Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/645 E. 2023/272 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/645 Esas – 2023/272
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/645 Esas
KARAR NO : 2023/272

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/06/2022
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
K. YAZIM TARİHİ: 10/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu şirketin müvekkili için Tersiyer Kırıcı, Rotor ve ekipman yapımı işini üstlendiğini ve taraflar arasında eser sözleşmesi kurulduğunu, müvekkilinin söz konusu iş için davalıya 25.11.2021 tarihinde 70.000,00 TL, 10.12.2021 tarihinde 70.000,00 TL eft ödemesi yaptığını, ayrıca farklı tarihli çeklerin de davalıya verildiğini, ancak davalının sözleşme ile üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmediğini, davalı tarafından yapılan fiyat teklifi ve diğer belgelerdeki yazılı ödemeleri almasına rağmen, taahhüt edilen süresi içinde anlaşılan işi bitirip teslim etmediğini, teslim etmediği gibi sürekli olarak müvekkilini de oyaladığını, davalının haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz dilekçesinde davaya konu işin varlığını kabul ettiğini, aynı zamanda hukuken ödeme itirazında bulunduğunu, iddiasını ispat yükümlülüğünün davalı borçluda olduğunu, arabuluculuk sürecinin de anlaşamama ile sonuçlandığını, sonrasında da bugüne kadar almış olduğu ödemeleri iade etmediğini, yapımını üstlendiği işin taahhüt edilen süresi içinde tam ve eksiksiz bitirilip teslimine dair herhangi bir yazılı belge sunmadığını, buna rağmen müvekkilinin kayıtlarında daha önceden devam eden işler de dahil olmak üzere kalan alacağının 122.300,00 TL olduğunun tespit edildiğini, bu konuda davalı şirkete bu yönde teklifte sunulduğunu, ancak davalının hiçbir şekilde ödeme yapmadığını, yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalının yüklendiği işin ifasına müvekkilinin ihtiyacının kalmadığını, bununla alakalı olarak davalının yapımını üstlendiği işin taahhüt edilen süre içerisinde tam ve eksiksiz bitirilip teslim etmemesinden kaynaklı tüm haklarını saklı tuttuklarını beyan ederek, davanın kabulü ile davalı barçlu şirketin … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazlarının iptaline ve takibin 122.300 TL üzerinden takip talebinde belirtilen tür ve oranlarda işlemiş ve işleyecek faizi ile devamına, borçlu aleyhine haksız itiraz nedeni ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı tarafça yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamış, … tarafından sunulan 24.10.2022 tarihli dilekçe ekinde, … Makine tarafından … Otelciliğe gönderilen 05.05.2022 tarihli 40.000,00 TL tutarlı … dekontu, 01.08.2022 tarihli 60.000,00 TL tutarlı … dekontu, 01.12.2021 tarihli 365.000,00 TL tutarlı fatura suretleri sunulmuştur.
DELİLLER :
… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, ticaret sicil kayıtları, tarafların ticari defter ve belgeleri, BA-BS formları, ödeme dekontları, 02/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, sözleşmeden kaynaklı başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının bir sureti dosya arasına alınmış, incelenmesinde; Davacı (alacaklı) şirket vekili tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 07/03/2022 tarihli ödeme emri ile toplam 145.640,75 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 10/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket yetkilisinin 16/03/2022 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin 17/03/2022 tarihinde durdurulduğu, eldeki davanın 15/06/2022 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket, icra takibine de konu ettiği 122.300,00 TL alacağının davalı tarafından ödenmediğini iddia etmekte, davalı şirket ise takip dosyasına sunduğu dilekçeyle davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunmaktadır.
Davacı ticari defterlerine dayanarak alacak talep etmiştir. Bir gerçek veya tüzel kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeyi yine kendi lehine delil olarak kullanamaması bir usul kuralıdır. Zira kişi kendi lehine, başkası aleyhine delil oluşturma eğilimine girebilir. Ancak, bir kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeye yine kendi lehine delil olarak dayanamayacağına ilişkin genel kurala bir istisna getirilmiş ve kanunda belirtilen şartlar altında ticari defterlerin sahibi lehine delil olacağı kabul edilmiştir. Sahibi tarafından oluşturulan ticari defter kayıtları, uyuşmazlığın her iki tarafının defter tutma yükümlülüğüne tabi olması ve uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasına ilişkin genel şartlar dışında, kanunda öngörülen ek şartların gerçekleşmesi halinde, sahibi lehine delil teşkil edebilir. Bu kuralın istisnası olan ticari defterlerle ispat HMK’nın 222/2-3. Maddesinde bazı sıkı şartlara bağlanmıştır. HMK 222/2’de, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz, usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği hüküm altına alınmıştır. HMK 222/3. Maddesinde ise, HMK 222/2’de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır ( Yargıtay 15. HD’nin 13/06/2017 tarih ve 2/16/2310 E.2017/2537 K sayılı ilamı).
Tarafların ticari defter ve kayıtları ile BA-BS formları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu sunulan 02/01/2023 tarihli raporda özetle; Dosya kapsamı ve tarafların kayıtlarının incelenmesi neticesinde, davacının … İcra Dairesi’nin … E. sayılı icra dosyası ile 07.03.2022 tarihli ilamsız takiplerde ödeme emri ile davalıdan




… işlemiş faiz toplamı
olmak üzere toplam 145.640,75 TL alacağını, asıl alacağa yıllık %15,75 oranında ve değişen oranlarda işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte talep ettiği, dosya kapsamında davacının davalıyı temerrüde düşürücü belgesinin bulunmadığı,
Davacının 2021-2022 yılları kayıtlarına göre; davacının BA formu ile beyan ettiği davalı faturasının kayıtlarda yer aldığı, davacının icra takip tarihi olan 07.03.2022 tarihi itibariyle davalıdan 122.300,00 TL bakiye alacaklı olduğu ancak kayıtlarda icra takip tarihinden sonra davalının toplamda 100.000,00 TL tutarında 2 adet ödemesinin bulunduğu, bu kapsamda 01.08.2022 tarihi itibariyle davacının davalıdan bakiye 22.300,00 TL tutarında alacağının kaldığı,
Davalının 2021-2022 yılları kayıtlarına göre; davalının davacı adına düzenlediği ve BS formu ile beyan ettiği faturasının kayıtlarda yer aldığı, davacı ödemelerinden toplamı 140.000,00TL olan 2 adet ödemesinin yer aldığı, icra takip tarihi olan 07.03.2022 tarihi itibariyle davalının davacıdan 290.700,00 TL tutarında alacaklı olduğu, icra takip tarihinden sonra davalı tarafından yapılan taplamda 109.000,00 TL tutarında 2 adet ödemenin de bu tutara eklenmesi ile 01.08.2022 tarihi itibariyle davalının davacıdan bakiye 390.700,00 TL tutarında alacağının olduğu,
Tarafların kayıtları faturalar bağlamında karşılaştırıldığında; toplamı 430.700,00 TL olan davalının davacı adına düzenlediği 1 adet faturanın her iki taraf kayıtlarında yer aldığı, fatura düzeyinde taraf kayıtlarının uyuştuğu, tarafların kayıtları ödemeler bağlamında karşılaştırıldığında; davalı kayıtlarının ödemeleri açıklama düzeyinin eksik olduğu, davacı kayıt ve belgeleri kapsamında davacının kayıtlarında yer alan ve dosya kapsamına sunmuş olduğu 1 adet EFT ve 4 adet çek tutarı toplamı olan 413.000,00 TL tutarındaki ödemenin davalı kayıtlarında yer almadığı, davacı kayıtlarında yer alan davalı kayıtlarında yer almayan 413.000,00 TL tutarındaki davacı ödemelerinin kabul edilmesi durumunda davalı kayıtları düzeltilecek olur ise davacının davalıdan (413.000,00 – 390.700,00) 22.300,00 TL bakiye alacağının olacağı,
Nihai olarak davacı ödemelerinin kabulü halinde icra takip tarihi olan 07.03.2022 itibariyle davacının davalıdan 122.300,00 TL alacağının bulunduğu, icra takip tarihinden sonra davalının 05.05.2022 tarihli 40.000,00 TL tutarlı ve 01.09.2022 tarihli 60.000,00 TL tutarlı olmak üzere toplam 100.000,00 TL ödemesinin bulunduğu, bu ödemelerden sonra 01.08.2022 tarihi itibariyle davacının davalıdan 22.300,00 TL alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Dava konusu alacak, faturaya dayalı bir alacağa dayanmaktadır. Fatura düzenlenmesi tek başına muaccel bir alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davacının aynı zamanda malın teslim edildiğini/hizmetin ifa edildiğini ispat yükü altındadır.
Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır. Tarafların 2021 yılı BA/BS formlarının karşılaştırılması neticesinde ise; tarafların bu kayıtlarının da uyumlu olduğu, dava konusu faturayı tarafların her ikisinin de vergi dairelerine beyan ettikleri, Yargıtay …HD … esas, … karar sayılı kararında da belirtildiği üzere bu hususun fatura konusu malların teslimine karine teşkil ettiği, ve aksinin ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davalının, hayatın olağan akışına göre teslim almadığı faturaya konu mallara ilişkin bildirimde bulunmaması gerekmekte olup davalı tam tersine uyuşmazlık dönemine ilişkin davacı adına davacı kayıtları ile örtüşecek şekilde Ba formuyla vergi dairesine bildirimde bulunmuştur. Bu itibarla da taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı ve mal teslimi yönündeki davacı iddiaları kanıtlanmıştır.
Tüm bu açıklamalar, HMK’nın 222. Maddesi ve belirtilen Yargıtay kararları ışığında tüm ödemeler düşüldükten sonra davanın kabulüne ve takibin 22.300,00 TL asıl alacak üzerinden davacının davalıyı temerrüte düşürücü bir belgesi bulunmadığından birikmiş faiz olmaksızın devamına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yine davalı tarafın dava açıldıktan sonra 60.000 TL ödemede bulunduğu bilirkişi raporu ve dosya kapsamında sabittir. Bu nedenle dava açıldıktan sonra yapılan bu bedel yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, HMK 331/1. Maddesine göre davanın açıldığı tarihte davacının bu bedel yönünden haklı olduğu anlaşıldığından davacı tarafa bu bedel yönünden yargılama gideri hükmedilmemiş, dava tarihinden önce ödemesi 40.000 TL yönünden ise talebin reddine karar verilmiştir. Yine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 6.maddesine göre öninceleme tutanağı imzalanmadan önce 60.000 TL’lik bedel ödendiğinden ve konusuz kaldığından bu bedel yönünden vekalet ücretinin yarısına hükmedilerek vekalet ücreti hesaplaması yapılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE ; … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin 22.300,00 TL asıl alacak üzerinden işlemiş faiz olmaksızın devamına,
-fazlaya ilişkin talebin 60.000 TL’sinin konusuz kaldığından bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 40.000 TL’sinin reddine,
2-22.300,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 5.621,91 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.360,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.260,93 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.560,00 TL’nin, davanın kabul red oranına göre hesap edilen 1.049,77 TL’sinin davalıdan, 510,23 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 1.360,38 TL peşin harç, 80,70 TL başvuru harcı, 11,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.452,58 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 900,00 TL bilirkişi ücreti, 138,25 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.038,25 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 698,67 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/03/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza