Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/536 E. 2023/442 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/536 Esas – 2023/442
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/536 Esas
KARAR NO : 2023/442

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 22/10/2021
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
K. YAZIM TARİHİ: 18/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin oğlu …’in uyuşturucu ticareti suçlamasıyla yargılandığı davada … Barosu Avukatlarından Av. … ile 7.000,00 TL bedel karşılığında anlaştığını, ödemenin taksitle yapılmasından dolayı güvence olarak müvekkilinin 3 adet bono imzaladığını, bu bonolardan ikisinin 2.500,00 TL, birinin ise 2.000,00 TL bedelli olduğunu, müvekkilinin oğlunun davası derdestken Av. …’ün haklı nedenle azledildiğini, azlin sebebinin davada menfaat çatışması bulunan diğer sanığında müdafiliğini yapması, ofis ortağının (Av. …) CMK görevlendirmesi ile tanıştığı kişiden özel vekaletname alması ve müvekkiline kötü davranmasından dolayı Av. …’ün haklı nedenle azledilmiş olmasına rağmen vekalet ücretinin tam olarak ödendiğini, sadece son taksit olan 900,00 TL’nin adliyede elden ödendiğini, Av. …’ün bunun makbuzunu sonra teslim edeceğini ve imzalanmış bonoların da iade edileceğini bildirdiğini, ancak bunların hiçbirini yapmadığını, öncelikle davaya konu icra takibini başlatan ve Av. …’ün eşi olduğunu düşündükleri Av. …ün başvurusu ile müvekkilinin oğlu aleyhine arabuluculuğa başvurduğunu, bu görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını, sonrasında da iş bu bonoların üstlerini doldurtarak icra takibi başlattığını, müvekkilinin senedin ön yüzünde lehtar gözüken …’yı tanımadığını ve kim olduğunu bilmediğini, davalı tarafın muhtemelen kambiyo senetlerinin özel durumundan faydalanmak için böyle birini senede yazdırdığını, müvekkili aleyhine takip başlatan alacaklı …’ün bildikleri kadarıyla Av. …’ün kardeşi ve aynı zamanda avukat olduğunu, avukatlık mesleği olan birinin ticaret yapamayacağını ya da kazanç getirici faaliyette bulunamayacağını, mesleği gereği senet alacaksa da TKHK gereği bunun nama yazılı olması gerektiğini, bu nedenle senet bakımından …’ün alacaklı bulunmasının kabul edilemeyeceğini, nüfus kayıtlarından çıkacak bağ dışında alacaklı avukat … ile vekili Av. …’ün aynı ofisi paylaştığını, müvekkilinin açığa imzasının kötüye kullanılmış olması dolayısıyla Av. …, Av. … ve Av. …’den şikayetçi olduğunu, söz konusu dosyaya Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığından ulaşılabileceğini iddia ederek Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, alacaklının kötüniyetli olmasından dolayı dosya borcunun %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkiline ve taraflara ilişkin haksız ve mesnetsiz iddialarda bulunduğunu, müvekkilinin dava dilekçesinde bahsedilen durumlarla ilgili herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, davanın dayanağı olan bonoda müvekkilinin lehtar olmadığını, bononun lehtarının …, keşidecisinin ise davacı olduğunu, davacının bonoyu …’ya keşide ettiğini ve alış veriş ilişkisinin onunla olduğunu, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, kambiyo senedine dayalı icra takibine yönelik menfi tespit davalarında görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, görev ve husumet itirazında bulunduklarını, menfi tespit davası ile sadece para borcunun mevcut olmadığının tespitinin istenebileceğini, davacının haklı bir gerekçesi olmadan dürüstlük kuralı değerlendirmesi yaparak ve iddialarını ispata yönelik herhangi bir delil sunmaksızın menfi tespit davasının amacı dışında taleplerde bulunduğunu, davacı tarafın soyut ve sadece iddiadan öteye gitmeyen dava dışı beyanlarının hukuka aykırı olduğunu savunarak öncelikle husumet ve görev itirazlarının dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesini, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde husumet itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, dava konusu senet asılları, ödeme makbuzları, tanık anlatımları, yemin ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Ankara Batı … Tüketici Mahkemesinin 12/04/2022 tarih … esas … karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek gönderilen dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Davacı taraf dava dışı …’e vekalet ilişkisi nedeniyle bonoları verdiğini, lehtar kısmını boş bıraktığını, lehtar kısmının dava dışı … olarak sonradan doldurulduğunu ve davalıya ciro edildiğini, dava dışı …’e tüm ödemeleri yaptığını, muvazaa bulunduğunu, açığa imzanın kötüye kullanıldığını belirterek bu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek bonoların illetten mücerret olduğunu beyan ederek iddiaları reddetmiştir.
Kıymetli evrak, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır. Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (Öztan, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.b., İstanbul 2001, s.25). Türk hukuk öğretisinde kambiyo senetlerinin içerdiği hakkın doğumu konusundaki baskın görüş sözleşme teorisi ile açıklanmakta bu da güven ilkesi ile desteklenmektedir. Bu teoriye göre kambiyo senedinin düzenlenmesi ile içerdiği hak derhal vücut bulmaz, borcun doğumu için ayrıca senedin borç altına girmek kastıyla lehdara da verilmesi yani teslime ilişkin bir de ayni sözleşmenin mevcudiyeti gerekir (Bozer, A./Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.b., Ankara 2017, s.21; Yılmaz, A.L.: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.51; Öztan, s.106; Kınacıoğlu, s.30 vd.). Bu sözleşmenin kurulması Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereği karşılıklı ve aynı yöndeki iradelerin açıklanması ile mümkündür. İradelerin açıklanması ve sakatlanması konusunda da aynı Kanunun hükümleri dikkate alınır.
Bonoyu düzenleyen borçlunun ödeme vaadini içeren bir tür kambiyo senedi olan bonoda taraflar 688. maddede belirtilen şekli koşulların yanında bononun ihdas nedeni (malen/nakden ya da teminat kaydı ile alındığını), uyuşmazlık durumunda aralarındaki anlaşmaya göre yetkili olacak mahkeme, faiz gibi bononun geçerliliğine etki etmeyecek ihtiyari unsurları belirleyerek senede ekleyebilirler.
Somut olayda davacı tarafından davalıya verilen bonoların malen veya nakden kısmının boş bırakıldığı, senetlerin soyut borç ikrarını içerdiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere bu senedin dava dışı 3. Kişiyle aralarında bir ilişkiye bağlı olduğu, bu ilişkiden dolayı borcunun kalmadığını, eş söyleyişle soyut borç ikrarı içermediğini ispat yükü davacıya aittir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, tarafların eldeki dosya ile uyumlu olduğu, 06/06/2018 tanzim ve 01/08/2016 vade tarihli 2.500,00 TL tutarlı bono ile 06/06/2018 tanzim ve 01/07/2018 vade tarihli 2.000,00 TL bononun asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplam 6.534,00 TL olarak takibe konulduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf dosya kapsamına dava konusu senetlerin lehtar veyahut ciranta olarak bulunmayan dava dışı üçüncü kişiyle vekalet ilişkisinden dolayı verildiğini, bu ilişki kapsamında borcunu ödediğini yazılı delillerle ispatlayamamıştır. Davacı taraf her ne kadar tanık dinletmiş ise de bu ispat için yeterli görülmemiş, söz konusu senetlerin soyut borç ikrarı özelliğini bertaraf edememiştir.
Yine davacı taraf dava konusu senedin lehtar kısmının sonradan doldurulduğunu iddia etmiştir.
TTK’nun 778.maddesi atfıyla bonolarda da uygulanması gerekli TTK’nun 680.maddesi gereğince; “(1)Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.” açık poliçe düzenlemesi mümkündür. Ancak tedavüle çıkarılırken eksik kısımların doldurulmasına yasal bir engel olmayıp ihtilaf konusu bono tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmuş olduğundan kambiyo senedi vasfını taşımaktadır. Bu nedenle lehtar kısmının sonradan doldurulmuş olması senedin geçerliliğini etkilemeyeceğinden davacı tarafın senedin geçersizliğine ilişkin bu iddiası da kanıtlanamamıştır. İstanbul BAM 16.HD’nin 2017/2923 esas 2019/2356 karar sayılı ilamı ve Ankara BAM 22.HD’nin ve 2018/620 esas, 2018/1247 karar sayılı ilamları da aynı doğrultudadır.
Davacı yanın yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından, yemin delili hatırlatılmış, verilen kesin süre içerisinde davacı vekilince yemin metni sunulmuş ve davalı yana yemini yaptırılmıştır. Davalı tarafından, “Ben söz konusu senedi …’dan aramızdaki şahsi borç ilişkisi sebebiyle aldığıma ve …’nın dava konusu senedi keşideciden bazı kısımları boş olarak alıp almadığını bilmediğime yemin ederim” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı ile kayıt ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere davanın sübutuna yarayacak herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, davalı tarafın davacının iddiasının aksi yönde yemin eda ettiği, hal böyle iken davacının davasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek ve davacının kötüniyetle takip başlattığına ilişkin dosya herhangi bir emare bulunmadığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 4.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı asil ve vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 06/04/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza