Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/25 E. 2022/499 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/25 Esas – 2022/499
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2022/25 Esas
KARAR NO : 2022/499
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/01/2022
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
K.YAZIM TARİHİ: 15/06/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; dava dışı işçi … tarafından Ankara Batı … İş Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasında müvekkili Belediye aleyhine ikame edilen davada; Davacının … Belediye Başkanlığı bünyesinde ve taşeron şirketler nezdinde işçi olarak çalıştığı beyan edilerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının müvekkili belediyeden tahsiline karar verilmesinin talep edildiğini, yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verildiği ve bu davaya dayalı olarak Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılan takip dosyasıyla toplam 8.792,54 TL ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, davalı şirketin müvekkili belediye ile hizmet alımı amacıyla gerçekleştirilen ihaleler kapsamında sözleşme imzaladığını, bu sözleşme çerçevesinde işçilik tazminatlarından adı geçen şirketin sorumlu olduğunu belirterek Ankara Batı … İş Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasına icra tehdidi altında ödenen 8.792,54TL’nin davalının sorumluluk miktarı doğrultusunda tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, davalı şirketin ticaret sicil kaydı, Ankara Batı … İş Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, dava dışı işçinin SGK kayıtları, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, taşıma ve hizmet edimlerini bir arada içeren karma nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin taşıma edimini de içermesi sebebiyle mahkememizin işbu davaya bakmaya görevli olduğu değerlendirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Uyuşmazlık, asıl işveren olan davacı tarafından dava dışı işçi …’ye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalı alt işverenden rücuen tahsilinin talep edilip edilemeyeceği ile davalının sorumlu olduğu tutarın ne olduğu hususundadır.
Somut uyuşmazlık ile benzer nitelikteki bir uyuşmazlık ile ilgili verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı kararı;
“4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçilere karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatı ile fesihle birlikte ücrete dönüşen yıllık izin ücretinden ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretini ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam anapara tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler“ rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Değinilmesi gereken bir başka nokta ise alt işverenlerin sorumlu oldukları dönemlere ilişkin hesaplama yapılırken hangi tarihteki ücretlerin esas alınması gerektiğidir. Asıl işveren, iş mahkemesi ilamı gereğince işçilik alacaklarını iş akdinin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden ödemekte olup, iş mahkemesi ilamındaki usul ve hesaplamalar doğrultusunda alt işverenlerden rücu isteminde bulunabilir. ( Bkz. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 03.12.2015 tarih, 2014/38758 E.,2015/35433 K.)
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen bu tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Sözleşme ve eki şartnamelerde sorumluluğa ilişkin bir düzenleme bulunmadığı hallerde, tacir olan davalı alt işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin fiili işçilik dışında sair tazminat haklarından sorumlu olacaklarını bilebilecek durumda oldukları ancak, davacı Kurumun da asıl işveren durumunu muhafaza etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Öte yandan, kıdem tazminatı konusundaki 6552 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı Yasanın 112. maddesinde öngörülen düzenleme, işçinin kıdem tazminatı alacağını bir an önce alabilmesi amacıyla yapılmış olup, işçi yönünden güvence niteliğindedir. Başka bir ifade ile, işçinin kıdem tazminatını dava açmak zorunda kalmadan kolaylıkla alabilmesi, olası takip ve davalar nedeniyle zorluk ve mağduriyet yaşamaması amaçlanmıştır. Söz konusu yasal düzenleme, asıl ve alt işverenler yönünden, dış ilişki itibariyle işçiye karşı geçerli olup, asıl ve alt işverenler arasındaki iç ilişkideki sorumluluğu ortadan kaldıran bir düzenleme değildir. (Bkz. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 21.4.2016 tarihli 2016/7178E ve 2016/11227K. sayılı ilamı da bu yöndedir.) 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı Kanun’un 112. maddesinde, (kamu) asıl işverenin, ödemiş olduğu kıdem tazminatı nedeniyle, alt işverenlere rücu hakkı bulunmadığına dair bir düzenleme de bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesi halen yürürlükte olduğundan, aksinin kabulü de mümkün değildir. (Bkz. Y. 22. HD, T.10.11.2016, E. 2016/2166, K.2016/23195)” şeklinde olup karar gerekçesi gözetilerek uyuşmazlığın çözümünde İş Hukuku hükümlerinin değil, Borçlar Hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre de öncelikli olarak taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Davacı asıl işveren ile davadışı alt işveren … Şti. Arasında imzalanan 01/10/2017 – 31/12/2017 tarihleri arası 3 ay süre ile … Belediyesi sınırları içerisinde bulunan meskun alanların evsel atıkların toplanması, toplanan atıkların nakli, cadde, sokak, meydan ve pazar yerlerinin süpürülmesi hizmeti alımına ilişkin sözleşme akdedildiği, sözleşme ve eki şartnamelerinin incelenmesinde; hizmet alım sözleşmelerinin 8. Maddesinde idari şartnamenin sözleşmenin eki olduğunun hüküm altına alındığı, idari şartnamenin “Diğer Hususlar” başlıklı kısmında “Yüklenicinin, çalışan personelinin, İş Kanunu ve İş güvencesi yasalarından doğacak her türlü tazminat ve alacaklarından yüklenici sorumludur. Yüklenici çalıştırdığı, personelin ücret, maaş ve iş kanunundan doğan her türlü hak ve tazminatlarını zamanında ve eksiksiz yerine getirmekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme ile davacı asıl işverenin işçilik alacakları sebebiyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin davacıdan ihale ile aldığı bu işi, hizmet alımları alt yüklenici sözleşmesi ile bir diğer alt işveren olan davalıya verdiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10. Maddesine göre çalıştırılacak olan işçilerin doğacak işçilik alacaklarından davalının tek başına sorumlu olacağı, dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, bu sebeple davalının dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemle sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça sorumluluğa ilişkin madde bulunduğundan sözleşmedeki düzenleme somut olaya uygulanacaktır.
Bu itibarla taraf iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ödemenin ihbar tazminatına yönelik olduğu, ihbar tazminatından son alt işverenin sorumlu olduğu, dosya arasında bulunan SGK kayıtlarından davalının son alt işveren olduğu, bu itibarla davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ihbar tazminatı, yargılama gideri, vekalet ücreti ve işlemiş faizden oluşan 8.792,54TL’nin davalıdan rücuen tahsilinin gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış olup tek davalı bulunması ve sorumlu olunan tutara ilişkin bir hesaplamaya gerek bulunmamasına göre usul ekonomisi ilkesi gözetilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Sunulan sözleşmeler kapsamında değerlendirme yapılarak davalının ödenen tutardan sorumlu olduğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne, 8.792,54TL’nin ödeme tarihi olan 02/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, her ne kadar davacı yan hüküm altına alınacak miktara 6183 sayılı Kanun uyarınca faiz işletilmesini talep etmişse de hüküm altına alınan bedel 6183 sayılı Kanunda belirtilen şekilde amme alacağı mahiyetinde kabul edilemeyeceğinden bu talebi kabul edilmeyerek hükmedilen bedele yasal faiz işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜ İLE, 8.792,54TL’nin ödeme tarihi olan 02/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 600,61TL karar ve ilam harcından peşin alınan 150,16TL harcın mahsubu ile bakiye 360,58TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında, Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 150,16TL peşin harç, 80,70TL başvuru harcı, 11,50TL vekalet harcı olmak üzere toplam 242,36TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 126,00TL tebligat ve posta yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/05/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı