Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/487 E. 2023/420 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/487 Esas – 2023/420
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/487 Esas
KARAR NO : 2023/420

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/04/2022
KARAR TARİHİ: 30/03/2023
K. YAZIM TARİHİ: 07/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Müvekkili şirketin, oto lastik alım ve satım işleriyle ticari faaliyetlerini sürdüren bir limited şirket olduğunu, davalının ise … Odasına kayıtlı esnaf sıfata haiz gerçek kişi olduğunu, tarafların aralarındaki ticari ilişkinin oto lastik alım satım işlerinden kaynaklanmakta olup söz konusu tüm ticari ilişkilerine ait 15 adet fatura bulunduğunu, müvekkili şirketin, bedelleri yazılı faturalar nedeniyle davalıya ödemesi gereken KDV dahil toplam tutarı kabul anlamına gelmemek kaydıyla 862.869,98 TL olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin kaynağının yine belirtilen faturalar olduğunu, bu sebeple taraflar arasında başkaca bir alacak-borç ilişkisi de bulunmadığını, davalının faturalardan kaynaklanan alacaklarını bono ile teminat altına almak istemesi üzerine, müvekkili şirketin tek hissedarı ve müdürü konumunda bulunan …’un, düzenlenen faturalara karşılık fatura bedellerine göre bonolar düzenleyerek davalıya teslim ettiğini, davalının aldığı bonoların, faturaların tarih sırasına ve fatura bedeline göre vadeli olarak düzenlendiğini, eski düzenlenen faturaların ödeme gününün, yeni düzenlenen faturaların ödeme gününe yakın olması nedeniyle bu kez eski fatura ve yeni fatura bedellerini kapsayan yeni tarih ve vadeli bonolar düzenlendiğini, yeni tanzim tarih ve vadeli toplam 19 adet bononun, toplam bedelinin ise 667.500,00 TL olduğunu, söz konusu bonoların … A.Ş. … şubesine 04.02.2022 tarihinde teslim edildiğini, davalı tarafından eski düzenlenen ve bedelsiz kalan bonoların bir kısmının ihtiyati haciz kararı alınarak takibe konulduğunu, bir kısmının ise kambiyo senetlerine mahsus genel haciz yolu ile takibe konulduğunu, bonoların kalan kısmı ise itfa itirazları neticesinde dava tarihinden önce iptal edildiğini, dava dilekçesinde tarih, sayı ve bedelleri gösterilen faturalar için taraflar arasında düzenlenen bono bedellerinin toplamı, faturaların toplam karşılığını aştığını, müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespiti istenen ve faturaların toplam bedelini aşan dava konusu bonoların hesabında; fatura alacaklarının tahsiline ilişkin eski bonolar aracılığıyla başlatılan takip ve itfa miktarlarının Ankara … İcra Dairesi, … Esas numaralı icra dosyasında, 228.092,69 TL, Ankara … İcra Dairesi, … Esas numaralı icra dosyasında, 262.645,19 TL, takibe geçilmemiş ancak itfa itirazı nedeniyle sonradan iptal edilen toplam 182.780,00 TL miktarların, gerek cebri icra yoluyla müvekkil şirketten tahsil edilmeye çalışılması, gerekse itfa itirazı neticesinde iptal edilen bedellerinin dava konusu tüm 2 fatura borçlarından mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davalıya kalan bakiye borç miktarının toplam fatura bedeli 862.869,98 TL’nin belirtilen icra dosyalarından mahsup edilmesi gereken toplam 673.517,88 TL’den mahsup edildiğinde kalan bakiye borç miktarı kabul anlamına gelmemek kaydıyla 189.352,10 TL olduğunu, bu kalan bakiye borç miktarına karşılık herhangi bir icra takibine girişilmediği gibi bu borcun vadesinin de henüz gelmediğini, bu sebeple … A.Ş. … şubesine 04.02.2022 tarihinde verilen yeni tanzim ve vade tarihli bonoların toplam bedeli üzerinden, faturalar nedeniyle kalan bakiye borç miktarı mahsup edildiğinde ise müvekkili şirketin, davalıya 478.147,90 TL borcu bulunmadığının ortaya çıkacağını, tüm bu nedenlerle bedelsiz kalan toplam 478.147,90 TL’lik bonoların bedelsiz kaldığının tespiti ile iptaline ve ayrıca dava konusu bono protestosunun, T.C. Merkez Bankasına bildirilmemesine, müvekkili şirketin, 478.147,90 TL borcu bulunmadığının tespitine, davalının takibe başlaması halinde ise %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve nispi ücret-i vekâletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava dilekçesindeki usuli eksiklikler nedeni ile davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkilinin ikametgah adresi … olduğunu, HMK madde 6 uyarınca; menfi tespit davalarında davalının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğunu, iş bu sebeple; yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca davacı tarafın taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğundan zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının ödediğini iddia etmiş olduğu bonoların davacının yenileme iddiası kabul edilecek olsa dahi, bu yenilenen bonolardan eski tarihli bonolara ilişkin olduğunu, davacının tespitini istemiş olduğu değer bedelsizlik iddiasında bulunmuş olduğu icra takibine ilişkin bonoların toplam değeri ve ödediğini söylediği 182.780,00 TL olduğunu, davacı kısım kısım ödeme yaptığını ve ödediği bedellerin senetleri karşıladığında senetlerin teslim edildiğini, ancak davacının yenilemeye ilişkin iddiaları kabul edilse dahi takibe konulan bonolar içerisinde yenileme bonosu olduğu iddia edilen 4 adet bono bulunduğunu, kaldı ki ödediğini ve iptal ettiğini ileri sürdüğü 182.780,00 TL yenilendiği iddia edilen bonolara ilişkin değil daha önceki lastik alım satımına ilişkin düzenlenen eski tarihli bonolar olduğunu, yani bu bedelin borçlunun toplam fatura bedeli olan 862.869,98 TL olan ve yenilenmemiş bonolara ilişkin olduğunu, sonuç olarak borçlunun iddia ettiği gibi bir yenileme kabul edilse dahi daha önce toplam bedel üzerinden ödemiş olduğu miktarı tekrardan yenilendiği iddia edilen 667.500,00 TL üzerinden mahsup etmesinin kabul edilemeyeceğini, özetle davacının iddia ettiği 182.780,00 TL ödeme 667,500,00 TL ye ilişkin olmadığını, davacının eğer böyle bir ödeme yapıldığını iddia ediyorsa bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduunu, tek bir ödemeyi iki kez mahsup edemeyeceğini, takip konusu edilen bonolar incelendiğinde bunların içerisinde yenileme olarak iddia ettikleri bonoların da bulunduğunu, menfi tespit talebinin farazi olarak yapıldığı iddia edilen ancak dayanak gösterilmeyen miktara ilşikin olduğunu, davacının bedelsizlik iddiasında bulunduğu bonoların icra takibine konu bonolar ile ödediğini ve iptal edildiğini ileri sürdüğü bonolar olduğunu, takip konusu bonolar içerisinde kabul etmemekle birlikte davacının yenileme bonosu olduğunu ileri sürdüğü ve kabul ettiği bonoların da bulunduğunu, ancak yaptığı hesaplama sonucu bu bonolara da itiraz ettiğini, davacının iddiaları kabul edilse dahi menfi tespitini istediği ve bedelsiz olduğunu ileri sürmüş olduğu bonolar içerisinde yine kendisinin yenileme bonosu olduğunu kabul ettiği bonoların da bulunduğunu, söz konusu takibe ilişkin bonoların hepsi lastik alım satımına ilişkin olduğunu, 26/02/2022 vadeli 75.000,00 TL, 05/03/2022 vadeli 33.000,00 TL, 13/03/2022 vadeli 33.000.00 TL, 22/03/2022 vadeli 33.000,00 TL bonolar olduğunu, eğer bedelsizlik iddiası var ise davacının yenileme bonosuna ilişkin iddialarının geçersiz olduğunu, eğer yenileme bonosuna ilişkin iddialar var ise bu kez de bedelsizlik iddiasının geçersiz olacağını, bonoların birbirinden bağımsız olup, birbirine yakın tarihli bonoların birleştirilmesi ve yeni bono düzenlenmesinin söz konusu olmadığını, davacının iddia ettiği gibi “eski” ve “yeni” bonolar söz konusu olmadığı gibi icra takibi yapılan bonolar ve henüz icra takibine konu olmamış bonoların hukuka uygun olarak düzenlendiğini, eski-yeni bono ayrımı olmamakla birlikte bir an için böyle bir ayrım olduğunu düşünülse bile karşı tarafın bir tacir olup ticari hayatında basiretli bir iş adamı gibi davranmakla yükümlü olduğundan eski bonoları teslim alması gerektiğini, bonoların bir şeyin teminatı olarak verilmediğini, bir bononun teminat senedi olabilmesi için üzerinde teminattır kaydı bulunması ve bunun tek başına yeterli olmaması neticesinde ayrıca neyin teminatı olduğunun da kaydının düşülmesi gerektiğini, bononun zayi durumu olmadğından iptaline karar verilmesinin mümkün olmadığını, bedelsizlik iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu hususta ispat yükünün borçluda olduğunu, davacı tarafından bonolara ilişkin yapılan kısım kısım ödemeler neticesinde ödediği kısım bakımından bonoların iptal edilmiş ve davacı tarafa teslim edilmiş olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi bonolar bedelsiz kalmış olsaydı zaten da önce yapıldığı gibi üzerinde iptal şerhi düşülüp iade edileceğini, davacı tacir olduğundan basiretli iş adamı gibi hareket etmekle yükümlü olduğunu, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin bonoların davacı şirket yetkilisi … tarafından imzalandığını, görüleceği üzere bonoların üzerinde teminata ilişkin bir kayıt olmayıp bonaların teminat senedi olduğuna yönelik ayrı bir evrak da olmadığını, bonolarda da görüldüğü üzere eski-yeni bono ayrımı söz konusu olmayıp davacı tarafın da dediği gibi şekil şartları bakımından tam ve geçerli olan taraflar arasındaki alım satıma ilişkin düzenlenmiş bonoların söz konusu olduğunu, bir bononun bedelsiz kalması için ya borçlu tarafından bir ödeme gerçekleştirilmiş olması ya da bonoların bedelsiz kaldığına yönelik bir kişisel defi ileri sürmesi gerektiğini, davacı tarafın bonoların bedelsiz kaldığına yönelik bir dayanağı olmadığını, bedelsizlik talebinde bulunduğu bonolara ilişkin davalı müvekkiline herhangi bir ödeme de gerçekleştirmediğini, HMK madde 329 göre kötüniyetle veya haksız dava açan davacı taraftan tazminat talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle; haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın öncelikle usulden aksi kanaatte de esastan reddine, HMK madde 329 gereği davacı taraf aleyhine %20’den aşağı olamamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilemsine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara … İcra Dairesi, … Esas ve Ankara … İcra Dairesi, … Esas numaralı icra dosyaları, … Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, … kayıtları, Vergi Dairesi kayıtları, tarafların BA-BS formları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi 24/01/2023 tarihli raporu ile özetle; Davacıya ait ticari defter kayıtlarına ve dosya kapsamına göre; Ankara … İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ve Ankara … İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında asıl alacağın dayanağı olarak gösterilen 2021 ve 2022 yıllarında çeşitli tarihlerde düzenlenmiş olan mezkûr senetlerin davacıya ait ticari defterinde kayıtlı olmadığı, ayrıca davacı vekilinin 25.10.2022 havale tarihli beyan dilekçesinde belirtmiş olduğu 2022 yılında çeşitli tarihlerde düzenlenmiş olan mezkûr senetlerin de davacıya ait ticari defterinde kayıtlı olmadığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; dava dilekçesinde borçlu olmadığının tespiti talep edilen ve dava dosyasına mübrez icra takiplerinde ve davacı vekilinin 25.10.2022 havale tarihli beyan dilekçesinde asıl alacağın dayanağı olarak gösterilen mezkûr senetler nedeniyle davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının kabul edilmesi gerektiği bildirilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği tekrar borçlu tarafa geçmektedir. Ne var ki lehtar senetteki ihdas nedenini değiştirir şekilde talilde bulunursa ispat yükünü üzerine alır. Somut olayda davaya konu bono üzerinde düzenleme nedeni nakden olarak gösterilmiş olup davacı taraf savunmasında tarafların aralarındaki ticari ilişkinin oto lastik alım satım işlerinden kaynaklandığını söz konusu tüm ticari ilişkilerine ait 15 adet fatura bulunduğunu söz konusu bononun taraflar arasında lastik alım satımından kaynaklanan borcun ödenmesi amacıyla düzenlendiğini düzenlenen faturalara karşılık fatura bedellerine göre bonolar düzenleyerek davalıya teslim ettiğini, davalının aldığı bonoların, faturaların tarih sırasına ve fatura bedeline göre vadeli olarak düzenlendiğini, eski düzenlenen faturaların ödeme gününün, yeni düzenlenen faturaların ödeme gününe yakın olması nedeniyle bu kez eski fatura ve yeni fatura bedellerini kapsayan yeni tarih ve vadeli bonolar düzenlendiğini savunmuştur.Bu konuda bononun sözleşme ile bağlantısı kanıtlanmalıdır. Bononun sözleşmenin teminatı olarak verildiği iddiası kişisel defi olup, TTK’nun 778/a bendinin göndermesi ile uygulanması gereken TTK’nun 687/1. maddesi uyarınca kişisel defiler temel ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Borçlunun lastik alım satım sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturaların teminatı olarak bonoların alacaklıya verildiğine yönelik kişisel defiyi (senet metninden bononun teminat olarak verildiği anlaşılmasa dahi) bono lehtarı olan alacaklıya karşı ileri sürebilir. Ancak Alacaklı davalı bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiğini fakat faturanın teminatı olarak verilmediğini, faturadan ayrı alım-satım ilişkisinden kaynaklandığını borçlunun belirttiği şekilde yenileme bonosu olmadığını beyan etmesi işbu savunma senedin düzenlenme nedeninin talili niteliğinde olmadığından ispat yükü davacı borçludadır. Fatura ve senet içeriği bilirkişi raporu ile dikkate alındığında senetlerin satım sözleşmesinin teminatı olup olmadığının belli olmadığı ticari defter kayıtları incelendiğinde de fatura içeriklerinde senede yönelik bir atıf mevcut olmadığı, dolayısı ile senetlerin faturanın teminatı olarak verildiğinin bonoların yenileme bonosu olduğunun ispatlanamadığı, bononun teminat bonosu olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir (HGK 14.03.2001 tarihli ve 2001/12-233 E., 2001/257 K. sayılı kararı). O hâlde satım sözleşmesi kapsamında verildiği çekişmesiz olan bononun tanzim tarihi ve bedeli ile fatura tarihi ve miktarı aynı olmadığı bu kapsamda senedin teminat amaçlı olarak alacaklıya teslim edildiğinin ispatlanamadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 8.165,58 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.985,68 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 69.940,71 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.30/03/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.