Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/303 E. 2023/305 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/303 Esas – 2023/305
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/303 Esas
KARAR NO : 2023/305

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2022
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
K.YAZIM TARİHİ: 05/04/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkili ile bahse konu icra dosyası alacaklısı konumunda olan şirket ile aralarında bulunan tek ticari ilişkinin şirketlerin ticari defterlerinin incelenmesi sonucu da görüleceği üzere kira sözleşmesi olduğunu, işbu yazılı 5 yıllık kira sözleşmesine binaen müvekkili şirket tarafından sözleşmenin 5 (beş) yılını kapsar şekilde ve her 1 yıla bir adet bono olmak üzere toplam 5 adet bono tanzim edildiğini, işbu bonoların 1. ve 2. yıl kira bedellerinin karşılığı olan 2 adet bono müvekkiline teslim edildiğini, işbu bonoların meblağı ve kira sözleşmesi dönem hesapları toplamı çıkarıldığında tanzim edilen bonoların teminat senetleri olduklarını ve dönem borcu ile bono meblağlarının birebir uyuştuğunun görüleceğini, davalı şirketin 1. yıl kira döneminden alacağı toplamının 66.000,00TL olduğunu, ilk yıla dair 01.01.2015 vadeli bononun meblağı 66.000,00TL ve müvekkiline teslim edildiğini, davalı şirketin 2. yıl kira döneminden alacağı ise 72.600,00TL olduğunu, o döneme ait 01.01.2016 vadeli bononun da müvekkiline teslim edildiğini, fakat davalı tarafından işleme konulan 01.01.2019 ve 01.01.2018 vadeli bonoların dayanağı olan kira sözleşmesi 3. 4. ve 5. yıllara ait bedelin müvekkili şirketçe ödenmiş olmasına rağmen teslim edilmediğimi, senedin bedelsiz olduğu bilindiği halde kötü niyetli olarak icra takibine konu edildiğini, borçlu davacı tarafından, davalı şirkete aralarında akdedilen 01.08.2015 tarihli kira sözleşmesine binaen 01.01.2015, 01.01.2016, 01.01.2017, 01.01.2018 ve 01.01.2019 tarihli 5 (beş) adet seri senet verildiğini, sözleşmeye göre 01.08.2015 tarihinden 01.08.2017 tarihine kadar geçen sürede müvekkilinin kira ödemelerini yapması sebebiyle 2 adet senet müvekkiline iade edilmediğini, öte yandan senetlerin kira sözleşmesine binaen verildiğini ispat eder bir diğer husus da; davalı yana verilen 5 adet seri senedin vadesi birinci sırada olan ve üstünde davalı … İnş. yetkilisinin el yazısıyla yazmış olduğu “konsept düğün salonu kira senetleri” yazısından açıkça anlaşıldığını, davalı şirkete 01.08.2017 ve 08.12.2020 tarihleri arasındaki kira borçları için ise; 07.07.2018 tarihinde 66.000,00TL, 01.07.2019 tarihinde 27.000,00TL, 27.09.2019 tarihinde 10.000,00TL, 07.10.2019 tarihinde 10.000,00 TL, 07.11.2019 tarihinde 10.000,00TL, 06.12.2021 tarihinde 150.000,00TL ve 14.12.2021 tarihinde 64.500,00TL toplam 337.500,00TL ödeme yapıldığını, her ne kadar kira sözleşmesinde aylık kira bedellerine, yıllık %10 zam uygulanacağı yazılmış ise de; davalı şirketin kestiği aylık fatura meblağları ikrar niteliğinde olduğunu, faturalardan da görüleceği üzere, sabit bedel üzerinde anlaşıldığını, aylık 5.500,00TL olarak davalı tarafça düzenlenen fatura bedelleri üzerinden müvekkilinin ödemelerini yaptığını, davalı tarafça müvekkiline kira alacaklarına binaen düzenlenen ve ekte yer alan faturaların toplamı hesaplandığında 01.08.2017-01.08.2020 tarihi arasındaki toplam borcunun 238.888,80TL olduğunun görüleceğini, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin ise yukarıda açıklandığı ve eklerdeki ödeme dekontları üzerinden hesabı yapıldığı takdirde 337.500,00TL olduğunun görüleceğini, işbu evraklar incelendiğinde ise kira borçlarının tamamıyla ödenmiş olduğunu ve bu sebeple de kira borcuna binaen verilen senet borcunun da kalmamış olduğunu, fakat davalı tarafın kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine cebri icra yoluna başvurduğunu, hakkın kötüye kullanıldığının açık bir şekilde görüleceğini, davalı tarafça Ankara Batı İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile müvekkilleri aleyhine Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolu ile takip başlatıldığını, işbu takip dosyasında takibe konu 01/01/2018 ödeme tarihli ve 87.846,00TL bedelli senet olduğunu, bahsedilen icra dosyasında müvekkili tarafça 07/12/2021 tarihinde 103.761,61TL ve 23/11/2021 tarihinde 14.157,53TL olmak üzere toplam 117.919,14TL ödendiğini, müvekkili tarafından yapılan bu ödemelerin ise dava değerine dahil edilmediğini, dosya bakiyesi olan 53.771,40TL hesaba katıldığını, dava değerinde hesaba katılan diğer iki senet bedelinin ise; 01.01.2019 vade tarihli 96.630,00TL bedelli ve takiplere dayanak edilmeyen 01.01.2017 vade tarihli 79.860,00TL bedelli 1 adet bono olmak üzere toplam 176.490,00TL hesaplandığını, açıklamalar doğrultusunda dava değeri olarak ise 230.261,40TL belirtildiğini, mahkemece gerekli incelemeler yapıldığı ve dava değerinin eksik bulunması halinde ise eksik harç belirtilen kesin süre içinde ikmal edileceğini, davalı şirketin müvekkili borçluya yönelik 27.10.2020 tarihinde Ankara Batı İcra Dairesi … Esas ve 30.12.2021 tarihinde Ankara … İcra Dairesi … Esas sayılı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçildiğini, takip dayanağı belgeler incelendiğinde 01.01.2019 vade tarihli 96.630,00TL bedelli ve 01.01.2018 vade tarihli 87.846,00TL bedelli 2 adet bonoya dayandığını, söz konusu takiplere dayanak edilmeyen 01.01.2017 vade tarihli 79.860,00TL bedelli 1 adet bono ise beyaz ciro ile ciro edilerek müvekkili tarafından davalı şirkete teslim edildiğini, ancak söz konusu 1 adet bono takibe konu olmadığını, söz konusu 1 adet bononun akıbeti bilinmediğini beyan ederek, davanın kabulüne, müvekkilleri ile davalı şirket arasındaki kira sözleşmesine göre bütün borçların ödenmiş olması sebebiyle, müvekkillerinin davalı şirkete, takibe dayanak 2 adet ve takibe konu olmayıp akıbeti bilinmeyen 1 adet, toplamda söz konusu 3 adet bono bakımından borçlu olmadığının tespitine, Ankara Batı İcra Dairesi … Esas numaralı icra takibinin müvekkilleri yönünden iptaline, Ankara … İcra Dairesi … Esas numaralı icra takibinin müvekkilleri yönünden iptaline, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, davalı yanın basiretli tacir olması nedeniyle takip hakkı bulunmadığını bilen ve bilmesi gereken konumda olarak söz konusu takibi haksız ve müvekkillerinin ekonomik özgürlüğüne ve kişilik haklarına zarar vermek amacıyla kötü niyetli ve ağır kusurlu yaptığının kabulü ile İİK m. 72/5 hükmü gereği davalı şirketin takip konusu alacak bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını belirterek, dava konusu bonolar teminat senedi olmadığını, davacı borçlunun takip konusu bonoların, teminat senedi olduğunu iddia ederek, takibin iptalini istediğini, senedin teminat senedi olduğunu ileri süren davacının bunu yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, ne senet üzerinde, ne de dosyaya sunulan kira sözleşmesinde, senedin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını, davacının dosyaya sunduğu sözleşmede de bir senetten veya bir teminattan bahsedilmediğini, davacının ”bu senet olsa olsa teminat senedidir” şeklindeki yorumu ile ileri sürdüğü iddianın soyut olduğunu, kambiyo senedine karşı kabul edilmesi mümkün olmadığını, davacının teminat senedi olduğuna yönelik dialarını ancak taraflar arasında senede açıkça atıf yapılmış yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun içtihatlarında, bu konuda bir tereddüt bulunmadığını, kökleşmiş durumda olduğunu, davacının teminat senedi olduğuna yönelik soyut iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu bonoların üzerinde bu şekilde bir kayıt bulunmadığını, davacının bonoların kira bedellerine ilişkin olduğu iddiası da gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın kira bedellerinin senede bağlandığına ilişkin iddiasını ancak bunu gösteren yazılı bir delil ile ispat etmesi gerektiğini, sözleşmede kira bedellerinin karşılığı senet alındığına dair bir hüküm bulunmadığı gibi taraflar arasında bunu gösteren ayrıca bir yazılı belge de bulunmadığını, bu konuda da Yargıtay Kararlarının tümü aynı doğrultuda olduğunu, davacının bonoların ödendiği iddiasının da gerçek dışı olduğunu, davacının ileri sürdüğü ödemeler ve makbuzlar takip konusu bonolara ilişkin ödemeler olmadığını, ödeme makbuzlarının bonoya ilişkin olduğunun kabul edilebilmesi için bononun özelliklerinin makbuzlarda belirtilmiş olması gerektiğini, davacının dosyaya sunduğu ödeme makbuzları davacının kira borçlarına ilişkin makbuzlar olduğunu, görüleceği üzere davacının ödemeye yönelik iddialarının da yerinde olmadığını, davacının sunduğu makbuzların dava konusu bonolar karşısında bir ödeme belgesi sayılması da mümkün olmadığını, basiretli bir tacir olan davacının bonoyu iade almadan ödeme yapmasının mümkün olmadığını, ödendiği iddia edilen bonolar alacaklı müvekkilinin elinde olup icra takibine konu edildiğini, senedin alacaklı elinde bulunmasının ödenmediğinin karinesi olduğunu, bononun ödendiğine ilişkin iddiaların gerçekdışı olduğunu gösterdiğini, müvekkili şirketin elinde 01.01.2017 tarihli ve 79.860,00TL bedelli bir bono bulunmadığını, müvekkili şirkette bu şekilde bir bono bulunuyor olsaydı icra takibi konusu yapılacağını, müvekkili şirket ile davacı arasında böyle bir bonoya ilişkin bir icra takibi de bulunmadığını, davacının her yıla bir bono verildiği yönündeki iddiasının temelsizliğinin görüldüğünü, davacı tarafın, Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına konu borcun 117.919,14TL’sine ilişkin menfi tespit talebi olmadığını beyan ederek, bu borcun sadece 53.771,40TL’si hakkında menfi tespit istediğini, davacının teminat senedi iddiası bölünebilir bir iddia olmadığını, buna göre davacı bononun teminat senedi olmadığını ikrar ettiğini, aynı bononun 53.771,40TL’lik kısmının teminat olduğunu, geri kalanının teminat olmadığının ileri sürülemeyeceğini, davacı tarafın beyanlarının çelişkili ve kötü niyetli olduğunu, dava konusu bonoların üzerindeki kayıtlar dahi sözleşme ile ilgili bonolar olmadıklarını açıkça ortaya koyduğunu, bononun üzerindeki kayıtlar incelendiğinde, kira sözleşmesi ile uyuşmadığının açıkça görüleceğini, davacının tüm iddialarının birbiriyle çeliştiğini, davacının hem bonoların teminat bonosu olduğunu söylediğini, ancak yine bonolardan iki adedini ödediğini ileri sürdüğünü, davacının kira bedeli kadar bono verdiğini ileri sürdüğünü, ancak diğer yandan kira bedelinin 5.500,00TL olduğunu ileri sürdüğünü, davacının bonoların hem teminat bonosu olduğunu hem de kira bedeli karşılığı olduğunu ileri sürdüğünü, davacının hem toplam kirasının 238.888,80TL olduğunu ileri sürmekte, hem de 337.500,00TL kira ödediğini ileri sürdüğünü, davacının tüm beyanları birbiriyle çelişkili ve kötü niyetli iddialar olduğunu, davacı tarafın bono borçları ile bunlardan tamamen ayrı olan kira borçlarından kurtulmak ve ödemediği kiralar nedeniyle aleyhine başlatılan tahliye sürecini sürüncemede bırakabilmek için işbu davayı açtığını beyan ederek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, kötü niyetli davacı aleyhine, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, tarafların ticaret sicil kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları, 01/01/2015 tarihli senet sureti, 30/11/2022 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi raporunda, iddia ve savunma, dosyaya sulan delillerin ve davalıya ait ticari defterin incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; davalı … Şti.’nin vekili Ankara Batı İcra Müdürlüğü’ne … E. sayılı ve Ankara … İcra Müdürlüğü’ne … E. sayılı dosyaları ile davacılar … ve … Şti. aleyhinde başlatmış olduğu ilamsız icra takibinin takip tarihi olan 30.10.2020 ve 30.12.2021 tarihi itibariyle belirli tutarda alacaklı olmasına rağmen, söz konusu icra takiplerinden sonra, davalı tarafından çeşitli tarihlerde belirli tutarda kısmi tahsilatlar yapıldığı, bu işlemler neticesinde 31.12.2021 tarihi itibariyle davalı şirketin kendi ticari defter kayıtlarına göre davacı şirketten 9.864,00TL alacaklı olduğu, bununla birlikte, dava dilekçesinde borçlu olmadığının tespiti talep edilen ve dava dosyasına mübrez icra takiplerinde asıl alacağın dayanağı olarak gösterilen 20.12.2013 tanzim, 01.01.2018 vade tarihli ve 87.846,00TL tutarlı senet ve 20.12.2013 tanzim, 01.01.2019 vade tarihli ve 96.630,00TL tutarlı senet nedeniyle davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşmenin teminatı olarak senetler verildiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Şti. olduğu, borçlularının … ve … Şirketi olduğu, takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, takibe konu senedin 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2018 vade tarihli 87.846,00TL bedelli bono olduğu anlaşılmıştır.
Ankara … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Şti. olduğu, borçlularının … ve … Şirketi olduğu, takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, takibe konu senedin 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2019 vade tarihli 96.630,00TL bedelli bono olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan takibe konu edilen iki adet senet ile takibe konu edilmeyen 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2017 vade tarihli 79.860,00TL bedelli bir adet senet olmak üzere dava konusu üç adet senedin davalı ile aralarındaki kira akdinin teminatı olarak verildiğini iddia ederek kira borcunun ödenmesi sebebiyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı yan ise iddia olunan kira ilişkisini kabul etmeyerek ve senetlerin teminat senedi olmadığını beyan ederek ödenen bedellerin bonoya mahsuben ödenmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık,; davacıların 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2017 vade tarihli 79.860,00TL bedelli, 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2018 vade tarihli 87.846,00TL bedelli ve 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2019 vade tarihli 96.630,00TL bedelli senetler sebebiyle borçlu olup olmadığı, bu senetlerin teminat senedi olup olmadığı hususundadır.
Yargılama devam ederken davacı vekili 19/10/2022 tarihli dilekçesi ile menfi tespit davasına konu icra dosyalarına yapılan ödemeleri bildirerek, 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2018 vade tarihli 87.846,00TL bedelli ve 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2019 vade tarihli 96.630,00TL bedelli senetler yönünden davaya İİK madde 72/6 gereği istirdat davası olarak devam edilmesini talep etmiştir. Bu itibarla 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2018 vade tarihli 87.846,00TL bedelli ve 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2019 vade tarihli 96.630,00TL bedelli senetler yönünden dava istirdat davasına dönüşmüş, 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2017 vade tarihli 79.860,00TL bedelli senet yönünden dava menfi tespit davası olarak yürütülüp karara bağlanmıştır.
Davacının iddia ettiği seri senetlerden ilk iki senet aslı davacı tarafça mahkememize sunulmuş, senet asılları mahkememizce incelenmiştir. Uyuşmazlık konusu olmayan sıralı senetlerin ilki olduğu belirtilen 20/12/2013 tanzim ve 01/01/2015 vade tarihli 76.600,00TL bedelli senedin incelenmesinde üzerinde “Concept düğün salonu kira senetleri” yazdığı görülmüştür. Bunun üzerine davalı şirket yetkilisinin senet üzerindeki yazı konusunda re’sen isticvabına karar verilmiş, davalı şirket yetkilisi … duruşmada alınan beyanında; “bana göstermiş olduğunuz senet üzerinde yazan “Concept Düğün Salonu Kira Senetleri” el yazılı ifadeyi yazıp yazmadığımı tam olarak hatırlamıyorum, yazmış da olabilirim, üzerinden çok zaman geçtiği için net olarak hatırlamıyorum, bu yüzden yazdım veya yazmadığım diyemiyorum, gördüğüm kadarıyla yazı yazıma benziyor ancak net bir şey söyleyemiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Buna göre senet üzerindeki yazının davalı tarafça kabul edilip edilmediği açık bir şekilde belirli olmadığından uyuşmazlık konusu olmayan bu senet ve üzerindeki yazı delil olarak hükme esas alınamamıştır. Takibe konu edilen iki senet üzerinde ise herhangi bir ibarenin bulunmadığı, malen ya da nakden kaydının da bulunmadığı görülmüştür.
Davaya konu üç adet bononun kambiyo senedi niteliğine haiz olduğu belirlidir. Menfi tespit talebinin temel ilişkiden bağımsız soyut borç ikrarı içeren emre muharrer senede (bono) ilişkin bulunması karşısında, kural olarak ispat yükü davacıdadır. Davacının, kambiyo senedi niteliğinde ve sebepten mücerret bulunan bonoya karşı borçlu bulunmadığını yazılı delillerle ispatı gerekir. Davacı yan senedin kira ilişkisine istinaden teminat senedi olarak verildiğini öne sürerek borçlu olmadığını iddia etmişse de, davalı yanın bu iddialara ilişkin senedi talil niteliğinde bir savunma getirmediği görülmekle davacı yanın iddialarını yazılı delille ispatlaması gerekmektedir.
Davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmiştir. Bu doğrultuda düzenlenen bilirkişi raporuyla taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ilişkinin kira ilişkisi şeklinde olduğu rapor edilmiş ancak uyuşmazlık konusu senetlerin kira ilişkisinin teminatı olarak verildiğine dair bir kayda rastlanılmamıştır.
Dosyaya sunulan kira sözleşmesinin incelenmesinde; kiraya verenin … Şti., kiracının … Şirketi olduğu, kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin 01/08/2015 olduğu, kira süresinin 5+5 yıl şeklinde olduğu, aylık kira bedelinin 10.000,00TL + Stopaj ve KDV şeklinde belirlendiği, kira bedelinin yıllık artışının %10 olarak belirlendiği, kira bedelinin banka kanalıyla belirlenen hesaba yapılacağı düzenlenmiş olup, kira bedelinin teminatına yönelik senet verilmesine ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığı görülmüştür. Ayrıca senetlerin tanzim tarihi ile kira ilişkisinin başlangıç tarihlerinin de uyuşmadığı arada 2 yıl gibi bir sürenin bulunduğu görülmüşür.
İddia ve savunma, sunulan ve toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde taraflar arasında bir kira ilişkisi bulunduğu görülmüşse de, uyuşmazlık konusu senetlerin bu kira ilişkisine konu kira bedellerinin teminatı olarak verildiğini ispatlar mahiyette dosya kapsamında yazılı delil bulunmadığı, sunulan delillerin senetlerin teminat senedi olduğunu göstermediği, kaldı ki kira başlangıç tarihi ile senetlerin tanzim tarihleri arasında 2 yıl gibi bir sürenin bulunduğu, bu itibarla teminat senedi iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından, davacı vekiline bu delile başvurup başvurmadığını bildirmek başvuracak ise yemin metnini sunmak üzere kesin süre verilerek sonucu ihtar edilmiş, ancak verilen kesin süre içinde yemin metni sunulmamıştır.
Bu itibarla davacının teminat senedi iddiasını ispatlayamaması karşısında menfi tespit ve istirdat talepli davanın reddine, davacı yanın tedbir talebi kabul edilmesine rağmen teminat yatırılmadığından tedbir kararı icra edilmemiş olmakla davalının koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 179,90TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.932,29TL harçtan mahsubu ile artan 3.752,39TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 35.236,60TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.09/03/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı