğinde olup, yargılama sonucunda verilecek hükümle birlikte taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisi tartışılacaktır. Yasanın düzenleniş gayesi gözetildiğinde, bu tür davaların zorunlu arabulucuya tabi olduğu kanaatiyle; davacı vekiline 01/08/2022 tarihli tensip tutanağının 1. maddesi ile TTK 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi uyarınca arabuluculuk son tutanak aslını sunması için bir haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı vekili tarafından 01/09/2022 tarihinde beyanda bulunulduğu, arabuluculuğa dava açılmadan önce başvurulmadığı, davadan sonra başvurulduğu, arabuluculuk son tutanağının 30/08/2022 tarihli olduğu görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası birlikte değerlendirildiğinde, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dahi tek başına yeterli olmayıp, arabuluculuk faaliyetinin sonuçlanması ve anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekmektedir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince davacı vekiline verilen bir haftalık kesin süre, arabuluculuğa başvuru için değil, dava öncesi olumsuz neticelenmiş arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemeye sunumu için öngörülmüş bir süredir. Somut olayda arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması nedeniyle herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 114/2, 115/2 ve TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden Reddine,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 uyarınca 1.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.01/11/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı