Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/208 E. 2022/827 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/208 Esas – 2022/827
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2022/208 Esas
KARAR NO : 2022/827
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/02/2022
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
K. YAZIM TARİHİ: 11/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;müvekkili ile davalı arasında taşınmaz alım satımından kaynaklı olarak bir ilişki olduğunu, sözleşme kapsamında müvekkili davalıdan 200.000 TL nakit para aldığını, bunun karşılığında senet verdiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin anlaşmazlıklar sebebiyle bozulduğunu ve bu sebeple müvekkilinin davalının hesabına ortağı olan …’nin hesabından 08.12.2020 tarihinde ”borç” açıklamasıyla 50.000,00 TL; 04.12.2020 tarihinde ”borç” açıklamasıyla 100.000,00 TL; 07.12.2020 tarihinde ”borç veriliyor” açıklamasıyla 100.000,00 TL olmak üzere toplamda 250.000,00 TL ve 10.12.2020 tarihinde müvekkilinin kendi hesabından davalıya 50.000,00 TL olmak üzere toplamda 300.000,00 TL ödediğini, müvekkili ile davalı arasında başkaca bir hukuki ilişki olmadığından zaten yapılan ödemenin ilgili muaccel borca karşılık geldiğini, müvekkilinin ortağı olan … tarafından davalıya yapılan ödemenin müvekkilinin borcuna istinaden yapıldığını, davalı ile … arasında bir ticari ya da iş ilişkisi olmadığını, bir an için davalının ilgili ödemeleri reddettiğini kabul edilirse bu kez de … tarafından borçluya alacak davası açılmasının muhtemel olduğunu, zaten bakiyenin üstünde ödenen rakam davalının müvekkiline borçlu olduğunu, müvekkilinin alacağı olan yaklaşık 100.000,00 TL’nin davalıca müvekkile ödenmesi beklenirken bir de üstüne davalının müvekkil aleyhine icra takibi başlatmasının uygun olmadığını, hal böyleyken müvekkilinin borçsuzluğunun tespitini-borcun süreç içinde kısmen veya tamamen ödenmesi halinde davanın bu kısmının istirdat davasına dönüşmesini, müvekkilinin borçsuzluğunun tespitine karar verilmesini, davalıya yapılan fazla ödeme olan 1.000 TL’nin (fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere) hakkın doğumundan itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın dava şartı zorunlu arabuluculuğa tabi olup, dava şartı yerine getirilmeden açıldığını, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, menfi tespit ve istirdat davalarının nispi harca tabi olduğunu, eksik harcın tamamlattırılması gerektiğini, bonoların, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren sebepten mücerret borç senetleri olduğunu, bu nedenle dava konusu bononun taşınmaz alım satım sözleşmesi ile ilişkilendirilmeye çalışılmasının kabul edilemeyeceğini, dava konusu bononun ihdas nedeninin nakten olduğunu, davacı, dava dilekçesinde işbu bonoyu taşınmaz alım satış sözleşmesi ile ilişkilendirmeye çalışarak ihdas nedenini malen olarak değiştirdiğini, bu durumda, dava konusu bononun taşınmaz alım satım sözleşmesi uyarınca verildiği ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacının, iddiasını yasal delillerle ispatlaması gerektiğini, öte yandan, borcun tamamının ödendiği iddia edilen hallerde, menfi tespit davası açılmasının mümkün olmadığını, açılan menfi tespit davasının bu sebepten dolayı da reddi gerektiğini, istirdat davalarının, İİK. m. 72/VII uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, davacı tarafından dava dilekçesinde yapıldığı iddia olunan ödemelerin kabul edilmemekle birlikte, yapıldığı iddia olunan ödemelerin tarihleri 04.12.2020, 07.12.2020, 08.12.2020, 10.12.2020 olduğunu, davanın ise 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 23.02.2022 tarihinde açıldığını, istirdat davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, davacının istirdat davasına ilişkin açıklama ve taleplerinin çelişkili olduğunu, davacının dava dilekçesinin açıklamalar kısmında 1.000,00 TL alacağın hakkın doğum tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep ederken, dilekçenin sonuç ve istem kısmında 1.000,00 TL alacağın hakkın doğum tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile tahsilini talep ettiğini, hakkın doğum tarihinin belirsiz bir tarih olup faize başlangıç alınmasının mümkün olmadığını, alacağa en yüksek mevduat faizi uygulanması talebinin ise yasal dayanağının olmadığını, ödeme iddiasını ispat yükünün, davacı borçluya ait olduğunu, davacı tarafından müvekkili davalıya yapılmış bir ödemenin söz konusu olmadığını, dava dilekçesinde müvekkili davalıya yapıldığı ileri sürülen ödemelerin dava konusu bono ile bir ilgisi ve illiyet bağı bulunmadığını, davacının, dava konusu bonoya mahsuben yapmış olduğu bir ödeme bulunmadığından açmış olduğu menfi tespit ve istirdat davasının tümden reddi gerektiğini, davacının haczedilen mallardaki hacizlerin ihtiyaten kaldırılması talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı borçlunun haksız, yersiz ve hukuka aykırı davasının reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyası, banka kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Talep, icra takibine konu edilen kambiyo senedinin (bononun) bedelsizliği nedeniyle borçlu olunmadığının (menfi tespit) tespiti istemine ilişkindir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. Somut olaya gelince;davacının davalının hesabına ortağı olan …’nin hesabından 08.12.2020 tarihinde ”borç” açıklamasıyla 50.000,00 TL; 04.12.2020 tarihinde ”borç” açıklamasıyla 100.000,00 TL; 07.12.2020 tarihinde ”borç veriliyor” açıklamasıyla 100.000,00 TL olmak üzere toplamda 250.000,00 TL ve 10.12.2020 tarihinde müvekkilinin kendi hesabından davalıya 50.000,00 TL olmak üzere toplamda 300.000,00 TL ödediğini, müvekkili ile davalı arasında başkaca bir hukuki ilişki olmadığından zaten yapılan ödemenin ilgili muaccel borca karşılık geldiğini iddia ettiği yapılan havaleler incelendiğinde dekont açıklaması da incelendiğinde senede yönelik davalıya yapılmış bir ödemenin bulunmadığı iş bu kapsamda senede yönelik yapılan bir ödeme olduğu iddiası yazılı delille desteklenmediği iş bu kapsamda TMK’nın 6. ve HMK’nın 191. maddesi uyarınca ispat yükünün davacı senet borçlusunda olduğu yolundaki genel kuralın yer değiştirmeyeceği ve davacının senedin bedelsiz olduğunu teminat olarak düzenlendiğini ve bedelinin ödendiğini ispatlaması gerektiği kabul edilmelidir. O hâlde açıklanan nedenlerle mahkemece, ispat yükü kendisinde olan davacı (senet borçlusuna) tarafa bu iddiasını kanıtlayabilmesi için borcun bulunmadığı iddiaları için takip konusu bononun vade, tanzim ve bedeline atıf yapan İİK’nin 169/a maddesinde sayılan nitelikte bir yazılı delil sunulmadığı, davacının yemin deliline de dayanmadığı bu kapsamda davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafça tamamlama harcı olarak yatırılan 3.444,82 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 39.578,36 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/09/2022

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.