Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/781 E. 2022/1000 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/781 Esas – 2022/1000
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/781 Esas
KARAR NO : 2022/1000

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2022
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
K. YAZIM TARİHİ: 25/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı borçlu … arasında 2012 yılında gümüş alım-satımı konusunda alışveriş neticesinde davalı borçlunun davacıya 6.590,00-USD senet verdiğini, taraflarınca ilk önce Ankara … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyadan senetten kaynaklı olarak takip başlatıldığını ancak bu takibe karşı yetki itirazı nedeniyle takibe Ankara Batı İcra Müdürlüğü … sayılı dosyadan devam edildiğini, Ankara Batı İcra Müdürlüğü tarafından davalı borçluya gönderilen ödeme emrine davalı borçlu …’ün 04/02/2022 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, takibe itiraz sebebi olarak borcun zamanaşımına uğradığını iddia ettiğini, ancak takibe dayanak belgenin 01/08/2012 vade tarihli bir senet olup ilgili senedin on yıllık zamanaşımına uğramadığını, tüm bu sebeplerle itirazın haksız olduğunu, davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile Ankara Batı İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takibin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asıl alacak olan 52.061,00-TL üzerinden devamı ile asıl alacağa senet vade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davada mahkemenin görevsiz olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki olmadığını, müvekkilinin tacir olmadığını, ticari işletmesinin de olmadığını, müvekkilinin … bünyesinde … olarak atandığı 05.10.1995 tarihinden itibaren hali hazırda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında … mesleğini sürdürdüğünü, takip konusu belge incelendiğinde 01.01.2012 tarihinde düzenlendiğinin görüleceğini, müvekkilinin vergi kaydının kapatılmasından ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında … olarak görev yapmaya başladıktan yıllar sonra düzenlenen belgenin, müvekkilin ticari işletmesiyle ilgisi olmadığını gösterdiğini, bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğunu, dava konusu icra takibine dayanak belgede vade tarihi 01.08.2012 olarak gösterildiğini, davacının ise Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilk defa icra takibi başlattığını bu tarihten önce hiçbir ihbar, ihtar, protesto, icra takibi yoluna başvurmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 778/1-h maddesinin atfıyla 749. maddesinde bononun vade tarihinden itibaren üç yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağını, 01.08.20212 vade tarihli belgenin zaman aşımına uğradığını, kambiyo senedi vasfını yitirdiğini, bu nedenle de 6102 sayılı Kanun’da düzenlenen hususlardan olmaması nedeniyle, 4. maddede sayılan mutlak ticari dava da olmadığını, kaldı ki davacının da kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatmamış, genel haciz yolu ile takip başlatmış olduğunu, dava konusu takip dayanağı belgenin adi senet niteliğinde dahi olmadığını, belge metninde müvekkilinin dava konusu bedeli veya herhangi bir bedeli ödeyeceğine dair hiçbir irade beyanı yer almadığını, belge metni incelendiğinde, “ödeyeceğim” gibi açık bir irade beyanının yer almadığını, davacı tarafın, alacaklı olmadığını bildiği halde kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, müvekkilinin dayanak belgeye göre borç altına girdiğine ilişkin bir irade beyanı göstermediğini, bu nedenle davacı alacaklının icra takip dosyasına sunduğu takibe dayanak belgenin alacağı göstermediğini, haksız ve kötü niyetli icra takibine karşı yapılan itirazın hukuka uygun olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davacının icra takip dosyasına sunduğu takibe dayanak belgede müvekkilinin borç altına girdiğine dair irade beyanı olduğunu kabul anlamına gelmemek üzere, belgenin adi senet niteliğinde olduğu kabul edilse dahi, taraflar arasındaki temel ilişkinin ayrıca ispat edilmesi gerektiğini söz konusu belge incelendiğinde “bedelin nakden ahzolunduğu” görüldüğünü, bu nedenle takibe dayanak belgenin, taraflar arasında gümüş alım satımı konusunda alışveriş olduğu iddiasına ilişkin yazılı delil başlangıcı olarak kabulü mümkün olmadığını, davacının senetle ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, asıl alacak iddiasını kabul anlamına gelmemek üzere, zaman aşımına uğrayan senetteki vade tarihi temerrüde esas alınamayacağından takip öncesi faiz talep edilemeyeceğini, aynı zamanda taraflar arasında ticari ilişki olmadığından, takip sonrası faiz de talep edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle davanın reddi ile Ankara Batı İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takibinin iptaline, kötüniyetli davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu m. 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki davada; uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen senet bedelinin ödenmemesi nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın haksız olup olmadığı ve iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkindir. Mahkememizce, ilgili vergi dairesi ile yapılan yazışma sonucunda davalının mükellefiyet kaydının olduğu, 14/09/1995 tarihi itibariyle terk olduğu, böylelikle dava tarihi itibariyle davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Eldeki dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi genel mahkemeler olan Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
5-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri İlgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi.01/11/2022

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.