Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/451 E. 2022/874 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/451 Esas – 2022/874
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2022/451 Esas
KARAR NO : 2022/874
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2022
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
K. YAZIM TARİHİ: 25/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Müvekkili şirketin, yat ve denizcilik sektöründe charter hizmeti vermek üzere 2016 senesinde …’te kurulduğunu, şirket’in hissedarlarından … ve ailesinin esasen avukat olup davalı …, … ve ailesinin …’daki bürosunda çalıştığını, … ailesi onu kimi zaman şoför kimi zaman koruma olarak tanıttığını, anlaşılan davalı … ailesinin itimat ettiği ve bilumum işlerini yürüten bir çalışan olduğunu, müvekkili şirketin eski avukatı ve hali hazırda şirket hissedarı …’in babasının talepleri ile davalı … hesabına müvekkili şirketten muhtelif kereler para gönderildiğini, … ve babası …’in bu paraların şirket işleri için kullanılacağını belirterek paraların gönderilmesini istediğini ama kendileri yerine davalının hesabına gönderilme nedenini müvekkili şirkete belirtmediklerini, müvekkilinin zaman zaman söz konusu ödemelerin akıbetini sorguladığını, bu paraların şirketin bazı işleri için kullanıldığı cevabı üzerine hesapların kapatılması için yapılan işlemlerin faturalarının talep edildiğini, ancak tek bir medya şirketine yapılan ödemeden başka bir fatura yollanmadığını, üstelik medya şirketi için yapılan 6.001.- TL tutarındaki bu ödemenin kalan bakiyesinin de şirkete iade edilmediğini, başka bir ifade ile 13.999.-TL tutarında bir meblağın davalının uhdesinde kaldığını, müvekkilinin anılan şahsın talebiyle, davalıya 20.12.2019 tarihinde 20.000.- TL gönderdiğini, ancak, davalının gönderilen 20.000.- TL karşılığında şirkete yalnızca 6.001.-TL’lik … Şirketinden kesilmiş bir fatura yolladığını, ayrıca davalıya, müvekkili şirket tarafından yine aynı şahsın talebiyle 14.01.2020 tarihinde 11.500.- Euro ve 06.04.2018 tarihinde 6.000.-Euro olmak üzere toplam 17.500- Euro gönderildiğini, ancak bu meblağların akibetinin, şirketin hangi iş ve işlemleriyle ilgili olarak sarf edildiğinin açıklanmadığını ve faturalandırılmadığını, dolayısıyla halen davalının uhdesinde olan bu paraların müvekkili şirkete iadesi gerektiğini, davalı, belirtilen meblağlar ölçüsünde müvekkili şirkete borçlu olup işbu meblağların beherinin davalıya verildiği tarihten itibaren işleyen faiz borcunun toplam 11.207,29 TL olduğunu, 22.06.2020 tarihli faturaya konu reklam hizmetinin ödemesinden arta kalan 13.999 TL’nin, 14.01.2020 tarihinde 11.500.- Euro ve 06.04.2018 tarihinde 6.000.-Euro olmak üzere toplam 17.500- Euronun ve işleyen 11.207,29 TL tutarındaki faizinin müvekkil şirkete ödenmesi için davalıya ihtarname gönderildiğini, ancak davalı bu ihtara rağmen müvekkiline olan borcunu ödemediğini, ihtarnameye cevap dahi vermediğini, davalının, anılan şahsın talebiyle, farklı tarih ve tutarlarda kendisine gönderilen paraları, şirket nam ve hesabına ve şirketin faaliyeti için kullanmadığından, müvekkili şirketin alacaklı konumunda olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla; müvekkili şirketten farklı tarih ve tutarlarda kendisine gönderilen paraları, şirket nam ve hesabına ve şirketin faaliyeti için kullanmadığı ve bu meblağları kendisine gönderilen ihtarnameye rağmen müvekkili şirkete geri ödemediği sabit olan davalıdan 20.12.2019 tarihinde gönderilen 13.999 TL’nin, 14.01.2020 tarihinde 11.500.- Euro ve 06.04.2018 tarihinde 6.000.-Euro olmak üzere gönderilen toplam 17.500- Euro’nun ve 11.207,29 – TL tutarındaki işlemiş ve dava sonunda paranın tahsiline kadar işleyecek faizin alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile yasal vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir,
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle;öncelikle bir hak kaybına sebebiyet vermemek bakımından zamanaşımı defi’inde bulunduklarını, davalının 2016 yılında kurulan davacı şirket kurucu ortaklarından …’in babasına ait dava dışı …’in avukatlık ofisinde uzun yıllardır çalıştığını, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi ne soför ne de korumalığını yaptığını, müvekkilinin, dava dışı …’in danışmanı olduğunu, hatta …’in milletvekili seçildiği dönemde … danışman kadrosunda dahi istihdam edildiğini, davacı şirketin müvekkiline gönderdiği meblağların, şirketin kuruluş aşamasında şirkete müvekkili tarafından kısım kısım verilen borçların iadesinden ibaret olduğunu, 2016 yılında kurulan şirketin hem merkezinin bulunduğu …’te hem de … Bakanlığı işlemleri için …’da yürütülen faaliyetleri için müvekkili tarafından çeşitli tarihlerde davalıya borç verildiğini ve harcamaların bu ödemelerle yapıldığını, davacı tarafından müvekkiline gönderilen ödemelerin başka bir amaçla gönderildiyse bunun açıklamalarının dekontlarda yer alması gerektiğini, aksinin kabulü hem ticaret hayatı hem de basiretli tacir kavramları ile örtüşmeyeceğini, davacı yanın dilekçesinde “talep ettiler gönderdik” şeklinde bir açıklama yaptığını, gönderilen meblağların yüksekliğine bakıldığında bir şirketin sadece birinin talebi ile 3. bir şahsa bu miktarda paraları göndermesinin hayatın olağan akışı ile uyarlı olmadığını, şirketin muhasebe kayıtlarında bu durumun farklı muhasebeleştirmiş olmasının müvekkili açısından hüküm ifade etmediğini, gönderildiği iddia edilen meblağların 2019 ve 2020 yıllarına ait olduğunu, bir şirketin ne için gönderildiğini bilmediği bir meblağı geri almak için 3 yıl gibi bir süre beklemesi hayatın olağan akışı ve basiretli tacir kavramları ile açıklanamayacağını, davacı tarafından müvekkiline gönderilen meblağların tamamı müvekkili tarafından şirketin kuruluş aşamasında şirkete gönderilen ve verilen meblağların iadesinden ibaret olup, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, dava dilekçesinde …. A.Ş.’den kesilen bir faturadan bahsedildiyse de bu faturadaki işlemin dava konusu meblağlarla bir ilgisi bulunmadığını, müvekkilinin zaman zaman davacı şirketin …’daki hem bürokratik hem de sair işlerinde davacıya yardımcı olduğunu, öyle ki davacı şirket yetkilisinin …’ya yaptığı iş seyahatlerinde otel konaklamalarını dahi organize ettiğini, bahse konu faturanın da davacı şirketin bir işlemi nedeniyle keşide edilmiş fatura olduğunu, paranın gönderildiği tarih ile fatura tarihi arasında yaklaşık 6 ay gibi uzunca bir süre bulunduğunu, bu durumun dahi faturanın davacı tarafından müvekkiline gönderilen meblağdan bağımsız bir iş yapıldığının kanıtı olduğunu, davacı yanın ayrıca faiz talep etmekte ve faiz faturalarına dayandığını, hangi oranda ve hangi tarihten itibaren alacaklara faiz talep edildiği ve fatura kesildiği dahi belirli olmadığını, bu nedenle faturaları ve davacı yanın faiz talebini de kabul etmediklerini, kaldı ki tüm faturaların noter kanalıyla davacıya iade edildiğini, tüm bu nedenlerle iş bu haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyası, ticaret sicil kayıtları, vergi kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, ödünç verildiği iddia edilen paranın iadesi talebine ilişkin alacak davasıdır.
Huzurdaki davacı, davalı yana “borç olarak” verildiğini ve fakat borcun davalı tarafından kendisine ödenmediğini savunarak huzurdaki davayı ikame etmiştir, davalı yan ise bu savı reddetmekte ve davalının davacıya bir borcu olmadığı savunmasını yapmaktadır.Bu noktada ispatla ilgili karine oluşturan hâllerden biri ve somut uyuşmazlıkta da tartışılması gereken asıl nokta olan “havale” ile ilgili açıklamada bulunmak yerinde olacaktır.818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 457 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal niteliği itibariyle bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir anlatımla, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (Havale kavramı hakkında geniş bilgi için bkz: Kocaman/ A.B.: Türk Borçlar Hukukunda Havale, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, … 2001; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.3.2003 tarihli, 2003/3-118 E.,2003/158 K. sayılı kararı). Taraflar arasındaki ihtilaf, dava konusu gönderilen paraların hangi amaçla gönderildiğinin tespiti noktasında toplanmaktadır. Havale, kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir ifade ile havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) havaleyi gönderen tarafın ispat etmesi gerekir. (Bkz. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 03/10/2013 tarihli 2013/11284 E., 2013/24182 K. sayılı kararı)Medeni Kanun’un 6. maddesi gereğince, herkes iddiasını ispatla yükümlü olup, davalı davacıya ödünç verdiğini yasal delillerle kanıtlamak zorundadır. Davacı, davalıya borç para verdiğini ileri sürmüş, davalı ise havalelerin daha önceden davacıya verilen borcun ödemesi olduğunu belirterek ödünç ilişkisini inkar etmiştir. Davalı bu şekilde, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını (havale ile para gönderildiğini) kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü değişmeyecektir. Başka bir ifade ile ispat yükü yine davacıdadır. Dava konusu edilen dekontta paranın borç olarak gönderildiğine dair herhangi bir açıklama bulunmadığından davacının iddiasını dekont ile ispat edemediği anlaşılmaktadır. Banka dekont ve makbuzları, davalının hesabına yapılan havaleyi gösterdiği, havale makbuzları üzerinde bu paraların davalıya borç olarak verildiğine dair bir ibare bulunmadığı, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gerektiği, bu durumda davacının dayandığı belgelerin yalnız başına davalıya borç verildiğini ispata yeterli olmadığı, davacının tek taraflı ticari defter kayıtları da ispat yükünü yer değiştirmeyeceği borcun gönderilme sebebini ispatlayamayacağından davacı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığı davalının beyanının vasıflı ikrar niteliğinde olduğu,davalı tarafından sözleşme ilişkisinin kabul edilmediği ispat yükünün yer değiştirmediğinden davacının paranın gönderilme sebebini ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcın peşin alınan 5.164,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.083,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliği gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.295,59 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 45.336,88 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, … Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/10/2022

Katip Hakim
E-İmzalı E-İmzalı