Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/66 E. 2022/1149 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/66 Esas – 2022/1149
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/66 Esas
KARAR NO : 2022/1149

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2022
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
K. YAZIM TARİHİ: 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında oluşan ticari ilişki sebebi ile davalı yanın müvekkiline toplamda 90.270,00 TL tutarındaki faturalara istinaden borcu bulunduğunu, faturaların 2019 yılına ait olmasına rağmen 2020 yılında taraflar arasında yapılan harici görüşmeler neticesinde sadece fatura bedelleri tutarınca bir mutabakat gerçekleştiğini, işbu mutabakata rağmen 2021 sonuna kadar mutabakata varılan meblağın yine ödenmemesi üzerine 30.04.2021 tarihli mutabakat mektubunun icraya konulduğunu, davalı tarafça haksız ve dayanaksız olarak işbu icra takibine itiraz edildiğini, bilirkişi marifeti ile tarafların ticari defterleri incelendiğinde, davalı yanın borçlu olduğu ve ne kadar borçlu olduğunun ortaya çıkacağını, mutabakat mektubuna konu faturaların; 15.10 2019 tarihli 43.070,00 TL bedelli fatura, 21.10.2019 tarihli 26.550,00 TL bedelli fatura, 14.11.2019 tarihli 7.670,00 TL bedelli fatura, 26.11.2019 tarihli 12.980,00 TL bedelli faturalar olduğunu beyan ederek, davalının haksız ve dayanaksız itirazının iptaline, takibin devamına, ödenmemiş asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların kollektör (boru) delme işinde anlaştıktan sonra davacı tarafından dilekçelerinin ekinde sundukları 11.10.2019 tarihli uygunsuzluk raporu ve eklerinden anlaşılacağı üzere, ©60,3×5,6’lık boru üzerindeki delik sayısı davacının hatalı ve kusurlu işlemleri nedeniyle 150 adet olarak açıldığından bahse konu borunun hurdaya ayrıldığını, bu durumun müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, sözü edilen 11.10.2019 tarihli uygunsuzluk raporunun davacı şirket yetkilisi … tarafından da herhangi bir itiraz kaydı olmaksızın imzalanarak muhteva itibarı ile kabul edildiğini, bunun üzerine davacı tarafından tanzim edilerek müvekkili şirkete gönderilen faturalar karşılığında … numaralı ve 30.11.2021 tarihli iade faturası tanzim edilerek davacı şirkete gönderildiğini, dolayısıyla davacı şirketin müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, bu nedenle Ankara Batı İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası kapsamında gönderilen ödeme emrine, borca ve tüm fer’ilerine haklı olarak itiraz ettiklerini ve itirazları üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, dolayısıyla da şartları oluşmayan icra inkar tazminatı taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, beyanla davanın reddine, müvekkili lehine alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık vekâ üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların ticaret sicil kayıtları, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, tarafların ticari defter ve belgeleri, BA-BS formları, 14/10/2022 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, faturaya dayalı başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının bir sureti dosya arasına alınmış, incelenmesinde; Davacı (alacaklı) şirket vekili tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 06/12/2021 tarihli ödeme emri ile 90.270,00 TL asıl alacak 9.794,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 100.064,30 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 09/12/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 13/12/2021 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu, eldeki davanın 17/01/2022 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket, icra takibine de konu ettiği çeşitli faturalar için mutabakata varılan meblağdan kaynaklı cari hesaptan kaynaklanan toplam 100.064,30 TL bakiye alacağının davalı tarafından ödenmediğini iddia etmekte, davalı şirket ise takip dosyasına sunduğu dilekçeyle davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunmaktadır.
Davacı ticari defterlerine dayanarak alacak talep etmiştir. Bir gerçek veya tüzel kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeyi yine kendi lehine delil olarak kullanamaması bir usul kuralıdır. Zira kişi kendi lehine, başkası aleyhine delil oluşturma eğilimine girebilir. Ancak, bir kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeye yine kendi lehine delil olarak dayanamayacağına ilişkin genel kurala bir istisna getirilmiş ve kanunda belirtilen şartlar altında ticari defterlerin sahibi lehine delil olacağı kabul edilmiştir. Sahibi tarafından oluşturulan ticari defter kayıtları, uyuşmazlığın her iki tarafının defter tutma yükümlülüğüne tabi olması ve uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasına ilişkin genel şartlar dışında, kanunda öngörülen ek şartların gerçekleşmesi halinde, sahibi lehine delil teşkil edebilir. Bu kuralın istisnası olan ticari defterlerle ispat HMK’nın 222/2-3. Maddesinde bazı sıkı şartlara bağlanmıştır. HMK 222/2’de, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz, usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği hüküm altına alınmıştır. HMK 222/3. Maddesinde ise, HMK 222/2’de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır ( Yargıtay 15. HD’nin 13/06/2017 tarih ve 2/16/2310 E.2017/2537 K sayılı ilamı).
Tarafların ticari defter ve kayıtları ile celp edilen BA-BS formları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu sunulan 14/10/2022 tarihli raporda özetle; Davacı Vekil …. Şti.’nin 06.12.2021 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğü’ne … E. sayılı dosyası ile davalı … A.Ş. aleyhinde başlatmış olduğu ilamsız icra takibinin takip tarihi olan 06.12.2021 tarihi itibariyle davalı şirketten 90.270,00 TL alacaklı olduğu, bununla birlikte davacı şirketin icra takibinden önce alacağının tahsili hususunda davalıya yazılı ya da sözlü ihtarı bulunmadığı için, takip tarihinden önce davacının davalıyı temerrüde düşüremediği, bu nedenle icra takibinde davacı tarafından talep edilen işlemiş faiz talebinin yersiz olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Dava konusu alacak, faturaya dayalı alacağa dayanmaktadır. Fatura düzenlenmesi tek başına muaccel bir alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davacının aynı zamanda malın teslim edildiğini/hizmetin ifa edildiğini ispat yükü altındadır.
Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır. Tarafların BA/BS formlarının karşılaştırılması neticesinde ise; tarafların bu kayıtlarının da uyumlu olduğu, Yargıtay … HD … esas, … karar sayılı kararında da belirtildiği üzere bu hususun fatura konusu malların teslimine karine teşkil ettiği, ve aksinin ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davalının, hayatın olağan akışına göre teslim almadığı faturaya konu mallara ilişkin bildirimde bulunmaması gerekmekte olup davalı tam tersine uyuşmazlık dönemine ilişkin davacı adına davacı kayıtları ile örtüşecek şekilde Ba formuyla vergi dairesine bildirimde bulunmuştur. Bu itibarla da taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı ve mal teslimi yönündeki davacı iddiaları kanıtlanmıştır.
Davalı taraf cevap dilekçesi ekinde sunduğu 11.10.2019 tarihli uygunsuzluk raporuyla fatura konusu ürünlerin ayıplı olduğu savunmakta, davacı taraf ise söz konusu uygunsuzluk raporunun dava konusu faturalara konu olmadığını beyan etmektedir. Bununla birlikte, davalı vekili cevap dilekçesinin ekinde dosyaya sunduğu iade faturasının tetkikinde; davalı … A.Ş. tarafından davacı Vekil … Şti. Adına 30.11.2021 tarihli, … nolu KDV dahil 90.270,00 TL tutarında | adet iade faturası düzenlendiği söz konusu faturanın ayrıntıları az yukarıda verilen 2019 yılında çeşit tarihlerde davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların iadesi olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı vekili iade faturasının nedeni olarak ise 11.10.2019 tarihinde düzenlenen uygunsuz raporunu göstermiştir. Ancak davalı vekili tarafından dosyaya sunulan söz konusu 11.10.2019 tarihli uygunsuz raporunda ticari ilişkiye konu ürünler hakkında herhangi bir somut bilgi ve belgenin olmadığı (mal ve hizmetin ne olduğu – fatura ve irsaliye no vs.) anlaşılmaktadır. Bu kapsamda taraflar arasında ihtilaf konusu olan söz konusu iade faturasının taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan 2019 yılının muhtelif tarihlerinde düzenlenen faturalardan yaklaşık bir yıl sonra düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yine dava konusu faturaların tarihinin 15.10.2019,21.10.2019,14.11.2019,26.11.2019 olmasına rağmen söz konusu uygunsuzluk raporunun tarihinin fatura düzenleme tarihlerinden önce 11.10.2019 tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken söz konusu uygunsuzluk raporunun dava konusu faturalardan kaynaklı olduğunu ve dolayısıyla fatura konusu ürünlerin ayıplı olduğunu davalı taraf geçerli delillerle ispat edememiştir.
Tüm bu açıklamalar, HMK’nın 222 . Maddesi ve belirtilen Yargıtay kararları ışığında davanın kabulüne ve takibin devamına, davalı tarafın faturaları kendi ticari defterlerine işlediği ve BA formuyla vergi dairesine bildirdiği gözetilerek TTK’nın 1530/4.maddesi gereğince davacının işlemiş faiz talebinde haklı olduğu ve fatura alacağı olduğu gözetilerek icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE ; Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına,
2-100.064,30 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 6.835,39 TL harçtan peşin alınan 1.041,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.794,12 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.096,26 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 1.041,27 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.133,47 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yargılamada yapmış olduğu 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 102,00 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.102,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 16.009,65 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/12/2022

Katip Hakim
e-imza e-imza