Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/329 E. 2023/8 K. 05.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/329 Esas – 2023/8
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/329 Esas
KARAR NO : 2023/8

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVALI : 3-
VEKİLİ :
DAVALI : 4-
VEKİLİ :
DAVALILAR 5-
6-
7-
8-
9-
10-
11-
DAVA İHBAR OLUNAN:

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/09/2019
KARAR TARİHİ: 05/01/2023
K. YAZIM TARİHİ: 06/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Dava dışı … tarafından, Ankara Batı … İş Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı dosyasında Müvekkil Belediye aleyhinde ikame edilen davada; Davacının, 2009-31.03.2018 tarihine kadar … Belediye Başkanlığı bünyesinde ve taşeron şirketler nezdinde çalıştığı beyan edilerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının Müvekkil Belediye’den tahsiline karar verilmesini, Davada husumetin Belediyeye yöneltilmiş ise de, işveren konumunda bulunmaları sebebiyle işveren konumunda bulunmaları sebebiyle tarafımızca davanın diğer davalılara da ihbar edilmesini ve bu suretle kendilerine hak ve menfaatlerini koruma imkânı sağlandığını, Yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne karar verilmiş olup, işbu ilama dayalı olarak Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında Müvekkil Belediye aleyhinde başlatılan takip dolayısıyla, 31.574,37 TL olmak üzere Müvekkil Belediye tarafından icra dosyasına toplam 31.574,37 TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, Gerekçeli kararda ve karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda belirlendiği, ayrıca dosyaya ibraz edilen sözleşme ve şartnamelerden açıkça anlaşılacağı üzere; Davalı Şirketler, hizmet alımı amacıyla gerçekleştirilen ihaleler kapsamında Müvekkil Belediye ile farklı tarihlerde sözleşme imzalayan ‘yüklenici’lerdir. Mahkemece, Müvekkil Belediye işçilik alacaklarından “üst işveren’ olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş ise de, gerçekte “işveren” sıfatı -dava dışı personeli istihdam ettikleri sürelerle sınırlı olmak üzere Davalı Şirketlere aittir. Bu husus, Davalı Şirketlerle imzalanan Hizmet Alımları Tip Sözleşmesi, Teknik Şartname ve Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 38. maddesinde açıkça düzenlendiği gibi, Yargıtay kararları ile temel hukuk prensipleri çerçevesinde dava dışı personelin işçilik alacaklarından esasen istihdam ettikleri sürelerle sınırlı olmak üzere davalı Şirketlerin sorumlu olacakları ortadadır. Bu çerçevede, Müvekkil … Belediye Başkanlığı Destek Hizmetleri Müdürlüğünce, oluşan toplam 31.574,37 TL’lik kamu zararının rücuen tahsili için Hukuk İşleri Müdürlüğünce gerekli işlemlerin başlatılması hususunda Başkanlık “Olur’u alındığını, Ankara Batı … İş Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı ilamına istinaden Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına icra tehdidi altında ödenen 31.574,37 TL’nin, ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun’a göre hesaplanacak faizi ile birlikte, (sorumluluk sınırları da belirlenmek suretiyle) Davalılardan müştereken ve rücuen tahsilini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı şirketlere tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … A.Ş ve … Şti vekili cevap dilekçesinde özetle ; Görev konusu, kamu düzenine ilişkin olduğundan ve ilgili hükümler gereği, iş bu davanın Ticaret Mahkemesin de açılmaması sebebi ile davanın öncelikle görev yönünden reddini, açılan alacak davasında, öncelikle zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacı tarafın, dava dilekçesiyle talep etmiş olduğu alacak kalemleri zamanaşımına uğramış olduğundan, davacının davasının zamanaşımı ve hak düşürücü süreler yönünden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı, işçi …’a iş hukukundan kaynaklanan bir talep olan kıdem tazminatı ve sair alacaklara ilişkin olarak davalılar tarafından yapılması gerektiğini iddia ettiği bir ödeme yaptığını, iş Kanunu uyarınca asıl işveren ile alt işveren işçilik alacakları hususunda müteselsilen sorumludurlar. TBK 62. maddesine göre müeselsil borçlulardan kendisine düşenden daha fazlasını ödeyen taraf fazlaya ilişkin olarak alacaklıya halef olmaktadır. Davacının işçinin halefi olarak açtığı işbu davada görevli mahkemeler iş mahkemeleri olup davanın görevsizlik nedeniyle reddini, Davacı işçiye işçilik alacaklarına ilişkin ödemeler yaptığını ve bu tutarın rücuan kendisine ödenmesi gerektiğini beyan ettiğini, Her ne kadar İş Kanunu ve Borçlar Kanunu uyarınca kurumun rücu hakkı bulunsa da 6552 sayılı kanun özel kanun niteliğinde olduğundan kanaatimizce kurumun rücu hakkı bulunmadığını, İşçinin çalışma döneminde asıl işvereni davacı kurum olup davacının işçilik alacaklarından ve kıdem tazminatından kurumun da sorumluluğu bulunmadığını, asıl işveren olarak yaptığı ödemenin tamamından alt işverenler sorumlu olmayıp bu tutarın en azından yarısının kurum tarafından ödenmesi gerektiği ve bu tutarın rücu edilemeyeceğini, Açıklandığı üzere kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının kanundan kaynaklanan müteselsil sorumluluğu gereği ödediği tutarın yarısını rücu edebileceğinin kabulü gerekeceğini, davacının yıllık izin ve ihbar tazminatı alacaklarına istinaden ödediği tutara ilişkin rücu talebinin müvekkile yöneltilmesi hatalı olduğunu, dava dışı işçinin müvekkili nezdinde ubgt alacağı ve fazla çalışma alacağı bulunmadığını, işçiye ubgt ve fazla çalışma alacaklarının karşılığı olarak ödenen tutarın müvekkilden rücuan tahsil edilemeyeceği hususunun göz önünde tutulmasını davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sti.Vekili cevap dilekçesinde özetle;Her ne kadar teknik şartnamenin 10. Md.de “Yüklenici çalıştırdığı personelin, İş Kanunundan doğan her türlü ücret, ihbar, kıdem, kötü niyet tazminatları ile işe iade davalarından doğacak tüm hak ve alacaklarından sorumludur” şeklinde düzenleme yapılmış ise de, bu madde de belirlenen sorumluluk, İdari şartnamenin 25.3.8 md.de belirlenen işçilik haklarıyla sınırlıdır. İdari şartnamede kaç işçi için ihale açıldığı, işçiye ne kadar ücret ödenmesi gerektiği, işçinin SGK. primleri tarif edilmiş, ihale bedeli de bu tarife uygun şekilde idarece belirlenmiştir. Şirketimiz İdari Şartnamenin 25.3.1.md.de belirlenen rakamları esas alarak teklif vermiş, hizmet alım sözleşmesi imzalamıştır. Hizmet alım sözleşmesi ve eklerinde işçinin, haftalık 45 saat üzerinden çalıştırılacağı, UBGT ve hafta tatili çalıştırılmayacağı, fazla mesai yaptırılmayacağı düşünülerek idarece yapılan hizmet alım ihalesinde bu kalemler için herhangi bir ödenek ayrılmadığını, dava dışı İşçi tarafından İş Mahkemesinde açılan davada sözleşmede ihale bedeli içinde yer almamış bulunan kalemlere ilişkin alacağı hesaplanmış ve üst işverence işçiye ödendiğini, Hizmetten fiilen faydalanmış olması nedeniyle hizmet alım sözleşmesinde yer almamış olsa dahi, İK.nu gereği işçiye haklarının üst işverence ödenmesinde herhangi bir hukuksuzluk ve haksızlık yoktur. Şayet sözleşme ve eki şartnamede ihale bedelinin içinde yer almadığı kesin olan, işçiye ödenen yukarıdaki kalemlere ait paranın, alt işverenlerden talep edilmesi halinde kanunsuzluk ve hukuksuzluk ortaya çıkacaktır. Zira bu kalemlere ilişkin alt işverenlere herhangi bir ödeme yapılmadığını, davanın reddine, masrafların ve vekalet ücretinin de davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, davacı belediye tarafından ihale edilen işi üstlenmiş olan davalılar nezdinde çalışan işçi …’a Belediye tarafından ödenen tazminatın davalılardan rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 28/09/2021 tarihinde verilen … Esas … karar sayılı görevsizlik kararı verildiği ve istinaf edilmeksizin kesinleşen dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmış, dava dosyası mahkememiz esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce davalı … Şti yönünden tefrik kararı verilmekle, bu davalı yönünden ayrılan dava Mahkememizin … esas sırasına kayıt edilmiştir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 02/09/2019 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf ve temyiz incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtayca re’sen incelenir.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. Eldeki davada uyuşmazlık, davacı belediye bünyesinde yürütülen evsel atıkların toplanması, toplanan atıkların nakli, cadde ve sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makine marifetiyle süpürülmesi faaliyetlerinin davalılarca ihale yoluyla gerçekleştirilmesi sırasında dava dışı işçiye Belediye tarafından ödenen tazminatların davalılardan rücuen tahsiline ilişkindir. İhale ekindeki sözleşmede anılan birçok işten biri olan çöp toplama ve nakli işinin TTK’nın 850 vd maddelerinde düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, çöp nakil işinin, temizlik ve çöp toplama faaliyetinin devamı niteliğindeki iş olduğu kanaatiyle, davacının tacir olmadığı da gözetilerek, ihtilafın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin … Hukuk Dairesinin … Esas; … Karar sayılı ilamı ile”… Bu itibarla anılan sözleşmelerin bundan sonraki uyuşmazlıklarda Yargıtay 6.HD.nin anılan kararı dikkate alınnarak hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerekmiştir. Bu itibarla, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 01/07/2022 tarihli ve 1047 sayılı kararı ile belirlenen iş bölümüne göre, “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında (Özel Borç İlişkileri -Akdin Muhtelif Nev’ileri) yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararların (satış sözleşmesi:taşınır ve taşınmaz satışı, ödünç sözleşmeleri:ariyet (kullanım ödüncü) – karz-ödünç (tüketim ödüncü), ölünceye kadar bakma sözleşmesi, vedia (saklama) sözleşmesi, hizmet sözleşmesi, kefalet sözleşmesi, vekalet sözleşmesi)” istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (4). Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerektiğinden, dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (4). Hukuk Dairesine gönderilmesine..” ve Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas; … Karar sayılı ilamı ile”… Bu kapsamda Belediyenin asli işleminden olan temizlik işi ile ilgili taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığı ve uygulandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmenin taşıma edimini içerdiği belirtilerek arabuluculuğa tabi olduğu yönünde karar verilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edim Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı” şeklinde karar verildiği iş bu kapsamda temel uyuşmazlığın TTK’nın 850 vd maddelerinde düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, görev hususunun davanın her aşamasında dikkate alınabileceği, yukarıda belirtilen güncel Yargıtay ve BAM kararları ile taşıma sözleşmesinin bulunmadığı ve davacının tacir olmadığı da gözetilerek, ihtilafın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, görev hususunun davanın her aşamasında dikkate alınabileceği sonuç ve kanaatiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
2-Karar istinaf edilmeksizin kesinleştiği takdirde mahkememiz ile Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan görevli mahkemenin belirlenmesi (merci tayini) için dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacının yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri İlgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi. 05/01/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.