Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/629 E. 2023/164 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/629 Esas – 2023/164
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/629
KARAR NO : 2023/164

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
TASFİYE MEMURU:

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/01/2022
KARAR TARİHİ: 08/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/03/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın 2006 yılında kurulan … Şti’nin ortağı ve tasfiye kararı öncesine kadar müdürü olduğunu, 28/09/2020 tarihinde şirketin tasfiyesine başlandığını, unvanının … Şti olduğunu ve tasfiye memuru olarak meslektaşı …’in atandığını, müvekkilinin davalı şirketten alacağının bulunduğunu, bu nedenle taraflarınca Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nezdinde davalı şirket aleyhine icra takibine girişildiğini, ancak davalı şirket tasfiye memuru tarafından anılan icra takibine itiraz edildiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, itirazın iptaline konu alacağın ihtilaflı olmadığını, zaten davalının da alacağına yönelik bir itirazı olmayıp itirazı sabit olan alacağın ödenme zamanına ilişkin olduğunu, söz konusu itirazın tamamen mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle taraflarınca arabuluculuğa başvurulduğunu, … sayılı arabuluculuk dosyası nezdinde görüşmeler yapıldığını ancak anlaşılamadığını beyan ederek; fazlaya ve başkaca sorumlulara ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; süre uzatım talep dilekçesi ile anılan zamanaşımı defilerini tekrar ettiklerini, davacı vekilinin şirket müdürü olarak davacının hak kazandığını iddia ettiği ücret alacağı talebi ile başlattıkları icra takip dosyasına vaki itirazın iptalini, ayrıca itirazın kötüniyetli olduğundan inkar tazminatı talep ettiğini, davacının kötü niyet iddiasının yersiz olduğunun, kötüniyet iddiasında olan davacının şirket ortağı olan dava dışı …’in yine benzer şekilde şirketteki ücret alacağının tahsili için Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden başlattığı takip dosyasına davacının talimatı üzerine şirket vekili tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, şirketin içinde bulunduğu mali durumu en iyi bilen ve şirket müdürü olarak görev yapan ve benzer uygulamaları yapan davacının, konu kendi alacağına gelince meseleyi kötüniyet olarak nitelendirmesinin öncelikle samimiyetten uzak olmakla birlikte, gerçeğe de uygun olmadığını, tasfiye aşamasında olan şirketten öncelikle kamunun ve üçüncü kişilerin borçları ödendikten sonra kalan bakiyenin şirket ortaklarının payları veya alacakları nispetinde pay edilmesi genel ilkesi gereğince işlemleri yürütmenin esas olduğunu, yasal düzenlemeler ve doktrindeki görüşlerin de bu yönde olduğunu, tasfiye ile şirket malvarlığının şirket ortakları arasında bölüşülmesinin amaçlandığını, ancak bu aşamaya gelinebilmesi için evvela kamu borçlarının ve üçüncü kişilere olan borçların ödenmiş olması gerektiğini, TTK sistemine göre, ortaklığın tüm borçları ödenmeden ve de kanunda yazılı ilanlar yapılarak süreler geçmedikçe tasfiye bakiyesinin ortaklara ödenemeyeceğini, dış tasfiye yapılmadıkça yani şirketin borçları ödenmediği sürece ortaklara sermaye iade edilemediği gibi kar payının da dağıtılamadığını, tüm mallar paraya çevrilip borçlar ödendikten sonra yapılacak paylaşımın, ana sözleşmede aksi bir hüküm bulunmadığı takdirde ortaklar tasfiye karına payı nispetinde iştirak hakkına sahip olacaklarını, dört ortaklı olan davalı şirkette her bir ortağın %25 pay sahibi olduğunu, 10 Eylül 2020 tarihli genel kurul kararı ile davalı şirketin tasfiyesine karar verildiğini ve bu kararın Ticaret Sicil Memurluğu’na bildirilerek ilan edildiğini, bu süreçte amacına uygun olarak şirketin mallarının büyük ölçüde satılarak paraya çevrildiğini ve yine kamuya olan birikmiş borçları ile üçüncü kişilere olan borçlarının büyük ölçüde ödendiğini, tasfiyenin uzun sürmesi nedeniyle birinci yılın sonunda tasfiyeye yönelik yapılan bu faaliyetlerin, bu süre zarfında oluşan finansal tablolar ile tasfiyenin devam edip etmeyeceği ve kalan malların satışı konularını görüşmek üzere genel kurul toplantıya çağrıldığını, yapılan genel kurulda gündem konularının görüşüldüğünü ve mevzuata uygun olarak şirketin tüm malları satıldıktan sonra ve o aşamada genel kurul yapılarak paylaşım yapılması kararının alındığını, şirkette eşit paya sahip dört ortağın üçünün sigortalı çalışan olarak gösterildiğini, mevzuatın elverişli olmaması nedeniyle dördüncü şirket ortağı …’in ise …’lu olarak Sosyal Güvenlik şemsiyesi altına alındığını, öncelikle çözülmesi gereken sorunlardan birinin davacının alacak iddiasının hizmet sözleşmesi kapsamında olup olmadığı hususu olduğunu, eğer iddia edilen alacağın hizmet sözleşmesinden kaynaklı olduğu nitelendirilecek olur ise eldeki davanın iş mahkemeleri veya genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekeceğinden görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, bu süreçte dış tasfiye olarak nitelendirilebilecek türden davacının şirkete vermiş olduğu borç paraya ilişkin Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takip borcunun birikmiş kamu borçları ödendikten sonra ödendiğini, zira borcun dış tasfiye olarak düşünülerek ve diğer ortakların da onayı alınarak ödenmesi gerektiğine kanaat getirildiğini, kayıtlarda diğer ortakların da şirketten ücret alacaklarının olduğunu, davacının talebinin bu aşamada yerinde olmadığına karar verilmesi gerektiğini, hal böyle iken bu aşamada davacının hukuki yararının bulunmadığını, davacının alacak iddiasının varlığının yanında muaccel hale gelip gelmediğinin belirlenmesi gerektiğini, tasfiye kararı alınana dek şirket müdürü olan davacının bildirimleri doğrultusunda şirket kayıtları oluşturulduğunu, alacağın hangi dönem ve ne miktarda olduğuna dair açıklamanın yapılması gerektiğini, bu yönüyle takip ve davanın usulüne uygun açılmadığını, tasfiye memuru olarak mevzuata, şirket ortaklarının talimatlarına ve
e-imza e-imza e-imza e-imza

nihayetinde 28/09/2021 tarihli genel kurul kararına uygun işlem tesis edildiğini, bu aşamada davacının yerinde olmayan ve hukuki yararı bulunmayan davadaki iddia ve taleplerini kabul etmediklerini ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; öncelikle görevsizlik kararı verilmesine; değilse davacının haksız davasının hukuki yararı bulunmadığından ve nihayetinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, 04/11/2022 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, imited şirket ortalığının/müdürünün şirketten, ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vakii itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı …’ın vekili 18.01.2021 tarihinde Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı … Şti. aleyhinde 506.900,81 TL tutarında ilamsız icra takibi başlatmış, asıl alacağının dayanağı olarak ücret alacağından kaynaklanan cari hesap alacağını göstermiştir. İcra dosyası kapsamında, tasfiye memuru tarafından 26.01.2021 tarihinde borca itiraz dilekçesi ile alacaklının şirket ortağı olduğu ve tasfiye kararı öncesinde şirket müdürü olduğunu, şirketin tasfiye sürecinin devam ettiğini ve bu süreçte öncelikle kamu borçları sonrasında üçüncü şahısların çekişmesiz alacakları ve en son ihtilaflı alacakların dikkate alınacağını, üçüncü kişilerin alacakları ödendikten sonra ortakların alacaklarına geçileceğini, bu aşamada talep edilen alacağın muaccel hale gelmediği iddiasıyla borca ve ferilerine itiraz edilmiş ve icra takibinin durdurulması talep edilmiş olup, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün kararı ile borçlu tarafından yapılan takibe itiraz talebinin kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava dosyasına mübrez … Şti.’nin 10.09.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısının tetkikinden; şirket ortaklarından … (10.000 hisse sahibi), … (10.000 hisse sahibi), … (10.000 hisse sahibi), …’ın (10.000 hisse sahibi) temsilcilerinin toplantıda hazır oldukları, gündem dahilinde şirketin tasfiye edilmesi hususunun görüşüldüğü ve oy birliğiyle 14.09.2020 tarihi itibariyle tasfiye edilmesine karar verildiği, oy çokluğu ile …’in tasfiye memuru olarak seçildiği anlaşılmaktadır. Dava dosyasına mübrez … Şti.’nin 28.09.2021 tarihli olağan genel kurul toplantısının tetkikinden; … (10.000 hisse sahibi), … (10.000 hisse sahibi), …’ın (10.000 hisse sahibi) temsilcilerinin toplantıda hazır oldukları, ancak şirket ortaklarından …’ın temsilcisi genel kurul için müvekkilinden yetki alınmadığını belirterek toplantıdan ayrıldığı, şirketin malvarlığının satış sonrası genel kurul toplantısı yapılarak paylaşım yapılmasına katılanların oy birliği ile karara bağlandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, dosyaya sunulan denetime elverişli ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; Davacı …’ın Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı … Şti. aleyhinde başlatılan icra takibinin takip tarihi olan 18.01.2021 tarihi itibariyle davalı şirkete ait ticari defter kayıtlarına göre, davacının davalı şirketten bakiye toplam 536.426,05 TL alacaklı olduğu, bununla birlikte, davacının söz konusu tutarın tamamı üzerinden değil 506.900,81 TL’lik kısmı üzerinden icra takibi başlattığı, bu çerçevede, 18.01.2021 takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 506.900,81 TL alacağını talep etmekte haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Söz konusu bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişlidir. Kaldı ki; cevap dilekçesinden ve dosyadaki diğer davalı beyanlarından anlaşılacağı üzere davalı taraf davacı tarafın alacağının varlığına ilişkin olarak itirazda bulunmayıp, sadece bu alacağın ödenmesi
e-imza e-imza e-imza e-imza

durumunda tasfiyenin imkansız hale geleceğini beyan etmişlerdir. Mahkememizce davalı tarafın bu itirazının davacının kesinleşen icra takibinden doğan alacağının tasfiye esaslarına göre ödeneceği gözetilerek reddine karar verilmiş ve davacı tarafın alacağının varlığı kabul edilerek itirazın iptaline ve takibin devamına , alacak miktarının belirlenebilir, bilinebilir yani likit olduğu gözetilerek icra inkar tazminatının kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, Ankara …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin 506.900,81TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-a)Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 34.626,39TL karar ve ilam harcından peşin alınan 6.122,10TL harcın mahsubu ile bakiye 28.504,29TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b)Davacı tarafından yatırılan 6.122,10TL peşin harç ve 80,70TL başvuru harcı olmak üzere toplam 6.202,80TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c)Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.360,00TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir edilen 73.759,09TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 1.000,00TL bilirkişi ücreti, 298,00TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.298,00TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Karardan sonraki yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile tasfiye memurunun yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/02/2023

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza