Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/174 E. 2022/561 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/174 Esas – 2022/561
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2022/174 Esas
KARAR NO : 2022/561
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2020
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :
Davacı vekili Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili kooperatif tarafından yapımı üstlenilen … ili, … İlçesi, … Mahallesi … ada … parsel, … ada … parsel ve … ada … parseller üzerindeki inşaatın tamamlanması konusunda davalı şirket ile 09.06.2014 tarihli inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin imza tarihinde davalıya her türlü belge ve yer teslimi yapılmış ve bu husus sözleşmeye de dercedilmiş olduğunu, söz konusu sözleşme gereğince davalı şirketin, işi en geç 07.09.2014 tarihinde tamamlayarak müvekkile teslim etmesi gerektiğini, söz konusu parseller arsa sahiplerine ait dairelerden oluştuğundan; herhangi bir gecikmeye sebep olunmaması için sözleşmenin 25. maddesinde söz konusu işin süresinde bitirilmesini sağlamak için cezai şart öngörüldüğünü, buna göre sözleşmede belirlenen 07.09.2014 tarihinde inşaatın davalı yüklenici tarafından bitirilememesi durumunda günlük 1.500 TL cezai şart ödemesi kararlaştırıldığını, ne var ki; sözleşmenin imzalanmasından hemen sonra müvekkil kooperatif tarafından davalıya iş yapması için avans niteliğinde birçok ödemeler de yapılmış olmasına karşın; davalı yanca inşaata hemen başlanmamış, bu konuda hemen işe başlanması ve işin zamanında teslimi konusunda 10 dan fazla ihtarname gönderilmiş olduğunu, müvekkili kooperatifçe davalıya gönderilen ilk ihtarnamenin Ankara … Noterliğinin 07 Temmuz 2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi olduğunu, bu ihtarname ile sözleşmede belirlenen iş bitim tarihine 2 ay kalmasına karşın işin gidişinden süresinde yetişmeyeceğinin görüldüğü hatırlatılarak davalıya bu hususun hatırlatıldığını, sonrasında Ankara … Noterliğinden 23.10.2014 tarih ve … yevmiyeli başka bîr ihtarname ile sözleşmeye konu işlerle ilgili kooperatifin içerisinde bulunduğu sıkıntı hatırlatılmış ve 10.10.2014 tarihinden sonra şantiyede herhangi bir çalışma olmadığı belirtilerek, gecikme nedeniyle arsa sahipleri tarafından açılacak davalardan dolayı davalının hukuki vc ticari sorumluluğuna gidileceğinin açıkça ihtar edildiğini, bu ihtara rağmen davalı yanca yeniden çalışmaya başlanmadığı görülmüş ve bunun üzerine Ankara … Noterliğinden 20.11.2014 tarih, … yevmiyeli bir başka ihtarname gönderilerek şantiyede herhangi bir çalışmanın olmadığı, bu durum nedeniyle kooperatifin uğrayacağı zararlardan dolayı davalının hukuki, sorumluluğuna başvurulacağının yeniden ihtar edildiğini, bunlara ek olarak müvekkili kooperatif tarafından sözleşmeye konu işlerin zamanında tamamlanması; arsa sahiplerince kira/gecikme tazminatı davası açılması durumunda buradan kaynaklanacak zararlar için davalıya rücu edileceği hususunun da; Ankara … Noterliğinin 16.12.2014 tarih, … yevmiyeli, Ankara … Noterliğinin 15.01.2015 tarih, … yevmiyeli, Ankara … Noterliğinin 27.02.2015 tarih, … yevmiyeli, Ankara … Noterliğinin 25.01.2016 tarih, … yevmiyeli ve Ankara … Noterliğinin 20.09.2016 tarih, … yevmiyeli ihtarnameleri ile defalarca kez bildirilmiş bulunduğunu, davalı ve müvekkili kooperatif kayıtlarının incelenmesinden anlaşılacağı üzere; sözleşmenin imzalandığı 09.06.2014 tarihinden, işin sözleşmeye göre bitim tarihi olan 07.09.2014 tarihine kadar davalıya sözleşmeye konu işleri zamanında yerine getirebilmesini temin ve bu konuda desteklemek amacıyla toplamda 287.867,47 TL avans niteliğinde ödeme yapıldığını, ne var ki; sözleşmedeki cezai şarta ve yapılan avans ödemelerine rağmen davalı tarafından zamanında işe başlanmadığını, sonrasında ise davalı gecikmeli olarak imalatlara başlamış ve sözleşme konusu işlerin ancak 17.11.2016 tarihli geçici kabul tutanağı ile müvekkiline teslim edildiğini, bu teslimden sonra dahi davalının işleri eksik bıraktığının tespit edilmiş ve bu hususta Ankara … Noterliğinin 20.09.2017 tarihli ihtarnamesi ile davalıya bildirilmiş olduğunu, ne var ki davalının bu eksikleri sonradan da tamamlamadığını, davalının sözleşmenin imzalanmasından sonra işe başlamadığı hususunun Ankara Batı …Asliye Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosya ile tespit ettirilmiş ve bu hususun yine Noter ihtarnamesi ile davalıya bildirilerek bir an önce işe başlamasının istendiğini, aynı şekilde kooperatif denetçileri tasfiye heyeti tarafından da davalının işe zamanında başlamamış olduğunun yerinde tespit edilerek bu hususunun kooperatif yönetimine bildirildiğini, tüm açıklamalar ve sözleşmenin açık hükmünden anlaşılacağı üzere; sözleşmeye konu işleri süresinde tamamlamayan davalının müvekkiline işin bitmesi gereken tarih olan 09.07.2014 tarihinden işin bitirildiği tarih olan 07.11.2016 tarihine kadar günlük 1.500 TL cezai şart ödenmesi gerektiğini, bu kalem alacakları için fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı tutularak şimdilik 10.000 TL talepleri bulunduğunu, davalı yanın sözleşme ile üstlendiği işi zamanında tamamlayarak müvekkiline teslim etmemesi nedeniyle arsa sahipleri tarafından gecikme nedeniyle müvekkili kooperatif aleyhine cezai şart/kira alacağı davaları açılmış ve bu nedenle müvekkili kooperatif tarafından arsa sahiplerine yüklü miktarlarda kira bedeli /gecikme cezası ödenmiş olduğunu, davalı şirketin sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirmemesinden kaynaklanan bu munzam zararlar için de fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı tutularak şimdilik 10.000 TL talep ettiklerini, söz konusu alacakların ödenmesi amacıyla taraflarınca arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ne var ki davalının herhangi bir ödeme yapmayı kabul etmemesi nedeniyle anlaşma sağlanamadığını bildirerek, 10.000 TL cezai şartın ve 10.000 TL munzam zararın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı tutulmasını istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde işin geç teslimi nedeni ile 10.000 TL cezai şart ve 10.000 TL munzam zararın tahsilini talep ettiğini, davacının dava dilekçesi ile ileri sürdüğü iddialar ve taleplerinin haksız dayanaksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple huzurdaki davanın usul ve esastan reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde dayandığı 09/06/2014 tarihli sözleşmenin 26. Maddesine göre “bu sözleşme ve eklerinin uygulanmasında doğacak her türlü anlaşmazlıkların çözümünde Ankara Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazıldığını, bu nedenle mahkeme yetkisine itiraz ettiklerini, davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu bildirerek, yetkisizlik kararı verilmesini istediklerini, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde açılmış olup niteliği itibariyle davacı tarafın sözleşmeye bağlı olarak istediği cezai şart ve kooperatif üyelerine ödediğini iddia ettiği kira bedellerinin belirli olması gerektiğini, bu yönüyle davanın belirsiz alacak davası niteliğinde açılmasına muvafakatleri bulunmadığını, davacının sözleşmeden doğan ve munzam zarar olarak belirttiği talepleriyle ilgili zaman aşımı süresinin dolduğunu, dava dilekçesinin 6.bendinde işin bitmesi gereken 09/07/2014 tarihinden işin bitirildiği iddia ettiği tarihe kadar günlük 1.500-TL cezai şart ödenmesi istenildiğini, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesine bağlı taleplerin TBK 147/6 maddesi uyarınca 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, davacının iddia ettiği alacakların zaman aşımına uğramış olduğunu, bu nedenle davanın zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı … arasında birbirinin devamı niteliğinde olan 18.07.2005.15.10.2008. 10.04.2012 ve 09.06.2014 tarihli 4 adet Kat karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi akdedildiğini, 09.06.2014 tarihli sözleşmeye göre işin bitim tarihi 07.09.2014 olarak belirlendiğini, yani sözleşme tarihinden itibaren yaklaşık 3 ay sonrası işin bitiş tarihi olarak kararlaştırıldığını, davacının da kabulünde olduğu üzere 09.06.2014 tarihli sözleşme eksik işlerin tamamlanmasına yönelik olup davacı kooperatif tarafından müvekkil firmaya ödemeler zamanında yapılmadığı için 07.09.2014 tarihinde bitirilemeyen işler nedeniyle önce 08.03.2015 tarihine kadar süre uzatım verilmiş, sonrasında 08.05.2016 tarihli kooperatif genel kurul kararıyla 08.05.20}6 tarihine kadar süre uzatım verilmesine oy birliği ile karar verilmiş olduğunu, müvekkil firma tarafından bu tarihte işler tamamlanarak davacıya teslim edildiğini, davacıya iş teslimi neticesinde hazırlanan geçici kabul tutanaklarında da işin bitiş tarihinin 08.05.2016 olarak belirtildiğini, bu hususun esasen davalı aleyhine açılmış olan alacak davasına sunulan 14.02.2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinin 9. bendinde davacı tarafından da kabul edilmesine rağmen davacının dava dilekçesinde işin bitirildiği tarih olarak 07.11.2016 tarihini göstermesinin haklı hiçbir gerekçesi bulunmadığını, dolayısıyla davacının hiçbir gerçekliği olmayan ve nasıl belirlendiği anlaşılamayan bu yöndeki beyanını kabul etmediklerini, müvekkil şirketin, davacı tarafın işlerini davacı tarafından verilen süre uzatım tarihleri içerisinde yapmış olduğundan somut olayda geç teslimden bahsedilemeyeceğini, dolayısıyla davacı tarafın sözleşmede belirtilen cezai şartı istemesinin hiçbir haklı gerekçesi bulunmadığını, ayrıca Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas. … Karar ve 10.12.2019 tarihli kararında da belirtildiği üzere eser sözleşmesinde kararlaştırılan ceza TBK 179/2. maddesi uyarınca ifaya ekli cezai şart olup, iş teslim alınırken ihtirazi kayıt konulmadığından cezai şart hakkının düşmüş olacağını, davacı tarafın kendisine iş teslimi yapılırken herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmeden müvekkili tarafından yapılan işi teslim aldığını, geç teslime ilişkin cezai şart islenmesi bu nedenle de mümkün olmadığını, müvekkili şirketin, sözleşmede belirtilen işleri sözleşmeye uygun şekilde tam olarak yerine getirdiğini, bu hususun Ankara Batı …Sulh Hukuk Mahkemesi … D. İş sayılı dosyası ile yapılan delil tespiti dosyasında kayıt altına alındığını, buna karşın davacı tarafın ödemeleri sözleşmelerde belirlenen sürelerde yapmadığı gibi yapılan işlerin karşılığı olan hak ediş bedellerinin ödemesini de eksik yaptığını, müvekkili şirketin haketmiş olduğu ödemelerin yapılmaması durumunda kalan işin kararlaştırılan sürelerde bitirilemeyeceğini, ödemelerin geç yapılması ve bitirilen bazı işlere ilişkin ödemelerin hiç yapılmaması sebebiyle zor durumda kaldığını belirterek 31.12.2014, 24.11.2014 ve 18.06.2015 tarihli ihtarnamelerle davacıdan alacaklarını talep ettiğini, müvekkili şirketin, sözleşmede belirlilen işleri eksiksiz ve zamanında teslim ettiğini, işlerin sözleşmede belirtilen ilk tarihte bitirilememesi davacının hakediş ödemelerini geciktirmesinden/bir kısmını ödememesinden kaynaklandığını, davacı tarafın da bu durumun farkında olduğundan kooperatif genel kurulunda sözleşme süresinin 08/05/2016 tarihine kadar uzatılmasına karar verdiğini, yine müvekkili şirketin hak edişlerinin eksik ödenmiş olmasına ve hu hakedişlerin bir kısmının ödemesinin gerçekleşmemiş olmasına rağmen bu işleri kendi imkanlarıyla bizzat yaptığını, hakedişlerin eksik ödenmesiyle ilgili Ankara Batı …Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı derdest dosyasında davacı aleyhine dava ikame edilmiş ve işbu davada eksik ödemeler bilirkişilerce tespit edilmiş olduğunu, tüm bu hususlar ve sunulan delillerden de anlaşılacağı üzere; sözleşme ile kararlaştırılan işlerin müvekkil tarafından tamamlanması amacıyla taraflar arasındaki sözleşme süresinin uzatılması konusu davacı kooperatifin müvekkile sözleşmede belirlilen sürelerde hak edişlerini ödememesinden yani davacının sözleşmeye aykırı davranışından kaynaklandığını, davacı tarafın işin teslim tarihine ilişkin sözleşme maddesinde genel kurul kararıyla değişim yapmış ve müvekkil genel kurul tarafından kabul edilen 08/05/2016 tarihinde işi davacıya teslim ettiğini, ayrıca davacı tarafın işi teslim alırken ihtirazi kayıt da ileri sürmediğini, dolayısıyla davacı tarafın talep ettiği zararların müvekkiline yükletilmeye çalışılmasının hukuka, hakkaniyete ve ticari teamüllere açıkça aykırı olduğunu bildirerek, davanın öncelikle usule ilişkin (yetki, belirsiz alacak davası açılamaması ve zaman aşımı) nedenlerle, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
İnşaat sözleşmesi, şirket kayıtları, tapu kayıtları, Keşif, bilirkişisi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava; taraflar arasında … ili, … İlçesi, … Mahallesi … ada … parsel, … ada … parsel ve … ada … parseller üzerindeki inşaatın tamamlanması konusunda düzenlenmiş 09.06.2014 tarihli inşaat sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart ve munzam zararların tazmini istemine ilişkindir.
Bilirkişi kurulu Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesine sundukları 26/02/2021 tarihli kök raporundan özetle; Her ne kadar Ankara … Noterliğinin 20.09.2016 tarih ve … tarihli ihtarnamesinde gecikmeden doğan zararların tazmini için yasal yollara başvurma hakkının saklı tululduğu belirtilmişse de Geçici Kabul tutanağında işlerin gecikmeye dair haklar saklı tutularak teslim alındığına dair bir ihtirazi kayıt konulmadığı, 20.09.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin ise … ada … parseldeki …, …, …, …,…, … nolu dairelerin parkelerinin süresinde yapılamamasından doğan zararlara ilişkin olduğu anlaşılmakla davacı tarafın ihtirazi kayıtla teslim alıp almadığının ve buna göre gecikme cezası talep edip edemeyeceğinin takdirinin Mahkemenize ait olduğu; Somut olayda davacının TBK nın 179/11 maddesi gereğince gecikme cezası isteyebileceğinin kabulü halinde süre uzatımı verilirken geçmişe dair hakların saklı tutulduğuna dair herhangi bir kayda rastlanılmadığından işin süre uzatımı ile teslimi gereken 08.05.2016 tarihi ile geçici kabul itibar tarihi olan 07.10.2016 tarihi arasındaki 152 günlük süre için gecikme cezası istenip istenemeyeceğinin takdiri Mahkemenize ait olmakla gecikme cezası tutarının 152 gün X 1.500 TL/gün — 228.000,00 TL olacağını, dava konusu somut olayda davacı tarafça munzam Zzararın varlığına ilişkin somut bir delil gösterilmediği gibi bu aşamada asıl alacak miktarı belirli olmadığı için geçmiş günler faizi ile karşılanamayan zararın hesaplanması da mümkün olmadığından davacının munzam zarar talebinde bulunup bulunamayacağının takdirinin Sayın mahkemenize ait olduğu yönünde kanaat bildirmiştir.
Bilirkişi kurulu Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesine sundukları 05/11/2021 tarihli ek raporundan özetle; kök raporu tekrarla Mahkemenizce süre uzatımında cezaya dair hakkın da saklı tutulduğu kanaatine varıldığı takdirde sözleşmeye göre teslim tarihi 07.09.2014 ile teslim tarihi 07.10.2016 tarihi arasındaki süre 761 gün olup bu süreye isabet eden gecikme cezası tutarı: 761 gün X 1500 TL/gün * 1.141.500,00 TL olarak hesaplandığı Dava konusu somut olayda davacı tarafça munzam zararın varlığına ilişkin somut bir delil gösterilmediği gibi bu aşamada asıl alacak miktarı belirli olmadığı için geçmiş günler faizi ile karşılanamayan zararın hesaplanması da mümkün olmadığından davacının munzam zarar talebinde bulunup bulunamayacağının takdirinin Sayın mahkemenize ait olduğu; davacının gecikme sebebiyle arsa sahiplerine ödediğini iddia ettiği bedele dair talebi munzam zarar olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğinin ve davacının zaten sözleşmesi gereğince gecikme cezası istedikten sonra bunu dışında arsa sahibine ödediği bedeli de isteyip isteyemeyeceğinin (bunun iki defa gecikme cezası tahsili anlamına gelip gelmeyeceğinin) ya da davacının kendisinin tahsil ettiği cezai şart tutarı ile arsa sahibine ödediği gecikme cezası arasındaki farkı isteyip isteyemeyeceğinin takdirinni Sayın Mahkemenize ait olduğu; Şayet Mahkemenizce davacının kendi tahsil ettiği gecikme cezası ile arsa sahiplerine ödediği ceza arasındaki farkı munzam zarar adı altında talep edebileceği kabul edilirse bu durumda gecikme süresine göre iki ihtimalli olarak; Gecikme Süresinin 152 Gün Olarak Kabulü Halinde Munzam Zarar (228.000,00 TL —424.000,00 TL) 196.000,00 TL olarak hesaplandığı; Gecikme Süresinin 761 Gün Olarak Kabulü Halinde (1.141.500,00 TL — 424.000,00) 717.500,00TL fazla ceza alacağı hesaplandığından bu ihtimalde davacının gecikme cezasından kaynaklı munzam zarar alacağının olmadığı yönünde kanaatini bildirmiştir.
Bilirkişi kurulu mahkememize sunduğu 11/04/2022 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda da kök ve ek rapordaki tespitlerini tekrarlamıştır.
Cezai şart talebi yönünden;
Cezai şart TBK’nın 179. Maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre;
TBK 179/2; Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin edimini süresinde yerine getirmemesi halinde arsa sahibinin gecikmeden doğan tazminatı talep hakkı Kanundan doğan bir haktır. (TBK m.125) Gecikme tazminatına, işin sözleşmesine göre teslimi gereken tarihten, bağımsız bölümün teslim edildiği tarihe kadarki süre için ihtirazı kayıt aranmaksızın hükmolunur. Gecikme tazminatı, sözleşmede kararlaştırılmamış olsa bile, zamanaşımı süresi içerisinde, her zaman, râyiç üzerinden istenebilir; sözleşmede kararlaştırılmışsa, ayrıca zararın kanıtlanmasına gerek yoktur; çünkü, taraflar gecikme zararını baştan kabul ettikleri için, bu kabul hükmü tarafları bağlar. Oysa, TBK’nın 179/2. Fıkrasında düzenlenen gecikme cezası (ifaya ekli cezai şart), ortada zarar olmasa dahi (TBK m.179/I), sadece sözleşmede kararlaştırılmış ise istenebilir; aksi takdirde talep edilemez. Cezai şart, asıl borca bağlı olup, muaccel olmadan önce fer’i niteliktedir. Dolayısıyla, eserin teslimi ile asıl borç düşünce, fer’i borç olan gecikme cezası da düşer (TBK m.131/I). Onun için eseri teslim alırken ihtirazi kayıt (çekince) dermeyan etmek gerekir ( TBK m.179/II, son). Yani, sözleşmede aksi bir düzenleme yok ise cezayı isteme hakkı saklı tutularak, eser teslim alınmalıdır. (Yargıtay 23.HD 2015/5300 esas, 2015/7883 karar, 2013/6814 esas, 2014/3439 karar ve 2014/4110 esas, 2014/6535 karar sayılı ilamları)
Alacaklı ceza isteme hakkından açıkça vazgeçmemiş, ancak eseri teslim alırken (ifayı kabul ederken) çekince (ihtirazi kayıt) bildirmemişse (ceza isteme hakkını saklı tutmamışsa) bu hakkını kaybeder. (Karadaş İzzet, Eser Sözleşmeleri, Adalet Yayınevi, 4. Baskı, Ankara 2016 ,s.450)
Görüldüğü üzere; Öğreti ve Yargıtay uygulamasında eserin süresinde teslim edilmemiş olması halinde TBK nın 179/2 maddesindeki “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” hükmü gereğince ifaya ekli cezanın istenebileceği ancak bunun istenebilmesi için teslim anında cezaya ilişkin hakkın saklı tutulması gerektiği kabul edilmektedir.
Dosya kapsamı incelendiğinde davacının TBK 179/1. Maddesinde yer alan gecikme tazminatı değil, TBK 179/2. Maddesinde düzenlenen cezai şart (ifaya eklenen ceza) talep ettiği ve bu hususun taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırıldığı konusunda bir ihtilaf ya da kuşku bulunmamaktadır. Davacı her ne kadar 07.09.2014 tarihinden itibaren cezai şart isteminde bulunmuşsa da; genel kurulda alınan ve kesinleşen karar gereği sözleşme süresi 08.05.2016 tarihine kadar uzatıldığından sözleşme bitiş (ifayı tamamlama) süresi 08.05.2016 tarihi olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda ihtamame ve tutanaklara göre her ne kadar sözleşmeye göre işin bitirilmesi gereken tarih 07.09.2014 olarak belirlenmişse de; genel kurulda alınan kararla süre uzatımı dahil işin bitirilmesi gereken tarihin 08.05.2016 olarak değiştirildiği. diğer bir deyişle yükleniciye 08.05.2016 tarihine kadar süre uzatımı verildiği, 07.10.2016 tarihli Geçici Kabul Tutanağına göre işin bitirildiği tarihin 08.05.2016 olarak tespit edildiği, geçici kabul itibar tarihinin isc 17.10.2016 olarak kabul edildiği görülmüştür. Her ne kadar Ankara … Noterliğinin 20.09.2016 tarih ve … tarihli ihtarnamesinde gecikmeden doğan zararların tazmini için yasal yollara başvurma hakkının saklı tutulduğu belirtilmişse de Geçici Kabul tutanağında işlerin gecikmeye dair haklar saklı tutularak teslim alındığına dair bir ihtirazi kayıt konulmadığı, 20.09,2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin is … ada … parseldeki …, …, …, …, …, … nolu dairelerin parkelerinin süresinde yapılamamasından doğan zararlara ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacının ifayı kabul ederken geçici veya kesin kabul tutanaklarına çekince koymaması eseri zımnen kabul ettiği ve cezai şart isteminden örtülü olarak vazgeçtiği anlamına gelmektedir. Kaldı ki; geçici kabul tutanağı tarihi 07/10/2016 olmasına rağmen bu tutanakta işin bitirildiği tarih de 08/05/2016 olarak belirtilmiştir. Hal böyle iken, davacı taraf dava konusu inşaatı ihtirazi kayıtla teslim almadığından ve buna göre gecikme cezası talep edemeyeceğinden cezai şart isteminin reddine karar verilmiştir.
Munzam zarar talebi yönünden;
Süresinde ifa edilmeyen para borçlarında temerrüde düşen borçlunun sorumluluğu TBK’nın 120-122. Maddelerinde temerrüt faizi olarak düzenlenmiştir. Ancak temerrüt faizi para borcunu ödemede geciken borçlunun alacaklıya ödeyeceği en az miktardır. Şayet alacaklı, geç ifa sebebiyle temerrüt faizinden daha fazla bir zararı olduğunu iddia ediyor ve bunu kanıtlayabiliyorsa, borçludan faizi aşan zararının tediyesini de isteyebilir. Munzam zarar olarak bilinen bu istemin dayanağını TBK 122/1 oluşturmaktadır. Bu maddeye göre; alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Gerçekten, alacaklının gecikmeden ötürü uğradığı zarar temerrüt faizinden fazla olabilir. Yasa hükmü uyarınca, temerrüt faizini isteyebilmek için zararın ispatı gerekmediği halde, alacaklı bu faizin üstündeki zararını ispat etmek koşuluyla, faizi aşan zararını da talep edebilecektir. Görülüyor ki, munzam zarar borcun hiç veya kararlaştırılan sürede ifa edilmemesinden doğmaktadır. (Karadaş İzzet, Eser Sözleşmeleri, Adalet Yayınevi, 4. Baskı, Ankara 2016 ,s.491-492)
Somut olayımızda, davacı her ne kadar 07.09.2014 tarihinin sözleşme bitiş tarihi olduğunu belirtmişse de; genel kurulda alınan ve kesinleşen karar gereği sözleşme süresi 08.05.2016 tarihine kadar uzatıldığından sözleşme bitiş süresi 08.05.2016 tarihi olarak kabul edilmiştir. Bu durumda temerrüt tarihi olan 08.05.2016’dan sonra teslimin gerçekleştiğini ve bu tarihten sonra oluşan faizi aşan bir zararını davacının ispat etmesi gerekecektir. Yargıtay içtihatlarında ve öğretide; alacaklının uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net bir biçimde kanıtlamak zorunda olduğu belirtilmektedir. (Yargıtay HGK 19.12.2021 tarih ve 2017/(18)5-2800 esas, 2021/1629 karar sayılı ilamı) (aynı doğrultuda; Karadaş İzzet, Eser Sözleşmeleri, Adalet Yayınevi, 4. Baskı, Ankara 2016 ,s.500)
Dava dilekçesinde davacı, davalı yanın sözleşme ile üstlendiği işi zamanında tamamlayarak teslim etmemesi üzerine arsa sahipleri tarafından gecikme nedeniyle cezai şart ve kira alacağı davaları açıldığı, bu davalar nedeniyle kooperatifin arsa sahiplerine yüklü miktarlarda kira bedeli ve gecikme cezası ödediğini belirtmiştir. Bu hususta davacı taraf 21/02/2020 tarihli delil dilekçesiyle üç adet mahkeme esas numarası ve ödeme dekontları bildirmiş, bu davalara ilişkin gerekçeli karar suretleri dosyamız arasına alınmıştır. Bu dosyaların incelenmesinde; Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı ilamının 21/08/2008-19/12/2008 tarihleri arasındaki kira bedellerine ilişkin olduğu, Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı ilamının 19/12/2008-30/04/2015 tarihleri arasındaki gecikmeden doğan tazminat istemine ilişkin olduğu, Ankara Batı …Asliye Hukuk mahkemesinin … esas sayılı dosyasında verilen kararın 19/12/2008-29/06/2015 tarihleri arasındaki kira alacağına ilişkin olduğu görülmüştür.
Görüldüğü üzere sözleşme bitim tarihinin 08/05/2016 olarak kabul edilmesi karşısında, temerrüt tarihi olan bu tarihten sonra davacının herhangi bir faizi aşan zararı olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net bir biçimde ispat edemediği, ödediği miktarların ve mahkeme kararlarında hükmedilen tutarların sözleşme tarihi ve temerrüt tarihinden önceki tarihlere ilişkin olduğu anlaşıldığından oluşan zararla davacının geç teslimi arasında bir illiyet bağı bulunmamaktadır. Kaldı ki; geçici kabul tutanağı tarihi 07/10/2016 olmasına rağmen bu tutanakta işin bitirildiği tarih de 08/05/2016 olarak belirtilmiştir. Açıklanan bu nedenlerle ispatlanamayan bu talebin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcın peşin alınan 341,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 260,85‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Karar kesinleştiğinde dosyamız arasında bulunan Ankara Batı …Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı ve Ankara Batı …Asliye Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş sayılı dosyalarının mahkemelerine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi 14/06/2022

Katip Hakim
e-imza e-imza