Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/429 E. 2022/1251 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/429 Esas – 2022/1251
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/429 Esas
KARAR NO : 2022/1251

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2020
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
K.YAZIM TARİHİ: 30/01/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkilinin Türkiye geneli başta olmak üzere yurt dışında Rusya, Türk Cumhuriyetleri, Afrika, Asya ve Arap Ülkelerinde tiyatro salonları, sinema salonları, gösteri merkezleri, performans salonları gibi hem inşai bilgi hem de teknik bilgi gerektiren pek çok orta ve büyük ölçekli projeleri yerine getirmekte olduğunu, müvekkili şirketin oldukça geniş bir coğrafyada hizmet veren profesyonel bir firma olup şirkete ait her bir bilgi ve belgenin oldukça önem arz ettiğini, bu sebeple müvekkili şirketin tüm çalışanları ile iş sözleşmesi akdettiğini, müvekkili şirket ile davalı … arasında 19/12/2017 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi akdedildiğini, anılan iş akdinin 03/04/2018 tarihinde sona erdiğini, söz konusu iş sözleşmesinin 22. Maddesinin 2. Paragrafında rekabet yasağı düzenlendiğini, bahsedilen sözleşme metnine aykırı olarak ve sözleşmede bahsedilen süre sona ermeden; davalı yanın “…” adı altında, müvekkili şirketle aynı sektörde faaliyet göstermeye başladığını, yine davalı tarafından kurulan …, …, … ve … adlı sitelerden müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyetlerini sürdürdüğünün tespit edildiğini, söz konusu sitelerde müvekkili şirket tarafından yapılan ve müvekkiline ait internet sitelerinde de görselleri yer alan işlerin görselleri kullanılmakta olduğunu, çalıştığı dönemde müvekkili şirkete ait …, …, … ve … sayfalarının yöneticiliğini yapan davalı yanın; iş akdinin sona ermesinin ardından söz konusu sitelerdeki paylaşımları, videoları vs. silmeye başladığını, kendisine işi gereği teslim edilen şifreleri ve şirkete ait sair bilgileri kötüye kullandığını, davalı yanın, iş akdinin sona ermesinin ardından müvekkili şirkete ait tüm ticari sırları ve müşteri portföyünü öğrenmeye çalıştığını, özellikle finans departmanının kullanmış olduğu mail adresinden anılan işlemin gerçekleştirilmiş olması müvekkili işrketin tüm mail hesaplarının, fiyat tekliflerinin, müşteri portföyünün vs. ele geçirilmesi anlamına geldiğini, bu durumun müvekkili şirketin tüm ticari hayatının tehlike altına girmesi anlamını taşıdığını, davalının müvekkili şirkete sona ermiş olan iş sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ödeme borcu bulunduğunu beyan ederek, her türlü fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik 500,00TL bedelin temerrüt tarihinden itibaren işlemiş faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; davacı şirket tarafından ileri sürülen hususların bir kısmının, iş sözleşmesinin devam ettiği süreye dayandırıldığını, iş sözleşmesi süresince ortaya çıkan uyuşmazlıklarda iş mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle görevsizlik kararı verilerek, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, davaya konu cezai şartın müvekkili ile davacı şirket arasında imzalanan 19.12.2017 tarihli iş sözleşmesine dayandığını, iş sözleşmesinin imzalanması aşamasında bu şartın müvekkili ile müzakere edilmeksizin sadece işçi aleyhine kararlaştırıldığını, Yargıtay’ın da tek taraflı yükümlülük getiren cezai şartların geçersizliğine ilişkin bir çok kararı bulunduğunu, ayrıca işe alınmama belirsizliği ve tedirginliği yaşayan müvekkilinin imzalamak zorunda kaldığını, müvekkilinin davacı şirkette çalışmış olduğu sürenin sadece 4 ay olmasına rağmen; 12 ay boyunca rekabet yasağına uymasının hakkaniyete aykırı olduğunu, dolayısıyla işbu cezai şartın yer ve zaman kapsamı açısından geçersiz olduğunu, nitekim Yargıtay belirli bir il bazındaki sınırlamaları bile geçersiz kabul ederken, davaya konu rekabet yasağında tüm Türkiye söz konusu olduğunu, dolayısıyla böyle bağlayıcı bir yasağın kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin çalışma şartlarının bu kadar kısıtlanmasının ekonomik geleceğini sarsacağını, Türk Borçlar Kanunun 445/1 maddesiyle; Rekabet yasağı kaydıyla işçinin ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı olacak biçimde tehlikeye düşürülemeyeceğinin garanti altına alındığını, ayrıca, Türk Borçlar Kanununda sadece işçi aleyhine cezai şart konulmasının geçerli kabul edilmediğini, işçi aleyhine konulan tek taraflı cezai şartlar; işverene tanınan imkanların işçiye tanınmamasından, dolayısıyla tarafların eşit şart ve imkanlarda bulunmadığından kabul edilmediğini, müvekkili ile davacı şirket arasında 19.12.2017 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmenin 03.04.2018 tarihinde; görev tanımı her ne kadar Dijital Medya Sorumlusu olarak geçse de; müvekkilin bilgi ve becerilerini keşfeden işveren tarafından sürekli olarak farklı görevler verilmesi, ücretinde ise herhangi bir değişiklik yapılmaması, bu duruma itiraz edince de mobing uygulanması nedeniyle müvekkili tarafından sona erdirildiğini, müvekkilinin iş akdi sona erdikten sonra farklı iş yerlerinde Web Tasarımcı olarak çalıştığını, dolayısıyla rekabet yasağına uygun davrandığını, müvekkilinin, davacı şirkette sadece 4 ay kadar çalıştığını, bu süre zarfında müvekkilinin davacı şirketin ticari sırlarına, müşteri bilgilerine ve müşterilerin kurumsal ihtiyaçlarına yönelik bilgileri edinip bunları davacı şirketin menfaatini zedeleyecek şekilde kullanabilmesi mümkün olmadığını, müvekkilinin şirkette dijital medya sorumlusu olarak görev yaptığını, bulunduğu pozisyon itibariyle de müşteri çevresi, üretim sırları vs bilgilere ulaşabilecek durumda olmadığını, davacı şirketin öne sürmüş olduğu web sitelerinin müvekkilinin kendi adına ve çok önceden almış olduğu, ticari niteliği olmayan bir web sitesi olduğunu, Türk hukuk sisteminde işçinin işverene ait işyerinde yapmakta olduğu işle ilgili doğrudan bir rekabet etmeme sınırı getirilebileceğini, müvekkilinin davacı şirkette yapmış olduğu iş ile ilgili doğrudan bir faaliyete girmediğinden sözleşmeye aykırı davranmadığını, rekabet yasağı kaydı ile hedeflenen amacın; müvekkilinin ekonomik varlığını tehlike altına soktuğunu, Nitekim işverenin haklı menfaatinin korunmasının sınırı işçinin ekonomik geleceğinin güvencesi olduğunu, müvekkilinin yaptığı ticari faaliyetlerle davacı şirketin maddi menfaatleri arasında illiyet bağı bulunmadığından rekabet yasağı kaydı ve dolayısıyla cezai şartın geçersiz olduğunu beyan ederek, davanın usulden, aksi kanaatte esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası, davalıya ait SGK kayıtları, davacı şirketin ticaret sicil kaydı, taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesi ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, davalının davacı aleyhine haksız rekabet ettiğinin tespiti ile cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Davalının, davacıya ait iş yerinde 19/12/2017 tarihinden iş akdinin sona erdiği 03/04/2018 tarihine kadar belirsiz iş sözleşmesi ile çalıştığı, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde iş akdinin sona erdiği tarihten itibaren 12 ay süreyle davacının iştigal mevzuunda faaliyette bulunan bir işyerinde rekabet yasağına ilişkin düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizin 2020/559 esas 2021/44 karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, Ankara Batı … İş Mahkemesinin … esas … karar sayılı kararı ile karşı görevsizlik kararı verildiği, Ankara BAM … Hukuk Dairesinin 17/03/2022 tarih … esas … karar sayılı ilamı ile de mahkememizin yargı yeri olarak belirlenmesi üzerine mahkememize tevzi olunan dava dosyası mahkememizin yukarıda belirtilen sırasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflara dilekçelerinde dayandıkları tanık delili için tanık listesi sunmak üzere kesin süre verilmesine ve sonuçlarının ihtar edilmesine rağmen taraflarca tanık listesi sunulmamıştır.
Davacının iddialarının ispatı ve iddia ve savunmalar kapsamında davalının haksız rekabet içerikli eylemlerinin bulunup bulunmadığının tespiti, taraflar arasındaki sözleşmenin değerlendirilmesi, davacı yanın sonuç taleplerinin tartışılarak tespit ve hesaplama yapılması bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, ara karar ile de, davacı vekiline belirlenen bilirkişi ücreti delil avansını ikmal için HMK’nun 324. maddesi uyarınca iki haftalık kesin mehil verilmiştir. Verilen kesin süre içerisinde ve sonrasında davacı vekilince bildirilen delil avansı ikmal edilmemiştir.
6100 sayılı HMK’un 266/1 maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” denmektedir. Dosya kapsamında davalının haksız rekabet içerikli eylemlerinin bulunup bulunmadığının tespiti, taraflar arasındaki sözleşmenin değerlendirilmesi, davacı yanın sonuç taleplerinin tartışılarak tespit ve hesaplama yapılması bakımından bilirkişi incelemesi talep edildiği gibi, bu durumun yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya konulabilecek nitelikte olduğu da açıktır.
Dava şartı olmayan ve HMK’nun 324. maddesinde düzenlenen, taraflardan birinin, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen ve verilen kesin süre içinde yatırılmak zorunda olunan (delil ikamesi için) avansa ilişkin yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Mahkeme mevcut delil durumuna göre karar verir.
13/10/2022 tarihli oturumda verilen 3 nolu ara karar gereği davacı vekiline “iki haftalık kesin mehil içerisinde 3.000,00TL bilirkişi ücretinin HMK’nun 324. maddesi gereğince delil avansı olarak karşılanması, aksi halde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına” ilişkin meşruhatlı davetiyenin 18/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, ancak verilen kesin süre ve sonrasında avansın yatırılmadığı dosya kapsamından sabittir. HMK’nun 324. maddesine göre bunun yaptırımının, davacının bu delilden vazgeçmiş sayılıp, diğer delillere göre karar verilmesi olacağı açıktır. Dosya kapsamında davalının haksız rekabet içerikli eylemlerinin bulunup bulunmadığının, davacının iddia ettiği sitelerde faaliyetinin bulunup bulunmadığının ancak bilirkişi incelemesi ile tespit edilebileceği, uyuşmazlık konusuna göre davacı yanın iddialarının bilirkişi incelemesiyle sübuta erebileceği, masrafı yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı ve davalı yanın da bu masrafı karşılamak istemediği, bu nedenle davacı yanın bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, bu itibarla dosyanın mevcut hali ile değerlendirilerek karara bağlanması gerektiği, dosya kapsamında davacının iddialarını ispata yarar bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İSPATLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 uyarınca 500,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.29/12/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı