Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/630 Esas – 2023/669
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2022/630 Esas
KARAR NO : 2023/669
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2020
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
K. YAZIM TARİHİ : 23/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki kapsamında, davalı şirketin keşidecisi olduğu çeki müvekkilin verdiğini, davalının çek bedelini ödememesi üzerine davalı-borçlu aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …E. (Eski Esası …E.) sayılı dosyasında 28/02/2013 keşide tarihli, … Seri Nolu, 53.000,00 TL bedelli çeke istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, takibe itiraz edilmediğini ve kesinleştiğini, takipte kesinleşen miktarın 58.678,62 TL olduğunu, davalı tarafça, icra takibi devam ederken dosyada işlem yapılmadığından icra mahkemesine başvurarak İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin …E.-…K. Sayılı kararı ile icranın geri bırakılması kararı alındığını, 2004 sayılı Kanun m. 33/a ; “Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.” hükmü gereğince işbu davayı ikame etme zarureti hasıl olduğunu, son yasal değişiklik sebebiyle dava şartı olan arabuluculuk müessesesine başvurulduğunu, öncelikle İzmir Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğunu ancak yetki itirazı ile karşılaşıldığını ve akabinde İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesinin …E.-…K. Sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verildiğini, bu yetkisizlik kararı sonrası hemen Ankara Batı Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğunu ve yapılan görüşmeler sonucu tarafların anlaşamadığını, taraflar arasındaki ticari ilişki gereği birtakım işler yapıldığını ve bu işlerin karşılığı olan müvekkilinin alacaklarının, davalı şirket tarafından ödenmediğini, müvekkili tarafında davalı şirket için havalandırma kanalı imalatı ve montajı işlemi yapıldığını, bu hususta davalı tarafından müvekkiline hem çek keşide edildiğini hem de yapılan işe istinaden müvekkili tarafından faturalar kesildiğini, tarafların ticari defterleri incelendiğinde de taraflar arasındaki mevcut iş ilişkisi ve davalının müvekkile olan borcunun görülebileceğini, yapılan iş karşılığı müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin bu alacağının TBK madde 146 gereği on senelik zamanaşımına tabi olduğunu, bu sebeple müvekkilinin alacağının zamanaşımına uğramadığını ve icra takibine devam edilmesi gerektiğini beyan ederek, bu hususun tespiti ile İzmir … İcra Müdürlüğünün …E. (Eski Esası …E.) Sayılı dosyasında takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 19/09/2022 tarihli dilekçesi ile özetle; icra takibinin devamı talebinin alacak talebi olarak kabul edilmesi ile davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 12/04/2023 tarihli dilekçesi ile özetle; Daha önceki dilekçelerinde davanın alacak davası olarak devam etmesine yönelik taleplerini ilettiklerini, iş bu dilekçe ile alacak miktarı yönünden davalarını ıslah ettiklerini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla alacak taleplerini davaya konu icra takibindeki takip çıkışı olan 58.678,62 TL’ye, 12.03.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ve icra vekalet ücreti dahil icra takibindeki tüm fer’ilerin eklenmesi olduğunu, ıslah taleplerinin ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamın Zamanaşımına Uğradığı İddiası” başlıklı 33/a maddesinde;”Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.” hükmünün yer aldığını, İcra Hukuk Mahkemesince verilen kararın kesinleştiğine dair kendisine tebligat yapılan tarafın, genel mahkemelerde dava açma süresi ve hangi koşullarda dava açabileceğinin İİK md. 33/a hükmünde açıkça belirtildiğini, işbu tespit davasının İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. … K. Sayılı dosyasından verilen kararın kesinleştiğine dair, davacıya yapılan tebligattan sonra, kanunun emrettiği 7 günlük hak düşürücü sürede açılmadığını, ilgili madde kapsamında açılabilecek dava haklarının da ortadan kalktığını, kanunun amir hükmü gereği yasal süre içerisinde açılmayan işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafça talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, eser sözleşmesinin, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmeler olduğunu, davacı taraf ile müvekkili arasında akdedilen 25/06/2012 tarihli bir eser sözleşmesi bulunduğunu, zira bu hususun davacı tarafça da dava dilekçesinde ikrar edildiğini, ancak davacının bu sözleşmeyle yükümlendiği imalat ve montajları gereği gibi yerine getirmediğini, ayıplı üretim yaptığını ve eksik ifada bulunduğu için kendisine ödeme yapılmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Beş Yıllık Zamanaşımı” başlıklı 147/6. maddesinde kural olarak eser sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zaman aşımına tabi olduğunun hüküm altına alındığını, somut olayda, taraflar arasında imzalanan yapım işi sözleşmesinin imza tarihinin 25/06/2012 olduğunu, taraflarınca İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına (yeni esas … sayılı dosyası) karşı İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile takibin taliki davası ikame edildiğini, mahkemece verilen 14/11/2019 tarihli … K. sayılı kararla müvekkili şirket yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, taraflarınca ikame edilen takibin taliki davasının açıldığı tarihte dahi; zamanaşımı süresi olan 5 yıllık süreden çok daha fazla süre geçtiğini, işbu davanın ikame edildiği tarih olan 2020 Ocak ayına ve hatta takibin taliki davasının açılmış olduğu 30 Eylül 2019 tarihine kadar dahi beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, dolayısıyla davacının eser sözleşmesine dayalı alacaklarının, (TTK. 147 mucibince 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması nedeniyle) zamanaşımına uğradığını beyan ederek, öncelikle süresinde açılmayan işbu davanın usulden ve en nihayetinde esas hakkında tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İzmir … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin …-… E-K. sayılı dosyası, İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesinin …-… E-K sayılı dosyası, tarafların BA-BS formları, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporu, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi 23/01/2023 tarihli raporu ile özetle; davalı şirketin 2012 yılı kanuni defter ve belgelerin bilirkişiliğe ibraz edilmemiş olup, ihtilaf konusu işle ilgili olarak, herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılması mümkün olmadığı bildirilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tespit istemine ilişkindir.
İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile İzmir … İcra Dairesinin … esas (eski esası …) sayılı dosyasının bir sureti getirtilerek dosya arasına alınmıştır.
Davalı taraf, eldeki davanın İİK’nun 33/a maddesinde öngörülen 7 günlük hak düşürücü sürede açılmadığını iddia etmiş ise de; İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleştiğinin kendisine tebliğinden itibaren 7 günlük süre içerisinde davacı tarafça arabuluculuk sürecine başvuru yapıldığı, sürecin bitiminden itibaren tekrar işlemeye başlayan hak düşürücü süre içerisindeki eldeki davanın açıldığı anlaşılmış ve işin esasına girilmiştir.
Mahkememizin 13/10/2020 tarih 2020/31 esas 2020/501 karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 17/05/2022 tarih, 2021/137 esas 2022/485 karar sayılı ilamı ile özetle; “….4-Türk Borçlar Kanunu’nun 154/2 maddesi gereğince alacaklının borçlu aleyhine icra takibine başlaması işleyen zamanaşımını kesen bir nedendir. Davaya konu anılan icra takibinde alacaklının takip talebi ile icra memuruna başvurması, zamanaşımının kesilmesi için yeterlidir. Bu durumda davacı alacaklının 11/03/2013 tarihinde başlattığı icra takibi ile zamanaşımı süresi kesilmiş ve bu tarih itibariyle 5 yıllık yeni süre işlemeye başlamıştır (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2017/6657 Esas, 2019/2974 Karar). 10/02/2015 tarihinde müteselsil borçlulardan … İnşaat yönünden yapılan yenileme talebi nedeniyle zamanaşımı süresi yine kesilmiş ve yeniden 5 yıllık zamanaşımı süresi başlamıştır. Bu durumda arabuluculuk başvuru ve dava tarihi itibariyle yeniden başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmamış olduğundan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
5-O halde Mahkemece yapılacak işlem; dava tarihi itibariyle TBK’nın 147/6 maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davacı tarafa icra takibinin devamı talebinin alacak talebi olup olmadığı konusunda açıklama yapmak üzere süre verilmesi; alacak talebi bulunması ve varsa eksik harcın ikmali halinde taraflar arasındaki temel ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklanmasına göre işin esasına girilmesi; zamanaşımına uğrayan çekin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olmasına göre HMK’nın 202. Maddesi de dikkate alınarak taraf delillerinin toplanması; taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, ticari defter ve kayıtlarının değerlendirilmesi; sair delillerin toplanması ile ispat kurallarına göre tartışılması suretiyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” denilmekle mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yeni esasa kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı tarafa icra takibinin devamı talebinin alacak talebi olup olmadığı konusunda açıklama yapmak üzere süre verildiği 19/09/2022 tarihli dilekçesi ve 10/11/2022 tarihli dilekçeleri ile talebinin İzmir …İcra Dairesinin … esas numaralı icra takibine konu asıl alacağı ve ferilerinin tahsiline yönelik alacak davası talebi olduğunu davanın alacak davası olarak görülmesi talebini içerir dilekçe sunduğu nazara alınarak yapılan değerlendirmede davalının ticari defterleri ve BA-BS formları ve dosya kapsamı kül halinde değerlendirilerek;
Davacı taraflar arasındaki ticari ilişki gereği birtakım işler yapıldığını ve bu işlerin karşılığı olan davacı şirket alacaklarının, davalı şirket tarafından ödenmediğini, davacı şirket tarafından davalı şirket için havalandırma kanalı imalatı ve montajı işlemi yapıldığını, bu hususta davalı tarafından davacıya hem çek keşide edildiğini hem de yapılan işe istinaden müvekkili tarafından faturalar kesildiğini, taraflar arasındaki mevcut iş ilişkisi ve yapılan iş karşılığı davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını iddia ettiği Davalı ise savunmasında davacı taraf ile müvekkili arasında akdedilen 25/06/2012 tarihli bir eser sözleşmesi bulunduğunu, zira bu hususun davacı tarafça da dava dilekçesinde ikrar edildiğini, ancak davacının bu sözleşmeyle yükümlendiği imalat ve montajları gereği gibi yerine getirmediğini, ayıplı üretim yaptığını ve eksik ifada bulunduğu için kendisine ödeme yapılmadığını savunmuştur.
2012 yılında; … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 29.12.2022 tarihli yazısı eki Bs formuna göre; davacının davalı şirkete 2 adet belge ile 75.000,00 TL (KDV Hariç) tutarında mal sattığı, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 23.12.2022 tarihli Yazısı eki Ba formuna göre; davalı şirketin davacıdan 2 adet belge ile 75.000,00 TL (KDV Hariç) tutarında mal satın aldığı tespit edilmiştir. Yargıtay içtihatları gereğince fatura alıcısının bu fatura nedeniyle BA formu düzenleyerek vergi dairesine bildirmesi faturaya konu mal ve hizmeti aldığına karine teşkil eder ( Yargıtay 19. HD, 31.10.2018, 2627/5349; 18.06.2020, 709/1122). Davalı tarafından BA formu ile 2 adet fatura beyan edildiği bu kapsamda talep edilen asıl alacak miktarı tutarının üzerinde Vergi Dairesine beyanda bulunulduğu gözetilerek ba-bs formları ile eser sözleşmesinden kaynaklı işin yapıldığının ispatlandığı, bu kapsamda davacı şirket tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından vergi dairesine beyan edilmiş olması nedeniyle kayıtlarına işlendiğinin anlaşıldığı ,kayıtlarına işlediği fatura iadesine ilişkin delil de sunulmadığı gözetilerek ispat yükü davalıda olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının faturayı ve faturaya konu ürünü teslim aldığının kabul edildiği, davalı yan eksik ve ayıplı teslim savunmasında bulunmuşsa da, bu savunmasına yönelik davacıya herhangi bir bildirim yapıldığı belirtilmediği ve ispatlanamadığı gibi açılmış karşı/birleşen davasının da bulunmamaktadır. Davalının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunduğu, eksik/ayıplı teslim alınan ürüne ilişkin bildirim yükümlülüğü bulunduğundan ancak bu yükümlülüğün yerine getirildiğinin ispat edilemediğinden bu itibarla davalı savunmasına itibar edilmemiştir. Davacının edimini yerine getirdiği ve fatura tutarı kadar alacağa hak kazandığı, Bu kapsamda Davalının eser sözleşmesinden kaynaklı bedeli ödediğini ispatlayamadığı nazara alınarak eser sözleşmesinden kaynaklı iş bedelinin ödenmesi gerektiğinden davacının alacak talebinin yerinde olduğundan İzmir …İcra Müdürlüğü … esas sayılı takip dosyasıyla asıl alacak miktarının 53.000,00TL olduğu bu kapsamda davanın alacak davası olarak devam edilmesi talebi de gözetilerek davanın asıl alacak miktarı yönünden kabulüne karar verilmiştir. Davacının asıl alacak miktarı yönünden davayı ıslah etmediği takip talebindeki asıl alacak miktarını talep ettiğine yönelik beyanı gözetilerek yapılan değerlendirmede; Takip talebinde talep edilen işlemiş faiz talebi yönünden davalının temerrüde düşürüldüğü hususu ispat edilemediğinden reddine , Çek tazminatı ve komisyon ücreti yönünden ise çeki düzenleyen (keşideci) sorumlu olup, cirantaların çek tazminatından dolayı sorumlulukları bulunmadığından asıl alacak miktarı davalı çekte ciranta sıfatıyla yer aldığından çek tazminatından sorumlu tutulması mümkün olmadığından feri alacak taleplerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 53.000,00 TL’nin 12/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 3.620,43 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 708,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.911,64 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-a)Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27 TL’nin kabul oranına göre hesaplanan 990,18 TL’sinin davalıdan, 106,09 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Mahkememizin 16/11/2020 tarih 2020/31 esas 2020/501 karar, 2020/369 karar sayılı harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iadesinin istenilmesine, tahsil edildi ise ilgilisinin başvurusu halinde iade edilmesinin istenilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 708,79 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı, 7,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 770,99 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 282,00 TL tebligat ve posta gideri ile 1.200,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.482,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 1.338,58 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 5.678,62 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/06/2023
Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı