Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/586 E. 2022/817 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/586 Esas – 2022/817
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2022/586 Esas
KARAR NO : 2022/817
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/04/2018
KARAR TARİHİ: 27/09/2022
K. YAZIM TARİHİ: 03/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı dava dilekçesinde özetle; davalıya ait dükkanda kiracı olduğunu ancak işlerinin kötü gitmesi nedeniyle işyerini kapatmak zorunda kaldığını, işyerinin fiilen feshi sırasında sular idaresine olan su tüketim borcu nedeniyle davalı ile aralarında bono imzaladıklarını, daha sonra işyerine ait su borcunu ödediğini ancak davalı tarafın yanında olmadığını söyleyerek bonoyu iade etmediğini, davalıya güvendiğinden dolayı bonoyu daha sonra iade etmesinde bir sakınca görmediğini, takibe konu bononun teminat olarak alındığına dair davalı ile aralarında tutanak imzaladıklarını, kendisinin işyerini kapatalı uzun zaman olduğunu, davalının bugüne kadar kendisinden aldığı teminat içerikli bonoyu iade etmediğini ve daha sonra kötü niyetli olarak bu bonoyu haksız icra takibine koyarak tahsil cihetine gittiğini, kendisi hakkında başlatılan icra takibine itiraz ettiğini ancak icra müdürlüğü tarafından itirazının takibin bonoya dayalı olması nedeni ile yanlış itirazda bulunduğundan dolayı itirazının kabul görmediğini, davalının kötü niyetli olarak ve kendi el yazısı ile teminat olarak alındığını samimice ikrar etmesine rağmen tahsile koymasının sebebsiz zenginleşmeye ve haksız kazanç elde etmeye yönelik bir tutum olduğunu belirterek, hakkında başlatılan takibin dava sonuna kadar teminatsız olarak tedbiren durdurulmasını ve dava sonunda takibin iptaline ve % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 21/05/2018 tarihli dilekçesiyle borçlu olmadığının tespitine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalı ile davacı arasında kira ilişkisinin bulunmadığını, davacının müvekkili davalının haberi olmadan binayı işgal ederek oturan kişi olduğunu, dosyada yer alan 13/08/2014 tarihli taahhütnamede davacının belirtmiş olduğu adresin de doğru olmadığını, bu durumun dahi davacının kötü niyetli davrandığını ortaya koyduğunu, ayrıca mahkeme tarafından 19/04/2018 tarihli tensip tutanağının 12. maddesinde kira sözleşmesinin aslını ibraz etmesi için davacıya iki haftalık süre verilmesine karar verildiğini ancak müvekkili davalı ile davacı arasında bir kira ilişkisi bulunmadığı için davacının kira sözleşmesinin aslını dosyaya ibraz etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili davalı ile davacı arasında 21/09/2014 düzenleme tarihli teslim tutanağında, teminat senedi olarak verildiğine dair herhangi bir ibarenin bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi samimice ikrar ettiği beyanının da söz konusu olmadığını, icraya konu edilen senet borcunun davacı tarafça ödenmediğini, müvekkiline verilip icraya konu edilen senedin sadece su borcu için alınmadığını, davacının atölyeyi işgal etmesi nedeniyle ecrimisilden kaynaklanan borcunu da kapsadığını belirterek, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini, davacının % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, taraflar arasında imzalanan 21/09/2014 tarihli teslim tutanağı, 13/08/2014 tarihli tahliye taahhütnamesi, … Genel Müdürlüğü Tahsilat Şube Müdürlüğünün 08/06/2022 tarihli cevabi yazısı ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava,Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu bonoya dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
Ankara Batı … Sulh Hukuk Mahkemesinin 21/06/2018 tarih …-… E.-K. sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek gönderilen dava dosyası mahkememiz esasının … esasına kaydedilmiş, bu esas üzerinden yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 26/03/2019 tarih …E.-…K.sayılı ilamı ile davanın kabulüne dair verilen karar Ankara BAM … Hukuk Dairesinin 25/04/2022 tarih …E-…K. Sayılı ilamı ile “…Eldeki davada, takip dayanağı senedin hangi ilişkinin teminatı olduğu senet metninde belirtilmemiştir. Dava ve takibe konu bononun teminat senedi olduğunu ileri süren ve söz konusu bononun neyin teminatı olarak verildiğini ispat yükü kendisine düşen davacı, bu iddiasını ispata yönelik olarak dava dilekçesi ekinde 21/09/2014 tarihli ve “Teslim Tutanağı” başlıklı yazılı belgeyi sunmuştur. Bu belgedeki imzanın kendisine ait olduğu davalının da kabulündedir.
21/09/2014 tarihli ve “Teslim Tutanağı” başlıklı yazılı belgede açıkça “…Su borcuna karşılık olarak daha önce verilen 10.000-TL senet karşılık olarak bırakılmıştır. Su borcu ödendikten sonra senet teslim edilecektir….” ifadelerine yer verildiği görülmektedir.
Mahkemece, dava konusu senedin davalıya ait iş yerini işgal eden davacının su borcunun teminatı olarak verildiğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak davacı yanca 20.11.2018 tarihli celsede açıkça su borcunun ödenmediği, bu borçtan …’nun sorumlu olduğu beyan edilerek su borcunun ödenmediği kabul edilmiş olmasına karşın Mahkemece davacının sorumlu olduğu su bedelinin ne kadar olduğu hususu araştırılarak bu bedel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde tüm bono bedelinden davacının sorumlu olmadığına dair karar verilmesi yerinde değildir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kısmen kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle kaldırılmış, dava dosyası mahkememiz esasının yukarıdaki sırasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının bir sureti dosya arasına celp edilmiştir.
Ankara BAM kararı doğrultusunda, … Genel Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen 08/06/2022 tarihli cevabi yazıda; dava konusu … adresinde bulunan işyerinin 21/09/2014 tarihinde … adına kayıtlı olduğu, aboneliğe ait tahsilat borcu bulunmadığı, fatura ödemelerinde ödeyenin kaydı tutulmadığından faturaların kimin tarafından ödendiğinin bilinmediği bildirilmiştir.
Davacı, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takibe konu edilen, keşidecisi …, lehtarı … olan, 13/08/2014 keşide 20/09/2014 ödeme tarihli, 10.000,00 TL bedelli bononun, davacıya ait olan ve kendisinin aralarında bir kira ilişkisi bulunmadan kullandığı dükkanın (iş yeri) su borcuna karşılık teminat olarak düzenlendiğini, bu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığını iddia etmekte, davalı ise bu senedi ecri misil bedeli olarak davacıdan aldığını, su borcuyla bir ilgisinin bulunmadığını ve davacının senet bedelini ödemediğini savunmaktadır.
6102 Sayılı TTK.’nın 776/1-b maddesine göre bono “kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini” ihtiva etmelidir. Ödenmesi (tahsili) şarta bağlanmış bir senet bono niteliğinde sayılamaz. Bononun taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme nedeniyle verilmiş olması (teminat senedi gibi) halinde, sözleşmenin karşılıklı edimleri içermesi nedeniyle senet bedelinin tahsilinin gerekip gerekmeyeceği yargılamayı gerektirir. Bu durumda senet kayıtsız şartsız bir ödeme vaadini içermediğinden bono vasfında olmaz ve anılan senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yol ile takip yapılamaz.
Öte yandan teminat senedi itirazında dayanak bononun hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı bir belge ile ispatlanması zorunludur. (HGK.’nun 14/03/2001 Tarih ve 2001/12-233 sayılı – yine HGK.’nun 20/06/2001 Tarih ve 2001/12-496 sayılı kararları)
Takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da takip dayanağı senede açık atıf yapan İİK’nun 169/a-1. maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile ispatlanması gerekmektedir (HGK’nun 06.03.2013 tarih ve 2012/12-768 E., 2013/312 K. ve 20.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sayılı kararları).
Eldeki davada, takip dayanağı senedin hangi ilişkinin teminatı olduğu senet metninde belirtilmemiştir. Dava ve takibe konu bononun teminat senedi olduğunu ileri süren ve söz konusu bononun neyin teminatı olarak verildiğini ispat yükü kendisine düşen davacı, bu iddiasını ispata yönelik olarak dava dilekçesi ekinde 21/09/2014 tarihli ve “Teslim Tutanağı” başlıklı yazılı belgeyi sunmuştur. Bu belgedeki imzanın kendisine ait olduğu davalının da kabulündedir. Taraflar arasında düzenlenmiş, davaya konu bono dışında 10.000,00 TL bedelli başkaca bir bononun varlığına dair bir iddia ve bunu ispata yönelik olarak sunulmuş herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu durumda 21/09/2014 tarihli belgede sözü edilen bononun davaya konu bono olduğu ortadadır. 21/09/2014 tarihli ve “Teslim Tutanağı” başlıklı yazılı belgede açıkça “…Su borcuna karşılık olarak daha önce verilen 10.000-TL senet karşılık olarak bırakılmıştır. Su borcu ödendikten sonra senet teslim edilecektir….” ifadelerine yer verildiği görülmektedir. Bu ifadelerden takip ve davaya konu bononun davacıya ait olan ve “…” adresinde bulunan işyerinin birikmiş su borcuna karşılık teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan BAM kararı doğrultusunda davacının sorumlu olduğu su bedelinin ne kadar olduğu hususu ilgili kurumdan araştırılmış, tüm borcun ödendiği ancak kim tarafından ödendiğinin belli olmadığı anlaşılmış, davalı taraf da su borcunun kimin tarafından ödendiğine ilişkin herhangi bir yazılı belge sunmamıştır. Her ne kadar sayaç sökme raporunun …’den istenilmesini talep etmişse de, teminat senedi olarak kabul edilen senedin yalnızca su borcuna ilişkin olması ve …’yle bu konuda yazışma yapıldığından dosyaya bir katkısı olmadığından bu talebi yerinde görülmemiştir. Hal böyle olunca, davaya konu bononun teminat senedi olduğunu ileri süren davacının bu iddiasını yazılı delille ispat ettiği, davalının da borcun kendisi tarafından ödendiğini ispatlayamadığı sonuç ve kanaatine varıldığından kaldırma kararındaki eksikliklerin ve delillerin toplandığı da gözetilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlaya takibin haksız ve kötü niyetli olduğu yönünde mahkememizde bir kanaat oluşmadığından davacının tazminat talebi reddedilmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takibe konu olan 13/08/2014 düzenleme, 20/09/2014 ödeme tarihli 10.000,00 TL bedelli keşidecisi …, lehtarı … olan bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 683,10 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 647,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Mahkememizin 01/06/2019 tarih ve 2018/663 esas, 2019/202 karar, … harç nolu harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iade edilmesinin istenilmesine, tahsilat yapılmış ise bedelinin ilgilisine iadesine,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 16,50 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 52,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının yargılamada yapmış olduğu 174,00 TL posta ve tebligat ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair, davacı ve davalının yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/09/2022

Katip Hakim
e-imza e-imza