Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/52 E. 2023/523 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/52 Esas – 2023/523
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/52 Esas
KARAR NO : 2023/523

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2022
KARAR TARİHİ: 04/05/2023
K.YAZIM TARİHİ: 06/06/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkili aleyhine Ankara Batı İcra müdürlüğü …, …, …, … Esas numaralı icra dosyaları ile Örnek:10 Kambiyo senedi ile takip başlatılmış olup, müvekkilinin bu takipler nedeni ile her hangi bir borcunun bulunmadığını, icra takiplerine konu çekler müvekkili tarafından düzenlenmiş olup davalı …’a en geç 01/12/2018 tarihine kadar geri teslim etmek koşuluyla verildiğini, iş bu Çeklerin … tarafından müvekkiline iade edileceğine dair yazılı sözleşme (Çek iptal ve iade protokolü) imzalanmış olup …’ın sözleşmenin gereğini yerine getirmediğini, …’a sözleşme gereğini yerine getirmesi ve çeklerin iadesi için … Noterliğinden 20/06/2019 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarname çekilmiş olmasına rağmen kendisinin bu çekleri müvekkiline iade etmediği gibi davalı … Limited Şirketine kötü niyetli ciro ederek tedavüle konmasına sebep olduğunu, ilgili çek iptal ve iade protokolünde açıkça belirtildiği üzere ” Söz konusu Çekler, keşide tarihleri gelmeden …’a iade edilecek olup hukuki ilişki bedeli tahsil amaçlı kullanılamaz, Söz konusu çekler 3.kişiye ciro edilemez.” hükmü bulunduğunu, bu hükme rağmen Davalı …’ın çekleri muvazaalı bir şekilde ciro ettiğini, burada davalıların, olmayan alacağın tahsil edilmesi amacı ile hareket ettiklerini, burada davalıların kötü niyetinin ispatı hususunda icra dosyalarının ise en önemli delilleri olduğunu, davalı … Ltd. Şti.’nin çekler için hem müvekkili hemde diğer davalı … aleyhine icra takipleri başlatmalarına rağmen çekteki lehtar …’a başlangıçta hiç bir işlem yapılmadığını, hatta icra dairesine …’a ödeme emri göndermeyin, yalnızca …’a ödeme emri gönderilsin diye talepte bile bulunulduğunu, bunun üzerine davalı … Ltd Şti.’nin kötü niyetlerinin çok fazla belirli olacağı endişesi ile … hakkında göstermelik takip işlemleri yapmaya başladıklarını, tarafların ticari defterlerinin incelemesi sonucunda davalı … ile diğer davalı … Ltd. Şti. arasında gerçek bir ticari ilişki olmadığının yalnızca çeki tedavüle koymak amacı ile çekin ciro edildiğinin anlaşılacağını beyan ederek, davaya konu Ankara Batı İcra Müdürlüğü …, …, … Esas sayılı dosyalarında müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile takipte kötü niyetli olan alacaklı tarafın müştereken ve müteselsilen %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili; davacı dilekçesinde icra takiplerine konu çeklerin müvekkili tarafından düzenlenmiş olup davalı …’a en geç 01/12/2018 tarihine kadar geri teslim etmek koşuluyla verildiğini söylediğini, ancak; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkiye ilişkin müvekkilinin kendisine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, müvekkili tarafından fatura da düzenlendiğini, ancak davacının borcu ödemediğini, aralarındaki anlaşmaya göre malı da müvekkiline iade etmediğini, davacının, mahkemeyi yanıltmaya çalışarak elindeki belgelerin tamamımı sunmadığını, ayrıca sözleşmeye göre de davacının borcu bitene kadar müvekkilinin yanında çalışması da kararlaştırılmış ise de davacının bu borcunu da yerine getirmediğini, aksi durumda dahi mahkemeye sunulan çek iade protokolü geçersiz olup ekte yer alan çeklerin sonradan doldurulduğu veya ekleme yapıldığı veya protokolün hangi çeklere ilişkin olduğunun belli olmadığını, aksi durumda dahi çeklerin vadesi gelmeden davacıya iade edileceğine dair kaydın geçerli olmadığını, bu kaydın “koşulsuz şartsız bir iade ” içermediğini, edimini yerine getirmeyen davacının kötü niyetli davrandığını, ayrıca davacının borcu ödediğini veya borcun herhangi bir sebeple ortadan kalktığını iddia edemeden çeklerin doğrudan iade etme maksatlı doldurulup aslında hiç bir hükmü olmadığı iddiasının hayatın olağan akışına ve ticari hayata ve basiretli tacir gibi davranma sorumululuğuna aykırı olduğunu, davacının borçtan kurtulmaya yönelik hareket ettiğini beyan ederek, haksız davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Şti. Vekili; davacı-borçlu … aleyhine Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile …-E, …-E, …-E sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını ve ödeme emringn davacı-borçluya tebliğ edildiğini, davacı-borçlunun Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesi’nin …-E (…-E sayılı icra dosyası için), Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesi …-E (…-E sayılı icra dosyası için), Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesi …-E (…-E sayılı icra dosyası için) sayılı dosyaları ile borca itiraz ettiğini, İcra Hukuk Mahkemelerinde ikame edilen davalarda; ” Davacı borca itiraz sebeplerini İ.İ.K. Madde 169/a uyarınca, resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlayamaması, icra takibine konu çek üzerindeki imzaya itiraz etmemesi nedeniyle davacının davasının reddine “karar verildiğini, müvekkilinin takip konusu çeki ciro yolu ile iktisap eden iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olarak alacağına karşılık takip konusu çeki ciro yolu ile alan yetkili hamil olduğunu, takip konusu çeki davacı-borçlu keşide ederek lehtar-borçlu …’a vermiş, borçlu …’ın da çeki borcuna karşılık müvekkili şirkete ciro ettiğini, müvekkilinin, dava ve icra takibine konu çek nedeniyle kendisinden önceki ciranta, lehtar ve keşideciden alacaklı olduğunu, dolayısı ile müvekkilinin davacı-borçludan takip dayanağı çek nedeniyle alacağı olduğunu, müvekkilinin çeki iktisap ederken kötü niyetli olmadığını ve bile bile davacı-borçlunun zararına hareket etmediğinin Ankara Batı İcra Hukuk Mahkemelerinde görülen davada ispat edildiğini, müvekkilinin gerçekten de gerek davacı-borçlu gerekse dava dışı diğer borçlu …’ dan alacağı olduğunu, halen de bu alacaklarını tahsil edemediğini, müvekkilinin, davacı-borçlu …’ı tanımadığı gibi hukuki bir ilişkisi de olmadığını, müvekkilinin, taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi bilmediği gibi davacı-borçlunun zararına hareket etmesinin de mümkün olmadığını, Müvekkilinin, bu olayın içerisinde sadece ve sadece …’ dan alacağı olduğu için alacağına karşılık dava konusu çekleri iyi niyetli olarak ciro yolu ile iktisap ettiğini, müvekkilinin, alacağını almak istediğini, müvekkilinin elinde yazılı delil olan dava konusu çeklerden başka bir dayanağı bulunmadığını, davacı-borçlu kötü niyetli olarak, sırf takibi geciktirmek ve durdurma kararı almak istemi ile de mal kaçırmak adına haksız ve hukuki mesnetten uzak iş bu davayı müvekkili aleyhine ikame ettiğini, alacak miktarının likit olduğunu, haksız ve hukuki mesnetten uzak olarak müvekkili aleyhine açılmış olan davanın reddine, borçlu-davacı kötü niyetli ve haksız olarak iş bu davayı ikame etmekle, alacağın likit olması dikkate alınarak davacı-borçlunun asıl alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …-… ve … esas sayılı takip dosyaları, mahkememizin 2021/504 esas sayılı dava dosyası, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası, 01/10/2018 tarihli protokol aslı, Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas ve … esas sayılı dava dosyaları, Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas ve … esas sayılı dava dosyaları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, davacının bedelsiz çek iddiası kapsamında Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …, … ve … esas sayılı takip dosyaları kapsamında davalılara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı yan, icra takibine konu edilen uyuşmazlık konusu çeklerin davacı tarafından düzenlendiğini, davalı …’a en geç 01/12/2018 tarihine kadar geri teslim etmek koşuluyla verildiğini, çeklerin … tarafından davacıya iade edileceğine dair çek iptal ve iade protokolü başlıklı belgenin tanzim edildiğini, …’ın sözleşmenin gereğini yerine getirmediğini, …’a sözleşme gereğini yerine getirmesi ve çeklerin iadesi için … Noterliğinden 20/06/2019 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini ancak …’ın çekleri iade etmediğini, çekleri davalı … Şirketi’ne ciro ederek tedavüle konulmasını sağladığını, çeklerin bedelsiz olduğunu iddia ederek davalılara borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı … Şirketi, çekleri iyiniyetle devralan 3. Kişi olduğunu, şahsi defilerin kendilerine ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı … ise süresinde sunduğu cevap dilekçesiyle, yetki itirazında ve zamanaşımı definde bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
İİK’nun 72/8. maddesindeki yetkiye ilişkin düzenleme “Menfi Tespit Davası, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir” şeklinde olup davacının bu davayı açarken seçimlik hakkı bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, borçlu olunmadığı iddia olunan çeklerle ilgili olarak takip başlatıldığından, davacının, iş bu davayı, takibin yapıldığı İcra Müdürlüğü’nün bulunduğu yer Mahkemesinde açabileceği, icra takibinin Ankara Batı İcra Dairesinde başlatıldığı, bu itibarla mahkememizin yetkili olduğu, davalının itirazının yerinde olmadığı anlaşılmakla yetki itirazına itibar edilmeyerek esasa girilmiştir.
Çeklerin tarihleri ve takip tarihi gözetilerek zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla yerinde olmayan zamanaşımı define itibar edilmemiştir.
01/10/2018 tarihli Çek İptal ve İade Protokolü başlıklı belgenin incelenmesinden; uyuşmazlık konusu çeklerin keşide tarihleri gelmeden …’a iade edileceği, ilgili ticari iş/sözleşme/diğer hukuki ilişki bedeli tahsil amaçlı kullanılamayacağı, söz konusu çeklerin 3.kişiye ciro edilemeyeceği anlaşılmıştır. Söz konusu protokolde açıkça uyuşmazlık konusu çeklere atıf yapılması sebebiyle protokol altındaki imzanın davalı …’a ait olup olmadığı yönünde davalının isticvabına karar verilmiş ve mahal mahkemesine talimat yazılmıştır. İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesince davalının alınan beyanında, çek iptal ve iade protokolü başlıklı 01.10.2018 tarihli protokolde … Ticaret adına atılı imzanın kendisine ait olduğunu, bu imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, … ile aralarında yaptıkları anlaşma gereği …’ın ürünleri teslim etmediği için kendisinin de çeklerini geri iade etmediğini, çeklerin halen kendisinde olduğunu belirtmiştir. Davalının isticvabı sonucunda imza kabul edildiğinden, protokol davacı ve davalı tarafından düzenlendiğinden ve protokolde çeke atıf yapıldığından çekin bedelsiz olarak düzenlendiği, tahsil amacıyla düzenlenmediği kabul edilmiştir. Davacı iddiası kişisel def’i kapsamında olup, bu defi yalnızca lehtara karşı ileri sürülebilecektir. Davalı … Şirketi’nin 3.kişi hamil olduğu, çekin ödeme aracı olduğu ve illetten mücerret olduğu, çeklerin bedelsiz kaldığına yönelik iddianın yazılı delil ve belgelerle ispat edilmesi gerektiği, davacı yanın iddiasının kişisel def’i niteliğinde olduğu, bu definin senedi ciro yoluyla alan hamile karşı ileri sürülebilmesi için TTK’nun 687/1. maddesi uyarınca hamilin senedi iktisap ederken hamilin bile bile zararına hareket ettiğini ispat etmesi gerektiği, tüm dosya kapsamına göre bu iddianın ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davacının davasının açıklanan gerekçelerle … yönünden kabulüne, davalı … Şirketi yönünden reddine karar verileceği sırada davacı vekilinin 03/05/2023 tarihli dilekçesi ve eklerinden davaya dayanak icra dosyalarının vazgeçme/feragat ile kapatıldığı, işbu davada icra dosyaları sebebiyle borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği, bu itibarla davanın dayanaksız kaldığı anlaşılmakla konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine, davacı, … yönünden davasında haklı olduğundan yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı … üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVA KONUSUZ KALDIĞINDAN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Kötüniyet tazminatı koşulları oluşmadığından bu talebin reddine,
3-Alınması gereken 179,90TL karar ve ilam harcının peşin alınan 6.053,20TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.873,30TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan 179,90 TL peşin harç, 80,70TL başvuru harcı, 11,50TL vekalet harcı olmak üzere toplam 272,10 TL harcın davalı …’tan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 415,00 TL tebligat ve posta yargılama giderinin davalı …’tan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı … Şirketinin kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekili, davalı … Ltd şti vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.04/05/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı