Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/378 E. 2022/1163 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/378 Esas – 2022/1163
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/378 Esas
KARAR NO : 2022/1163

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2022
KARAR TARİHİ: 06/12/2022
K. YAZIM TARİHİ: 15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin basınçlı boru ekipmanları tedarik, proje ve motaj işi ile iştigal ettiğini, müvekkilinin davalıya hizmet işi yaptığını, bu işin karşılığında 13.04.2021 tarihli … fatura numaralı KDV dahil 25.960 TL’lik fatura kestiğini ve karşı tarafa tebliğ edildiğini, davalı yanın talep konusu faturayı ticari defterlerine işlemiş olduğu halde müvekkiline ödeme yapmadığını, bu alacaklarının tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı yanın haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu beyan ederek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla davanın bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki dava yönünden dava şartı olan zorunlu arabuluculuk sürecinin usulüne uygun olarak işletilmediğini, dava şartı yokluğu nedeniyle açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, Müvekkilinin herhangi bir borcu olmamasına karşılık, haksız ve kötü niyetli olarak açılan icra takibine yasal süre içerisinde itiraz ettiğini, dolayısıyla da davacının icra inkâr tazminatına yönelik taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, %20’den aşağı olmamak kaydıyla davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, tarafların ticaret sicil kayıtları, ticari defter ve belgeleri, BA/BS formları, 16/10/2022 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının bir sureti dosya arasına alınmış, incelenmesinde; Davacı (alacaklı) şirket vekili tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 27/01/2022 tarihli ödeme emri ile 25.960,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 06/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 09/02/2022 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu, eldeki davanın 06/04/2022 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket, icra takibine de konu ettiği faturadan kaynaklanan 25.960,00 TL bakiye alacağının davalı tarafından ödenmediğini iddia etmekte, davalı şirket ise takip dosyasına sunduğu dilekçeyle davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunmaktadır.
Tarafların ticari defter ve kayıtları ile celp edilen BA/BS formları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 16/10/2022 tarihli raporda özetle; Davacı … Şti.’nin 27.01.2022 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğü’ne … E. sayılı dosyası ile davalı … A.Ş. aleyhinde başlatmış olduğu ilamsız icra takibinin takip tarihi olan 27.01.2022 tarihi itibariyle davalı şirketten 25.960,00 TL alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacı ticari defterlerine dayanarak alacak talep etmiştir. Bir gerçek veya tüzel kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeyi yine kendi lehine delil olarak kullanamaması bir usul kuralıdır. Zira kişi kendi lehine, başkası aleyhine delil oluşturma eğilimine girebilir. Ancak, bir kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeye yine kendi lehine delil olarak dayanamayacağına ilişkin genel kurala bir istisna getirilmiş ve kanunda belirtilen şartlar altında ticari defterlerin sahibi lehine delil olacağı kabul edilmiştir. Sahibi tarafından oluşturulan ticari defter kayıtları, uyuşmazlığın her iki tarafının defter tutma yükümlülüğüne tabi olması ve uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasına ilişkin genel şartlar dışında, kanunda öngörülen ek şartların gerçekleşmesi halinde, sahibi lehine delil teşkil edebilir. Bu kuralın istisnası olan ticari defterlerle ispat HMK’nın 222/2-3. Maddesinde bazı sıkı şartlara bağlanmıştır. HMK 222/2’de, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz, usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği hüküm altına alınmıştır. HMK 222/3. Maddesinde ise, HMK 222/2’de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır ( Yargıtay 15. HD’nin 13/06/2017 tarih ve 2/16/2310 E.2017/2537 K sayılı ilamı).
Taraflara ait ticari defterlerin karşılaştırılması neticesinde de; davalıya ait ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalının davacıya dava konusu fatura nedeniyle 25.960,00 TL tutarında borçlu bulunduğu, davacıya ait ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan dava konusu fatura nedeniyle 25.960,00 TL tutarında alacaklı bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu alacak, faturaya dayalı alacağa dayanmaktadır. Fatura düzenlenmesi tek başına muaccel bir alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davacının aynı zamanda malın teslim edildiğini/hizmetin ifa edildiğini ispat yükü altındadır.
Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır. Davalı taraf dava konusu faturayı kendi defterlerine kaydetmiştir. Bu hususun fatura konusu malların teslimine karine teşkil ettiği, ve aksinin ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davalının, hayatın olağan akışına göre teslim almadığı faturaya konu mallara ilişkin bu hususu kendi defterlerine kaydetmemesi gerekmekte olup davalı tam tersine uyuşmazlık dönemine ilişkin davacı adına davacı kayıtları ile örtüşecek şekilde dava konusu faturayı kendi defterlerine kaydetmiştir. Bu itibarla da taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı ve mal teslimi yönündeki davacı iddiaları kanıtlanmıştır.
Tüm bu açıklamalar, HMK’nın 222.maddesi ve belirtilen Yargıtay kararları ışığında davanın kabulüne ve takibin olmaksızın devamına, takip konusunun fatura olduğu gözetilerek icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜ İLE ; Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına,
2-25.960,00 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 1.773,32 TL harçtan peşin alınan 313,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.459,78 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.295,58 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 313,54 TL peşin harç olmak üzere toplam 405,74 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yargılamada yapmış olduğu 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 82,00 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.082,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/12/2022

Katip Hakim
e-imza e-imza